" Sadece eski bir dost olarak kalmanı isterdim ama sen her şeyi mahvetmeyi seversin"
Yanıma yaklaşıp dudaklarıma yapıştığında artık bu hasrete dayanamayıp karşılık verdim onu istiyordum nefreti körükleyen şey de aşktır aslında “sadece seni seviyorum İz” bana böyle derlerdi sözleri yalan da olsa bu gün kendimi ödüllendirip ona inanmayı tercih ettim elimden tutup beni güldürerek bardan çıkararak arabasına götürdü arabasına bindiğimizde hızlıca çalıştırdı ve hiç beklemeden gaza bastı on beş dakika içinde evine geldiğimizde içimde fırtınalar daha da şiddetli koptu beni kucağına alıp eve çıkardığında büyük site de ses çıkarmamaya çalıştık
Ama gülüşlerime mani olamadım mutluydum bu mutluluk hiç bitmesin isterdim tanıdık o eve geldiğimizde beni tekrardan dudaklarına hapsederek yüzümün her bir santimini öptü odasına geldiğimizde tişörtünü çıkartıp elbiseme yardımcı olduğunda yatağın üzerinde duran tişörtünü giyinmeme yardım edip beni kucağına aldı iç çamaşırı ile durması kızarmama sebep olurken yanında soyunuk olup tişörtünü giymekte bana garip hissettirmişti.
Dudaklarımı hırs yerine şefkat ile öpüp bıraktı ve koca gövdesi ile bana sarıldı histerik şekilde ağlamaya başlamıştım yanlıştı bu çok yanlıştı “neden ağlıyorsun” onun devam etmesine izin vermeyen şey benim telefonumun çalışı oldu arayan Yeşimdi normalde grupta onunla çok iyiydik her şey aramıza Berra’nın katılması ve onu Barışa ayarlaması ile bozulmuştu telefonu açıp sesimi toparladım “Alo İz orda mısın?” boğuk ve mutsuz görünmemek için telefonu hoparlöre aldım ve ona cevap verdim “Evet yeşim bir şey mi oldu iyi misiniz” arkadan sevinç çığlıkları geldi “İz hala oluyorsun Berra hamile” sevinç ile onunda söylediği söz ile beynimden vurulmuşa döndüm.
“çok sevindim onlar adına tebriklerimi Berra ve Barışa iletirsin” telefonu kapatıp ona baktım dalgın dalgın yere bakıyordu suçlu hayatımda gördüğüm en aşağılık adam oydu kenarda duran eşofmanı da üzerime geçirip elbiseyi çantamla birlikte elime aldım sabaha yakın olmasak elbiseyi giyer öyle giderdim fakat bir olay daha yaşamak istemiyordum şoktan ağlayamıyor tepki veremiyordum çıplak olmasını fırsat bilip kapıya koştum ayakkabıları elime alıp çıkarken ona seslendim “Tebrik ederim Barış her şeyi mahvetmekte birincisin sen” hızlıca asansöre binip inerken bir yandan en yakın taksi durağına telefon edip bir tane istemiştim.
Sonunda eve geldiğimde oğuz yatağında yatıyordu fena şekilde sızmıştı üzerimdeki şeyleri çöpe atıp duşa girdim ondan nefret bile etmiyordum çıkarcı bir pislik hiçbir duygunuzu hak etmezdi ılık duşu alıp yarım askılı ile eşofman giyindim saçlarımı havluya sarıp ellerimdeki ojenin yenisini sürmeye başladım kendime bir kahve yapıp bilgisayarın başına geçtim hava aydınlanmaya başlamıştı artık.
“Günaydın ikiz” uyanan kardeşime sarıldım kaçıncı sigaram bilmiyorum ama son nefesi de alıp söndürdüm “çok güzel uyumuşsun” ona güldüğümde yanıma gelip gıdıklamaya başladı “Oğuz tamam dur lütfen” kahkahalarımı durdurup ağrıyan karnımı tuttum müziği kapatıp yanıma oturdu “sence sabah sabah derdin ne olabilir bir paket sigara bitirmişsin” dudak büzüp kocaman bardağımdan su içtim “annemlerle konuştun mu ?” konuyu değiştirip kurtulsam iyi olurdu ona yalan söylemeyi beceremiyorum herkesi inandırabilirim ama onu asla “aslında daha dün konuştuk babam oraya gitmemizi isteyip duruyor” omuz silktim ve mutfağa kahve makinesine ilerledim “kahve ister misin” sargılı elimi fark ettiğimde o gece yine göz önüne geliyordu “bir bardak taze kahveye hayır demem” ona da doldurup geri geldim baba olacak ve eşi olan birine bir şeyler hissedemem hiçbir şey geçmedi aramızda ben onu sevmedim dün sadece eğlendik ve ben eve geri döndüm o kadar, böyle olmalıydı.
Kafamı toparladığımda çalıştığım ofise gittim bu gün iş günüm olmasa da birkaç evrağı alıp evde tamamlasam yarına iş kalmazdı taksiyle geldiğim şube de kimse görünmüyordu ama yine de açıktı Şuheyda abla temizlik için geliyor olmalıydı umarım hırsız değildir. Sakince masama doğru ilerleyip dosyaları aramaya koyuldum ama sıcak bir nefes ensemde bitmişti