Üçüncü Bölüm

1614 Words
"En ağır ceza kendi yoluna bakmandır" “sende kimsin?” aniden kısa bir çığlık ile refleks ile elime masa süsümü alıp döndüm ve iki adım geriledim tanıdık bir sima ama onu tanıyamadım “asıl sen kimsin ofiste ne işin var” beni komple incelediğinde evden çıktığım gibi geldiğimi fark ettim aptal kafam ya sapıksa “ben buranın ortağıyım” derin bir nefes verdim adamın gelmesine daha iki hafta vardı oysaki. “demek amcamın ve yengemin pek beğendi o meşhur İzay sensin” kısa bir tanışmadan sonra beni da da inceledi fakat rahatsız etmiyordu utanıp o soğuk delici bakışlarından kaçındım hırkayı çekiştirip güneşe aldandığım için kendime lanet ettin çünkü hava artık soğuk olmuştu. Sonunda Bartu Bey ile vedalaşıp tekrar taksiye bindim boşu boşuna gelmiş bulundum çünkü beyefendinin yeni kararı ile ofisten hiçbir kaynak çıkarılmayacakmış güvenlik gereği oysa ben çoğu işimi evimde yapardım eve geldiğimde hepsi bize gelmişti Berra sandalyeye oturmuş ağlıyordu Yeşim de yanı başındaydı. Oğuz beni kenara mutfağa çekti “Barış çok sinirli” omuz silktim umurumda değildi “ikiz bir şey söyle” elinden kurtulup bir bardak su aldım “bu ikisi arasında bizi ilgilendirmez öpüşür koklaşır belki de yatar ve hallederler beni iğrenç ilişkilerine karıştırmayın” kalan suyu döküp salona gittim Barış dağılmış şekilde koltukta oturuyordu Yalçının yanına oturdum hafif tebessüm edip saçlarımı bozunca bende karın boşluğuna vurdum ama bu dramaya karşı ayıp olmasın diye hemen toparlandık hepsi ile birlikte büyüdük Berra hariç o sonradan gelen sakız gibiydi ve artık bayatlamıştı buna rağmen masum bir can taşıdığı için ona destek olmamız gerekliydi Berra : benden nasıl böyle iğrenç bir şey istersin . Barış : Berra başından beri hepimiz nasıl bir insan olduğunu biliyoruz . Yeşim : sen çok olmaya başladın he ! İzay : Tuğba otur oturduğun yere . Yeşim : ne o İzay hanım Barışı pek haklı buluyorsunuz bakıyorum da ? İzay : benimle konuşurken o sesinin tonuna dikkat et sen nasıl o arkadaşının yanında duruyorsan bende aynısını barışa yapıyorum geri bas ezilen sen olma . Tıslayarak konuştuğum cümleler ile sinirli bakışlarını atarak yerine oturdu diğerleri pek bir sessizdi Berra toparlanıp gittiğinde Tuğba da peşinden gitti Yalçın sessizliği bozan oldu . Yalçın : ulan sen nasıl bir aptal olarak doğdun anlamıyorum başından beri sana demedim mi oğlum bu kız ruh hastası diye al başına kaldı bak o bebe ile seni nikaha davet ediyor Allah'ım sen sabır ver . Yağmur : tamam sakin olun gençler o bu testi kendini kanıtlamak adına yapar . Barış : o çocuk benden değil o zamanda bunu anlarsınız . İzay : ben başında dedim bu olaydan bizi uzak tutman gerekirdi Barış bu ikinizin meselesi . Elimdeki boş bardağı masaya bıraktım sanki suratıma vuruyordu bebeği bak seninle oyun oynadım diye telefonumun sesi ortamın kasvetini az da olsa bozdu annem arıyordu . Kraliçem 🤍 : kızım napıyorsunuz ? İzay : hiç anne bizim çocuklar ile buluştuk hafta sonu keyfi yapıyorduk . Kraliçem 🤍 : şey Sema teyzen Barışa ulaşamamış kadını arasın söyle yanındaysa . İzay : tamam anne söylerim babam ne yapıyor sen napıyorsun orada ? Kraliçem 🤍 : ne yapalım kızım aynı tas aynı hamam Karadeniz'in yağmurlu havası baban gündelik işleri ile uğraşıyor . İzay : iyi selam söyle . Kraliçem 🤍 : Aleyküm selam kuzum sende oğuz'u öp benim yerime . İzay : tamam anne hadi görüşürüz . Telefonu kapatıp geri yerime geldim oğuz'u öptüm gözlerimi kısarak delice baktım o bu halime hep gülerdi . Oğuz : hayırdır kim aradı da öptün beni ? İzay : annem dedi yoksa senin o kirli suratına meraklı değilim ayrıca barış annenin telefonunu aç kadın merak ediyor . Yalçın Ufuk ile kalkıp gittiler biz de yavaştan kalktık pişman bakışlar atan bir adet Barış sonrası Elif de bizimleydi Oğuz arada ona bakıyordu bu benden kaçmamıştı . İzay : of sıkıldım şu Barış ile Berra konusundan ne var ne yok Efil geçen Gökhan diye biri yazıyordu sana. Bu konu hakkından bir hafta geçti fakat ikisi de aniden lafa sesli girişim ile sıçradı yakaladım sizi . Efil : he o çocuk öyle yani duruyor işte konuşmuyorum . İzay : niye kız çok kaslı yakışıklı yani . Efil: yok ya kafa uyuşmadı bizde . İzay : iyi o zaman . Oğuz dikkatle bizi dinliyordu karın ağrım yanı sıra mide bulantısı getirmişti benden başka böyle olan varmıdır acaba bizim kızlar hissetmeden bile geçiriyor ben hastanelik oluyorum hep kendimi tutarak soğuk terler akıttım eve geldiğimizde kendimi yumuşacık yatağa attım yorganı kafama kadar çekip rahatlamanın verdiği huzur ile uykuya daldım yine bir bilinmezlik adına insan oğlu hep bilinmezlik ile yaşıyor diğil mi ? Yarına uyanıp uyanmayacağını bilmeden yastığa baş koyuyordu diğil mi ? Şişmiş gözlerim ile güne merhaba dedim mutluluk ardından size hüzün haber getirebilir mi ki ölü muydu bunlar saat erkendi kahvaltıyı hazırlayıp mide bulantım ile lavaboya gittim içtikten sonra ilaç içmek aptallıktır bunu nasıl unuttum yan etkisi olmadan içimdeki her şeyi mide öz suyuna kadar çıkardım elimi yüzümü yıkayıp her sabah diğer insanlar gibi işlerimi hallettim kahvaltıyı ağrılarıma karşı gelerek kurdum Oğuz yanıma gelip ne kadar engel olsa da iki üç şey de o yaptı tabaklarımızı bitirip çay içmeye devam ettik ikizimin bana benzeyen tek şey orman yeşillerine karışan mavilerdi hava yine yağmurunu kasvetini eksik etmiyordu hepimiz huzursuzluk içinde duruyorduk keşkeler başlamıştı Suç ortağım 🍻 (Efil) : Berra test için gitmiş akşam sonuç çıkar herhalde birde kontrol felan yapılıcak . Siz : umurumda olmadıkları belli değil mi Elif ben ona dedim Barış dedim Berra bela olur gitme o kıza o ne yaptı seviyorum dedi sevmediği halde bana onu sevdiğini söyledi . Suç ortağım 🍻: sen bir şeyler biliyorsun anlat hemen ? Siz : ben hiç bir şey bilmiyorum Elif tek bilinen ki gözle görülür bir şey bu Barış Berra'ya değer vermiyor . Suç ortağım 🍻 : pekala sakin ol hadi kahve içmeye çıkalım . Siz : iyi fikir bu sıralar duvarlar üzerime geliyor zaten . Suç ortağım 🍻 : benden bir şeyler gizlemen hoşuma gitmiyor . Siz : ikizim bile beni bu kadar tanımıyor Elif sadece izle her şey gün yüzüne çıkıcak . Suç ortağım 🍻 : pekala saat 3'de her zamanki kafe de . Siz : tam vaktinde orda olacağım . Telefonu kapatıp mutfağı beraber topladığım ikizime baktım düşünüyordu düşünceli hali insanı korkutur o düşünmez normalde ama düşünmediği zaman aklına eseni yaparsa daha çok korkun karnına sarılıp mutfaktan çıkardım bazen o bana abi bazen ben ona abla kız kardeş oluyordum bu başka bir şeydi salonda koltuğa uzandık erken olduğu için rahattım Koala 🐨 : sonunda bunu da becerebildim . Siz : ben seni engelledim ama ! Koala 🐨 : bir arkadaşım yazılımcı İz o yaptı bunu telefonun çok savunmasız. Siz : telefonu kırar bir daha kullanmam ulaşmak isteyen Oğuz 'dan ulaşır bana . Koala 🐨 : buna bende dahil . Siz : değilsin arsız olma ve git çocuğuna babalık yap ! Koala 🐨 : onun babası ben değilim bunu bu gün size en çok da sana kanıtlayacağım . Siz : bende öyle olmasını isterdim fakat sen benim pişmanlığım olarak kalacaksın Barış ve lütfen bir daha bana yazma kalp kıran taraf o zaman ben olurum . Koala 🐨 : bu kalp zaten kırık İz sen yaptın Siz : o kırıklarda boğarım seni o zaman Barış geri dur . Sinirliydim telefonu kapatıp kendi telefonu ile ilgilenen Oğuza baktım yeni yeni geçenlerde tıraş ettiği sakalları ortaya çıkıyordu gözlerimi kapattım sevgili kardeşim kız kardeşin bir aptal ve sen bunu çok söylerdin... Efil: hadi iz şuraya da girelim söz bir kaç şey beğenip alıcam . İzay : bak bu son eve gideriz yoksa . Efil : tamam söz hadi . İçeri iterek soktu beni neşeli hali bana da bulaşıyor ortalığı karıştırıyorduk ailesine nazaran canım arkadaşım benimle alkol alır sigara içerdi Oğuz ne kadar kendi dahi içse sigarama karışır sen içmeyi beceremiyorsun paraya yazık diye bırakmaya zorlardı beni ailem dahi şu yaşıma göre bilmiyordu utanıyordum alkol aldığımızı biliyorlar ve güvenli yerlerde içeriz bunu da biliyorlardı güvenleri üzerimizdeydi kendimi kıyafetler içinde seçtiğim siyah ve bebek mavisi kısa kot şort ile kabinde buldum ikisi de güzeldi kendimi toparlayıp çıktım hepsini beğendi takıntım olan şey ise uzun yırtmaçlı kısa kollu seçmem şort sanki hiç yok gibi beni cesaretli gösteriyordu seviyordum seçimlerimi aldıklarımı kombinleyip çıktım Elif de aynı şekilde bu kızın Eşofman altı hastalığı vardı sanırım üzerine ikişer tane beyaz tişört aldı elimizde ki kahveler ile ödemeleri yapıp çıktık Gratis de ve türlü yerlerde o ten rengime uyan fondöten tonunu bulamadım sonunda girdiğim yerde bulunca sevinçle nasıl sıçradım bilemezsiniz fakat gelin görün ki 130 liraya zor aldım bu indirimli fiyat dediler birde el mahkum kabul edip kendi paramı nasıl harcadığımı düşündüm yarın iş başı olucaktı Ertuğrul bey çok iyi bir patrondu neredeyse dedem yaşında iyi bir galeri sahibiydi muhasebe bölümünde iyi ücret alan bir çalışanım aslında sekretere gerek duymadıkları için o işlere de Funda hanım ile ben bakıyordum aile saadeti gibi bir iş yeriydi galerimiz ünlüydü yeni bir ortağımız gelicekti aslında bu kişi Ertuğrul beyin yiğeniymiş Funda hanım biraz asabi zor beğenen sıkı yönetimli biri olduğunu bazen siniri hiç gitmediğini anlattı dedikleri gözümü korkutmakta başarılı oldu fakat neyin ne olacağı belli olmuyordu taksiye binip eve geldik çay koydum ojelerimi silip frenç yapmaya başladım üzerine rakı beyazı oje sürmeyi sevmiştim bu fikri her ne kadar kuzenimden (ç)alsamda Tuğba ve Berra 'nın çıktığı o arkadaş grubumuz görüntülü aradı hayretler içinde Elif telefonumu açtı Barış mutluydu . Barış : hey gençler baba olmuyorum ! Ojemi taşırdığım için lanetler ettim onun yüzünden oldu ne varda bağırdı ki . İzay : ne bağırıyon lan ojem taştı . Tuğçe : senin adına sevindim . Barış : dert ettiğin şeye bak İz . Gözlerimi devirdim diğerleri de rahat bir nefes alıp şükür diyerek nefes verdiler Barışa kalsa kutlamak için viski alır gelirdi üç şişe fakat yarın iş başı olucaktı . Yalçın : bu arada Berra boş gebelik geçirmiş millet bilginiz olsun .
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD