Birinci Bölüm
"Bazen sadece masum bir çocuk olmak istersiniz ama hayat sizinle başka bir oyun oynar"
Geldiğimiz barda eğlenmeye devam ediyordum arkadaşlarım ikizim erkekler içki almaya gitmişti “sana ne getireyim fıstık” o bana hep böyle seslenirdi Barış “tabi ki her zaman olduğu gibi mavi ejder” bana o hoşuma giden bakışlarından attı sevgilisi deli gibi sarhoşken ona yapıştı ve kulağına bir şeyler söyledi Berra yeşil yılanı andıran gözleri ile onu göz hapsine almış aşık aşık bakıyordu midem bulanmıştı onlara bakmayı kesip Efil’in omuzuna yaslandım sen geç on iki sene boyunca körü körüne aşık ol o gitsin başkasını yanına alsın onu koynuna soksun ona değer versin.
Tuttuğum bardak ince olduğu için tuz buz olurken gözlerimden yaşlar aktı kanlar içine bürünen elimi önemsemeden akan yaşları sildim bunu sağlam elimle yapsam da yüreğime batan kırıklar canımı daha çok yakmıştı Efil her şeyden haberdar olduğu için elimi bir bezle tuttu “sen iyi misin” mekânın sahibi ve arkadaşım Buğra yüzüme şaşkın ama anlayış ile baktı “sadece çizik önemli değil parasını ödeyeceğim bana pansuman için sargı getirir misin” başını sallayıp odasına çıktı Efil kanı durdurmak için hafifçe elimi sıkıyor olsa da sızı koluma doğru yayılmasa başlamıştı
Buğra elime pansuman yaparken Barış ağır alkollü kokteyl getirdi mavi ejderi ben bulmuştum bünyem erkekler kadar sağlamdı yanı en azından Berra gibi başka bir tarafımla içmiyordum “bu çok acı” iğrenç çığlığı ile yüzümü buruşturdum bardağı tek yudumda kafama dikip acılarımı dindirmek istedim midemin hafif yanması ile sadece gözlerimi kapattım “sana içme diye söyledim bak buna grupta diğer kızlar bile cesaret etmiyor Berra” sesli kızgınlığına dönüp içine döken Barışa baktım
“ama İzay içiyor değil mi bende içebilirim sadece biraz başım döndü. Tanrım sanırım kusacağım” hızla lavaboya doğru koşarken o Yeşim ve diğerleri de peşinden koştu Efil hariç. Bu sefer başımı Oğuza yasladım geri kalan oğlanlar da dans etmeye gittiğinde masa da dört kişi kaldık Barış dalgın dalgın sadece yere bakıyordu “Oğuz beni eve bırakır mısın ?” işte Efil ve o da gidiyordu elime odaklanıp ikizimden geriye kalan içkiyi yudumladım elbise ve doğum günüm cidden rezalettik para içinde olsak bile mahalle kültürü ile büyümüş serseri ruhlu acımasız bir kız çocuğu olmuştum hep ama artık öyle değildim 23 yaşımı doldurmuştum.
“oyun oynayalım mı?” bana tekrardan muzipçe bakan Barışa döndüm onayladım garsonu çağırıp 30 bardak tekila söyledi “cesaret ve itiraf” bu oyunu biliyordum eğer grup kötüyse vay halinize bu çıplaklığa kadar gidebilirdi ama ben alkolü de önemsemeyi bırakıp bir cesaret ile onu kabul ettim bardakları masaya dizdi “ilk sen başla” önüme bir bardak çektim ve onunda önüne koydum asıl amaç özeli öğrenmekti söylemeyen bir bardak diker “neden sürekli düşünüyorsun” gözlerimin içine baktı merak ediyordum omuz silkti ve bardağı yuvarladı “neden sürekli bana güzel bakıyorsun” canım yanıyordu ve bende onu yakmak istiyordum “ herkese öyle bakıyorum deyip omuz silktim cevabı beğenmeyip önüme bardağı itti.
Son altı bardak kalmışken çakır keyif olmuştum o da öyle elbette çok hızlı ilerliyordu oyun diğerleri de yanımıza geldiğinde ara vermiştik “hadi kızlar sizi eve bırakayım” Hakan kızları eve götürmek için kalktığında Berra Yeşimin koluna girip diğerleri ile kalktılar “Barış sen ne zaman eve gideceksin” kusmaktan hali kalmadığı halde onu düşünmesi bir hançer izinin açılmasına daha da yardımcı oldu “Oğuz gelsin ondan sonra kalkarız biz de” sevgilisini gönderip geri geldiğinde ona bakmadım onu silip atmak istedim lavabo için kalktığımda bir adama çarptım uyku yavaşça geldiği için dengemi korumam daha da zor olmuştu “pardon” diksiyonuma dikkat ederek yüzüne baktım beni sabit tutup ayakta duruşuma baktı sonra sabır istercesine çekip gitti “öküz herif” son sözümü deyip lavaboya gittim ve yüzümü yıkadım kâğıt havlu ile makyaj kalıntılarını da sildim hiçbir şey yüzümde kalmamıştı saçlarımı da topuz yapıp sıcaklığı az da olsam üzerimden attım “son soru” masaya oturduğumda artık yüzüne baktım “bana aşık mısın?” içimde hareketlenen his sanki böyle gök gürültüsü gibiydi içmek yerine daha baktım gözlerine “senden nefret ediyorum Barış Akay” senden hep nefret etmek istiyorum