DİLA “Ailenin mezarlığını daha sonrasında ziyaret etsek olur mu?” Mezarlığın çıkışına doğru yürüyorduk, başımı kaldırıp ona baktım. Dikkatle telefona bakıyor ve ekranda parmaklarını gezindiriyordu. “Neden? Bir şey mi oldu?” diye sorduğumda, sıkıntıyla başını kaldırıp bana baktı. “Seninkiler çok ağlıyormuş.” dediğinde dudaklarım bir karış açıldı. Ronî ve Dilşah’tan bahsediyordu, sabahtan beri onlara olan ilgim azdı. Cejno belası başıma dert olduğundan beri, onlarla yeterince vakit geçiremedim. “Sorun değil, zaten bir kaç gündür onlarla ilgilenemedim. Bu arada sen nasılsın?” dedim, onun tepkisini ölçmek istedim. “Ben iyi hissediyorum.” diye mırıldandı. Uyuşturucu, gerçekten insanı mahveden bir maddeydi. Şu anda karşımda duran adam ile bir kaç saat öncesindeki adam bambaşkayd

