Mavi ayı ☺️☺️

1114 Words
Karargahta iki gündür sakin geçiyordu; yemek, çay, muhabbet derken ilk görevde tuzağı fark etmem epey rehavet görmüştü. Bu kadar abartılacak bir durum yoktu; biraz dikkat, biraz öngörü her şeyi çözerdi. Eğitimdeki komutanım "öngörü hayat kurtarır" demişti. Bu bilgiyi hafızama çok iyi işlemiştim. Hayatta öngörü birçok sorunu çözerdi, görevde de çözmüştü, çözmeye de eminim devam edecekti. *** Gece ansızın çalan kapımla hızla ayaklandı. Komutanım, "Emir geldi, sahaya çıkıyoruz. 6 dakika içinde hazır olun," diye bilgilendirdi asker saniyelerle yarışmak dedikleri bu olsa gerek. Postallarımı ve kamuflajımı hızla üzerime geçirip hazırlanmak için teçhizat deposuna indim. Görev için hazırlanıp yola çıktık. Emirler genelde sahada veya yolculuk sırasında açıklanıyordu.Gizlilik açısından oldukça dikkatliydik; öyle de olmak zorundaydı. Efe komutan, büyük bir sığınak haberi geldi. Mühimmat ve 10 tane teröristin saklandığı bilgisi verildi. Görevleri paylaştırırken teğmen İsra, "Bu kez benimle birlikte giriş yapacaksın. Uzaktan ateş,bugünlük Poyrazda, emredersiniz komutanım dedim. Heyecanlanmadım desem yalan olur. Uzaktan hain vurmak iyiydi ama gözlerine bakıp hain avlamak mükemmel olur, eminim. Destek olarak zafer timi de sahada olacak. "Ooo, Miran komutanı görmeyeli epey oldu," dedi, Poyraz. Dağdaydı, "Mavi Ayı anca indi," diyerek gülümsedi Efe.Mavi Ayı derken komutanım, uzun hikaye. Asker, bir ara çay sohbetinde anlatırım." "Eyvallah komutanım," diyerek yola odaklandım. İnsana ayı lakabı ya cüsseden gelirdi ya da güçten. Merak etmedim desem yalan olur. Issız ağaçların arasında ahırdan bozma bir kulübede loş bir ışık yanıyordu. Uzaktan evi gözetliyorduk. *** Önden ben ve İsra arkadan Ali, Emre ve Sinan.Poyraz sen nişandasın diğer 3 askeride yan taraftan yollayıp hazır başlıyoruz diyerek eve doğru ilerledik evin etrafını kuşatmıştık kaçacak tek bir alan yoktu 4 kişi saydım 3 kişide arka tarafta 2 kişide yan kuzeyde komutanım dedi Ali önde 1 kişi saydım kurşun dahi sıkmadan herfileri paketledik toplanıp gideceğimiz sırada uzaklaşın bomba diye bir ses geldi.Nereden geldiğini anlamdığım bir adam üzerimden adeta uçarak adamın üzerine çullandı. Bir anda bir patlama oldu hemen yere yatıp başımı koruma altına aldım bi dakika geçti geçmedi hızlıca etrafı kontrol edip 10,15 metre ilerde bir ateş yanıyordu. Efe herkes iyimi asker ses ver diye bağırdı iyim nidaları yükselirken bir sızlanma sesi geldi komutanım diyerek bir asker koşarak yanımızdan geçip yerde yatan askere koştu Miran diyerek koştu Efe komutan bende anında yerde yatan askere koştum evin loş ışığı ilerde yanan ateşin ışığı mavi gözlerin parıltısını kapatamıyordu.Bir çift mavi göz yüzü yara içinde ama mavi gözler parlıyordu.Sakın can borcumu ödemeden gitme mavi ayı öte dünyada bırakmam yakanı dedi Efe komutan. Bir kaç saniyeliğine bana baktı gözleri hemen ardından belli olmaz efem can borcun yoktur rahat ol diyip yavaşça kapadı gözlerini helikopter iniş yapmıştı. Sen benimle gel İsra Poyraz buralar sende diyerek hızla kalkış yaptı helikopter . hastaneye ulaştığımızda durumu oldukça ağır olan şanlı yüzbaşı Akyüz apoletinde okuduğum soyisim. Miran Akyüz namıdiyar Mavi ayı kendimle birlikte 7 askerin hayatını kurtaran bu askeri sen tekrar ailesine bu şanlı orduya bağışla rabbim diye dua ettim. Ameliyat haneden girerken onu kanlı canlı bir kez görmeyi diledim kim bilir belkide yaşayacak günü görecek güzel günleri vardı... ** Hastanede meraklı ve korku dolu bekleyiş devam ediyordu. Efe ve Zafer timinden arkadaşlarla koridorda bekliyorduk. Tam deli komutanım uzaktan ateş etmeye fırsat vermedi, ne diye atladı şerefsizin üzerine, anlayan beri gelsin dedi. Oldukça sevimli bir asker oğlum, boşuna yorma kendini dedi bir diğeri. Mavi ayı bir şey sezmese atlamazdı, vardır bir bildiği, çıkınca öğreniriz nasıl olsa. Siz neden geldiğinizi bildirmediniz dedim askere dönerek. Opoletime bakarak, komutanım destek için arkadan çevrelemiştik biz. Gelmeden siz halletmişsiniz, lakin tam size yaklaşıp operasyonu bitirdik derken çalıların arkasından bir şerefsiz hızla size doğru koşuyordu. En yakın Miran komutandı, tam ateş edeceğim sırada uçup atladı üzerine. Sanırım elindeki bombayı farketti dedim, ilerideki patlamayı hatırlatarak. Eğer ateş etseydiniz muhtemelen biz yakın olduğumuz için onunla birlikte biz de patlayacaktık. Haklısınız komutanım, anın rehavetiyle onu düşünemedim. Mavi ayı düşünmüş, demek ki dedim. Efe, o düşünür dedi gururlanarak. Biz konuşurken ameliyathanenin kapısı açıldı, hemen ayaklanıp doktorun karşısına dikildik. Durumu nasıl? dedi. Efe, yüzünde ve göğsünde 1. derece yanıklar mevcut ama bacağında kırıklar vardı, ameliyatla düzeltildi. Yanıklar kalıcı hasar bırakmayacak, şu an durumu stabil. Bu gece yoğun bakımda kalacak, sabah normal odaya alacağız. İyi bir bakımla kısa sürede ayağa kalkacaktır. Geçmiş olsun diyerek gitti. *** Derin bir nefes aldım, herkes gibi. O halde burada kalmamızı gerektirecek bir durumda kalmadı. İsra, seni evine bırakayım, biraz dinlen. Sabah merkez karargahtan helikopterle sınıra geçeriz. Emredersiniz, komutanım diyerek düştüm önüne. Zafer timi, hastanede kalırken biz Efeyle çıkmıştık. Evime girdiğimde kendimi direkt duşa attım. Üzerimde kir, pas ve kan kokusu vardı. Çok şükür ki mavi ayı, tövbe estağfurullah, Miran komutan iyiydi. Eğer ölseydi, ömür billah vicdan azabı beni tüketirdi. O gözler aklıma gelince kendime kızıp kamuflajımı makineye attım. O yıkanırken kahve yapıp koltuğa uzandım. Televizyonu açıp karşısında uyuklamıştım. Makineden bip sesi gelince kalkıp kurutmaya attım. Sabah tekrar mesaiye yetişmesi gerekiyordu; yedeklerim karargahta kalmıştı. ** Sabah askeri aracı beklerken Havin teyze, "Erken döndün kuzum ama yine gidiyorsun sanırım," dedi. "Evet teyzem, acil geldik," diye yanıtladım. Konuşurken araç gelmişti, sonra "Görüşürüz teyzem," diyerek araca bindim. Karargahta Efe'yi bekliyordum; onunla birlikte helikopterle yeniden sınıra dönecektik. Efe gelince oyalanmadan havalandık. "Miran komutan, nasıl oldu acaba?" dedim. "İyi, iyi, sabah gördüm, birkaç güne toparlanır," dedi. "Eh, bu güzel haber," dedim. Karargaha iniş yaptık, ekip yine toplanmış çay içiyordu. Bizi görünce ayaklanıp selam verdiler. Efe yanımızdan ayrılırken ben de gençlerin yanına oturdum. "Komutanına şekersiz tavşan kanı kap, Sinan," dedi Poyraz. Teşekkür edip sohbete dahil oldum. "Ne geceydi komutanım, az kalsın postu deldiriyorduk," dedi Ali. "Öyle, gerçekten Miran komutan olmasaydı halimiz haraptı, iyiymiş, çok şükür," dedi Poyraz. Haberler çok çabuk geliyordu. ** Karargah sessizliğe bürünmüştü. Yine şerefsizler bir plan peşindeydi. Bu sessizlik pek hayra alamet değil ama üst üste operasyon biraz yormuştu. "Komutan sizi bekliyor, komutanım," dedi Poyraz. "Hoyrolsun," diyerek ayaklandım. Tabur komutanı beni ve efeyi çağırmıştı. Kapıyı tıklatıp içeri girdim. "Beni emretmemişsiniz, komutanım," dedim. "Gel, İsra, otur." İsra efenin timi geçici bir timdi, bildiğin üzere efendinin tayini çıktı, o gidiyor. Hüzünle efeye baktım, alışmıştım ona. Görevi elbette devam ediyordu. Komutan sözüne devam etti: "Dolayısıyla açıktayız. Seni timin başına henüz veremem, çok yeni ve tecrübesizsin. Sözlerimi yanlış anlama, iki timi birleştirme kararı aldık. Zafer timinden de tayinler var. Demem o ki, artık Miran'la devam edeceksiniz." İçimdeki garip heyecan da neyin nesiydi, hey Allahım! Kendimi toparlayıp, "Emir, başım üstüne komutanım. Görev neyi gerektiriyorsa onu yapmaya hazırım," dedim. "Yalnız," dedi, "Miran iyileşip görevine dönene kadar emir komuta sende. Gerek gördüğüm saha görevlerine çıkabilirsin, ben seni bilgilendiririm." "Emredersiniz, komutanım," diyerek ayaklandım. Bir değil, iki timi kısa süreliğine de olsa ben komuta edecektim. Heyecanla karışık bir endişe de yer etmişti ama ben bunun için çalışmış, bunun için emek vermemiş miydim? Kendine gel asker, dedim kendime. "Sen bu işi başarırsın, sen dişi kurtsun, unutma," diye kendime gaz vermeyi de ihmal etmedim. Hadi bakalım, gazan mübarek olsun İsra hanım, 12 kişilik timi yönetmek sana kaldı...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD