Söz

1318 Words
Melike Heyecandan şimdi ruhumu teslim edeceğim az kaldı. Babam ikna oldu ben Süleyman'a haber verdim derken bugün beni istemeye geliyorlar ama kalbim pır pır ediyor, şimdi göğüs kafesimi delip çıkacak sanki. Çok güzel bir heyecanmış bu, bu zamana kadar hep çevremde gördüm ama kendimin yaşaması başkaymış. Allah utandırmasın. Babam dedemi aradı dün benimle konuştuktan sonra. "Baba yarın Melike'yi istemeye gelecekler büyük olarak başımızda olur musun" diye. O da kabul etti ama biraz tavırlı. Kendi asker arkadaşının torununa düşünüyormuş beni çocuk da öğretmenmiş gül gibi geçinirmişiz falan.. Alırım ben onun gönlünü beni pek sever sağ olsun. Sonra amcam ve teyzem de arandı. Onlarda geliriz deyince biraz kalabalık bir isteme töreni olacak çünkü söz de takacağız, Süleyman'ın annesi de annemi arayıp çok yakınlarımızı çağırabilir miyiz ayrı bir nişan yapılmayacağı için dedi annem de buyursunlar deyince işte biraz kalabalık olacağız. Biz annemle akşama kadar yine ikramlıklarla uğraştık, sağ olsun teyzem ve kuzenim de erken geldiler onlar da hazırlıklara yardım ettiler. Akşama kadar çok güzel yaptık hazırlığı. Annemin tarafı Kırşehirli bu sebeple anneannem ve dedeme gönülleri kalmasın diye söyledik ama kızım gönül koymayın bize inşallah düğüne gelelim dediler. Biz de zaten kırılmasınlar diye çağırmıştık çünkü biliyoruz ha deyince gelemeyeceklerini. Tüm hengamenin arasında yavaş yavaş davetliler geldi kış mevsimi olması biraz işimizi zorlaştırdı açıkçası insanlar balkonlara falan çıkamıyor ama biraz sıkışacağız artık ne yapalım bizim taraftan 15 kişi oldu, akşam saat 7 ye doğru da Süleyman ve ailesi geldi. Ben onlar gelmeden üzerimi giyindim hemen gül kurusu bir elbise giydim yarım kol diz altıma kadar iniyor ve dar kesim sağ tarafından aşağı kadar da düğme iniyor saçlarıma da topuz yaptı teyzemin kızı. Süleyman'da lacivert bir takım elbise giymiş o kadar yakışıklı olmuş ki öpmemek için zor tutuyorum kendimi. Kocaman bir gül buketi vardı elinde çok şaşırdım bu mevsimde nerden buldu acaba bu gülleri.. Güller o kadar güzel görünüyor ki hayranlıkla bakakaldım ben de köydeki evimin bahçesine gül ekeyim yazın diye geçirdim içimden. O geçti gülleri bana verip çikolatayı da Melih aldı. Ardından annesi ve babası geldi ve arkalarından tahminen bir 10-12 kişi ama hepsinin elinde büyüklü küçüklü bohçalar vardı. Süleyman annem benim çocukluğumdan beri bana çeyiz hazırlıyor demişti bir gün kahkaha atmıştım bu dediğine. Bu gelenlerde o el emeği göz nuru sanırım ama Feraye hanımın bu ince düşüncesi çok hoşuma gitti. Hepsini içeri buyur edince erkekler ve aile büyükleri salonda kaldı kadınları oturma odasına aldık, sandalyeler falan derken bayağı dolu oldu hani ev. Benim içim kadar dolu değildir tabi. Aşkla dolup taşıyorum öyle böyle değil. Herkes yerlerini alınca babam girdi söze. "Hepiniz hoş geldiniz." "Hoş bulduk Salim Bey, görüşmeyeli iyisiniz inşallah" "Şükür Allah'a sizler de iyisinizdir inşallah" "Sağ olun şükür." Onlar hal hatır sormalara başlamışken de ben annemle mutfağa geçtim kalabalığa kahve yapmaya başladık ama bir elimi yaktım, bir cezveyi taşırdım derken elim ayağıma dolaştı. Annem baktı ben evi ateşe vereceğim az kaldı, oturttu beni. "Sen otur Melikem, belli ki heyecandan bir şey yapamayacaksın zaten." "Yaa anne ya kahveleri verirken dökersem ya adamların üzerine gelirse ayyy ya yakarsam insanları annee" dedim ama dayanamadım ağlamaya başladım. "Kız sus!" Annemin bir anda çemkirmesiyle neye uğradığımı bilemedim bir de bacağımı çimdikledi ki ağlamakla iç çekmek arasında kaldım öylece. "Ne zırlıyon Melike, hep aktı makyajın." "Ama an.." "Sus kız bak hala ağlıyor" Anneme ters bir bakış attım ama pek de umurunda olmadı. Kalktım mecbur odama geçip yeşil kapaklı tüp kremimle akan makyajımı temizledim. Yeniden üzerinden geçip hemen mutfağa girdim annem kahveleri yapmış, tepsiye koymuş. Bismillahirrahmanirrahim diyerek aldım tepsiyi zangır zangır titriyorum anlatamam size ama salonun kapısına gelince derin bir nefes aldım büyüklerin kahvesini dağıttım. Ardından gidip ikinci tepsiyi dağıttım ve Süleyman'ın tuzlu kahvesini verdim. Hemen kapı dışına çıktım tekrar ama meraktan çatlıyorum ne konuşuyorlar diye. Kapı kenarından baktım Süleyman bir yudum alıp gülümsedi. Ben de güldüm o gülümseyince, kahvelerden birer yudum alınınca Süleyman'ın dedesi olduğunu tahmin ettiğim adam girdi söze. "Efendim sebebi ziyaretimiz belli. Bizleri büyük görmüşler bizden istemişler başımız üstüne deyip geldik. Sizlerin de rızası varsa Allah'ın emri peygamberin kavliyle kızınız Melike'yi oğlumuz Süleyman'a istiyoruz." Onun sözü bitince dedem elindeki kahveyi bırakıp gülümsedi. "Valla ahiretlik bu işlerde birkaç kez gidilip gelinmesi adettendir ama bizimkilerde durum başkaymış. Oğlumuz askermiş." "Doğrudur asker, doğuda görev yapıyor" "Allah yardımcın olsun oğlum" "Sağ ol dede" O dedeme dede deyince kocaman güldüm, canım adam ya. "Birkaç güne gidecekmişsin öyle mi" "Evet pazar günü dönmem lazım" "Anladım anladım eh ne diyelim gökte nikah kıyılmadan yerde kıyılmazmış. Babası kızımızla da konuşmuş rızası varmış. Bize de hayırlı işte ön ayak olmak düşer. Allah'ın izniyle verdik inşaallah." Bir oh çektim ama nasıl derinden anlatamam. Dedem adımı seslenince hemen girdim yanına. Süleyman'la birlikte büyüklerin ellerini öptük ardından dedesi güzel bir duayla yüzüklerimizi taktı. Hayırlar dilendi, annesi 5 tane bilezik taktı koluma, herkes takılarını taktı hediyelerini verdi derken her ortamda bir tane patavatsız olur ya illa yenge miymiş neymiş, o konuştu. "Hayırlı olsun da o kadar çeyiz getirdik bir açın da yüzümüz gülsün" Annesi o kadar rahatsız oldu ki kadına kaş göz yaptı ama kadının pek umurunda değil gibi. Kimse kusura bakmasın da ben susamam. "Feraye anne ellerine sağlık eminim hepsi birbirinden güzeldir ve sanırım onlar bana hediye olarak geldi. Yani ben hepsine tek tek bakar saklarım" Süleyman bana hayran hayran bakıyor Allah'ım düşüp bayılacağım şimdi, Feraye anne ona anne dememle kocaman güldü. "Hepsi senin kızım, annen çok daha güzellerini zaten yapmıştır ama benimki de çam sakızı çoban armağanı" Ya ama böyle güzel dilli bir insan sevilmez mi. "Ellerine sağlık tekrar çok teşekkür ederim" "Güle güle kullan kızım" Yüzükler takıldıktan sonra hazırladığımız ikramları tabaklara koyduk herkese servis yaptık yenildi içildi güzelce. Sonra kayınvalidecim konuştu. "Rızanız olursa yarın gelinimle çarşıya çıkabilir miyiz?" Babam anneme baktı sanırım var mı böyle bir adet diye sormak için annem de kafasını sallayınca cevap verdi. "Uygundur dünür uygundur" Babam onay verdi ya boynuna atlamak istiyorum acaba yarın Süleyman'da gelir mi.. İlerleyen saatlere kadar oturuldu sohbetler edildi, tekrar hayırlı olsun denerek Haziranda okulların kapanacağı zamana düğün yaparız diye konuşuldu ve gitti ahali. Saat geç oldu çok da yorulduk ama ayaklarım yere basmadığı için annemi zorla yolladım odasına ben giriştim eve ortalığı topladım bulaşıkları yıkadım kendimi banyoya attım ki artık saat 2 ydi. Güzelce yıkanıp yattım o yorgunlukla hemen uyumuşum. Annem uyandırdığında tüm vücudumda ağrı vardı dün nasıl yorulduysam. "Kızım hadi" "Efendim anne yaa" "Kızım kayınvaliden telefonda" Duyduğum şeyle zıpkın gibi fırladım yataktan hemen salona telefona koştum. "Alo" "Melike günaydın kızım" "Günaydın Feraye anne" "Kızım alışveriş için biz çıkıyoruz da 1 saate seni de alırız olur mu?" "Olur olur tabi ben hazırlanırım" "Tamam kızım görüşürüz." Görüşürüz" deyip kapattım, ağzım kulaklarımda hemen hazırlanmaya başladım anneme de çok ısrar ettim gel diye ama gelmedi, bir saatin sonunda da kapımız çaldı hemen açtım karşımda sevdiğim adam. "Melikem hazır mısınız?" "E evet de ben yalnız geliyorum." "Şerife anne gelmiyor mu?" "Yok bu seferlik siz gidin dedi" "Hmm annem de son anda vazgeçti ikiniz gidin dedi" "Yaa, istersen kalabilir." "Ölürüm de bu fırsatı tepmem" dedi fısıltıyla, kıkırdadım Valla ben de kaçıramam bir hafta görmeyeceğim sevdiğimi. Çantamı aldım anneme seslendim çıktım. Süleyman'ın arabasına binip çıktık yola. Tüm hayatım boyunca ben bu kadar güzel bir gün geçirmedim. Gezmediğimiz yer kalmadı diyebilirim, akşama kadar o sokak senin bu sokak benim turladık, simit yedik, pamuk şeker yedik, gençlik parkına gittik daha bir dolu şey. Bu belki de bizim ilişkimizdeki tek uzun soluklu anımız olurdu, Süleyman'ın işi malûm öyle sık sık izin alması mümkün olmayacak tabi ama olsun o yanımda ya gerisiyle ilgilenmiyorum. Akşam olduğunda beni eve bıraktı annem hazırlık yapmış orada yeriz diye Süleyman'da kırmadı bizimkileri birlikte akşam yemeği yedik babamla epey sohbet ettiler derken geceye yakın gitti sevdiğim.. Zaten pazar günü de o dönecek ben bir hafta daha burdayım ama annemlerin gönül koymayacağını bilsem valla basıp giderim onunla.. Çok aşığım ulan diye bağırmak falan istiyorum o kadar söyleyim.. Yine de artık sözlüm o. Dedesi imam nikahlarını da kıyalım diye ısrar etti ama babam resmi nikâh olmadan olmaz deyince kimse uzatmadı konuyu.. Şimdi en zor kısım var işte ben sevdiğime nasıl veda edeceğim..
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD