2

1029 Words
Doğum günü partisi bittikten sonra herkes evlerine dağıldı. Hediyeleri açtım ve sıra sıra dizdim. Beni heyecanlandıran bir şey yoktu aralarında. Zaten parayla alakalı bir şey beni asla ama asla heyecanlandiramaz artık. Aradığım şey bu değil... Odamın kapısını kapattım ve kilitledim. Sabahları özellikle annemin odaya dalması hoşuma gitmiyor. Bazen kilitlediğim için kızıyorlar ama umurumda bile değil. Hüzünlü bir şarkı açtım ve dinlemeye başladım. Başımı yastığa koyduğum zaman, tavana bakarak boş bakışlarım ile düşünmeye başladım. Bu tarz şarkılar dinlediğim zaman nedensiz bir hüzün kaplıyor içimi. Sanki hiç sahip olmadığım birini kaybetmişim gibi geliyor. Özlem duyuyorum ama hayatım boyunca kimseyi sevmedim, kimseyle birlikte de olmadım ya da ayrılmadım. Daha önce sevgilim olmadığı için arkadaşlarım tarafından bir ara hor bile görüldüm. Garip gördüler beni. Bu yüzden bir ara bu konuyu geçiştirmek için başka birini seviyormuş gibi bile davrandım ama içimde en ufak bir sevgi hissi yoktu. Kimseye karşı... Özellikle kendi yaşıtlarım ile ilgilenmiyorum. Ilgilendigim belli bir grup da yok. Yaşıyorum ama bir şey hissetmiyorum sanki. Bir zombi olduğumu düşündüğüm oldu. Bir ara, sanki nefes alıyorum ama bir şey hissetmiyorum gibi geliyordu. Sadece bir şeyler hissetmek için tehlikeli durumlar içine girmeye çalışıyordum. Extreme sporlara olan merakım da bu zaman oluştu. O zamanlardan beri biraz tehlikeli olan her şeyi seviyorum. Yeniden başımı kaldırdım. Müzik bittiği zaman ben de iyice bunalmış hissediyordum kendimi. Kimi özlüyorum sahiden? Camdan dışarı baktım. Manzara güzel sayılır buradan baktığım zaman. Ağaçlar ve onların ötesinde şehrin başlangıcı duruyor. Şehrin biraz dışında oturmanın güzel yanlarından biri de istediğin zaman kafanı dinleme imkanın olması. Şehrin içindeki koşturmaca, sürekli bir hareketlilik hissi oldukça yorucu. Her açıdan hem de... Kitaplığıma bir göz attım. O kadar çok kitabım var ki... Ama alıp da okumayan tayfadan değilim. Alırım, okurum, sonra yerine koyarım. Ama takas ya da hediye gibi olaylara asla girmedim. Ya da birine kitap ödünç vermeyi de asla sevemedim. Bir kitap benimse, bende kalmalı. Başka birinde olmamalı. Bu konuda hassas oldum her zaman. Hayatta pek takıntılı olduğum konu yok, ancak kitap, onlardan biri. Konu kitaplar olunca her zamankinden daha hassas oluyorum sanırım. Hayatım çok hızlı geçiyor gibi geliyor. 17 yaşıma girdiğim zamanlar aklıma geliyor, pek bir şey hatırlamıyorum. Doğum günümden özellikle. Özel günleri kutlamayı çok sevmiyorum ama ailem bu konuda hassas davranıyor. Sanki tüm günler önemsiz, sadece özel günlerin bir anlamı var gibi davranıyorlar. Ama bu konuda onlar gibi düşünmüyorum. Bence bir insanın her günü özel olabilir, ya da hiçbir gün özel olmayabilir. Benim için ikinci durum geçerli. O kadar çok hata yapıyorum ki... Ailem olmasa sanırım tüm bunların bedelini çok ağır bir şekilde ödemem gerekirdi. Ama bir şekilde beni koruyorlar. Yine de onlara karşı bir minnettarlik hissetmiyorum. Hatta bazen onlara kızıyorum. Önce beni dünyaya getiriyorlar, daha sonra da bana şükretmem gerektiğini söylüyorlar. Bu kafa yapısını asla anlamadım, anlayamam da. Bu bana bencillik gibi geliyor. Bir insana can verdikten sonra, ona bir de sorumluluk yüklemek neresinden bakarsam bakayım iğrenç bir davranış. Tabi ki bu fikirlerimi kendime saklıyorum. Bunu kısa bir süre önce fark ettim. Insanlar ile tartışmaya girmiyorum artık. Beni anlamadılar ve anlamayacaklar. Onlar ile anlaşma gibi bir niyetim de yok. Sadece günümü geçiriyorum. Üniversite için planlar yapmaya başladım. Belki üniversite için başka bir şehre giderim. Hatta belki değil, kesin. Bunu istiyorum çünkü. Burada kalmak, yapacağım en kötü şey olur. Özellikle annem, delinin teki. Onunla anlaşamıyorum. Ancak benimle anlaşmak için de bir çaba göstermiyor o da. Umurunda değilim. Bunu bana hissettirdi, tabi ki bunu direk olarak söylemez ama böyle bir gerçek olduğunu biliyorum. Hissediyorum. Bana o kadar çok yalan söylüyor, beni o kadar çok hafife alıyorlar ki bazen sadece gülüyorum bu duruma. Beni oldukça aptal zannediyorlar. Çocuk sahibi olunca, bazı insanlar ellerinde bir kukla ya da oyuncak ayı varmış gibi davranıyor ama ben bir insanım. Onların kontrolünde değilim, olmadım da. Sürekli değişen ruh halim, bir sorun olabilir ama bunu ben seçmedim. Beni bu kadar yargılayan, hor gören kişilere ihtiyacım yok. Yine de 18 olmak, pek çok şeyi değiştirse de, bazı şeyleri aynı bırakıyor. Şu anda yine bu evdeyim. Bir yere gitmek istesem bile bunu hemen yapamam. Bunu biliyorum. Görünmez zincirler... Ama kırılacaklar. Bu yüzden üniversiteye gitmem gerekiyor. Buradan kurtulmak için tek yolum bu. Yeniden bir kitap aldım elime. Rastgele bir tane. Sayfaları çevirmeye başladım ve tozlanmaya başlamış sayfaları bir bir yeniden açtım. Okuduğum kitapları bazen yeniden okuyorum. Ya da bir kitaba çok takıyorum ve her sene onu yeniden okuyorum. Bazen böyle huylarım olabiliyor. Şarkılar için bu geçerli değil ama. Bir şarkıyı keşfettiğim zaman sürekli onu dinliyorum, bir süre sonra sıkıyor beni ve dinlemeyi bırakıyorum. Bir daha da asla dinlemem. Ama kitaplar, benim için çok farklilar. Filmler gibi değiller, olaylar benim beynimde, hayal dünyamda oluyor. Ben yaşıyorum onları, ben yaratıyorum o karakterleri. Okuduğum bir kitabın filmi yapıldığı zaman da karakterler kafamdaki ile uyuşmuyor mesela, o zaman filmi de asla sevemiyorum. Kitaplar gibi detaylı da olmuyor filmler zaten. Kimisi de film sever, ama ben kitaplardan yanayım hala. Saate baktım. Neredeyse iki olmak üzere. Genel olarak geç yatıyorum. Bu iyi bir huy değil. Gelişimi olumsuz etkiler, bunu biliyorum ama yine de uyku tutmadığı zaman ne yapabilirim ki? Yatağa yatsam da uyumam imkansız oluyor. Böyle zamanlarda test de çözmek istemiyorum. En güzeli bir şeyler okumak, hem okuyunca uykum geliyor. Elimde kitapla uykuya daldığım günler çok oldu... Hayatımda heyecan duyduğum bir şey yok. Olmasına gerek de yok. Böyle gayet iyiyim ama hayatın beni böyle bırakmayacağını biliyorum. Bir şekilde hayatıma devam etmem gerekiyor. Bu yüzden de bu sene iyi bir yeri kazanmak zorundayım. Aslında üzücü bir şey, hayatım sadece birkaç saatlik bir sınava bağlı. Sadece birkaç saat içinde benim tüm yeteneklerimi ölçüp, kaderime yön verecek olan bir okula beni yerlestirecek bir sistemin parçasıyım. Aslında çok da önemli değilim. Sınava girecek milyonlarca insan var... Milyonlarca... Onların arasında oldukça önemsiz olduğumu hissediyorum. Bu hoşuma gitmiyor, gitse de gitmese de hayatın bir gerçeği. Bazen düşünüyorum acaba her şey ters gitse ne olur? Sınavı kazanamasam, işsiz kalsam, geleceğim olmasa? En fazla ne olabilir ki? Aç mı kalırım, ölür müyüm? Sonum ne olur? Ailem sürekli sürünüp, bir adamla evlendiğim zaman onun eline düşeceğimi söyleyip duruyor. Böyle bir durumda demek ki bana sahip çıkmaz bunlar. Offf... Kafam çok karışık... Işıkları kapattım ve gözlerimi de yumup uyumaya çalıştım... Hemen sabah olsun, zaman geçsin, bir tür zaman yolculuğu aslında uyumak. Bana iyi geliyor... Bir an önce uyuyup rüyalar alemine girmek istiyorum...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD