AŞKIM

1110 Words
ALYA Elimi kapı kulbuna attığımda Alin beni durdurarak konuştu. "Yemeği boz ama çok da abartma. Bozo dayımın kulağına gidecek kadar kimliğin belli olmasın." Başımı salladım. Zaten babam şu yaptığımı duysa Mert'i kesin öldürürdü. Babam Mert'i öldürmesin diye yediğimiz her haltı ondan gizliyorduk. Gerçi buz prensim Mert'in bu konuda bir suçu yoktu. Kendisi aşkıma kesinlikle karşılık vermiyordu ama babam bana kıyamayacağına göre kurban mecburen Mert'im olacaktı. Eh, ben de Mert'e kıyamayacağım için bu aşk böyle gizli saklı kalmaya bir süre daha mahkumdu. Beni tembihleyen Alin'e başımı sallayıp arabadan indim. Üzerimdeki elbiseyi elimle düzeltip hızlı adımlarla otelden içeriye giriş yaptım. Güvenlikten geçtikten sonra doğruca Mert'in oturduğu alana ilerledim. Alin sağ olsun her şeyi seceresine kadar çıkarıp hap bilgi olarak önüme koyabiliyordu. İnsanın best friendinin eli kolu uzun biri olması çok büyük bir lütuftu. "Hanımefendi, rezervasyonunuz var mıydı?" Gözlerimi yeni odağıma girmiş olan Mert ve o sarışın kadından alıp benimle konuşan adama çevirdim. "Evet, Mert Arslanlı adına." Adam biraz şaşırarak bakışlarını az ilerimizdeki masaya çevirdi. Otelin sahibinin yaptırdığı iki kişilik rezervasyondan tabii ki haberdardı. Eh, şimdi üçüncü kişi biraz sürpriz yumurtadan çıkmıştı. "Sizi bir dakika bekletebilir miyim? İsterseniz şöyle geçebilirsiniz hanımefendi." Gösterdiği taraf lobiydi. Yani beni Mert'in masasından uzaklaştırmaya çalışıyordu. Muhtemelen Mert'e haber verip ne yapması gerektiğini soracaktı ama o sürede her şeyi kontrol altında tutabilmek için benim ayak altından çekilmemi istiyordu. Lakin ben Alya Bozo'ydum. Ve istemediğim sürece şuradan şuraya adımımı bile atmazdım. "Gerek yok Mert'i gördüm zaten, siz zahmet etmeyin." Adamı ardımda bırakmış Mert'e doğru giderken seslenip dursa da takmadım. Önemli işlerim vardı herhalde burada! Bir yemeği bozmaya gelmiştim! "Hanımefendi! Hanımefendi, bekler misiniz lütfen!" Hızlı adımlarla, adam bana yetişemeden ben Mert'in yanında bittim. "İyi akşamlar!" Sesimle ikisi de bana dönerken Mert'in yüzü şokla kasıldı. Sanırım burada olmamı hiç mi hiç beklemiyordu. Senelerdir onu mümkün mertebe hiçbir kızla yalnız bırakmamıştım. Eee, buna da mani olacağımı önceden tahmin etmesi gerekiyordu. Neticede Mert ya benimdi, ya benimdi. Üçüncü bir ihtimal teklif dahi edilemezdi! Hemen yanımda durmuş beni buradan uzaklaştırmaya çalışan adama dönerek konuştum. "Bir sandalye daha ekleyebilir misiniz masaya lütfen?" Adam huzursuz bakışlarını Mert'e çevirdi. Sanırım ne yapması gerektiğini anlamaya çalışıyordu. Ama Mert şu an tamamen kilitlenmiş, sadece bana bakıyordu. "Bize birinin daha katılacağını bilmiyordum Mert. Kardeşin mi?" Dişlerimi sıktım. Ama dışımdan belli etmemeye çalışarak gülümsedim. Gerçekten dışarıdan bakılınca kardeşi olarak mı görünüyordum ben Mert'in? Tamam, Hera'yla yaşıttık ama yine de ben Mert'in kardeşi gibi falan görünemezdim. Ben olsa olsa onun biricik aşkı, karısı olarak görünebilirdim. Bu sarışın gözlerini yaptırsa iyi olacaktı! "Bizi tanıştırmayacak mısın aşkım?" Mert gözlerini belertirken ben elimi kadına doğru uzattım. "Merhaba, ben Alya. Alya Bozo." Soyadımı üzerine bastıra bastıra söylerken bence kardeşi olmadığımı gayet güzel ifade etmiştim bence. Ne münasebetti yani?! Ben hiçbir şart ve koşulda Mert'in kardeşi falan olamazdım! Sarışının yüzü asılırken elini uzatıp az önceki keyfinden eser kalmayan sesiyle karşılık verdi. "Talya Kortan." Kadının elini iğrenerek sıkıp çaktırmadan elbiseme sildim. An itibariyle Mert'le yemek yiyen tüm sarışınlardan iğreniyordum! "Müsaadenle Talya." Mert ayağa kalkıp bana baktı. "İki dakika konuşabilir miyiz Alya?" Soru cümlesi olabilirdi ama asla soru değildi. Mert elini belime koyup beni doğruca lobi kısmına yönlendirdi. Belimdeki eli ittirmese aslında ben yürümezdim ama şu an bana pek de fikrim sorulmuyordu. "Ne konuşacağız canım, önce yemek yeseydik keşke." Eh biz de insandık sonuçta, yemek bozmaya gelirken acıkadabiliyorduk. Ayrıca tam da yemek saatiydi. Keşke bu muhteşem konuşmayı sonraya erteleseydik. Mert neden önce yemek yemiyoruz soruma cevap vermeden beni ilerletip yangın kaçış holüne soktu. Tehlikeli bölgedeydik valla. Mert beni burada kesse kimsecikler de bulamadan imha ederlerdi. Yazıklar olsundu! Neyse ki benim zihnimin aksine Mert normal bir insandı da adam kesmek gibi kötü huyları yoktu. Şahsen babasının zevk için birilerini doğrattığını duymuştum. Zaten Arslan amca da hep bir korkunçluydu. Kendisiyle mümkün mertebe muhatap olmamaya çalışıyordum. "Ne işin var burada Alya?!" Mert'in sert sorusuna burnumu havaya dikerek cevap verdim. "Yemek yemeye geldim." "Benimle dalga geçme Alya!" Omuz silktim. "Seni o kadınla yalnız bırakacağımı sanmıyordun herhalde." "Ulan daha sabah konuşmadık mı biz bunu?! Ben sana, seni ilgilendirmez demedim mi?!" Ben de onun gibi yükseldim. "Ama ilgilendirir! Seninle ilgili her şey beni doğrudan ilgilendirir Mert!" Mert sinirle elini saçlarına attı. "Kim olarak lan, kim olarak?!" Yakasını tutup aniden kendime çektiğimde dudaklarımız çarpıştı. Bu temas bir saniyeden az sürerken Mert kendini hızla geri çekerek köpürdü. "SANA ŞUNU YAPMA DEDİM!" Bağırmasıyla bir adım gerilesem de umurumda değildi. Onu burada başka bir kadınla baş başa bırakmayacaktım. "Aranızda bir şey varsa söyle Mert!" "Sana n-" Hızla sözünü kestim. "Bırak şimdi sana neyi, bana neyi! Aranızda bir şey var mı yok mu, adam gibi söyle!" "Yok! Sadece ortağımızın kızı!" Elleriyle yüzünü sıvazlayıp söylendi. "Şurada iş yapmaya çalışıyorum! Önemli ortaklarımız, aramı iyi tutmam gerekiyor! Sen ne yapıyorsun? Yine her zamanki çocukluklarınla bir çuval inciri berbat etmeye çalışıyorsun Alya!" "Amcanla baban seni o kızla evlendirmek istiyorlar ama!" Aslında bu, muhtemelen Mert'le hiç paylaşmamam gereken bir bilgiydi ama her zamanki gibi yine dilimi tutamamıştım. Sonuçta dilin kemiğinin olmaması da benim şahsi suçum değildi bence. "Ne?" Düz çıkan sesimle cevap verdim. Az önceki öfkemi kaybetmiştim. "Duydun işte. Ortaklığınız daha sağlam olsun diye seni..." Bir kez daha söylemeye dilim varmazken bakışlarımı kaçırdım. "Kim söyledi bunu sana?" "Ne önemi var?" Mert'in yüzü sıkıntılı bir hal alırken başını iki yana salladı. "Saçmalama Alya. Benim şu an evlilikle falan işim yok." Umutla yüzüne baktım. "Yani karşı mı çıkacaksın?" "Bu ne saçma bir şey? Bütün ortaklarımın kızıyla evlenecek değilim ya!" Dudaklarım büzüldü. "Yani.. yani şimdi senin o kadınla aranda hiçbir şey yok, öyle mi?" Mert nefesini seslice vererek söylendi. "Evet Alya, yok! Ben Selim beyle yemek yiyecektim-" Sonra başını iki yana salladı. "Niye açıklama yapıyorum ben ya? Neyse hadi git artık buradan, daha fazla saçmalama." Hızla itiraz ettim. "Asla bir kadınla baş başa yemek yemene izin vermem! Oradan bakınca gavata benzer bir halim mi var benim?" "Tövbe estağfurullah! Kızım ben senin hiçbir b.kun değilim! Anla artık şunu!" Uzanıp elini tuttum. "Sen benim her şeyimsin. Seni ne kadar çok sevdi-" "Yeter Alya!" Mert, sanki tahammül edemiyormuş gibi elini elimden çekti. Üzülsem de suratımı asmamaya çalıştım. "Mert..." "Hayır Alya." Dudaklarımı bir kez daha büzdüm. "Ama geldim o kadar. Şimdi aç aç mı döneyim yani?" "Git evinde ye!" Suratıma sevimli bir ifade kondurarak Mert'e biraz daha yaklaştım. "Ne olur burada yiyeyim. Hiç sorun çıkarmam, söz. Sessiz sessiz otururum yanınızda." Mert bana ters ters baktı. "Sen sorun çıkarmayacaksın, sessiz sessiz oturacaksın öyle mi?" Hevesle başımı salladım. "Uslu uslu oturacağım aşkım, söz." "Alya!" Mert'in dişlerini sıkarak ismimi söylemesine gülerken elimi dudaklarımın üzerine kapattım. "Ay yanlışlıkla söyledim ya." Külliyen yalandı, Mert benim gayet de aşkımdı. Zaten kendisinin de yanlışlıkla söylediğime pek inandığını sanmıyordum. "Düş önüme Alya." Mert kapıyı açtığında sırıtarak hızlıca çıktım. O sarı çiyanla yemek yemek için sabırsızlanıyordum. Öyle ki kendisi bu geceden itibaren eminim ki bir kez daha oturup Mert'le yemek yemek istemeyecekti.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD