Sinemis’i okula bırakıp ben de Bülent abinin yanına geçtim. Okulu kaldıracak kafa kalmamıştı. Sinemis’e içimden geçenleri söyleyince rahatlayacağımı sanıyordum ama sanki daha da ağırlaşmıştı içimdeki taş. Pişman değildim, bilmesi gerekiyordu bunları ama bir yandan da onun üzülmesine dayanamıyordum. Arabada hiç konuşmadan camdan dışarıyı seyretti. Söylediklerim zoruna gitmişti, ama benim de zoruma giden çok şey vardı… Bülent abinin yanına gidince ona üstün körü anlattım olanları. Sinemis’e fazla yüklendiğimi söyledi bana. “Zor zamanlar geçirmiş, bu kadar narin olması normal değil mi Ali? Bir de sen böyle kırıp dökmüşsün, olmamış oğlum” “Haklısın Bülent abi, o çok kırılgan ama ben de kırıldım. Çok kırıldığım şey oldu. Ben de acı çekiyorum, benim de canım yanıyor” “O zaman ne halt yemeye

