Diyar abimin bağırmasıyla Sidar abim uyanmış gibi oldu ve kendini toparlayıp tekrardan konuştu.
"Abi b-ben özür dilerim. B-bir an sinirlendim densizlik ettim. S-sakin ol sen hele ben gelicem yanına"
"Kapat lan beyinsiz herif!"
Diyar abimin telefonu kapatmasıyla derin bir nefes aldık. Sidar abim bize bakıp sıçtık bakışıyla odada dönmeye başladı. Havin ablamın sorusuyla ona döndüm.
"Abi özür dilerim napıcaz şimdi"
"Bilmiyorum Havin"
Abim buz gibi olmuştu. Uzun zamandır merak ettiğim ama soramadığın soruyu sordum.
"Abi, Diyar abimden korkuyor musun?"
Bana attığı bakışla olduğu yerde durdu.
"Görmüyor musun Xelat?"
"Görüyorum çok belli oluyor abi"
"Korkuyorum gülüm. Nasıl dayak yicem onu düşünüyorum."
"Biz sakinleştiririz Diyar abimi"
Biz odada abişimizi beklerken mafyaların gülü Diyar Destan çoktan gelmişti bile. Kükreyen ses duymamızla bi hışımla aşağı indik.
"Seyit Destaaann!!! Destanların yüz karası çık lan dışarı!!!"
Avluyu inleten abim tüm siniriyle dimdik konağın kapısının önünde duruyordu. Sesi duyan sevgili aile üyelerim hemen aşağı indi. Yabo Seyit ne olduğunu anlamadan bi hışımla aşağıda indi. Karşısında Destanların korkulu rüyasını görmeyi beklememiş olacak ki şaşkın bir ifadeyle abime yönelmişti.
"Diyar"
"Adımı anmadan abdest alıp destur çek pislik herif"
"Ne biçim konuşuyorsun sen benimle. Ben senin ağanım büyüğünle böyle konuşamaz-"
"Kes lan büyükmüş. Benim bir şeyim değilsin sen."
"Ne diye geldin o zaman haysiyetsiz!"
Dedemin son kelimesiyle abim üstüne yürümeye başladı.
"Haysiyetsiz senin gibilere denir bu biiirrr. Benimle konuşurken düzgün konuşacaksın bu ikiiii..."
Her bir saymasında dedeme daha çok yaklaşan abim tam dibinde durdu. İşaret parmağını uyarır bir vaziyette tehditle uzattı.
"Benim kardeşlerim hakkında kendi kafana göre iş yapamazsın bu üüüçç!"
Dedem çok korkuyordu ama çok güzel saklıyordu korkusunu. Ne diyeceğini bilemeden kalakalmıştı. Sessizliği bozan babam olmuştu. Adımlarını atıp yanına ilerledi.
"Oğlum hoşgeldin gel bir sarıla-"
Abimin elini havaya kaldırmasıyla babam olduğu yerde mıhlanmıştı. Suratına bakmıyordu babamın. Dedemin gözünün içine bakıyordu sinirle.
"Ziyaretinize gelmedim. Havin ve Xelat için buradayım. Duydum ki birileri beni unutup bir işlere karışmış."
Birileri dediği ise tam karşısında duran dedem idi. Dedem her zamanki gibi zehrini akıtmaya devam etti.
"Buna sen değil ağan Sidar karar verecek."
Abimin bi Sidar abime bakıp bide dedeme bakması beni çok korkutuyordu her an birine kafa göz dalabilirdi. Ama tam tersi olarak abim kahkaha atmaya başladı. Kahkahalarının sonuna gelip sinsice gülerek dedeme karşılığını verdi.
"Sen o küçük aklınla kardeşimi bana mı düşürmeye çalışıyorsun Seyit Ağa? Sen hiçbir şey yapamazsın. Sidar'ı kullanamazsın, çünkü o benim bi küçük versiyonum. O benim kardeşim, senin ona verdiğin ağalıkla ona küsecek değilim. Onunla gurur duyuyorum."
Dedem abim sinirlensin diye söylediği kelimeleri neredeyse yutmuştu. Abim onu bozguna uğratmıştı. Dedemden bir cevap gelmeyince abim ufak çaplı konağı gezdi bir şey düşünüyor gibi bir halle bize döndü. Nenem önde annem arkasında ağlıyorlardı. Abim bu konağa gelmeyeli uzun zaman olmuştu. Annem abim izin verse bi koşu gidip sarılacaktı. Bakışlarıyla konuşuyorlardı birbirleriyle. Abimin anneme uzun bakışından sonra abim Sidar'a baktı.
"Sidar bizimkileri toparla benim evime geliyorsunuz."
Hepimiz sevinçle mutlu olurken dedemin iğrençliği bizim hevesimizi kursağımızda bırakmıştı.
"Haram parayla yaptığın o evine mi götüreceksin! Kimse dışarı adımını atmıyor gidemezsiniz hiçbir yere!!!"
"Haramı da helali de sen öğrettin bana milletin seni gammazladığı günleri unuttun mu? Benim her kuruşum helal çok şükür. Senin değil paran bu evin bile uğursuz dilerim rabbimden evin başına yıkılır Seyit Ağa!"
Diyar abimin Sidar abime işaret etmesiyle hepimiz birer parça bir şey alıp kapının önüne gelmiştik. Dedemin yanında nenemde kalmıştı. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Babam göz göze dahi gelemiyordu dedemle. Dedem sus pus olmuştu sadece olanları izliyordu. Abimden deli gibi korkuyordu. Son olarak Sidar abimin de gelmesiyle hepimiz hazırdık.
"Her şeyi tamamladık hazırız abim."
Kafasını aşağı yukarı sallayan Diyar abim onayını belli etmişti. Neneme doğru ilerleyen abimin her adımında nenem daha da çok ağlıyordu. Nenemin karşısında durup elini uzattı.
"Yade hayde sen de gel."
Korkuyla yutkunan nenem bakışlarını dedeme çevirmişti. Dedem onun gelmeyeceğinden emindi bu yüzden bakmadı neneme. Nenem başını öne eğip daha çok ağlamaya başladı. Abim nenemin bu tavrını görünce nenemin çenesinden tutup göz hizasına getirdi.
"Korkma Yade! Ben senin yanındayım hiçbir şey yapamaz sana korkma!"
Nenemin umutla yanan hareleri abimde kitlendi. Elini uzatınca abim bize işaret edip nenemi bize bıraktı. Tüm zaferiyle dedeme döndü.
"Tek başınasın Seyit ağa. Bana karşı kazanamazsın bunu sok o aklına"
Dedeme iğretiyle bakıp bize döndü ve yanımıza doğru geldi. Hepimiz arabalara binip evin yolunu tuttuk. Çok mutluydum. Kurtulmuştuk o evden.
Abimin ihtişamlı, kendi gibi asil evine varmıştık. Diyar Destan zevkiyle boyanmış ve her bir ayrıntısı abimin imzasını taşıyordu. Hep geliyordum bu eve ama bu sefer yuvama gelmiş gibi hissettim. Hepimiz kocaman salona geçtik. Abimi izliyordu herkes çok özlemiştik onu. Sidar abim yoktu ortalıkta. Sahiden nerdeydi bu adam. Diyar Abim bizleri bir arada görünce mutlu olmuştu ama bunu hemen gizledi.
"Hepiniz hoşgeldiniz"
Hep bir ağızdan hoşbulduk faslından sonra uzun bir sessizlik olmuştu. Abim ev sahibi olduğu gibi söz sahibi de olmuştu.
"Herkese odalarını hazırlattım. Ama önce bu saçma sapan konuyu konuşmamız lazım."
Abimin kesin sözleriyle babam konuşmaya başladı.
"Oğlum yabo kızlar güzel bir hayat kursunlar diye böyle bir şey yaptı. Hasip ağa iyidir tek bir kötülüklerini duymadık"
Babamın sözlerinden sonra abim derin bir nefes alıp gözlerini sabır dileyerek yumdu.
"Sen bilerek mi iyi olmaya çalışıyorsun yoksa gerçekten o Seyit haysiyetsizin ne yaptığını anlamadın mı?!!"
"Oğlum deme öyle bak onların torunlarıyla sen iş kurdun arkadaşın da sayılır."
"Benim arkadaşım Rosim Şahvar kendi halinde iyi biri diğerinin adını bilmem. Bahoz mu Bawer mi ne zıkkımsa öyle biriydi. Adı zalim diye anılıyor."
"Rosim Havini istedi. Bawer de Xelat'ı"
Nenemin cümlesiyle buz kesmiştik. Ben ve ablam şok içerisinde birbirimize baktık. Abim ise sadece neneme odaklanmıştı. Devamı ne diye merak ediyordu ama bi yandan da şüpheci bakıyordu neneme.
"Bu itler benim kız kardeşlerimi nerde görmüşler de istemeye geliyorlar nenee!"
Abimin sinirle ayağa kalkmıştı. Salonun ortasında dolanıyordu. Dışarıdan gelen seslerle abim dışarı fırlamıştı. Bizde arkasından ilerleyecektik ki abim arkasına döndü ve bize bakışlarıyla yerimizde durmamızı emretti. Dışarı çıkmasakta net duyulan bir adamın sesi vardı. Zil zurna sarhoş bir adamın sesi Rosim Şahvar...
"Hani Havin benimdi laaan!! Nişanlımı nasıl kaçırırsııın?!"