5.BÖLÜM

1519 Words
Alex geniş ofise girdiğinde ilk dikkatini çeken şey karşısındaki adam oldu. Kendisiyle iletişine geçtiğinde orta yaşlarının sonunda bir adam hayal etmişti. Ama karşısındaki adam, otuzlu yaşlarının başında gayet genç ve yakışıklı bir adamdı. “Hoş geldiniz Mr. Alex.” Dedi elini uzatarak. Alex adamın elini sıkıp “sadece Alex lütfen. Bundan sonra sık sık yardımınıza ihtiyacım olacak” “Pekâlâ nasıl isterseniz. Lütfen oturun. Sanırım otelinize geçmeden buraya geldiniz “ “Evet kaybedecek vaktim yok. Hemen sizi görmek istedim.” Faruk başını salladı. “Peki başlamadan önce bir şey içmek ister misiniz?” “Kahve lütfen!” Beş dakika sonra iki kahve geldiğinde Alex hızlıca konuya girdi. “Size telefonda ne istediğimi söylemiştim. Bu konu da araştırma yapabildiniz mi?” “Evet yaptım. Verdiğiniz bilgilere göre, kızın şu an nerede olduğunu bulmak kolay oldu. Kendisi bir yetim. Beş yaşındayken kaçırılmış ve çok zor bir hayatı olmuş. En sonunda da satılmış. Eğer o gece kurtarılmasaymış, organ mafyasının eline geçmiş olurdu.” Alex yutkunmadan edemedi. ORİON sözleri kulaklarında bir kez daha çınlarken tanrıya şükretti. Ya o çocuk zarar görseydi. Ya ORİON zamanında orada olmasaydı o zaman ne olurdu. O adamlara dediği gibi düzeni bozma pahasına her şeyi yok eder miydi o kız için. Sadece küçük kızın yaşadığı dünya olduğu için ona zarar veren kişileri bile öldürmemişti. “Şimdi nerede peki? Sağlığı nasıl iyi mi?” “Polis raporuna göre sağlık durumu gayet iyi. Şimdi çocuk esirgeme kurumunda ama konuşmayı reddediyor. Ailesine ulaşamamışlar. Kıza adını sorduklarında sadece adım ay parçası demiş” Alex soğuyan kahvesinden bir yudum daha aldı. Gerçeklik bir tokat yüzüne çarpmıştı sonun da. Beyni kabul etmek istemese de gün gibi ortadaydı her şey. O kız gerçekti. ORİON’in dediği gibi kendisinin bile ay parçası olduğunu söylemişti. Acaba o küçük kız da başka bir gezegenden miydi? Olabilir mi? Belki de o kız gerçekten de ay dan gelen biriydi. Neden olmasın! İnandığı ve inanmadığı her şey yerle bir olurken artık hiçbir şey için şaşırmayacaktı. “Peki onu nasıl yanıma alabilirim?” diye sordu kararlı bir sesle. Avukat Faruk adama düşünceli bir bakışa attı. Sonra konuşmaya başladı. “Öncelikle Peri’le – yurtta ona bu isim verilmiş- bir akrabalığınız var mı? Bunu bilmem gerek. O küçük kızı neden istiyorsunuz?” Alex fincanı masaya koyup geri yaslandı. Ne deseydi acaba? O kız bir uzaylı dese inanır mıydı? Ya da başka bir gezegenden gelen bir kocası olduğunu söylese. Eğer onu koruyamazsa dünyanın tehlike de olduğunu söylese miydi? Ya kendisinin artık bir köle olduğundan bahsetse miydi? Daha yeni gördüğü sağ bileğinde beliren sonsuzluk işaretinin anlamını da söylemeliydi belki de. Resmen eski zamanlardaki köleler gibi damgalanmıştı. Allahtan bir dövme gibi görünüyordu. “Neden istiyorum. Ee bu benim görevim “dedi yarı doğru yarı yalan. “Görev” Avukatın gözlerindeki şüpheyi gören Alex hızla konuşmaya başladı. “Peri patronumun kızı. Çok uzun bir süre önce kaçırıldı ve yıllardır onu arıyoruz. “ “O zaman neden patronunuz gelmedi. Peri’i kendisinin alması çok daha kolay olurdu” Kendi gezegenine döndü dedi içinden homurdanarak. Acaba karısı yerine kızı olduğunu söylediğimi bilse bana ne yapar. “Faruk Bey, tam da bunun için size ulaştım. Patronum kızını yasal olarak geri alamaz. Peri’in güven de olması lazım. Peri zaten altı yıldır kayıp. Tekrar böyle bir şeyin tekrarlanmasını istemiyoruz. Benim bu ülke de ki tek görevim onun güvenliğinden sorumlu olmak. Sizden yardım istiyorum. Yasal ya da değil Peri yanımda olmak zorunda. İnanın bana tüm Dünyanın güvenliği buna bağlı “Son sözlerini gülerek söylese de adamın inançsız bakışlarına aldırmadı. Söylediği tüm sözlerin arasında bir tek son söyledikleri geçekti. “Bu hiç kolay olmayacak!” “Eminim bir yolunu bulursunuz.” Dedi ayağa kalkarken. “Her ne koşulda olursa olsun Peri’i yanımda istiyorum. Koruyucu aile ya da evlatlık fark etmez. O Yanımda olduğu sürece tüm pazarlığa açığım. Elinizden geleni yapın sadece. Umarım yeterince açık olmuşumdur.” “Bu isteğiniz hiç kolay olamayacak” “Bana imkansızı başardığınız söylendi. Sizden imkansızı istemiyorum. Açıkçası sizden yasa dışı bir şey yapmanızı da istemiyorum. Belki biraz kanuna aykırı olabilir. Ama tam da dediğim gibi Dünyanın geleceği buna bağlı “Omuz silkti. “Peri’e zarar gelmeyeceğinden emin olabilirsiniz. O bizim kraliçemiz.” “Garip bir adamsın Alex. Ama bu garipliğinde beni ilgilendirmez. Benim işim müvekkillerimi memnun etmek. İstediğiniz gibi, en kısa süre de Peri’i yanınıza alabileceksiniz.” “Buna memnun olurum “dedi Alex. Tam kapıdan çıkmak üzereyken Avukat elleri cebinde tekrar seslendi. “Bir dakika Alex bir şey daha sorabilir miyim?” Alex durdu. “Tabi “ “Türkçeyi çok iyi konuşuyorsun. Ama daha önce Türkiye’ye gelmediğini söylemiştin” “Ah Türkçe. Haklısın hiç ülkenize gelmedim. Sadece hızlandırılmış kurs aldım. Baya hızlı bir kurstu hem de. Üç yıllık kursu üç saatte almak gibiydi. “Dedi gülerek odadan çıkarken. ******* Almira büyük salonun içinde bir ileri bir geri giderek yavaş yavaş kapanan kapıya bakıyordu. Kapının kapanmasına çok az kalmıştı ve abisi hala dönmemişti. Tekrar kapının önünde sıralanan altı kadim bilge sessiz kalsa da Almira onlara ters ters bakmadan edemedi. Hepsi onların suçuydu. Eğer zamanında haber verselerdi, belki de çok daha erken müdahale edebilirlerdi. “Prenses, kapı kapanmak üzere. Kral Orion hala dönmedi” dedi ilk bilge. Birkaç adım da devasa kapının önünde durup izledi. Kraldan aldıkları yaralar , hala çok tazeydi. Uzun bir süre dinlenmeleri gerekmesine rağmen Kapı kanana kadar tek bir adım bile atmamışlardı. Almira sakinleşmek için derin bir nefes aldı. “Aptallar “dedi içinden. Hepsi sizin yüzünüzden. Bu yaşlı adamların yüzüne bile bakmak istemiyordu. Eğer kapı kapanmadan abisi dönmezse, hiçbir müdahalede bulunmayacaklarını çok iyi biliyordu. “Dönecek!” Sesi inançlıydı. Ne olursa olsun dönecekti. Zaman dolmak üzereyken Bilgelere aldırmadan avuç içlerinde enerjiyi biriktirmeye başladı. “Prenses Almira , buna müdahale edemezsiniz. Kapıya müdahale etmek suçtur. “ Almira daha fazla enerji saldı. Tüm gücünü cm cm kapanmak da olan kapıya yönlendirdi. Altı yaşlı adam müdahale etmek üzereyken Thoren birkaç adımda prensesin üzerine yürüyen adamların önüne geçi. Almira bir kez daha başını çevirdi. Onu cezalandırmak istiyorlardı. Almira içten içe kıkırdadı. Belki de gerçekten her şeyin bu duruma gelmesini istemişti bu yedi budala. Tüm kontrolü ele geçirmek için bulunmaz bir fırsattı. Kral geri dönemeyeceği bir yola gider, geri de kalan prenses onlara karşı koyamaz. Basit ama mükemmel bir plandı. Hiç kimse şüphelenmezdi. Başsız kalan ülke bilgeler tarafından yönetilirdi. O da onların kuklası olurdu. Buna izin vermeyecekti. Kral Orion’in ona şefkatle bakan gözlerini hatırladığında gözünden bir damla yaş aktı. Gücünü sınırlarına kadar zorlarken kapıyı daha fazla geri itti. “Prenses Almira dur artık.” “Asla! Asla durmayacağım.” “Bunun için cezalandırılacaksın.” Dedi yaşlılardan biri. “Kurallara karşı çıkamazsın. Kralın kardeşi olman seni kurtaramayacak” “Tabi ki, hem de kral burada yokken değil mi? Beni cezalandırmak çok daha kolay olacak sizin için. Keşke biraz cesaretin olsa da Kral Orion burada olduğunda söylesen bunu yedinci bilge. Ama o kadar cesur olacağını sanmıyorum.” Almira titreyen ellerine ve vücuduna aldırmadan, kapıyı itmeye devam etti. Ağzının kenarından sızan kanı umursamadı. Tüm vücudu parçalanacak mıydı? Onun da zamanı bu anda mı dolacaktı? Derisinin üzerinde çatlaklar belirirken duyduğu seslere aldırış etmedi. “Öleceksin dur artık!” İkinci bilge, Prensesi durdurmak için ona uzandığında Almira kontrolünü kaybederek yerinde titredi. Enerjinin geri tepmesiyle narin bedeni savrulurken hayal kırıklığı içinde iç çekti. Özür dilerim, sana yapabileceğim tek yardım bu. Umarım geri dönebilirsin. Elinden geldiğince ona zaman satın almak istemişti. Lütfen abi geri dön diye mırıldandı. Beklediği gibi sert bir duvar yerine bir bedene çarpıp durduğunda beline sarılan kollarla gözlerini araladı. “İyi iş çıkardın ufaklık. Şimdi dinlenebilirsin “ Almira bilincini kaybederken kapı tamamen kapandı. ORİON sessizce durdu. Kızı kucağına alıp ağır adımlarla yürümeye başladı. Hemen arkasında, iki yanına ayrılmış onu takip eden yedi adam peşinden geliyordu. ORİON kucağındaki yarı ölü kıza baktı. Eskiden küçükken de onu kucağında taşırdı. Her seferinde sarayın bir yerinde uyuya kalır ve onu kucağında yatağına götürmesini beklerdi. Şimdi küçüğü büyümüş ve onun için neredeyse ölüyordu. Kral Orion kızı yatağına yatırdı. Avuç içini alnına bastırdı. Almira’nin yaraları hızla iyileşirken “iyi dinlen prenses. Yakında yine yanına geleceğim “ ORİON odadan çıktı. Yedi bilge “Kral Orion” diyerek saygıyla başlarını öne eğerken ORİON onlara aldırmadan yanlarından geçti. “Dinlenmeye gidiyorum. Dünya yılına göre on yıl geçtiğinde haber verin. Ayrıca Almira’nın durumundan da haberdar olmak istiyorum. “ dedi soğuk bir sesle. “Ve geri döndüğüm de bir açıklama istiyorum Thoren. Umarım verecek bir cevabın vardır” ” İlk bilge Kralın bir anda ortadan kaybolmasıyla yutkundu. “Şimdi ne olacak?” diye sordu bilgelerden biri. “ Beklendiği gibi yaralı olarak geri dönmedi. En azından yorgun olmalıydı ama o çok iyi görünüyor” “Geçen yıllarda sandığımızdan daha fazla güçlenmiştir belki de.” Diye bir tahminde bulundu bir başka bilge. “Mümkün değil! Yaralı olmalı, eğer yaralı olmasaydı bizden yıllar sonra açıklama istemezdi. Şimdi cezamızı verirdi.” “O zaman bu durumu ondan kurtulmak için kullanabiliriz. Yedimize birden karşı koyamaz. Eğer yaralıysa ve iyileşirse başka bir şansımız olmayacak. Zaman hızla tükeniyor. Kraliçenin reenkarnasyonu tamamlandığında işimiz bitecek” Sesi endişeliydi. İlk bilge hala boşluğa bakıyordu. Kral Orion göğsünü tutarak odasına yere yığıldı. Bir anda kan tükürmeye başladı. Ardından konuşulanlardan habersiz , ellerinden destek alarak yatağa tırmanıp sırt üstü yattı. Bilgelerin şüphelerinin aksine gerçekten de yaralanmıştı. Ölümün kıyısında hiçbir zaman olmayacak olsa da iyileşmesi yıllarını alacaktı. “Lütfen güvende ol”
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD