bc

Geçmişin Esiri

book_age18+
1.3K
FOLLOW
4.5K
READ
revenge
dark
sex
HE
dominant
badgirl
powerful
mystery
city
realistic earth
like
intro-logo
Blurb

Steven, başarılı bir iş adamıdır. Bir senedir yeni yatırımı için almak istediği bir arazi vardır ancak arazinin sahibi tekliflerini her seferinde reddetmektedir. Ama Steven'ın vazgeçmeye niyeti yoktur. O Araziyi alacaktır.

Rose, yıllar önce ailesini kaybetmiştir. Ailesinin bütün mirası genç kadına kalmıştır ve mirasın tek varisidir. Ailesinden yadigar kalan araziyi ise satmaya hiç niyeti yoktur.

Steven araziyi almak için ısrar etmeye devam eder ve Rose'un avukatıyla bir görüşme ayarlar ancak orada güzel ve seksi olan Rose ile karşılaşmayı beklememektedir.

İkili karşılaştığı andan itibaren tutku dolu bir aşkın içine sürüklenir.

chap-preview
Free preview
Giriş
Steven altında yatan kadının içine son darbesini yaptığında şiddetle boşalırken kadın da adını haykırarak doruğa ulaştı. Bir süre nefesini düzenleyen genç adam kadının içinden çıkıp temizlenmek için banyoya giderken "çıktığımda kaybolmuş ol" diyerek kapıyı kapatmıştı. İçeriden duyduğu küfürleri hiçe sayarak duşu açıp altına geçerken gözlerini kapatarak az önce yaşadığı amaçsız arzuyu düşündü. Onun için hiçbir şey ifade etmeyen bir kadınla daha birlikte olmuş ve yine her seferinde olduğu gibi tiksinmişti. Yaşadığı kaçıncı birliktelikti bilmiyordu ama vücudu rahatladıktan sonra bir daha aynı bedeni istemediğini çok iyi biliyordu. Kendinden nefret eder olmuştu artık. Belki hiç umursamaması gerekirdi ama Steven öyle değildi. Arzularına gem vurabilse bir daha hiçbir kadınla birlikte de olmazdı ama yapamıyordu. Her türlü yardımı almıştı ama bu sorununu bir türlü çözememişti. Duştan çıkıp içeri girdiğinde kadının gitmiş olduğunu görerek sevindi. Belindeki havluyu sağlamlaştırırken odasından çıkıp uzun koridoru geçerek mutfağa gitti. Burası genelde kadınları getirdiği evdi. Hiçbir zaman çok vaki geçirdiği bir alan olmasa da evini seviyordu. Sadece yatak odasında mobilya olan evde yalınayak gezmek en büyük hobisiydi. Mutfağa girdiğinde dolaptan bir bira alıp terasa açılan kapıdan dışarı çıktı. Şehrin en yüksek binaların birinde olan dairesinden kuş bakışı şehri izlerken kendine kısacık bir zaman tanıdı. Birası bittiğinde hayatına geri dönme zamanı gelmişti. Odaya gidip önceden hazırlattığı takım elbisesini üstüne geçirirken bu akşam yapacağı toplantıyı düşündü. Bir yıldır almak için uğraştığı arazinin sahibiyle sonunda görüşecekti. Adının baş harfleriyle süslü olan kol düğmelerini de taktıktan sonra saçını eliyle düzelterek komedinin üstündeki cüzdan ve anahtarlarını alıp evden çıktı. Kapının önünde bekleyen adamları onun çıkışıyla peşine düşerlerken asansöre bindiklerinde adamları kulaklıktan aşağıdakilere geldiklerini haber veriyordu. O asansörden inene kadar binanın çevresindeki insanlar temizlenmiş, arabası binanın önüne getirilmiş olurdu. Bentley marka arabasının kapısını şoförü onun için açarken "günaydın Edward" diye selamladı adamı. "Günaydın Bay Janos" diyen adam yüzünün ciddiyetini bozmadan karşılık verirken Steven "bir gün seni güldüreceğim" diyerek arabaya bindi. Kendisi de çok esprili biri değildi ama Edward kadar suratsızda değildi. Günlük gazetesini eline alıp sayfaları karıştırmaya başladığında Edward da yerine geçmiş arabayı çalıştırmıştı. "Bugün için özel olarak istediğiniz bir şey var mı efendim." Dediğinde onun şirketinin yanına kurulan yeni şirketin haberini okurken kafasını kaldırıp ona bakarak "ne ile ilgili Edward" dedi. Edward "Efendim bugün kız kardeşinizin doğum günü" dediğinde tamamen unutmuş olduğu tarih aklına düşerken "siktir Edward bana bunu neden dün hatırlatmadın" diyerek telefonunu çıkarmış Clara'yı aramıştı. "Dün hatırlatmıştım efendim" diyen Edward'ı duymazdan gelirken Clara'nın sesi kulaklarında çınladığına "biricik kardeşim" dedi en içten sesiyle. "Boşuna hoş sözlerle beni kandırmaya çalışma Stev yine unuttun değil mi?" Kulağına dolan sitem dolu sözler yüzünü buruşturmasına sebep olurken "abin meşgul bir adam Clara" dedi ama bu savunmanın işe yaramayacağını biliyordu. "Özrün kabahatinden büyük Stev bana bunu dediğine inanamıyorum. Ailemin tek üyesinin beni hatırlamaması yetmezmiş gibi bahanesi meşgul olması." Kardeşi sesi ve söyledikleriyle kırgınlığını belli ederken "özür dilerim Clara, kendimi affettireceğim söz veriyorum" dedi. "Sana artık diyecek lafım yok Stev. Her neyse ben ne dersem deyim gelecek yılda unutacaksın. O yüzden bir şey demiyorum kardeşim." "Clara bebeğim yapma ama böyle özür dilerim, ne istersen yapmaya razıyım. Yeter ki üzülme." "Bu akşam beni şık bir yerde yemeğe çıkartırsan belki seni affederim" diyen kardeşinin yumuşak sesini duyduğunda gülümsese de akşam ki toplantısını hatırlayınca gerildi. Ne diyeceğini bilemeyerek uzun süre sessiz kaldığında Clara durumu anlamıştı. "Önemli değil Stev. Yine meşgulsün değil mi?" "Ah Clara bu akşam çok önemli bir toplantım var. Bir senedir bu adamları ikna etmek için uğraşıyorum. Erteleyemem." "Anlıyorum. Sana başarılar" diyen Clara, Steven'ın cevap vermesine fırtsa vermeden telefonu kapattığında Steven yüzüne kapanan telefona bakıp Edward'a dönerek "kendimi nasıl affettireceğim" dedi. Edward omuz silkerken "sanırım bu sefer Ferrariden daha pahalı bir hediye almanız gerekecek" dedi. Steven kafasını iki yana sallarken "pahalı bir hediyeden çok Clara'nın gönlünü fethedecek bir hediyeye ihtiyacım var Edward, bu sefer çok kırıldı" derken bir yanda kardeşinin son zamanlarda yapmaktan hoşlandığı şeyleri düşündü ama bir türlü bilemiyordu. Aklı hep yeni yatırımlarla doluydu. "Yeni hobisi resim çizmek efendim" diyen Edward'ın sözleri onu düşüncelerden sıyırırken genişçe gülümseyerek "o zaman ona en iyi tuvallerden bir tane gönder, bir demet kır papatyası eklemeyi de unutma" dedikten sonra "teşekkürler Edward" diye ekledi. Çocukluğundan beri yanlarında olan Edward Steven ailesini kaybettikten sonra ona en yardımcı olan kişiydi. Babasının sağ kolu olan adam şimdide onun her şeyine koşturan vazgeçilmez adamıydı. Edward düşüncelerine önem verdiği yardımlarına ihtiyaç duyduğu tek çalışanıydı. Henüz kırk beş yaşına yeni giren adam onun tek dayanağıydı. Steven şirkete geldiğinde arabasından inip yoğun bir güne adım atarken Rose daha yeni uykusundan uyanmıştı. Gözlerini aralayan Rose geniş yatağında esneyerek gerilirken gördüğü rüyanın etkisindeydi. İnce atletinden belli olan göğüs uçları vücudunun da hala rüyanın etkisinde olduğunun bir kanıtıydı. Gözlerini sımsıkı yumarak inlerken neredeyse her hafta olduğu gibi kendi ateşini söndürmek için elini iç çamaşırının lastiğinden içeri kaydırdı. Diğer eliyle de göğsünü kavrarken bir elinin parmakları kadınlığını talan ediyor diğer eli de göğsünü çekiştiriyordu. Nefesi hızlanmaya başladığında gözünün önüne rüyasında gördüğü sert bedeni getirirken arzusu daha da çok artı. Etine giren parmaklar hızlanırken kalçası havalanarak son kez iki parmağını içine ittiğinde ufak bir çığlık atarak doruğa ulaşmıştı. Islak parmağını dışarı çıkartıp kendi sıvısına yüzünü buruşturarak bakarken "bir gün birileri bunu benim için yapacak mı?" dedi. "Hiç sanmıyorum" diyerek yatağından kalkarken az önce yaşadığı orgazmın etkilerini üstünden atmak için duşa girdi. Buğday teninden akıp giden su berrak bir şekilde parlarken elini soğuk duvara yaslayarak suyun başından aşağı akmasına izin verdi. Onun bu hale gelmesine neden olan adamı yine hatırlarken dişlerini sıkarak bana yaptıklarının izini ömür boyu taşıyacağım değil mi diye soludu. Erkeklerden nefret etmesine sebep olandı o adam. Erkeklerden tiksinmesine sebep olan... Onun yüzünden senelerdir hiçbir erkeği hayatına sokmamıştı. Sokamamıştı. Ne zaman biriyle yakınlaşmaya çalışsa bir zamanlar güvendiği ve daha sonrasında en ağır şekilde aldatıldığı adam düşüyordu aklına. Ve ne zaman kendi arzusunu kendisi yatıştırmak zorunda kalsa yine o vardı aklında. Hiçbir şey onun yaptıklarını unutturamıyordu. Yıllarca onu nasıl aşağıladığını ona olan aşkın gözün nasıl kör ettiğini unutamıyordu. Duştan çıkarak havlusunu vücuduna sardıktan sonra çıplak ayakla evin içinde gezerken hizmetlilerinden Elena "günaydın Bayan Rose" dediğinde ona kocaman gülümserken "günaydın Elena bugün nasılsın" dedi. "Teşekkür ederim efendim. Kahvaltı için özel olarak istediğiniz bir şey var mı?" "Hayır, Elena teşekkürler her zamanki gibi olsun" dedikten sonra mutfakta gazetelere bakınırken "bugünkü gazeteler henüz gelmedi mi?" Dedi. "Kahvaltınızla birlikte bahçedeki masadalar efendim." "Ah teşekkürler" diyerek kapıdan bahçeye adımını attığında güneşli havanın güzelliği başını döndürürken göğsündeki havluyu çözerek yere bıraktı. Çıplak tenine değen güneşin ısıtıcı etkisi iç çekmesine sebep olurken onun için hazırlanmış kahvaltı masasına doğru ilerledi. Onun hemen arkasından gelen Elena meyve suyunu bardağına doldurduğunda "bugün avukatımı bekliyorum Elena geldiğinde önce bana giyecek bir şeyler getirmeyi unutma, adamın kalbine indirmek istemem" dedi. Elena kıkırdarken "tabi efendim" dedikten sonra ayağa kalkıp etrafı kolaçan ederek "bu tarafa korumaların geçmesine de izin vermem" dediğinde Rose ona minnetle bakarak "seni neden sevdiğimi bir kez daha hatırlattığın için teşekkür ederim" dedi. Alçak masada kurulu olan kahvaltıya bakıp iç çekerken mindere bağdaş kurarak oturdu. Çıplaklığı onu hiçbir zaman rahatsız etmezdi ama başkası tarafından görülmesini de istemezdi. Hava güzel olduğunda çoğu zaman sabah güneşinin altında çıplak kahvaltı yapardı. Onun en büyük zevklerinden bir tanesiydi. Kahvaltısı bittiğinde gazetesini eline alırken her zaman ilk başta baktığı sayfayı açtı. Finans sayfasında aradığını hemen bulurken onun şirketinin yanına açılan yeni şirket ile ilgili haber yapılmıştı. Haberde Steven Jason'ın en büyük rakiplerinden birinin burnunun dibine girdiği yazıyordu. Onun ne hissetmiş olabileceğini düşünürken yüzünü buruşturarak "sana ne Rose" dedi. Aslında adam ile çok ilgilenmiyordu ama bir senedir ısrarcı bir şekilde onun arazisini almaya çalışması ilgisini çekmişti. İlk teklifi aldığında Rose hiç düşünmeden reddetmişti. O arazi aile yadigarıydı ve bir otel yapımı için arazinin elinden çıkmasına asla izin vermeyeceğini düşünüyordu. Tabi bir yıl içerisinde aile yadigarları tek tek elinden giderken ipin ucunu kaçırmıştı. Rose daha ne olduğunu anlamadan sahip olduğu her şey önce zarara uğramış sonra da onları maliyetlerinin çok altına satmak zorunda kalmıştı. Aile mirasını yönetemediği için bunalıma girerken elinde bir tek bu arsa kaldığında harcamalarını kısmış ve bu arsayı da diğerleri gibi kaybetmemek için çok uğraşmıştı. Sonuç ısrarcı adam sonunda kazanmıştı. Bu akşam yapacakları toplantıyı düşünürken karşılaştıklarında ne olacağını düşündü. Adamın onun kimliğiyle ilgili hiçbir fikri olmadığına emindi. Evet, kendisini daha önce hiç tanımamıştı ama birkaç defa avukatından aldığı duyuma göre onu bir erkek sanıyordu. Rose diğer varlıklarını kaybetmesinin sebebinin de bu adam olduğunu tahmin ediyordu. Çünkü her şey ona bu araziyi satmak istememesiyle başlamıştı. Ondan önce varlıklarının sürekliliğini sağlamakta hiç zorlanmamıştı. Elena'nın elinde bornozla ona yaklaştığını gördüğünde avukatın geldiğini anlayarak ayağa kalkarken Elena'nın tuttuğu bornozu giydi. Çıplak ayaklarını gıdıklayan çimlerin üstünde ilerleyerek bahçedeki gölgeliğin altına geçerken Elena avukatı içeri almak için kapıya gitmişti. Çok geçmeden yaşlı adam elinde evrak çantasıyla karşısındaki yerini aldığında "merhaba Michel" dedi. "Merhaba Bayan Rose nasılsınız" diyen adamın hırıltılı sesi sanki bugün daha bir hırıltılı çıkmıştı. "Teşekkürler Michel ben yiyim ama senin sigarayı artık azaltman gerekiyor" dediğinde adam gür bir kahkaha atarken "o dediğiniz hiçbir zaman olmaz Bayan Rose" dedi. Saatlerce avukatla akşam yapılması gerekenleri konuştuktan sonra akşam yemekte buluşmak üzere adam gittiğinde Rose günlük sporunu yapmak için hazırlanmaya gitti. Akşam için kalbi bilinçsiz bir heyecanla atarken nedenini bir türlü kavrayamıyordu. Gün bittiğinde Steven da tükenirken zorlu geçeceğini tahmin ettiği yemeği düşünmeye başladı. Bir yıldır bu adamla uğraşıyor elindeki arsayı almaya çalışıyordu. Adamın bütün mülklerini zarara uğratıp sattırırken elinde bir tek bunu bırakmıştı ama adam aylardır hala satmamak için direniyordu. Ta ki bugüne kadar... Steven başarısının gururuyla gülümserken bu gece bu işi bitireceğinden emindi. Masasından kalkıp buluşacakları resteuranta gitmek için odasından çıktığında neşeyle ıslık çalarak ilerliyordu. Buluşacakları yere geldiğinde masada adamın avukatının yalnız olduğunu görünce kaşları çatıldı. Bilerek geç gelmiş onların biraz beklemesini istemişti ama adam ondan da geç kalmıştı. Bu moralini kısa süreli bozsa da masaya vardığında avukatı selamlayıp yerine otururken boş olan mekanı süzdü. Kalabalık ortamlarda iş konuşmaktan nefret ederdi ve bu gece burayı sırf bu özel buluşma için kapattırmıştı. Zaferinin keyfine varmak için sessizliği tercih etmişti. O kazanacağı zaferi düşünürken içeri bir kadın girdiğinde Steven'ın bakışları anında onun tüm vücudunu incelemişti. Beli ince kalçaları geniş göğüsleri dolgun kadın ağır adımlarla kendine yaklaşırken bu gece yatağını süsleyecek kişiyi bulduğunu düşünüyordu. Ama bu gece mekanın kapalı olduğu aklından uçup giderken kadının kim olduğunu anlamamıştı. Rose üstüne giydiği siyah omuzları düşük dar elbiseyle tüm hatlarını ortaya çıkartırken koyu makyajı da menekşe rengi gözlerini ortaya çıkarmıştı. Steven'a attığı her adımda heyecanlanırken onun da gözlerini ayırmadan ona bakıyor olmasına gülümsedi. Yanlarına ulaştığında avukatı ayağa kalkarak "sizi arazinin sahibi Bayan Rose ile tanıştırayım" dediğinde sesi Steven'ı kendine getirirken onun şaşkınlığını her halinden okuyan Rose ukalaca gülümsedi.

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

AŞKLA BERDEL

read
78.8K
bc

MARDİN KIZILI [+18]

read
518.5K
bc

Ne Olacak Halim (Türkçe)

read
14.3K
bc

HÜKÜM

read
222.6K
bc

ÇINAR AĞACI

read
5.6K
bc

PERİ MASALI

read
9.5K
bc

Siyah Ve Beyaz

read
2.9K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook