Bölüm 1

1847 Words
Rose'ın dudaklarındaki gülümsemeyi gören Steven kendini toparlayarak ayağa kalkarken "Merhaba Bay Jason" diyen kadının tokalaşmak için uzattığı elini tutarak dudaklarına götürdüğünde "memnun oldum Bayan Rose" dedi. Elinin içindeki soğuk ama davetkar ele kendisini kaptırmamak için uğraşsa da tüm vücudunda hissettiği çekimin farkındaydı Steven. Rose da ondan farklı bir durumda değildi. Steven elini tuttuğu anda tüm bedeni gerilirken midesinde hissettiği kıpırtılar iyiye işaret değildi. "Çok incesiniz Bay Jason" dediğinde Steven onun aklını başından alan bir gülümseme sunarken elini bırakıp Rose'un arkasına dolanarak oturması için sandalyesini tuttu. Bu nazik davranışa gülümseyen Rose tekrar teşekkür ederken Michael de yaşanan garip ama iyi karşılaşmayla rahatlayarak Rose'un yanına geçtiğinde Steven da karşılarındaki yerini almıştı. Karşısındaki güzelliğe bir süre bakıp kalan Steven alay edercesine bir gülüşle kafasını iki yana sallarken "sizin bayan olduğunuzu hiç tahmin etmemiştim" dediğinde Rose ona delici menekşe gözleriyle bakarak "neden bir bayan arazi sahibi olamaz mı Bay Jason" dedi. Steven ona meydan okuyan gözlere eğlenceyle bakarken genç kadını kızdırdığının farkında olarak "bir bayanın aklının sadece günlük ne giyeceğine çalıştığını düşünürüm" dediğinde mümkün olsa kadının gözlerinden ateş çıkacağını fark etti. Söylediği cümleler düşündüğünden çok daha fazla sinire sebep olurken artık ağzından çıkanları geri alması mümkün değildi. Rose duyduklarının etkisiyle kanın beynine sıçradığını hissetmiş kendini rahatlatmak için bir süre nefes egzersizi yaptıktan sonra karşısındaki ukala adama gülümseyerek "bayanların neler yapabileceğini bilseniz aklınızı kaybedersiniz o zaman desenize" dedi. Dışından gülümsese de içinden için için yanıyor. Karşısındaki adama hakaret etmemek için dilini zor tutuyordu. Yanlarında oturan avukat ise iyi başlayan ama gittikçe gerginleşen yemekte neredeyse nefessiz kalmıştı. İkilinin arasındaki atışmalar arttıkça kravatını gevşetirken daha derin nefes almaya çalışıyordu. Garson siparişlerini almaya geldiğinde Rose sadece sebze salatası isteyerek yemekte fazla kalmayacağını belli ederken, Steven da ona uyarak aperatif bir şeyler isterken avukat sadece içecek almıştı. Bu gerginlik ortamında yemek yemeye hali yoktu. Steven kadehini eline alıp arkasına yaslanırken "teklifim hakkında ne düşünüyorsunuz" dediğinde Rose "bir akbaba olduğunuzu" deyince yanındaki Michel öksürük krizine girerken karşısındaki bakışlar kararmıştı. Açık mavi olan gözler çelik gibi olup griye dönerken kafasını yana yatıran Steven "ne demek istediniz" dedi. O sıra siparişleri gelirken cevabını vermek için garsonun gitmesini bekleyen Rose, salatasından ilk çatalı alırken "sizin düşündüğünüz gibi bayan olmam salak olduğumu göstermiyor Steven" dediğinde Rose'ın ağzından kendi adını duymak Steven'ı bambaşka bir aleme götürdü. Konuşulacak konuyla hiç alakası olmayan düşünceleri oldukça edepsizdi. Rose ise biran ona ismiyle hitap ettiğini fark etmişti ama artık geri almak mümkün değildi. Bir daha olmayacaktı. Steven düşüncelerinden sıyrılıp kendini toparlamaya çalışarak gülümserken "ben kadınların aptal olduğunu hiç söylemedim hanımefendi, bunu diyen sizdiniz" dediğinde Rose gözlerini devirince Steven onun bu hareketinin huy olduğunu fark etti. Masaya oturduklarından beri bir iki defa yapmıştı. "Her neyse Bay Jason sizinle laf dalaşını uzatmak istemiyorum. Konumuza dönecek olursak, bir yıl içerisinde sahip olduğum gayrimenkullerin tarafınızdan zarara uğrattırılarak değerinden çok düşük bir fiyata satıldığını biliyorum. Bu zamana kadar size cevap vermeyerek vazgeçmenizi bekledim ama maalesef vazgeçmediniz." Steven o konuştukça ukalaca gülümserken karşısındaki kadının çoğu rakibinden daha dişli olduğunu gördü. Tabağından bir lokma alırken karşısındaki kadına göz kırparak "evet bayan nadide olan her şeye büyük bir ilgi duyarım, elde etmeden de durmam" dedi. Onun ukala tavrı Rose da iki ters etkiye sebep olmuştu. Tavrı bir yandan yakışıklılığı ve karizmasıyla midesinde taklalar attırırken, diğer yandan onun açık açık yaptıklarını itiraf etmesi bir özür bile dilememesi Rose'u çileden çıkartmıştı. Rose tam cevap vereceği sırada restaurantın girişinde bir gürültü olduğunda arkasını dönüp oraya baktı. Michael de onunla birlikte dönerken dışarıda patlayan flaşları gördüğünde "Bayan Rose gazeteciler" dedi telaşla. Rose gazetecileri görmesiyle ayaklanırken Michael de onunla kalkıp "bu tarafta arka kapı var" diyerek önden ilerlemeye başladığında Rose onu takip edecekken ne olduğunu anlamayan Steven masadan bir anda kalkarak Rose'u belinden yakalayarak kendine çekti. Rose bir anda çekilmenin etkisiyle sendeleyip onun vücuduna yaslanırken aralarındaki çekimi fark etmemek elde değildi. Steven arkaya doğru kıvrılan boyna elini yerleştirirken başparmağıyla çenesini okşayıp kısık gözlerini kendi dudaklarından santim uzaklıkta olan dudaklara dikti. Rose onun bu hareketiyle kontrolsüze nefes alıp verirken Steven onun nefesini içine çekerek "nereye gidiyorsun" diye soludu. Az önce kavga ettiği adamın üstüne çıkmış vaziyette olduğunu fark edemeyecek kadar kendinden geçmiş olan Rose "gitmeliyim" diye cevaplarken Steven kendine engel olmadan Rose'un davetkar bir biçimde aralanmış dudaklarına dudaklarını bastırdı. Rose dudaklarının üstüne sertçe bastırılan dudaklarla kendine gelirken bir anda geri çekilerek Steven'dan uzaklaştı. Sinir olsa da ondan etkilendiği her halinden belliydi. İç çamaşırı giymediğinden belli olan kabarmış göğüs uçları ve aldığı düzensiz soluklar onu ele veriyordu. Bir süre birbirlerine bakıp kalırlarken Michael "Bayan Rose" diye seslendiğinde genç kadın hızlı adımlarla ona doğru ilerlemeye başladı. Steven koşar adım uzaklaşan kadının arkasından bakıp kalırken resteurantın karşı köşesinde oturan Edward'a işaret vererek yanına çağırdı. Parmakları dudaklarında bilinçsizce gezerken Edward yanına geldiğinde "Bayan Rose ile ilgili her şeyi öğrenmek istiyorum Edward, neden sahte isim kullanıyor, gazetecilerden neden kaçtı, kimden gizleniyor, her şeyi anladın mı?" dedi. Edward "tabi efendim, yarın öğrenmiş olurum" dediğinde "hayır Edward bu gece bulacaksın" dedi. Edward ondan bu kadar acil istemesine şaşırırken patronunun az önceki kadına çarpıldığını anlamıştı. Bilmiş bir edayla gülümserken "araştırmama hemen başlıyorum efendim şimdi buradan çıkmak ister misiniz?" dedi. Steven ona itiraz ederken "hayır, bana diğer arabamı getirin sen gidip araştırmaya başla, bu gece Club'e gideceğim" dedi. Onun söyledikleriyle Edward hemen harekete geçerken Steven kalktığı yere geri oturarak yarım kalan kadehini yudumladı. Dudağında hissettiği yumuşaklığın hissi, onun getirdiği hayallerin etkisiyle arabasını beklerken o dudaklara sahip olacağını biliyordu. Arabası geldiğinde anahtarları alıp korumaların eşliğinde lacivert Bugatti arabasına bindikten sonra hızla oradan ayrıldı. Korumalarının peşinde olduğunun gideceği yeri çoktan kontrol ettiklerinin bilinciyle hız limitlerini aşarken kırmızı davetkar dudakların yarattığı hissi üzerinden atmaya çalışıyordu. Her zaman geldiği Club'ün önünde durduğunda adamları hemen ona kapıyı açarken anahtarı teslim ederek içeri girdi. Ceketinin düğmesin çözüp üstünden çıkarttıktan sonra yanındaki adama verirken gömleğinin kollarını kıvırarak onu karşılayan kadına "her zamanki odaya birini gönder" dedi. Kadın cevap vermeden yanından ayrıldığında kalabalık Club'ün içinden geçerek arka taraftaki özel odalara doğru yol aldı. Etrafına şöyle bir baktığında birçok tanıdık yüzün kendilerini zevkin kollarına bıraktığını görmüştü. Odaya girip gömleğinin üst iki düğmesini de açtıktan sonra beklemeye başladı. Etrafındaki oyuncaklara şöyle bir baktıktan sonra bu gece fazla ileri gitmek istemediğini fark etti. Hafif beş dallı ufak kırbacı eline alırken beklediği kadın geldiğinde başı önde kapıda durmuştu. "Emrinizdeyim efendim" dediğinde Steven ona yaklaşarak kızın vücudunu süzdü. İnce vücuduna iri gelen göğüsleri ve kalçaları vardı. Arkasına geçtiğinde ona bir yerden tanıdık gelen dövmeyi görünce "sen daha önce bana hizmet ettin" dedi. Kız "evet efendim" dediğinde Steven'ın bu gece birini sert bir şekilde becerme hayalleri suya düşmüştü. Artık Club de ona farklı kızlar bulmakta zorlanmaya başlamıştı. Steven'ın hayalleri yıkılsa da kırmızı dudakları hatırladığında karşıdaki makyaj masasında duran rujları gösterip "git kırmızı ruj sür" dedi. Kız ikiletmeden makyaj aynasına giderken ruju sürdükten sonra diğer emri beklemeye başladı. Steven "dört ayağının üstüne çök" dediğinde kız hemen pozisyonu alırken Steven onun arkasına geçerek poposuna ilk kırbaç darbesini indirdi. Kız zevkle inlediğinde Steven da tahrik olurken boğuklaşan sesiyle "bacaklarını ayır" dedi. Onun kadınlığına doğru hafif bir darbe indirirken kız yine inlediğinde "hoşuna gidiyor mu?" dedi. Kız "evet efendim" diye solurken Steven onun hoşuna gittiğinin bilincinde ard arda darbelerini indiriyordu. Kız sesli bir şekilde inleyip daha fazlası için yalvarmaya başladığında Steven'ın erkekliği de pantolonundan çıkmak için uğraşıyordu. Kız "lütfen" diyerek tekrar yalvardığında "dizlerinin üstüne kalk" diyen Steven onun önüne doğru dolandı. Kırbacın topak uçlarını kadının kabarmış göğüs uçlarında gezdirirken "ne istiyorsun" dedi. "Lütfen devam edin" diyen kadının sözleriyle bir iki hafif darbe de göğüslerine indirdiğinde kadın artık zevkten kendini kaybetmişti. Daha fazla dayanamayan erkekliğini pantolonunun üstünden kavrayan Steven inlerken kız ona aç gözlerle bakmaya başladığında "çıkart onu oradan" dedi. Emre hemen itaat eden kız titreyen elleriyle onun pantolonunu düğmesini açıp fermuarını indirirken tamamen kabarmış erkekliği anında özgürlüğünü ilan etmişti. Kız ellerini indirerek diğer emri beklediğinde Steven erkekliğini kavrayarak onun kırmızı dudaklarına sürttü. "Em" diye emrettiğinde kadın dudaklarını aralarken Steven yavaşça içine kaydı. Ağzının ıslak ve sıcaklığıyla gözlerini kapatırken "evet" diye soludu. Gözlerinin önünde kırmızı ama başka dudaklar yer alırken kadının ağzını sertçe beceriyor "Rose" diye soluyordu. Her darbede ismi tekrarlarken tek arzuladığı o dudaklardı. Rose da ondan farksız değildi. Michael'i evine bırakıp kendi evine geçtiğinde kendini direk banyoya atmış en sevdiği vibratörüyle kendini tatmin etmek zorunda kalmıştı. Steven'dan hem gıcık kapıp hem de ondan bu kadar etkilenmek Rose'un tüm bünyesini alt üst etmişti. O geceden birkaç gün sonra Michael Rose'u telaşla aradığında Rose havuzunun kenarındaki şezlongda güneşleniyordu. "Efendim" diyerek telefonu cevapladığında Michael "Bayan Rose birileri sizi araştırıyor Efendim" dediğinde Rose şezlongunda hemen doğrulunca karşısında onu izleyen korumalardan biriyle karşılaştı. Kaşlarını çatarak adama ters bir bakış attığında adam diğer tarafa dönerken "kim araştırıyor Michael" dedi. "Bilmiyorum efendim. Bir iki gündür sizin hakkınızda sorular kulağıma çalınmaya başladı" diyen Michael'in sözleri gerilmesine sebep olurken "kahretsin Michael, bilgi alabilecekleri her yeri kontrol altına al" dedikten sonra telefonu kapatmıştı. Sinirle telefonu sehpaya çarparken karşısındaki korumaya "hey sen buraya gel" diye seslenerek şezlonga geri uzandı. Adam onu duyarak yanına geldiğinde "buyurun efendim" deyince Rose çıplak bedeninin onun gözüne sokarcasına tüm vücudunu açığa çıkartıp "ne zaman işe başladın" dedi. Bu adam o çıplakken ona bakmaya cesaret ediyorsa kesinlikle yeni başlamış olmalıydı. Adam "bir ay oluyor efendim" dediğinde gözlerini adama dikerek "işe başlarken sana gerekli kurallardan bahsedilmedi mi?" dedi. Adam anında gözlerini kaçıracak yer ararken "bahsedildi efendim, özür dilerim ben, bir an kendimi kaybettim" diyerek konuşurken Rose yanındaki telsize uzanıp "Mark havuz başına gel" dedi. Güvenlik şefi bir dakika olmadan kapıdan göründüğünde Rose'un karşısındaki adamı görür görmez neler olduğunu anlamıştı. "Lanet olsun kusura bakma Rose. Yeni başladı onu bu tarafa göndermemeliydim." Derken gözlerini dikmiş adama bakıyor gözlerini biran olsun bile Rose'un bedenine çevirmiyordu. "Sorun değil Mark ama lütfen bir daha olmasın. Biliyorsun rahatsız edilmekten hoşlanmıyorum." Rose onları gönderdiğinde gözlerini kapatıp düşünürken aklına gelen Steven ile Michale'in bahsettiği birilerinin kim olduğunu anlamıştı. Hemen Michael'i arayıp Steven'ın telefonunu istedi. Numarayı telefonuna kaydettikten sonra ne yapacağını düşünürken aklına gelen fikirle mesaj kutusunu açıp "olmayan birini bulmazsın" yazarak gönderdi. Telefonuna birkaç saniye sonra mesaj geldiğinde kalbi ağzında atarak mesajı açtı. "Ama şuan bana mesaj attığına göre var olan birisi" Mesajını okuduğunda alt dudağını ısırıp gülümserken fazla uzatmadan "ne istiyorsun" yazdı. Telefonu elinden bırakmadan cevabı beklerken cevap anında gelmişti. "SENİ" yazısını okuduğu an kasıklarına hafif bir kramp girerken onunla birlikte olmayı hayal etti. Eli farkında olmadan bacak arasına kaydığında mesaj bildirimi gelinde diğer eliyle mesajı açıp okuduğunda birden ayağa fırladı. "yoksa kendine mi dokunuyorsun" yazısını okur okumaz ayağa kalkıp etrafına bakarken saçmalama Rose kale gibi korunan evinde seni nasıl görecek diye mırıldandı. Dudaklarını kemirerek elindeki telefona bakarken sinsice gülümseyerek "evet senin dokunamadığın yerlere" yazdı. Rose merakla cevap beklerken havuzun başında volta atıyordu. Cevap geldiğinde hemen durup mesajı okurken ukalaca sırıttı. "AZ ÖNCE OLDUĞU GİBİ O GECEDEN BERİ SENİN HAYALİNLE BOŞALIYORUM" Verecek bir cevap ararken aklına bir şey gelmediğinde hafif sinirlenerek ayağını yere vurdu. O cevap vermeden ikinci bir mesaj geldiğinde Steven "seni bulacağım" yazmıştı. "Bulamazsın" düşünmeden cevapladığında Steven "yakında öğreneceğim" yazınca kalbi korkuyla atmaya başladı. Bir kişinin onu soruşturması demek birçok meraklı gözün üstüne dönmesi gerekti ki. Steven gibi sürekli göz önünde olan biri bunu yapıyorsa açığa çıkması uzun sürmezdi. Açıkça "lütfen araştırma" yazdığında cevap gecikince onun merakını daha çok arttıracak bir cevap verdiğini fark etti. "Bir şartla" diye bir mesaj geldiğinde içine biraz su serpilirken "şartın nedir" yazdı. Arkasından gelen mesaj ise nefesini kesmişti. SADECE BİR GECE BENİM OL. 
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD