bc

SERGENİŞT +18

book_age18+
12
FOLLOW
1K
READ
sweet
mystery
city
like
intro-logo
Blurb

Hikâye +18 dir.

""

O gün orda olmamalıydım. Belki de o hatayı yapmamalıydım. Pişman bile değilken sadece kendimi kandırıyorum. Onun olmayı , onun yatağında olmayı istedim ve onun oldum. Bugün ise ondan öteye gidemiyorum.....

chap-preview
Free preview
Başlangıç
Yan yana oturan iki arkadaştan birinin gözleri camdan dışarıya takıldı. Daha doğrusu sınıfta ki gözlerin baktığı yöne bakma gereksinimi hissetmişti. Dışarıda gördükleriyle birlikte yanı başında kitaba resim çizmekle uğraşan Sena'ya bakıp koluyla bir kaç kez dürtükledi. Sena ise artık Matematikten gına geldiği için hem sinirli hem de bunalmıştı. Bir de Cantekin onu dürtükleyince daha gıcık oldu . Kimse ona zorla Matematik dersini dinlemesini sağlayamazdı. Tabi Cantekin, istisna ! Sena'ya dersi zorla dinlemesini sağlatıyor ve aynen böyle derse adapte olamadığında sürekli dürtüyordu . Cantekin'in bir kaç kez daha kolunu dürtmesiyle omuz silkti. Gerçekten çok sıkılmıştı . Polinom artı birde araya kaynayan fonksiyon canına yetmişti. Şuan -1'in dönüşü Sena'nın beyninin içindeydi. Biraz daha birbirlerine girmeye devam ederlerse Arap saçına dönecekti. Buna rağmen Cantekin ısrarla devam ediyordu. Biri onu matematik dersinden azat etmeliydi. Tam bir işkenceydi. Bütün bunlara rağmen Cantekin bırakmamaya kararlıydı. Matematikten bile inatçıydı. Kulağının hemen yanına yaklaşıp nefesi boynunu gıdıklayınca gene hiç ses etmedi. "Üç Silahşör gelmiş." Cantekin'in söyledikleriyle gözleri ışıldamıştı. Bir kaç saniye arkadaşının gözlerine bakıp duyduğunun gerçek olup olmadığına emin olmak istedi. Yanlış duymadığına emin olunca yüzünde büsbütün güller açmıştı. Sena bakışlarını arkadaşından alıp camdan dışarı baktı. Gördüğü manzara ise onun ağzının kulaklarına varmasını sağlamıştı. Abisi Sena'nın her şeyiydi ve onu çok özlemişti. Üniversiteye başladığından beri çok görüşememişler ve buradaydı. Artık canının sıkıntısı geçmiş ve tüm neşesi geri yerine gelmişti. Cantekin de Sena'nın ani değişen bu halini görünce gülümsedi. İki saatlik derste tüm neşesi kayıplara karışan kız camdan gördükleriyle yalnız kendi değil etrafına neşe saçmaya başlamıştı. Sena'nın bu içten ve samimi haline o da gülümsedi. Bu sene onların son seneleri ve sınav rekabeti hepsinin gözünü korkuturken bir de meslek seçimi işleri çok zora sokuyordu. Ders onları bıraksa da onların dersi bırakma lüksü yoktu. Ya olacaktı ya da olmak zorundaydı... Çalan zille birlikte her ikisi de toparlanmış ve güle oynaşa okuldan çıkıp sahaya yürümeye başlamışlardı. Etraf öğrenci topluluğuyla dolup taşarken bütün öğrenciler 3 Silahşörlerin basket maçını izliyordu. Cantekin Sena'ya yol açarken ikisi de görebilmişti bütün öğrencilerin hayran hayran neyi izlediklerini. Barın tişörtünü çıkartmış ve üzerindeki sporcu atletiyle adeta okuldakilerine görsel şov sunuyordu. Terin suyun içinde kalmış ve dövmelerinden akan terler insanı günaha davet ediyordu. Bu çocuk bu kadar yakışıklı olmaya ne zaman başlamıştı? Sena Barın'ın kas ve omuzlarında gözlerini gezdirirken sertçe yutkundu. Belki de bu yutkunma kendisinden değil de yanı başında ki kızdan gelmişti emin değildi. Hiç kimseyi hiçbir şeyi umursamadan üzerinde ki eteğini de es geçip Sedat'ın kucağına atladı. Sedat ise bu atlayışa çoktan hazır olduğu için mi bilinmez kız kardeşini havada yakaladı. Minik kardeşi görüşmeyeli epey büyümüş ve çok güzel bir genç kız da olmuştu. Onları uzaktan gören abi-kız kardeş değiller de sevgili sanabilirlerdi. Sena bacaklarını abisine dolamış ve boynuna çoktan atlamıştı. Sedat'ta kendinden küçük kız kardeşini kolları arasında sıkı sıkı sarmış ve kardeşinin kumral saçlarına burnunu dayamış ve kokusunu içine çekti. Annesinin bir parçasıydı Sena ve Sedat kız kardeşini her şeyden korur, sakınırdı. Barın, ikiliden gözlerini alıp Cantekin'i kolları arasına alınca çoktan dalaşmaya başlamıştı. "Barın bırak" diyen eşek sıpasına, "Oğlum ben sana abi diyeceksin diye, kaç defa söyleyeceğim." bir taraftan kolları arasında can çekiştiriyor diğer taraftan sözlerini sıralıyordu. Cantekin omuz silkip, "Daha çok beklersin " sözüne Barın öfkelenmiş ve Cantekin'in başını daha sert sıkıştırmıştı. Tarık ise bu dörtlüyü elleri cebinde izliyordu. Abisinin kucağından inen kıza bakıp "Oooo Sena görmeyeli epey güzelleşmişsin." sözüne Sedat bir anda kükremişti. "O gözlerini siktirtme bana!" Tarık arkadaşının aslan gibi atılmasıyla hemen sesini kesmişti. Barın ise Sedat'ı çok nadir öfkeli gördüğü için ikiliye bakma gereksinimi hissetmişti. Açık kumral saçları sırtına dökülürken üzerine giydiği beyaz lakoz gömlek tam genç kız yapmıştı. Liseliydi Sena. Yalnız diğer liselilerden farklıydı. Diz kapak üstünde biten etek ise on çok yakışmış ve göze çarpan bir kız haline getirmişti. Tek göze çarpanı bu da değildi. Barın Sena iç çektirecek bir güzelliğe sahipti. Teni, kendisi ve dahası. Sena güzel olmakla kalmamıştı. Her erkeğin arzulayacağı bir kız olmuştu. Barın'ın gözleri Sena'nın yakasını buldu. İlk iki düğme açıkta ve Sena'nın kıvrımı ortadaydı. Sorun bu değildi. Gömleğin üçüncü düğmesi her an açıldı açılacak konumdaydı. Barın gözlerini çekecekti ki bir şey fark etti. Beyaz gömlek onun içine giydiğini saklamıyor ve iç çamaşırını teşhir ediyordu. Lacivert! Barın içinden "Siktir " çekti. Tarık zor beğenen biriydi. Üstüne Sedat öyle kükreyince Barın boş bulunup Sena'ya dönmüştü. Sena'dan bakışlarını alıp önüne dönmüştü ki Cantekin'le karşılaştı. Cantekin onu yakalamış ve pür dikkat onu izliyordu. Yakalanmak bir an onu bozguna uğratsa da az önce yaptığı densizliği çaktırmadı. Bilinçli yapılan bir şey değildi. Her ikisi de bunun çok üzerinde durmadı. Durulacak pek bir şey de değildi. Okuldakileri es geçip hep birlikte okuldan çıktılar. Sena "Abi, benim hastaneye gitmem lazım." diye abisinin duyacağı ses tonunda konuştu. Sedat'ın duyduğu hastane lafıyla kaşları çatıldı ve kardeşine bir şey olacak korkusuyla hızla ona döndü. "Güzelim neyin var?" Sena abisinin hemen telaşe yapacağını bildiği için abisinin yanaklarına bir kaç öpücük kondurup geri çekildi. "Abim bir şeyim yok. Bir kaç test. Özel desem..."abisinin kulağına söylemişti. Abisi onun canıydı ve ondan çekinmezdi ama şimdi bir kaç daha erkek daha yanlarında olunca abisinin kulağına fısıldamıştı. Sedat çok irdelemeden kardeşinin alnına bir buse kondurdu. "Tamam bitanem. Ama tek gitme. Barın bıraksın seni. Hem eve de birlikte geçersiniz. Benim halletmem gereken bir kaç işim var." Sena tam abisine itiraz edecekken Barın konuştu. "Merak etme " sözü Sena konuşmadan son noktayı koymuştu. Diğerleri onlarla vedalaşırken okuldan ayrıldılar. Kalan iki kişiydiler. İkisi ise yalnızdı. Birlikte okul yolundan yürüyüp arabaya geçerken oldukça sessizdiler. Sena'nın kalbi göğüs kafesine çarpıyor ve her an Barın'ın önüne düşecek gibiydi. Yine de hiç bir şey çaktırmamak için oldukça çaba gösteriyor ve oldukça da başarılı oluyordu. Yani o olduğunu düşünüyordu. İkili arabaya binmişti ki Sena arabada önüne kilitlenmiş ve ağzını bile açamıyordu. Belki konuşup kekelemekten çekiniyordu. Barın kalbinin sesini duyacak diye Sena çok korkuyordu. Barın ise Sena'nın baktığı yere şöyle bir bakınca birkaç kız topluluğu görmüştü. Sena'nın halinden habersiz onlarla ilgilendiğini düşünmüştü. Sena'ya yaklaşıp kemeri takmak için hamle yapmışken Sena'nın ondan tarafı başını çevirmesi ile yüz yüze gelmiş ve dudakları arasında ki mesafe yok denecek kadar az kalmıştı. Sena sertçe yutkunurken Barın o lezzetli dudaklara bakıp kalakalmıştı. Birde Sena'nın alt dudağını dişleri arasına alıp sulandırmış olması ile aklı iyice bulandı. Pantolonunu zorlayan erkekliği ise kendini belli ettiğinde güç bela Barın olduğu yerde toparlandı. Elini arkada ki kemere atıp çekmesiyle geri yerine oturmuş ve kilidi atik bir hareketle takmıştı. Sena'ya bakmadan tok sesiyle konuştu. "Başına bir şey gelecek olursa Sedat beni yaşatmaz." Barın'ın tok sesi araba da yankılanınca Sena ilk birkaç saniye ortamın havasından ne dediğini anlamadı. Barın'ın kelimeleri zihninin içine firar etmiş ve yeni yeni dank ediyordu. Bağlanılan ehliyet kemeri ve üstüne üstlük çocuk muamelesi görülmesi. Sena hiçbir cevap vermedi. Senelerdir hoşlandığı adam onu çocuk gibi görüyor ve aynen böyle muamele ediyordu. Abisinin arkadaşıydı ve Sena kesinlikle onu bir abi gözüyle görmüyordu. İlk ve tek aşkıydı, Barın. Buna rağmen ondan görmüş olduğu çocuk muamele ise, daha doğrusu küçük kız kardeş muamelesi, onun canını epey sıkmıştı. Kemeri açıp aniden arabanın kapısına elini atmıştı ki Barın atik davranıp Sena'yı koltuğa sabitledi. "Hayrola, neye atarlandın şimdi kızım?" demesiyle Sena, ağlayacak duruma gelmişti. Öfkesini sesine yansıtarak, "Benim yaşında kızın olduğunu bilmiyordum " diye karşılık verdi. Barın ya sabır çekip " Otur oturduğun yerde canımı sıkma. Şu ergenlik illetini hangi limitte yaşıyorsunuz bir bilebilsem. Biri abi demez öteki adamı deli eder." Sena kadar Barın da sinirlenmişti. Tipik ergen muhabbeti çekecek durumda değildi. Cantekin canını yeterince sıkarken birde Sena mevzuya eklenmesindi. Hiç uğraşamazdı. Sena Barın'ın biri derken Cantekin'den bahsettiğini anlamıştı. Gerçekten Barın dışında Tarık'a bile abi diye hitap edip saygı gösteren çocuk Barın'a ısrarla ismiyle sesleniyordu. Aralarında en az 6 yaş vardı. Sena 18'ini bitirip bir kaç hafta sonra 19'una girecekken Cantekin 19 yaşındaydı. Buna rağmen bir kez olsun Barın'a abi dediğini duymamıştı. Barın defalarca uyarıp ikaz etmesine rağmen Cantekin ona abi dememekte ısrarcıydı. Sena tam bir şey diyecekken arabanın sertçe açılıp ve Sena'nın arabadan çekilmesiyle aklındaki her şey uçup gitti. Ne olduğunu anlamadan bir anda kendisini arabanın dışında buldu. Barın kapının açılıp Sena'nın çekilmesiyle arabadan hızlıca çıkıp Sena'yı arkasına aldı. Bir bu eksikti. Tipik ergenlerin hepsi bugünü mü bulmuştu? Allah'tan sırasıyla geliyorlardı. Sena beyaz tişört ve siyah kot pantolonuyla ultra yakışıklı olan sevdiği adamın arkasına sığınırken ön tarafta ne olduğunu anlayamamıştı. Tam önüne bakacaktı ki bunu anlamış gibi koca cüsse önüne geçmiş ve Barın, sert heybetiyle bütün görüntüyü kapatmıştı. Bir de Sena 'yı kendisine yaslayıp onu kıpırdamasın diye tutmasıyla Sena'nın kalbi kuş gibi çırpınmaya başlamıştı . Barın derin bir nefes çekip karşısında duran ego yığınına bakınca öfkesini saklamadı. "Bas git oğlum! Bugün yeterince ters bir günümdeyim yoktan yere sebep olmayım." Kendinden küçüğe el kaldırmak istemiyordu. Nedensizce bedenini saran kıskançlık ise yoktan yere sinir kat sayısını zorluyordu. Anlam veremiyordu. Bir de Sena'nın ısrarla öne atılmak istemesi bu onun iyice canını sıkıyordu. Sevgilisi filan mıydı? Barın bunu düşündüğünde ellerini yumruk yapmış ve çenesi seğirmeye başlamıştı. Sena'nın bu çocukla görüşmesi daha doğrusu biriyle görüşüyor olması nedensiz öfkesini harlıyordu. En çokta karşısında atar yapan çocuğa karşı öfkesi kat be kat artmıştı. "Abisinin arkadaşı bile olsan Sena hiç kimsenin arabasına binemez." Barın'ın sert ve kızgın çıkan sesi karşı tarafı epey deli etmişti. Barın boynunu bir kaç kez kütletti. Sabrı sınanıyordu. Biraz daha Sena'nın adını almaya devam ederse bu iti bir kaşık suda boğması yakındı. Sena işittiği sesle kim olduğunu anlamıştı. Okulun serseri ve oldukça tehlikeli tayfalarından birisiydi. İki senedir yakasından bir türlü düşmüyordu. Ne kadar dil dökse de bu çocuk bir türlü anlamıyordu. Cantekin de defalarca sorun yaşamıştı. Sevgilim deseler de kimse inanmıyordu ve bu çocukta inanmamıştı. Barın'ın sakinliği ise Sena'yı ürkütüyordu. Yanlış anlayacaktı. Bu çocukla aralarında hiçbir münasebetleri yoktu. Olamazdı da! Çünkü sevdiği biri vardı ve şuan sevdiği adam başka biriyle birlikte olduğunu düşünecek ve düşünmesi yakındı. Sözler çok açık uçluydu ve her yöne çekilebilirdi. Sena bir anda Barın'ın kolunu tutup ileriye geçmesi ile her iki erkekle de karşı karşıya geldi. Bu ukala çocuğa haddini bildirecekti. Ne böyle yol kesip dediğim dedik hareketler. Sena kaç kez istemiyorum demişti. Artık bu durum can sıkıcı olmaya başlamıştı. Hayır bir sevgilisi yok diye bu kadar sık boğazda edilmezdi. "Bana bak! Benden kaç defa uzak durmanı söyledim. Sıkıldım bu hal ve tavrından. Anlamıyor musun? Türkçen mi kıt? i don't want! Olmadı ya ne khochu. En son çare la 'urid! Hesinin toplamı is-te-mi-yor-um......" bu çocuk ne laftan anlamazdı. Sena'nın sertçe kolunu tutmasıyla Barın daha fazla dayanamadı ve kafayı karşı tarafın burnuna gömmüştü. "Bu anlamana yetmiştir umarım. Sevdiğim kızı bir daha rahatsız etmemen için ufak bir uyarıydı. Bir dahakine bu kadar kolay olmaz bilesin." Sena'yı kolundan tutup arabaya oturttu. Kendi de yerine yerleşince "Kemer " diye uyardı. Sena bu sefer hemen ondan önce kemere atılmıştı. Yerde uzanan çocuğa bir bakış attıktan sonra Barın ardına bile bakmamış ve asfaltı ağlatmıştı . Sena yanlış anlamaları yok etmek için " Aramızda düşündüğün gibi bir şey yok. Sürekli rahatsız ediyordu." diye açıklamada bulundu. Barın bu sözle birlikte arabayı bir hışım kenara çekti. Sena kırdığı potu ancak yeni anladı. Ama iş işten geçmişti. Barın Sena'ya bakıp "Seni rahatsız ediyordu ve sen bize hiç bir şey demedin öyle mi?" diye sordu. Sorudan çok Barın duyduklarına inanamıyordu. Arabanın içerisinde yüksek ses yankılanmış ve yan taraftan geçenler bile arabanın içine bakmıştı. Barın ise neden bu kadar sert tepki verdiğini anlayamamıştı. Sena'nın dolan gözlerini görünce gözlerini kapatıp bir kaç saniye kendine geldikten sonra tekrar gözlerini açtı. Karşısında bal köpüğü kahvelere daha derin ve manalı bakarak konuşmak istedi. Bu sefer ses tonunu ayarlamaya çalışarak "Sena Sedat için neysen benim için de osun. Tekin olmadığı tipinden belli ve hali tavrı bile sana zarar verecek haldeyken bizden saklaman ne kadar doğru?" ses tonu yumuşak çıksa da uyarı ve ikaz arz ediyordu. Sena duyduğu cümlelerle adeta yıkılmıştı. Barın'ı bu kadar severken onun tarafından kardeş gözüyle görülmek canını yakmış ve gözlerinden bir kaç damla öylece firar etmişti. İçinde kabaran acı canını yakıyor ve kalbinde keskin bir ağrı hissetmişti. Barın fazla ileri gittiğini düşündü. Ani ve sert çıkışı Sena'yı ağlatmıştı. Kendisine çekip göğsüne bastırırken saçları arasına buseler kondurdu. Sena'dan gelen kahve kokusu ise o an için içinde bir şeyleri kıpırdatsa da düşünmedi. Sedat'ın canı canıydı ve Sena onun için çok kıymetliydi. Sırtını yavaşça sıvazladığı kız ise anlaşılan az önce ürkmüş ve sakinleşmeye ihtiyacı vardı. Sena çıtı pıtı bir kızdı ve bu tür olaylara alışkın değildi. Bir de Sedat'ın herkesten her şeyden sakınması çıt kırıldım yapıyordu. Barın en azından böyle düşünüyordu. Sessiz devam ettirdikleri hastane yoluna geldiklerinde ikisi de sessizce çıkmışlar ve doktorun odasına gelmişlerdi. Burası kadın doğumdu ve burada sevdiği adamla olmak ister istemez farklı hissetmesini sağlamıştı. Biraz önceki gergin hava uçup yanlarından giderken yerini bambaşka duygulara bırakmıştı. Bir gün şu kapıdan Barın'ın bebeğine hamile olarak girmeyi düşündü. Ne güzel olurdu. El ele diz dize... Elini anlamsızca karnına götürdü. Orada Barın'dan bir can! ne güzel olurdu. Barın eli karnına giden kızı fark ettiğinde, "Karnın mı ağrıyor?" diye sordu. Bir an onun aklına bu gelmişti. Zaten kadın doğum da olmak canını sıkmıştı Bir de ona yemek gibi bakan hamile hanımlar olunca tuhaf hissetmişti. Çıkıp gitmek istiyordu. Aynı zaman da kalmakta... Sena ile yan yana olmak mutlu ediyordu. Bu duygular ise tuhaf bir şekilde korkutuyordu. Sedat kardeşini teslim etmişken kardeşinin hamileliğini düşünüyordu. Eli karnına giden kıza ne çok yakışırdı hamilelik. Sena tebessüm ederek cevap verdi. "İyiyim, bir an kasılma oldu. Ara ara böyle oluyor." İkisinin çok kısa sohbetini bozan içeriden çıkan hemşireydi. Barın "Benim de yanımda olmamı istersen" demişti ki Sena "Teşekkür ederim. Tek girsem daha rahat olurum." deyince Barın da mecburen geri yerine oturmak zorunda kalmıştı. Sena'nın hemşireyi takip etmesiyle zaman da kayıp gidiyordu. Tam tamına yarım saattir Sena içerideydi. Barın ise artık endişelenmeye başlamıştı. Onlardan önce kimse bu kadar geç dışarı çıkmamışken Sena'nın hala içeri de olması canını sıkmıştı. Hayır bir de kadın doğumdu! Bu kadar süre içeride ne oluyordu? Tam yerinden kalkmış ve odanın kapısını açacakken Sena dışarı çıkmıştı. Bir an da kapı da Barın'ı görünce irkildi. Barın ise içeri bir göz atıp bayan doktoru gördüğün de rahatladı. Sena'nın önünden çekilip yol vermesiyle içeriye başka hasta girmiş ve ikili birlikte yürümeye başlamıştı. "Bir sıkıntı yok de mi? O kadar süre içeri de kalınca endişelendim." gerçekten endişelenmişti. Sena gülümseyerek " Yok. Genel kontroldü. Bir de benim çok sorularım olunca uzun sürdü." diye yanıtladı. Bu onların son konuşması olmuştu. Sessizliğe bürünen ikili evin yolunu çoktan tutmuştu... ********** İlk başlangıç için bence gayet uzun bir bölüm oldu. Umarım sıkıcı olmamıştır. Duygu ve düşüncelerinizi buraya alabiliriz:B

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

GÜL SARMALI (+18)

read
37.6K
bc

KISIR AĞA

read
112.0K
bc

İKİNCİ ŞANSIM

read
3.2K
bc

FIRTINAŞK (+18)

read
52.3K
bc

Dönüm Noktası Aşka Tutsak

read
5.6K
bc

İNCİ TOZU (+18)

read
22.7K
bc

KONAĞIN ZORAKİ DAMADI (+18)

read
72.8K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook