1. Bölüm
Selamlar size yeni yeni hikaye ile geldim nasılsınız iyisiniz inşallah ?
Merhaba ben Ecmel Ilgın, daha hayatının baharında olan. 23 buçuk yaşlarında İstanbulun pek te nezih olmayan sokağında oturuyoruz 23 yıllık hayat serüvenin de bu ev de 20. Yılımızı doldurmuş ve kendime bir adaş bulmuştum, evet şimdi ise adaşım Ecmel amca ile yine ters ters bakışıyoruz. Kabanımdaki ellerimle cebimde olan bozuk paralar ile oynayarak gidiyordum küçük markete, marketin sahibi olan selim amca 5 ekmek parasını uzattım bana iğneleyici bakışlarını attı sanki tavuguna kış dedim de bakıyor du öylece
*Selim amcaa hadi havalar soğuk eve gitmem lazım * dedim selim amca hâlâ 5 ekmeğin parasını sayıyor du bunda benim ona ekmek parası olarak 5 kuruş ve 10 kuruşların da büyük bir katkısı vardı tabi. Kafasını sağa sola çevirdi ve son beş kuruşu ta kendi himayesine kattı ve geri kalan bozuk paraları da verdi bana. Ben de elinden alıp attım kabanımın cebine
* Mendil açtığın yerlerde birdaha 1 tl den aşağı vermesinler Ecmel * dedi hiç umursamadım. Ekmek poşetini aldım ve mahallenin yolunu arşınlamaya başladım. Manav Ertuğrulu görünce geçen gün ki görüntüsü geldi aklıma ve kıkırdadım. Çünkü şuan ürün indirdiği kamyonun arka tarafında ki kapalı kasada alt mahallenin kızlarından olan Hülya ile yakalandı hem de yakalayan nişanlısı Gülsüm abla idi elinde ince bir çubuk ikisini de önüne katmış Ertuğrul abi don atlet koşuyor du şimdi yürüdüğüm yolda ilerlerken kahveci dükkanı olan Ecmel amca ya baktım. Ecmel amcanın babası kız evladını çok severmiş 5 erkek ten sonra annesi yine hamile kalmış ve Ecmel amcanın babası
- kızıma bu kez Ecmel ismini vereceğim, erkek bile olsa ismi Ecmel olcak demiş. Demez olasıca bende kendime adaş olarak cagnimm Ecmel kankami bulmuşum ne ironi ama Ecmel amca beni görüp yanıma geldi.
*Soğuk nevale gelde çayımı iç * dedi gözlerimi devirdim. Manyak mı ne ben onca erkeğin arasına girip sigara dumanı baca olmuş yerde çay mı içecektim tabiki hayır.
*Yok Ecmel amca teşekkür ederim evde kahvaltıya beni beklerler * dedim ama inatçılığını benden almış olan bu buruşuk adam kolumu birden çekti ve dışarda duran sandalye ya oturttu. Bu hâllerini yadırgamıyordum tek adaşı ben olduğum için severdi beni.
* Al bakım adaş * dedi ve tavşan kanı diye tabir edilen çayı getirdi önüm de duran masanın üzerine koydu iki şeker atıp karıştırdım. Sıcak çayı dudaklarım ile birleştirdim ve içmeye başladım soğuk havanın etkisi ile buharlar çıkan çayı içtim adaşım bana baktı
*Eline sağlık adaş * dedim güldü
*Afiyet olsun adaşım* dedi o sırada içeride oturan yaşlı güruha bir göz gezdirdim. Manyak adamlar bu soğuk ta kargalar bokunu yemeden kahvehaneye tüneyip akşama kadar okey oynuyorlar, çay içiyorlar dı bunu bilen sevgili uyanık adaşım da. Sabah ezanı ile gelir açardı dükkanı bunun getirisi olarak ta. Günlerin yıldızı olan günlük bilenziklerine bilenzik ekleyen Hayriye teyze idi. Evime gelirken ekmekten bir parça bölüp ağzıma attım. Ekmek ucunu çok severdim ve eve gidene kadar da ekmek uçlarının iki tarafı da biterdi. Anahtarı çıkarıp gülümsedim evime anahtar deliğine sokmaya çalıştığım anahtar la ilişkimi yan komşu olan nazlı teyzenin küçük kızı olan pınar görüş alanıma girmiş ti
*Soğuk nevale sizin ev değil bizim eve geleceksin. Herkes bizde toplandı bunu biliyorsun * dedi omuz silktim
*Pınar ben öyle toplulukları sevmiyorum biliyorsun * dedim
*Hep bir oyun bozanlık yapıyorsun Ecmel ya * dedi göz devirdim sevmiyordum çünkü
* pınar hoşlanmıyorum, sevmiyorum zorlama tc kızı beni * dedim kıkırdadı bazen bu kız beni çok yoruyor du her ne kadar mahallemizin bir numaralı gelin adayı gösterilmişte olsa yoruyordu.
* Ecmel ben gideyim o zaman, beni çağırıyorlar * dedi bozulmuş tu kendince belli etmek istemiyor du. Pınar la aynı yaştayız o çok güzel bir kız ve ben çirkin değilim kesinlikle ama pınardan da güzel değilim doğruya doğru şimdi dolgun kıvırcık saçları yeşil gözleri 90 60 90 diye tabir edilen bir fizikte idi ben 60 60 60 tım çok ta zayıf değildim ama en çok çıktığım kilo sayısı 53 tü o rakamdan yukarı doğru hiç tırmanma dım. Ellerim üşümüş tü bunu pembeye döndüğünde anlayıp içeri geçtim. Kış aylarının sonlarına doğru soğuk geçiyordu kabanımı çıkarıp mutfağa doğru ilerledim, mutfakta ki masaya bir kaç kahvaltılık koyup çaydan bir yudum aldım. Daha sonra işe geç kalmamak adına çıktım ve otobüs durağına doğru yürüdüm.
Çalan telefon ile bakışlarımı pencereden ayıp telefona baktım sevgili abim di.
" Ecmel neredesin sen annemin aramalarına neden dönmüyor sun * dedi öküz abim umursamadım.
* Otobüsteyim geliyorum * dedim ve şap diye yüzüne kapadım. Abim Gürkan, çok şiddetli bir abi kardeş ilişkimiz vardır. Ne demek isteğimi ilerleyen günlerde öğrenirsiniz elbette Soğuk havanın verdiği etki ile daha bi hızlı yürüyüp evime ulaşmaya çalışıyordum. Az kaldı Ecmel dayan koçum diyerek kendimi gaza getirerek yürümeye devam ederken. Karşımda gördüğüm kişiye baktım bu niye freni patlamış kamyon gibi geliyor derken kükredi canım abim aslan edasında ağzını açtı öküz bende öylece baka kaldım burada bir kafes ne yokmu sevgili dostlar aslan saldırısına uğrayacağım
*Lan Ecmel sen niye benim hastayım diye yalan söylediğimi Ebruya neden söylüyor sun bide herşeyi anlatmışsın Sevtap ile buluşmaya gittigimi söylemiş sin* dedi bay öküz omuz silktim ama korkuyordum bir yandan da gözlerine bakarken abim dangozu hâlâ üzerime üzerime gelirken salak Ecmel kaçsana diye kendime kızdım ve yokuş yukarı koştum abim ardımda ben önde o yokuşu tıslaya tıslaya çıkarken 3 dangoz gözüme ilişti tanıyordum bunları da ne yazık ki ama bunlar benim önüme çin Seddi çekerse sevgili abim aşamazdı bu etten duvarı hızla koşup en heybetli olan Semih abinin ardına geçtim diğerlerine de bağırdım
*Kurtarın beni kafesten kaçmış bir aslan kovalıyor beni * dedim abiler güruhu bana kahkaha atarak gülerken yokuşu zorla çıkan abim görüş alanıma girmiş ti
*Lan çık semihin ardından onlar benim dostlarım seni korumazlar * dedi ve güldüler hep birlikte bu demek oluyor du ki Gürkancım haklı soğuk nevale çık ardımızdan diyorlar dı. Ağalığa şey sürdürürmüydüm hayır burun kıvırdım ve iki elimle onları kenara itmeye çalıştım bir Polat Alemdar girişi yapayım dedim ama ne nafile anacım ızbandut gibi duran abiler çekilmedi bende Tolga abinin sağından dolanıp abimin karşına geçecektim ama bu öküz şimdi ponçik bedenime zarar verir diye arkalarından geri geri giderken ayağım taşa takıldı ve Ecmel yerde, düşmenin etkisi ile sevgili popom acırken pislikler kahkaha atarak gülüyor du
* Gürkan sen cezasını vermeden kendisi verdi sakar nevale* dedi Semih abi
*Harbi niye kızdırdı seni Gürkan * diyen de volkan abi idi
*Lan bu ben ebruya yalan söyledim Sevtap ile buluşmuştum bayan doğrucu da herşeyi anlatmış ebru yüzüme tokatı bastı * herkes bir kıkırtı ile abimin anlattığına gülerken ben hıçkırmaya başlamıştım bile herkesin gülüşü kesilirken bana bakıyor du. Gürkan abim volkan, Semih ve tolga abiler bana bakıyor du.
*Ne oldu Ecmel * dedi abim göz yaşlarımı sildim
*İ i işten kovuldum * dedim abim güldü
*Bunun için mi ağlıyorsun bir ora tek bitmedi ya başka iş bulursun * dedi en az 500 kez iş değiştiren abim
*Niye çıkardılar ki * dedi Tolga abi
*Şirket el değiştirdi ve eski elemanların bazılarını çıkardılar * dedim.
*Himm anladım * dedi bende bütünleştiğim alttan alttan soğuk dalgalar veren yerden kalktım. Üzerimi çırptım ve yönümü evime doğru çevirdim.
*Nereye * dedi abim
* Sizinle kitapçıda futbolmu konuşayım abi gideyim de biraz da evde ağlayayım* dedim ve kısa saçlarımı savurarak uzaklaştım yanlarından Volkan abinin babasının kitapçı dükkanı vardı yaşlandığı için de volkan abiye devir etti ve şimdi evlerinde domates biber ekip büyütüyor.
Eve geldiğim de babam her zaman ki gibi tekli koltuğa geçmiş elinde bir meyve tabağı ile dizi izliyorlardı annem de soğuduğu portakalın bir tanesini ağzına attı ve gözlerini benim geldiğim koridora yöneltti bakışlarını beni orada değilde kendilerine doğru yanaşıyor olarak görünce tebessüm etti
*Hoş geldin Ecmelim * dedi babam da bana baktı
*Hoş geldin kızım niye geç kaldın * dedi bende bedenimi annemin yanına atarken derin bir iç çektim. Babamlara baktım
*Annem babam beni işten çıkardılar * dedim, bir müddet bekledim babam elmasını yedi ve bakışları yine beni buldu.
*Kızım başka iş bulursun bulmasan bile canından önemli değil ya sıkma güzel canını* dedi sevgi pıtırcığı ailem benim
*Aynen kızım sıkma canını hem bana da evde yardımcı olacak biri lazım di * dedi saçlarimi okşarken anneme bakış attım sanki aradığı hizmetli ayağına gelmiş gibi sırıtıyor du. Yanaklarımı hava ile doldurdum ve anneme baktım
*Anne ben senin evladınım temizlik robotun değil * dedim mehtap sultan bir kahkaha attı bir müddet daha güldü babacığımlar birlikte sustular ben bu gülüşün ardından birşey derler diye bekliyordum ama demediler ben de bir müddet oturdum ve adımlarımı odama doğru yönelttim şuanda annemin saçma Hint dizilerini izlemek istemiyorum arcana manav izleyecek halim yoktu. Odama geçtim üzerime peluş pijamalarımı geçirdim peteklerin yaydığı sıcaklık ile yatağıma attım kendimi, elime telefonumu aldım biraz sosyal medya da gezindim bu sosyal medya gerçekten bağımlılık gibi birşey di. Sabah işe gitmeyeceğim için saat 2 olmuş tu çoktan acıktığım için aşağı indim yavaş adımlarla mutfağa ilerledim ve sevgili abim Gürkan da dolap başında mola vermiş ti
*Allah çarşını pazar etsin sevgili abim* dedim ve annemin yaptığı nohut yemeğini ve pirinç pilavı nı bir tabağa koyup kendimi sandalye ye attım ve yemeye başladım karnım doyunca uyku bedenime nüfuz ederken abim de çoktan odasına geçmiş ti onun odasının önünden geçerken ışığı yanıyor du kapıya bir yumruk attım ve odama kostüm zaten en fazla 5 adım dı kapı açıldı bende ışığımı kapatıp çoktan yatağıma dalış yapmıştım bile, yorganı çektim üzerime ve kıkırdadım abim timsah edasında odama girdi ve kafama yorganın üzerinde bir tane geçirdi ve çıktı gerizekalı. Ben de yumduğum gözlerimi açmadım birdaha ve uykuya geçtim. Sabah annemin çağırması ile uyandım ben uyanman derken sabahın 8 de uyandır dı. Oflayarak kalktım sıcacık yatağımdan üzerime ceketimi geçirdim ve terliği mi geçirdim ayaklarımı sürüyerek indim aşağı abim gülerek bana bakıyor du babam yine sessizce kahvaltı yapıyor annem de birşeyler konuşuyor du
*Günaydın * dedim abimin yanına geçip oturdum gözlerim açılmıyor du resmen
*Günaydın kızım * dedi annem ve babam
*Annem günaymadı bana * dedim iki şeker atarak karıştırdığım çayı önüme doğru çekerken, annem hüpleterek içti çayı ve peynirinden bir çatal aldı ve konuşmaya başladı.
*Bugün nazlı teyzende gün var ona gideceğim sen de evi toparlayıp otur * dedi
* Sabahın körünü mü buldunuz gün yapmak için anne * dedim ekmeğinden bir parça koparıp reçele bandırdım annem cevap vermemiş ti bile ben de kabaran saçlarımı savurarak ona cagnim babama baktım. Babam gülümsedi abim ve babam işe giderken bende onları uğurladım ve ev kızı olmanın ilk görevini yerine getirdim. Sofrayı topladım ve bulaşıkları makinaya dizdim. Biraz tv başına geçtim sevgili mugecim başlamış tı ve yine sinirlenmiş ti kadın. Bir müddet onu izledim annem hazırlanmış indi aşağı ve bana baktı bende uzandığım yerden kalkıp anneme baktım.
*Ben gidiyorum kızım * dedi ve saat 10 olmuştu annem nazlı teyzelere ahiretliği ile gideceklerdi aslında annem, Eylül teyze, nazlı teyze ve Şevval teyze çok büyük şeyler atlatmışlar babalar güruhu farklı işler emeklisi idi anne güruhu ise ev hanımı idi çok iyi dost oldukları için 20 yıl önce buraya önce annem olmak üzere hepsi teker teker bizim bulunduğumuz mahalleye taşınmışlar, gelelim sevgili . Şevval teyzeye kötü kadın kendisi ile karanlık bir mazimiz olduğu için bir birimizi pek sevmeyiz. Annem gidince bende ortalığı temizledim ve acıktım mutfağa gidip ekmek arası birşey yaptım altına tabak almayı da ihmal etmedim tabi, TV karşında pinekledim biraz daha sonra odama geçtim laptopu açtım aheste aheste açılan laptop karşısında biraz video izledim. Ama annem hâlâ yoktu ortalıkta bu kadın akşam yemeğini de beni iteledi galiba şimdi anlıyorum Şevvalcim le neden daha iyi anlaşıyorlar kalktım sevgili babacığım işten gelecek ti biraz dan iş dediğime bakmayın a dostlar kendine ufak bir saatçi açmış tı ve orada eski saatleri tamir ediyor du. Mutfağa baktığım da kapı da gülme sesleri yayılıyor du bu densiz kim diye bir açtım ki kapıyı meğerse densiz olanlar benim sevgili annem mehtap ve çok sevdiğim Şevval teyzem di.
*Kızım cekilde içeri geçelim* dedi annem elinde iki tepsi var dı.
*Hayırdır bunlar ne * dedim sofra bezi ile kapattıkları şeye bakarken, Şevval teyze annem den bakışlarını çevirdi ve bana yöneltti bakışlarını.
*Sakar şakir bizde el açması börek yaptık buraya geldik * dedi
* Kızım açıklama da yaptık da ne kadar yalı kazığı gibi dikilmeyi düşünüyorsun * dediğin de şeytan Şevvalcim kıkırdı dı çekildim kapı önünden eve geçtiler aslında börekler iki tepsi değilmiş iki tepsi annem kucaklamış iki tepside de Şevvalcim kucaklamış gelmişti. Babam gelmiş ardından ise Ahmet amca gelmiş ve abim de giriş yapmıştı evimize ardından ise kokuyu alan abilerden oluşan öküzler de gelmişti. Nazlı teyzenin oğlu volkan, Şevvalcimin biricik oğlu olan Semih Eylül teyzenin oğlu Tolga abiler de gelmiş ti üç demlik çayı içip bitiren ve hâlâ çaya aç bir vaziyette gibi duruyorlar dı. Lânet olsun du ev kızı olmuştum çoktan a dostlarım, zaman ilerlemiş abimler yine kitapçının yolunu tutmuşlar ve Ahmet amca ile babam geçmiş zamanlardan konuşuyorlar ben se yine bulaşık diziyordum makineye sarı bez güzel bir şekilde katlanarak konulmuş ve işim bitmiş ti. Şevval teyze ve eşi de kalkıp giderken uğurlanmış ve odama geçmiş tim. Pınar la pencerelerimiz karşı karşıya olduğu için lambasının açık olduğunu gördüm ve telefon alıp pınarı aradım
*Efendim Ecmel * dedi
*Pencereye çıkta azıcık muhabbet edelim * dedim güldü ve kıvırcık kafa görüş alanıma girmiş ti kıvırcık dediğime bakmayın öyle bonus kafa değildi. Güzel çehresi görüş alanıma giren pınarla biraz konuştuk içeri içeri soğuk rüzgar esmesi ile biraz daha konuşup kapadık pencereleri. Bende tam yatağıma uzandım peteğe sarılmak üzere iken telefonum çaldı. Arayan çıktığım iş yerinde ki Asu idi
*Efendim Asu * dedim bıkkınca
*Ecmelim hülyanın doğum günün var seni aramış ama açmamışsın seni de davet etti canım benim lütfen gelll * diye konuştu güldüm
*Asu ben öyle ortamları sevmiyorum ama *
*Ne olur * dedi ve benim yelkenler fora
*İyi tamam * Dedim ve onu da kapatıp sosyal medya illetine düşecek iken kendimi frenledim ve telefonu usulca komidinin üzerine koydum ve ardımı dönüp fosur fosur uyumaya başladım. Yine annemin çağırması ile açmıştım gözlerimi saat bu kez 9:30 olmuştu uykumu almamın enerjisi ile üzerimi giyinip indim aşağı kahvaltıdır ev işleri derken akşam olmuş tu bu hülyanın doğum günü ne zaman diye aklıma geldi dün gece hiç sormak ta aklıma gelmemişti.
* Asu bu hülyanın doğum günü ne zaman dı * diye mesaj attım aptal kız diye geçirdim içimden
*Ay canım ben sana onu demeyi unuttum bu manyak Asu günleri karıştırmış 20 gün sonra imiş * diye yazmış göndermiş ti
* İyi tamam * diyerek yazdım ve gönderdim. Geri zekalı idi bunlar gerçek ten nasıl benim gibi akıl küpü bir kız bunlarla arkadaşlık yapıyordu bilmem.
15 gün geçmiş ti ben ev kızı olma yolun da iyice ilerlemiş ve bugün annemin günü var dı. Geceden beri kek, kurabiye bir kaç tuz kurabiye pasta derken de sabaha yakın 3 gibi uyumuştum sabahta kalkıp kısır yapacaktık hayır. Ben ne anlarım kısır dan yahu
* Bak millete ters ters cevap verme * dedi olumlu yönde kafa salladım.
* Beni elin yanında söyletme sakın sen yapacağın şeyleri zaten biliyorsun *
*Hay ben bu elin * dedim ve annem kafama bir tane indirdi kafamı ovuşturur ken kapı zili çaldı ve içeri çil yavrusu gibi dolusan kadınlara hayretle bakıyordum. Dağılma hızları öyle bir hız kazanmış tı ben ayakkabıları düzenleyip içeri girene kadar tabakları dolu dolu oturuyorlar dı. Altın dişli Hayriye teyze dişlerini gortermek için elinden geleni yapıyor. Hatun teyze ise kollarını sıkan bilenziklerini koluna takmış üzerini de azıcık çekiştirmesi ile ışıl ışıl olan altınlar göz kamaştırıyor du. Ama onun dombili kollarından bir. Gram bile oynamıyor du. Habire birşey tüketen kadınlarla birlikte bende kendimi devamlı tabaklarına birşey dolduruyordum en sonunda annemin yanına attığım beden le derin bir iç çektim. Eylül teyze sıcacık tebessümünü bana fırlattı bende gülümsedim ona pınar da bana yardım etmiş o da annesinin yanına oturmuş tu. Altın dişli firavun Hayriye bana baktı.
*Kız sakar şakir duyduk işten de çıkmışsin * dedi
* Maşallah mahallede de herşey duyuluyor * derken nazlı teyze konuştu
*Olsun Hayriye abla çıksın kızım ne olacak * dedi canım teyzem o sırada hatun teyze konuştu
* kız nazlı deme öyle bu zaman da iş bulmak kolay mı * dedi ve ardından Hayriye teyze yine konuştu
*Kız mehtap iş bulamaz bidaha bu sakar şakir evlendirin gitsin * dedi ve ben de kayışlar koptu tam ağzımı açacaktım ki annem bir panter edasında lafa atladı ve bana çevirdi gözlerini
* Kızım kalk ta Şevval teyzene çay getir * dedi gülümseyerek ben de hanım hanımcık bir kız gibi çay bardağını alıp tıkır tıkır mutfağa gittim.
Çayı doldurup mutfaktan çıktım gözlerim Şevval teyzeyi bulmuş tu ve rotamı ona çevirmiş giderken, altın dişli firavun Hayriyenin kurduğu bubi tuzağına takılıp 185 lik gibi uçarcasına Şevval teyzenin üzerine uçtum elimde çay bardağı Şevval teyzenin üzerine dökülürken bir inilti koptu
*Yandım anam * diye pınarın yardımı ile ayağa kaltim ve Şevval teyze de koşar adımlarla yukarıda ki banyo ya doğru koşar adımlarla çıktı. Herkes bana ne yaptın sen sakar şakir dercesine bakıyor du canım annem beni bu gözlerden kurtarmak için
*Kızım Ecmel sen git Şevval teyzene benim kıyafetlerimden veriver kızım * dedi ben de olumlu yönde kafa salladım ve çıktım yukarı Şevval teyze ye annemin kıyafetlerinden verdim Şevval teyze homurdanarak giyiyor du duyuyor dum kapının dışında. Ve sinirle çıktı gözlerinde ateş çıkıyor du resmen. Hem ben nereden bilebilirdim ki dobişko Hayriyenin ayağının orada olduğunu.
* Şevval teyze ben çok özür dile* aniden kolumu kavrayıp gözünü ilk kestirdiği odaya sokmuş ardından kapıyı kapatmıştı.
* Bana bak sakar şakir sıcak çayı bile isteye döktüm demi *
* Ne olurmu öyle şey sende gördün takıldım * alayla göz devirdi
* O günde zaten annemin hatıra olarak verdiği vazoyu takıldın kırdın demi * anladığım kadarıyla şeytan Şevval de o günün kinini diri tutuyor du.
*Sende benim toplumu sırf bahçenize kaçtı diye kesmeyecektin * alayla sırıttı.
*Antika vazo ile kıytırık bir top birmi geri zekalı* ellerimi göğüsümün altına bağladım ve bende alayla sırıttım
*Bana göre ikisi de aynı sonuçta ikiside dede kalma * eline kalbine bastırdı
*Allah'ım geliyorlar bana bu kız elimde kalacak bir gün * güldüm bu gülmem zoruna gitmiş olacak ki kaşlarını çattı ve tekrar konuşmaya başladı.
*Kız sakar şakir seni alacak olan damat ve kaynanaya aciyorum evlerinde bir şeytan besleyecekler haberleri yok gariplerin gerçi seni kimse almaz da bir ihtimal işte * sona doğru alayla kavrulan sesiyle zafer nidaları ata ata giderken kurduğum cümle ile onu durdum.
*Bak beni kışkırtıyorsun Şevval teyze oğlunu kendime kör kütük aşık eder sizin evede gelin olarak gelirim sende artık dövünür durursun * yönünü bana çevirip sert bir kahkahayı yüzüme patlattı
*İlahi sakar şakir sen bu sakarlık ve çirkinliklemi kendine kör kütük aşık edeceksin* aniden gülen yüzü dondu ve sert mizacına geri dönüş yaptı
*Benim oğlum değil sana aşık olmak sana göz ucuyla bile sana farklı baksın senden gelip özür dilemeyen namerttir * alayla sırıttım, lakin bu şeytan Şevvalin söylediklerinin su götürmez bir gerçek olduğunu reddetmiyor du
*Bende senin oğlunu kendime kör kütük aşık edip 6 ay yok ( derin bir nefes aldım) hatta 3 ay eğer bu söylediklerimi yapmaz isem egerki oğlunu aşık edip evlenmez isem n gelip kapında köpek gibi yatıp özür dileyemez isem namerdim *
15 yıl öncesi
*Yaaa Ecmel beraber oynayalım işte * kafamı geri doğru attım .
*Olmazzzz ben bu topu dedeme aldırmak için ne kadar ağladım haberin varmı pınar * omuz silkti
*Ya ama tek başına nasıl eğleneceksin ki * topu sağ kolum altına aldım diğer elimle de kafamı kaşıyıp bir süre düşündüm
* Tamam o zaman birlikte oynayalım ama topu bahçelere ve uzağa atmak yok tamam mı * dedim pınar da kafasını olumlu anlamda salladı. Sadece iki dişimin kaldığı ağzımı açıp gülümsemiştim, ilk saat çok güzel süren oynumuz sonrasında biraz vahsileşmiş Ve benim minnoş topumun geçenlerde camın kırdığım şeytan Şevvalin bahçesine gitmesi bir olmuş tu.