2. Bölüm

3106 Words
Titrek adımlarım şeytan Şevvalin evine doğru giderken bahçe kapısını ürkekçe yumrukladım. Kısa süre sonra şeytan Şevval elinde benim aşık olduğum kırmızı topumun kesiği ile açmış tı kapıyı *Ne yaptın Şevval teyze bu top bana dedemin hediyesi idi * dedim ağlamaklı bir sesle şeytan Şevval bana ters bir bakış attı. *Eee hediye ise bizim bahçede ne işi var Ecmel. Yeni diktiğim gülü kırdı bende kestim * dedi pislik kadın. Ağlamakli gözlerle aldım topumu ve intikam yeminleri ile ilerledim, daha sonra pınarla topuma uygun bir yer bulduk ve ardından cenaze namazı ile gömmüştük göz yaşları içinde birtanem topumu, ama benim adım da Ecmel Ilgın sa bende bunu sana kötü ödetirim şeytan Şevval dedim ve kin tohumlarını özenle bir bir gömdüm. Bir timsah gibi sinsice avıma yaklaşacaktım ve bunun için de uygun zaman bugün gelmişti. Her ay birlikte bi akşam yemeği yediğimiz gündü ve ben hızlıca yemek yeme faslını geçip, vazoya yakın bir yere oturmuştum yeni şeytan Şevval anne yadigarı olan vazonun geçmiş tarihi anlatıyor du ben bile bu vazonun her şeyini ivik divik biliyordum. Yerimden hızla kalktım ve halıya takılmış gibi bir süs vererek minnoş bedenimi yere serdim ve annemin - kızım sen ne yaptın, dediğini duyunca sinsice gülümsedim. Yerimden kalkarken ağlamaklı ses tonuyla konuşacaktım ki Şevvalcim şoku yeni atlatmış olacak ki bağırdı. İşte burdan geliyor bizim ezeli düşmanlığımız ve bugün de devam ediyor eğer benim topumu kesmeydi bende şimdi elimde bir tabak börekle Şevvalciğimin evinin yolunu tutmazdım usulca kapıya yanaştım. Annemin sabah bize yaptığı el açması olan börekle bakıştık bir müddet ve kapı ziline bastım, kısa sürede açılan kapı ile ben alayla sırıttım ama şeytan Şevval şaşkınca bakıyor du bana * Ne işin var sabah sabah burada sakar şakir * dedi gülümsedim *Şevval teyzeciğim size börek getirdim * derken içeriden duyulan sesle Şevval teyze birşey diyemedi *Şevval gelen kimmiş * *Aaa hiç ele* derken ben yapacağı hainliği anlamış ve lafa atlamıştım yermi bunu koçum ecmel. *Benim Ahmet amcacığım * diyip kolunun altından içeri süzüldüm tâbi her hangi bir yakalanmaya karşı da hızla mutfağa geçtim. Ahmet amca gülümseyerek bana baktı. *Hoş geldin Ecmel kızım * dedi ismimi ailem ve onların haricinde düzgün söyleyen Ahmet amca * Hoş bulduk Ahmet amcacığım annem börek yapmıştı da benim da Şevval teyzem yesin diye getirdim * dedim * Ne iyi ettin de geldin kızım kahvaltı yapalım otur * derken Şevval teyze yapabilse gözlerinin içine kadar kızaracak şekilde geldi mutfağa ve hemen konuştu * O kahvaltısını yapmıştır canım, hadi kızım * derken arsızca * Yook aslında yapmadım kahvaltımı hem kurt gibide açım * diyip Ahmet amcanın yanına oturdum. Bir kaç saniye sonra da yanıma oturan Şevval teyzenin de kulaklarına kadar kızardığına bahse girebilirdim. Getirdiğim böreği kemirirken usulca güldüm. Tam bu sırada masanın en köşesinde oturan saçları dağılmış, kaşlarını çatmış gazete manşetlerini okuyan Semih abi çevirdim gözlerimi. Doğru ya ben buraya şeytan Şevvale munzuluk yapmak için gelmemiş tim aksine semih abinin dikkattini çekmek için gelmiştim. Sonuçta şeytan Şevvalin benden özür dilemesi için bu Toramanın bana 3 ay içerisinde kör kütük aşık olması gerekti. Bakışlarım Semih abideyken *Kızım Ecmel işten çıkarılmışsın, çokta üzülmüşsün öyle duydum üzülme hiç onlar senin gibi birini kayıp ettiği için üzülsünler * bakışlarım hâlâ Semih abide iken kafamı sallayıp *Saol Ahmet amcacığım saol * diyerek geçiştirdim. Ben bu çocuğun dikkatini gerçekten nasıl çekecektimki bı hoş geldin bile demeden moron gibi oturuyor du oarada. *İlahi Ahmet onlar ne üzülecek ki belki böyle bir sakarın bir daha şirketlerin de olmayacağı için zil takıp oynamışlardır* *Şevval * gözlerimde ki Semih vurgusu kalkıp bakışlarım şeytan Şevvale çevirildiğinde Ahmet amcanın bile uyarısını dikkate almayaran şeytan Şevval konuşmaya devam etmişti. *Ne Ahmet haklı değilmiyim, kim ne yapsın ki sakar sakiri iş yerinde hem kırıp döküyordur * demek öyle şeytan Şevval demek beni rencide ha hemde müstakbel kocam olacak kişinin yanında ben şimdi rencide nasıl olunur gösteririm. *Anne ne zamandan beri eve gelen misafire böyle davranmaya başladın sen * bir anda masada cıvıldayan sesle benim kadar Şevval teyzeyi de şaşırtsa da o kendini hemen toparlayıp her daim bana karşı her daim açık olan savunma kalkanını bu kez oğluna açmış tı. *Oğlum yalanmı annem den kalan vazoyu da bu kırmadımı orada yapmıştır bir sakarlık * *Anne ne diyorum sana ben * bana mı bakıyor du o evet evet bana bakıyor tepkimi ölçmek için yüzüme bakıyor, dikkatini çekebildim şimdi bu durumu kullanmalıydım krizi fırsata çevir Ecmel krizi fırsata çevir koçum benim yaparsın bu işi. Bilseydim bu Şevval taramalı tüfeğe bağlayacak yanımda soğan felan getirip çaktırmadan gözlerime sürerdim kafama tüküreyim acaba parmağımı gözüme felan mı soksam belki öyle ağlaya bilirdim yok yok kendime kıyamam ben en iyisi sesimi çattalaştırıp masadan kalkmak ses çıkarmadan masadan kalkarım sonra Semih peşimden teselli eder ordan da evliliğe kadar yürürüz evet evet *Be be ben g gi gitsem iyi olacak si size afiyet olsun* nerdeyse benim bile inanacağım ağlamaklı ses tonum masada yankılandıktan sonra hızlaca masadan kalkıp dış kapıya yöneldim bir kaç saniye sonra Semih abinin peşimden gelip beni teselli edeceğini umarak yaptım bunu yoksa salak gibi ortada kalacaktım. Evden çıkarken bile göz ucu bile arkama baka baka ilermeye devam ediyordum. Fakat hala giden gelen yoktu adımlarımı yavaşlattım lânet olsun nerede kalmıştı bu, bu gidişle kaplumbağa tavşan hikayesinin insan versiyonunda yarışı kazanan kaplumbağa ben olup ellerim boş yüreğim bitap bir şekilde gerisin geriye eve geri dönecektim. Gerçi kaplumbağa bile bu hızla yürümezdi ama neyse, hem artık bahçe kapısının önüne bile gelmiştim, son bir şans diyip bahçe kapısına elimi götürdüm ve saniyenin binde bir hızı ile kapıyı açmaya çalıştım. Fakat bu sırada beklediğim hamle gerçekleşti omzuma bir el dokundu dudaklarım kıvrılırken içimden önlenemez bi ben kazandım nidasi yükseliyor du. İkl rauntu ben kazandım şeytan Şevval. Bedenimi çevirmek için harekete gectigim de yüzüme tekrar eski üzgün ifadeyi kondurdum, lakin karşılaştığım kişi ile birlikte yüzüme kondurduğum sahte üzüntü yerine büyük bir hayal kırıklığına bıraktı. *Kızım sana karşıda mahçup oldum * -ya Ahmet amca senin burada ne işin var Allah aşkına sen niye geliyorsun mürüvvetime mani oluyor sun. *Sen bizim Şevvalin kusuruna bakma kızım aslında sever seni bilirsin, ama hâlâ vazosunu da unutumadi * - ben de topumu unutamadım Ahmet amca ama ortalık yerde laf sokuyormuyum hayır. *Sorun değil Ahmet amca alışkınım ben Şevval teyzenin bu hallerine sen sıkıntı etme * derin bir iç geçirdim. İçimden geçenleri ona söylemek istiyordum ama nerde ardından parmağımla evimi gösterdip konuşmaya devam ettim. *Şey Ahmet amca ben artık gitsem iyi olur evde beni beklerler * * tabi tabi git kızım ama yine gel tamammı * babacan bir şekilde gülümseyişine gülümseme ile karşılık verdim. *Tabi gelirim Ahmet amca hem baskılar beni yıldıramaz bilirsin * güldü *Afferim deli kız * Şeytan Şevval 1 sakar şakir 0 Sonrasında yatağımın üstüne tepinirken kaç gündür açtığım tüm yollarımı kapatan Şevval teyze lanetler okuyordum kadın bildiğin şeytan di, oğluna kendimi yamayacağımı anlayınca da evlerine gitmemem için gerçekten büyük uğraşlar vermiş daha sonra da en sonun da da onlara gizli gizli gittigimi annemlere afiş etmisti. Yani anlayacağınız tüm yollarımı kapatmış tı *Ecmel kızım* *Efendim anne * *Biz baban la çıkıyoruz, geç geliriz haberin olsun * bıkkınlıkla gözlerimi devirdim *Tamam * aile saadetimiz müthiş ti canım, ben burada onurumuz için savaş veriyom onlar ise uzaktan bir akrabamızın oğlu pipisni kestiriyor diye çeyrek altın takmaya gidiyorlar. Yerimden kalktım telefonu elime aldım ve pınarı aradım. İki çalmadan açılan telefon ile gülümsedim. *Efendim sakarcım* dedi bıkkınca göz devirdim. *Pencereye çık* güldü *Tamam * dedi ve önce ışık yandı daha sonra da pınarın sureti pencere önüne gelmişti ben de balkona çıktım ve pınara baktım. *Ne yapıyorsun* dedim, bıkkınca oflayarak * Böyle olduğuma bakma Ecmel çok yorgunum * *Niye misafir mi var * dedim kafa salladı *Evet ama tanıdık volkan abiler geldi * bir anda gözlerim kapalı, tilkiler beynime nüfus etti kuyruklarını bir birine degdirmeden yürürken çakallık online diyere güldüm * serhat abiler mi geldi hiç demedin de * dedim * Yeni geldiler sayılır, ki serhat abi gelmedi bir kaç incelenmesi gereken dosyaları varmış. Neyse sakarcım benim gitmem lazım içeriden çağırıyorlar * dedi ve önce pencereyi kapattı sonra ışığı. Bende kendimi balkonda devamlı bulanan sandalyeme attım bedenemi. Sokağın başında bir silüet göründü biraz daha yaklaştı ve biraz daha derken Semih abi idi. Birşey düşün Ecmel birşey derken aklıma mutfak geldi. Koşar adım mutfağa gittim ve çöpü kucakladığım gibi koşar adım çıktım ama mutfağa girerken dizlerimin üzerine düşmüş yılmamıştım hızla çıktım dışarı ve kapıyı ardımdan kapattım koşar adımlarımı düzgün bir hele soktum ve ağır ağır çöpe giderken, gözlerimiz kesişti önce daha sonra bir ses doldu kulaklarıma *İyi akşamlar sakar şakir* dedi *İyi akşamlar Semih abi * dedim ah ah bu adamla 3 ay da nasıl evleneceğim ki daha konuşmamız 4 5 kelimeyi geçmezken ama durmak yok yola devam koçum ecmel dedim ve evin kapısına gittim lânet olsun du. Gerçekten şanssızlığın böylesine tüküreyim. Ne yapacağımı bilemiyordum anahtarı almayı unutmuştum ne yapacağım diye düşünürken sinsice gülümsedim ve pınarlara doğru yol aldım ve kapıya vurdum ve bekledim biraz sonra da pinar açmış tı kapıyı kabarmış olan saçlarıma baktı önce, daha sonra dizlerime baktı. *Pınar içeri alsana beni çöpü atmak için çıkmıştım evden ama anahtarı almayı unutmuşum * dedim bıkkınca pınar bir kıkırtı kopardı ve beni içeri aldı. * Mutfak ta oturalım şimdi kimseyi rahatsız etmeyim pınar * dedim istemem yan cebime koy der gibi isteksiz gibi durdum *Ayy Ecmel sanki yabancısın gel hadi * dedi ve koluma girdi. Abiler oturmuş çay eşliğinde konuşurken bakışlar önce beni bulmuştu sonra ise pınarın açıklaması ile herkes kıkırdayıp önüne döndü ve ben tekli koltuğa attım kendimi. Semih abi oturmuş gözü önce dizlerime kaymış ve daha sonra ise Muhabbetine geri döndü. Gözüm bu kez de volkan abiye dönmüş tü. Öküz gibi pizza yiyor ve büyük bir açlıkla ağzına biraz roka attı pizza ve roka güzel iki olurdu herhalde, pınar gibi güzel olan volkan abi bir okadar da deli dolu idi mahallede bir kavga olsa önderliğini volkan abi ilk başta rol olur du. Tolga abi ise mahallede en zeki olan kişi idi ve tek doktor o çıkmıştı tabi Semihciğim de avukat tı. Birkeresinde Tolga abi işten eve gelirken karşısına altın dişli firavun Hayriye çıkmış ve Tolga abi kendinin diş hekimi olmadığı konusunda ikna edememiş ve firavunun Hayriyeyi diş hekimi ne götürüp sonrasında ise Hayriye teyze 6 tane altın diş ile sırıtarak inmişti arabadan. Tolga abi benim ona bakarak güldüğümü görünce önce tek kaşını kaldırmış ve şaşkınca bana bakıyor du. Semih abinin içtiği çay boğazında kalmış gibi öksürünce bu tuhaf bakışma son bulmuş tu. Semih abi de hem yakışıklı hem deli idi çabuk kızardı ama biraz bekleyince siniri geçerdi. * Ecmel senin dizlerine ne oldu * diyen pınar merakla sormuş tu *Aaa hiç ya çöp dökerken düştüm dur kalkıp ta yıkayayım * dedim ve yerimden kalktım lavabo ya gidip biraz acımış tı ama kuruyan kan temizlenmiş ti o sırada kapı tıklatıp bekledi çalan kişi * Sakar şakir gelde şu dizlerine pansuman yapalım * diyen Tolga abi idi *Yok be yıkadım geçti * derken bileğimden tuttu ve sandalye ye oturttu. * Otur şuraya işte * *Oturttun zaten daha ne bağırıyorsun ki * diye cirladim. Gidip ecza dolabından tentürdiyotu pamuğa döküp soyulan dizime sürünce * Ahh* diye inilti koptu dudaklarım da * Pek nazlısın soğuk nevale* * Lakabim her ne kadar soğuk nevale ve sakar şakir olsada benim canım da acıyor * güldü * Evet demin ki o hallerin neydi öyle bakıp bakıp gülmeler felan * dedi yine güldüm * Ahh o mu aklıma senin le firavun Hayriye teyzenin diş muhabbeti gelmiş ti * * Firavun Hayriye mi * diyerek kahkaha attı. Oysaki bu adama en komik espirilere bile tebessüm ile karşılık verir di. * Evet sırat köprüsün den geçerken bile der ki çekin şuradan bir altın dişte geçelim bizde der * dedim ve gülmeye devam ettik. Sonrasında aklıma gelen şey ile bir tane kafama geçirmek istedim. Böyle bir durum geçen yıl da olmuştu bizim gezmeyi seven aile bireylerimiz yine bir yere gitmişler di ve ben saatlerce sandalye başında tünemiş tim. Daha sonra annem gelip te - Kızım niye dışarıda bekledin ki Şevval teyzen de yedek anahtar var acil birşey olur da dışarıda kalmayalım diye dedi ve başta öküz abim olmak üzere hepsi pimis kelle gibi sırıttı. Semih abi sabah erken işe gideceği için kalkmış bende onun ardından atmıştım kendimi dışarı ve ardından koştum * Şey Semih abi annem demişti bizim sizde yedek bir anahtar olacakmış onu bana verir misin* dedim bir şey demedi eliyle hadi işareti yaptı ve yürümeye başladık. Kısa süre içinde şeytan inine doğru emin adımlarla yürümemiz son bulmuştu. Semih abi kapıyı açtı ben dışarıda beklemeyi tercih edecektim ki aklıma gelen fikirle güldüm * Şey Semih abi anahtarı biz arasak şimdi şey ay Şevval teyze yı rahatsız etmeyelim * dedim Semih abi hafif bir tebessüm yolladı * Niye rahatsız olsun ki şey ay Şevval teyzen * dedi * Eee uyumuştur o yüzden dedim şimdi beni burada görürse cinleri başına toplanır * dedim * Boş yapma kotan doldu ise gidip uyandirayim annemi * dedi öküz * Ya sen beni anlamıyorsun galiba hem şimdi çığlık ne atar bütün mahalle toplanır olur olmaz yakıştırmalarda bulunurlar olmazz * diyerek uzattım lafı işte böyle Ecmelim afferim sana dedim kendi kendime Semih abi bıkkınca nefes çekti içine * Sen burada bekle üzerimi değiştireyim geliyorum * " İyi ben de burada ki çekmecelere bakayım * dedim ve bir müddet sonra bulduğum 3 anahtarı denemiş tim kapıya bu Şevval teyze de canı sıkıldıkça anahtar çıkarttırmış manyak kadın derken iti an çomaği hazırla tabiri Şevvalciğime yazılmış olduğunu anladım *Semih oğluşum senmi geldin * dedi korktum şimdi bu kadın beni burada görürse yemin ederim beni liğme liğme ederdi ah boş ver Ecmel korkunun bir faydası yok ayak sesleri yakınlaşırken ne yapacağımı bilemedim. Az önce Semih abinin girdiği odaya kaçtım kapıyı ne çalmadan içeri. Girdiğim gibi kapıyı ardımdan kapattım ve gördüğüm manzara karşısında nutkum tutuldu yutkundum. Kaslı vücudun da pantolonu var di Allah tan biscolata reklamlarında ki adamlardan biraz daha az kaslı idi şimdi onlar gibi desem yalan olurdu. * Ne oldu umarım geçici bir sebebin vardır odama pervazsizca girmenin sakar şakir* dedi ayy olmaz mı semihcim senin bu şeytan anan uyandı demek isterdim ama hanım hanımcık bir kız gibi olup *Şe şey annen uyandı koridora doğru çıkıyor du ki ben koşarak buraya geldim * dedim göz göze bakıştık bir süre burada baş rolümüz önce dudaklarıma bakar daha sonra ise yutkununca adem elması oynaması lazım di ama bizim öküz *Ecmel kapının önünde çekil de geçeyim * dedi kendime geldim ve kapı önünden çekildim üzerine giydiği tişört ile çıktı dışarı. Ben de Semih abinin odasında yanlız kalmıştım. Gözlerim fildır fıldır oynadı yerinden. İlk başta çalışma masasına baktım bir kaç dava dosyası vardı bir kaç kalem den basla birsey yoktu. Elbise dolabına baktım benden düzenli idi bu adam herşey yerli yerinde idi dolaba öylece bakarken *Ne oldu senin dolabından düzgün mu sakar şakir* dedi sert bir tavırla. *Şe şey be ben * diyerek kekeledim bir den yan tarafa düşen elimi kavradı sıcak elim soğuk metalle karşıtıdı *Aaa bulmuşsun* dedim * Annem söyledi yerini * dedi * Annemin ağzından laf almak çocuk oyuncağı benim için hadi git evine artık * dedi kovulmuştum odasından sinirli idi teşekkür bile etmedim * Neyse bende sanmıştım ki * dedim çıkarken *Ney sanmıştın sen sakar şakir* dedi * Bu saate genç bir kızı tek başına gondermezsin sanmıştım * dedim alayla kivirdi dudaklarını *Merak etme sana birşey olmaz * dedi *Geber pislik ben de eşyalarını karıştırdıgım için özür ne dilemiyorum öküz* dedim ve ayaklarım mabedime değe değe deyim yerindeyse tepine tepine şeytan karargâhından attım kendimi ve tepine tepine yürüdüm. Aklıma birden o malum gün geldi evimin kapısına bakarken. Keşke annemler beni cami avlusuna bıraksalar dı da daha az bi tramva olur du benim için. Öfkeden kudurmak üzere idim ama yok, bu adamın beni pervasılığının nedeni de bende dedim ya o melum günde annem beni bir ayak bağı olarak görmüş şeytan Şevvalin evine bırakmış tı inanin eğer annem beni o gün cami avlusuna bıraksay dı içim bu kadar acıtmazdı. Çünkü o gece çektiklerimi bir ben birde Allah biliyordur. Her neyse ilk saatler minnoş bir köşeye kıvrılmış minnoş bir ilköğretim öğrencisi gibi uyumaya çalışıyordum. Şeytan Şevval bile beni rahat bırakmış ve uykusuna geri dönmüştü herşey gayet yolun da idi hatta bende uykumda ha dalmış ha dalacaktım ki birden bire tıkırtı işittim ardından bı kıkırdama ve sonunda ise o ses yelloz hülyanın sesi, sonrası defaitle bir fecaatti o zamanlar Semih ve yelloz hülya dev bir aşk yaşıyorlar di bildiginiz liseli ergenlerin libodalarınin tok noktasına ulaştığı dönemlerde hissettirdiği duygula bağlılardı bir birlerine, tabi libodosunu dizginleyemen her ergen gibi Semih abide Hülya ile ufak bir kaçamak yapmıştı o da lanet olsun ki benim kaldığım güne denk gelmişti. Kafamı usulca salladım, gece gece o günü neden düşünüyorsam ellerimi göğüsümün altına bağladım incinin top oynadığı yolda yürümeye devam ettim. Birisi şuanda karşıma çıksa beni şuracıkta öldürse elini kolunu sallaya sallaya geçip gider, gözleri açık bir şekilde kalan o güzel bedenim de sabah cami cemaati tarafından bulunurdu aniden vücudum ani bir korku ile sarsıldı adımlarımı sıkılaştırdım hatta koşar adım ilerleme ye başladım bir kaç dakika sonra evimin kapısına ulaşmıştım. Hızla anahtarı deliğe geçirirken sesli konuşuyordum. *Canım evim benim * dedim, ve adımlarımı evin icerisine attığım da güvenli ortamını dört bir yanımı sarması ile rahatlamıştım kapıyı kapatıp, anahtarı portmanto ya fırlatmışttım. O gün eve geldiğimde de böyle hissetmiştim, tabi uğur Dündar'ın baskın yaptığı işletmeler gibi Semih ve hülyayı tam öpüşürken basıp ve attığım çığlığın ardından ortalığı ayağa kaldırdıktan sonra bizim eve geldiğimde böyle hissetmem oldukça doğaldı hınzırca gülümsedim balkondaki sandalyeme kendimi atarken, o gün beni gördüklerimden eşek ten düşmüştü Semih üstüne üstlük çığlımı durdurmaya çalışan dizlerinin üzerine oturan hülya yı fırlatmış ve ağzımı kapatmaya çalışmıştı fakat ufak bir tıkırtı da gözlerini açan şeytan Şevvalin uyanmasına engel olamamıştı. Bakışlarımı sokağın başına doğur çevirirken kıkırdadım lakin aniden bakışlarımı bizim evden gittikçe uzaklaşan bedenden takılı kaldı. Yüzümde ki gülümseme düz bir çizgi halini alırken, ağzımdan firar eden isme engel olamadım. *Semih* sandalye den hızla doğruldum ve balkon demirlerine kendimi yaslayıp gidişini izlemeye başladım. Karınımda istemsizce oluşan bir şekilde oluşan yanma hissi kalbimin atışını harlamış ve kalıbını göğüs kafesinde firar etmeye etmeye hazırlayan bir havai fişeğe dönüştürmüş tü. Ne yani bu adam sırf başıma birşey gelmesin diye takip edip evime kavuştuğum da usulca kendi evine mi gidiyor du yani aman yarabbi elimi kabilme götürüp usulca dizginlemeye çalıştım hatta derin derin nefesler alıp verdim ilkkez bir adam benim için endişelenmişti hatta dolaylı yoldan beni evime bile bırakmıştı Allah'ım inanamıyorum ellerimle kavradığım balkon demirlerinden ayrılıp zıplamaya başladım. Utanmasam şuanda sevinçten çığlık bile atabilirdim. Semih benim için endişelenmişti bu bana bir adım attığının işareti idi. Semih bana adım atmıştı adım, balkonda ki bedenimi hızla odaya soktum odada bı ileri bı geri giderken içimde ki heyecan tabakası patlamaya hazır bir volkana dönüştü, lakin sönmeside pek uzun sürmedi. Bedenimi usulca yatağa fırlattım, başkalarım tavanın beyazlığı mı örten karanlıkla birleştiğinde aklımda hâlâ semihin görüntüsü var di hınzır bir gülümseme tekrar yüzüme peydah oldu bir kaç saniye sonra kapanan gözlerimin davet ettiği rüyalar onları eşlik etti ....
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD