Deniz’in bacak kasları hâlâ tam anlamıyla iyileşmemişti. Enerji binasına doğru yürürken hafif bir ağrı hissetti ama kapıda onu bekleyen Fatih Yüzbaşı'yı görünce, tüm acısı bir anda yok olmuş gibiydi. Göz göze geldikleri an, içinde yayılan sıcaklık ağrısını bile unutturmuştu. Fatih, Deniz’i görür görmez birkaç adım öne çıktı. "İyi misin? Yoruldun tabi... Keşke küçük saha araçlarından biriyle gelseydin," dedi. Yüzündeki endişe gizlenemiyordu. Deniz hafifçe gülümsedi. "Abartmayınız, Yüzbaşım, Biraz dinlenince geçer. Toplantıya kimler katılıyor?" dedi. "Albay geldi, Kubilay Bey var, Elif dosyaları getirdi. Sen ve benle tamamlanmış olacağız." ''Hımm anlaşılan, Albay etrafı bir kolaçan etmek için geleyim dedi.'' diyerek gülümsedi. Fatih başını sallayarak gülümsedi, ''Albayım, hiçbir zaman

