Sabah güneşi, Elvan’ın odasının tül perdesinden süzülerek içeriye narin çizgilerle doluyordu. Gece geç yatmasına rağmen alarmı çalınca hemen uyanmıştı. Yorgundu, ama dinçti. Bugün okula gidecek, ama aklının bir köşesinde Zelal olacaktı yine. Aynanın karşısında saçlarını tararken, yüzünde beliren kararlı ifade aynadan ona geri bakıyordu. Sanki geceden sabaha değişmişti. Artık sadece olanları kabullenmeye çalışan biri değil, bir şeyleri değiştirmeye niyetli bir kadındı. Çantasını alıp çıkmak üzereyken telefon çaldı. Ekranda “Anne” yazıyordu. Bir an duraksadı. Derin bir nefes aldı, sonra açtı. — “Alo, anne?” Karşıdan gelen ses yorgundu, hafif titrek. — “Elvan… sabah sabah rahatsız ettim ama… içim elvermiyor. O yüzden aradım…” Elvan kapının önünde çantasını koluna geçirdi, sessizce dinle

