Elvan, iş çıkışı ceketini giyerken yorgun ama huzurluydu. Günün kalabalığı bitmiş, kafenin kapısı son müşteriyle kapanmıştı. Derya ise onu kapıda bekliyordu, gözlerinde her zamanki ışıltıyla. — “Hadi ama,” dedi Derya, “bu akşam sadece ikimiz. Biraz nefes almaya ihtiyacımız var.” Yürüyerek birkaç sokak geçtiler. Şehrin gürültüsü arkalarında kalırken, loş ışıklarla süslenmiş geçen sefer geldikleri kafeye geldiler.İçeride hafif bir canlı müzik tınısı vardı; akustik gitarın sesiyle yankılanan şarkı, konuşmaları bastırmayacak kadar naifti. Masaya oturduklarında Elvan çevresine baktı.Dekor,ambiyans değişmemişti. Derken gözleri bara yöneldi ve bir anda bakışları birine kilitlendi. Kerem. Şaşkınlıkla göz göze geldiler. Kerem de onu görmüş olmalıydı. Hafifçe gülümsedi ve yavaş adımlarla yanlar

