🦋 ANNEANNENİN ARDINDAN KALAN BOŞLUK 🦋

1236 Words
📖 14. BÖLÜM – ANNEANNENİN ARDINDAN KALAN BOŞLUK Ev sessizdi. O kadar sessizdi ki, sanki duvarlar bile nefes almıyor gibiydi. Nehir, kanepeye yaslanmış hâlde tavana baktı. Gözleri şiş, yüzü solgundu… ama içindeki kırık, dışındakinden çok daha büyüktü. Anneannesinin ölüm haberinden sonra günler geçmişti. Ama Nehir’in içindeki ağırlık, her geçen gün biraz daha çörekleniyordu. Sanki kalbine görünmez bir taş bağlanmıştı. Bir anlık boşlukta gözleri duvardaki saate kaydı. Tık… tak… tık… tak… Ses çok yavaş geliyordu ama her bir saniye, acıyı hatırlatır gibiydi. “Ben orada olmalıydım…” Bu cümle kafasının içinde dönüp duruyordu. Ama olamamıştı. Beden izin vermemişti. Hayat izin vermemişti. Ve en kötüsü… Anneannesi bunu bilmeden gitmişti. Evde İlk Yalnız Uyanış Sabah uyandığında odanın soğukluğu bir başka vurdu Nehir’e. Birkaç gündür yanında kalan Gamze bugün işe gitmek zorunda kalmıştı. Tülay da gelememişti. Ahmet Bey ancak akşam uğrayacaktı. Bu, Nehir’in ameliyattan beri ilk tam yalnız sabahıydı. Yavaşça doğrulmaya çalıştı. Ama dikişlerinin çekmesiyle nefesi yarıda kaldı. “Ah… anneanne…” diye sesi çatallandı. İnsan aslında en çok, kimse duymadığında ağlarmış. Nehir bunu o sabah öğrendi. Bir Tabak Çorba, Bir Sandalye ve Bir Boşluk Mutfaktan sandalyesini çekti. Ama sandalyenin sesi bile içini acıttı. Nehir, masaya bıraktığı boş fincana baktı. Anneannesi olsaydı şimdi ne derdi? “Boş bırakma kızım… boş bırakılan her şey soğur.” Nehir’in dudağı titredi. Fincanın içi boştu. Evi boştu. İçi boştu. “Ben… seni son bir kez bile göremedim…” Bir nefes kırılmasıydı. Anılar – Yavaş Yavaş Gelen Tokatlar Bir anda anneannesiyle geçen bir anı zihninde canlandı: Küçük Nehir, dizlerinde morluklarla eve koşmuştu. Arkadaşları onunla alay etmiş, “sen okuyamazsın” demişlerdi. Ağlaya ağlaya anneannesine sarılmıştı. Anneannesi saçlarını okşamış, sadece şu cümleyi söylemişti: “Senin kaderin, başkalarının laflarına sığmaz kızım.” O anı hatırlayınca Nehir’in kalbi bir kez daha kırıldı. Şimdi hiçbir şey söyleyemiyordu. Yalnızca yokluğun tokadı vardı. Yatağa Dönüş – Sancıyla Beraber Gelen Gözyaşı Yorulmuştu. Sadece mutfaktan odaya geçmek bile göğsünü sıkmıştı. Yatağın kenarına otururken dikişlerinin olduğu yer bir anda batmaya başladı. Acı o kadar keskin geldi ki, Nehir elini karnına bastırdı. Ama nefes bile almıyordu eve. Her şey durgun ve ağırdı. Tam uzanacağı sırada gözyaşları kendiliğinden aktı. Bu ağlama sessiz değildi artık. Derindi. Kırıcıydı. Boğazını yakan cinsindendi. Gamze’nin Mesajı – Bir Küçük Işık Tam o sırada telefonuna bir bildirim düştü. Gamze: “Kanka… bugün içim rahat değil. Orda mısın? Uyanınca yaz.” Nehir, titreyen parmaklarıyla cevapladı: “Uyandım… ama çok kötüyüm.” Bir dakika geçmeden cevap geldi: “İşim biter bitmez koşarak gelcem. Dayan bana kadar.” Nehir ilk defa, o boşlukta küçük bir sıcaklık hissetti. Akşamüstü – Beklenmedik Bir Ses Evin kapısı çok hafif tıklandı. Nehir irkildi. Kimse beklemiyordu. Ağır adımlarla kapıya yürüdü. Karnı her adımda sızladı. Kapıyı araladığında Ahmet Bey’i gördü. Adamın elinde iki şey vardı: – biri küçük bir tencere – diğeri mor-sarı çiçeklerle süslenmiş bir buket Gözleri Nehir’i görünce doldu. “Gamze yazdı… bugün yalnızmışsın. Ben de… şeyi düşündüm… Belki yalnız kalmak istemezsin.” Nehir’in boğazı düğümlendi. Sadece “Gel…” diyebildi. Ahmet Bey kapıdan içeri adım atarken Nehir içinden şunu fark etti: Boşluk bazen gitmez… ama içine birileri girince acıtmaz. Akşam yaklaştıkça evin içi biraz daha ısındı. Ama Nehir’in içinde hâlâ büyük bir sessizlik vardı. Anneannesinin yokluğuyla dolu, ama ilk defa… tamamen yalnız bırakmayan bir sessizlik. Ve o gece, Nehir yatağa uzanırken içinden bir cümle geçti: “Karanlık çok ağır olabilir… ama bir gün mutlaka ışığa döner.” Ve o gece, Nehir yatağa uzanırken içinden bir cümle geçti: “Karanlık çok ağır olabilir… ama bir gün mutlaka ışığa döner.” Ahmet Bey akşam uğrayıp çorbasını bıraktıktan sonra her zamanki gibi sessizce çıkıp gitmişti. Evin kapısı kapanırken bıraktığı o hafif sessizlik bile Nehir’in içini tuhaf bir şekilde rahatlatmıştı. O “haber” neydi? İyileşmeyle mi ilgiliydi? Dükkânla mı? Yoksa… bambaşka bir şey mi? O gece uyku, acıdan değil… meraktan kaçtı. Gamze’nin Eve Gelişi Gece yarısına doğru kapı ikinci kez tıklandı. Bu kez ses daha hızlı, daha endişeliydi. Nehir doğrulmaya çalıştı ama karnındaki sızı izin vermedi. Yine de kapıya yöneldi. Kapı aralanır aralanmaz Gamze içeri daldı. “Kanka! Mesajını okuyunca işimi gücümü bırakıp geldim! Bakayım sana!” Nehir hafif bir tebessüm etti ama sesi yorgundu: “İyiyim… biraz…” Gamze hemen kolunu tuttu. “Yalan söyleme. Tenin buz gibi. Otur şöyle, seni bir göreyim.” Gamze’nin Panik Hâli – Artan Ağrı Nehir kanepeye oturdu ama göz bebekleri dalgalanır gibi oldu. Gamze yüzüne baktı, bir anda irkildi: “Kanka… nefesin hızlandı. Dur, dur… sakin ol.” Nehir ellerini karnına bastırdı. “Gamze… çok kötü oldum… bir anda… bir şey saplandı.” Gamze hemen diz çöktü, panikle: “Nehir bak bana! Gözlerini kaçırma, tamam mı? Ateşin var, nefesin dar… dur kanka, dur…” Nehir’in alnından soğuk terler akıyordu. Göğsü hızlı hızlı inip kalkıyor, yüzü kireç gibi beyazlaşıyordu. Gamze titreyen sesiyle: “Sakın kapatma gözünü! Kanka! Duyuyor musun beni?!” Nehir konuşmaya çalıştı ama dudakları zor hareket ediyordu. “Gamze… başım dönüyor… nefes… alam…” Cümlesi yarıda kesildi. Bayılış – Sessiz Çöküş Nehir’in gözleri bir anlığına Gamze’ye kilitlendi. Sanki bir şey söylemek ister gibiydi. Sonra… Bir anda başı geriye düştü. Bedeni gevşedi. Eli kanepenin yanına boşluğa kaydı. Gamze çığlık attı: Gamze’nin çığlığı evin duvarlarına çarparak yayıldı. “NEHİR! KANKA GÖZÜNÜ AÇ!” Nehir’in başı yan tarafa düşmüş, nefesi neredeyse görünmez hâle gelmişti. Gamze’nin elleri titriyordu; ne yapacağını bilemez hâlde bir anlık boşluğa düştü. Sonra kendine geldi. Telefonu eline aldı, numaraları karıştırarak acil servisi tuşladı. “ALO! ÇABUK! Arkadaşım bayıldı! Nefes çok zayıf! Adres… adres… kanka dayan!” Gözlerinden yaşlar akıyordu. Bir yandan ambulansı bekliyor, bir yandan Nehir’in yanına dönüp omzunu tutuyordu. “Kanka… ne olursun beni bırakma.” Nehir’in Bedeni Tepki Vermiyor Gamze, Nehir’in yüzüne doğru eğildi. Dikkatle baktı. Nehir’in kirpiklerinde titreme yoktu. Gamze’nin sesi titredi: “Allah’ım… nolursun bir şey olmasın… Nolursun…” Eliyle Nehir’in yanaklarını okşadı. Nehir’in teni soğuktu. Gamze panikle Kanka beni duyuyorsan… bir kere nefes ver. Ne olur… Ama Nehir’den tek bir hareket bile gelmedi. Dakikalar Sürünerek Geçerken Gamze bir an durdu. Bir şey hatırladı. Son bir ümitle Ahmet Bey’e mesaj attı: “Nehir çok kötü! Bayıldı! Ambulans çağırdım. Gel!” Gönderdikten sonra telefonu elinden düşürdü. Nehir’in yanına diz çöktü, elini sıkı sıkı tuttu. “Ben buradayım kanka… sensiz hiçbir yere gitmem. Dayan… duy beni… dayan…” Ambulans sireni uzaktan duyulmaya başlayınca Gamze’nin gözleri doldu, nefesini tuttu: “Geliyorlar… tamam kanka… tamam…” Ama o siren sesi yaklaşırken, Nehir’in nefesi tamamen kesilir gibi oldu. Nehir’in Son Duyduğu Şey Tam bilinci kapanırken, kulağına çok uzak bir ses geldi. Gamze’nin kırılmış sesi: “Lütfen gitme…” Ve her şey karardı. Kapı Açıldığında Ambulans ekibi hızla içeri daldı. Bir paramedik: “Bilinci kapalı! Nefes yüzeysel!” Diğeri oksijen maskesini hazırladı. Gamze kenarda hıçkırıyordu: “Lütfen… kurtarın onu… o benim arkadaşım… kız kardeşim gibidir…” Paramedikler Nehir’i sedyeye alırken kapı sertçe açıldı. Ahmet Bey içeri koştu. Yüzü bembeyazdı. “Nehir?! Ne oldu Nehir’e?!” Gamze gözyaşlarıyla cevap verdi: “Bir anda… gitti… nefesi yoktu… bayıldı…” Ahmet Bey sedyeye doğru yaklaştı, Nehir’in elini tuttu. “Ben buradayım kızım… tamam mı? Dayan… dayan bana…” Paramedik: “Lütfen geri çekilin, hastayı hemen hastaneye götürmemiz gerekiyor!” Ama Ahmet Bey’in eli Nehir’in elinden ayrılmadı. Sanki bıraksa Nehir tamamen kopacakmış gibi. Sessiz Bir Yolculuk Sirenler çalmaya başladı. Sedyeyi ambulansa yerleştirirken Nehir hâlâ gözlerini açmamıştı. Ahmet Bey’in yüzünde korkudan çok daha derin bir şey vardı: Kayıp korkusu. Gamze ise arkadan ambulansın kapısına sarıldı: “Nehir… kanka… dayan.” Kapı kapandı. Siren sesi karanlığın içine doğru uzaklaşırken tek bir soru büyüdü: “Nehir… bu kez geri dönebilecek mi?”
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD