🦋 SABAHIN YORGUN NEFESİ 🦋

1085 Words
📖 18. BÖLÜM – SABAHIN YORGUN NEFESİ Gece boyu doğru dürüst uyuyamayan Gamze, sabah ışığının odaya süzülmesiyle gözlerini açtı. Telefonuna baktı: 07:32. Nehir uyuyordu, nefesi sakin ama yüzü hâlâ soluktu. Gamze derin bir nefes aldı: “Bir kahve almam lazım… gözüm kapanıyor.” Yavaşça battaniyeyi düzeltti, Nehir’in alnına hafifçe dokundu ve sesizce: “Hemen geliyorum, yalnız değilsin.” Kantinde Buluşma – Gerçeklerin Konuşulması Gamze kahvesini almış, tepsiye koymuştu ki telefonu çaldı: Tülay arıyordu. Gamze esneyerek açtı: Odayı sessizce kapatıp kantine indi. Alooo… geldin mi?” Tülay’ın sesi telaşlıydı: “Neredesin?” “Kantindeyim kanka… kahve aldım. Gözlerim kapanıyor.” Tülay: “Tamam, geliyorum oraya.” Dakikalar sonra Tülay kantine indi. Gamze onu görünce sandalyeden doğruldu. “Of çok uykuluyum,” dedi. Tülay hemen önüne oturdu: “Kanka… dün gece olanları bana anlat.” Gamze kahvesini eline aldı: “Hoca geldi… dikişleri kontrol etti… kanama varmış. Ama dönüşle olacak bir şey değil. Doktor açık açık söyledi.” Tülay kaşlarını çattı: “Ben de bunu düşündüm zaten. Nehir dönüp duracak hâlde değildi. Kesin… kesin Meryem bir şey yaptı.” Gamze iç çekti: “Ben de o kadından şüpheleniyorum. İçeri yalnız girdiler. Nehir bir şey demiyor ama gözlerinden anladım.” Tülay yumruklarını sıktı: “Nehire nasıl davrandığını biliyoruz. İçeride ne yaptığını da tahmin ediyorum.” Sonra Gamze’nin gözlerinin içine baktı: “Kanka… asla ama asla Nehir’i onunla tek başına bırakma. Meryem gelirse kapıdan ayrılma. O kadın sessiz sessiz kötülük yapıyor.” Gamze başını salladı: “Söz veriyorum. Nehir’i ona bırakmam.” Beraber odadan çıktılar. Gamze’nin Vedası – “Sen emanetimizsin” Odaya girer girmez Nehir gözlerini araladı. Gamze eğilip gülümsedi: “Benim gitmem lazım kızım. Ama merak etme… Buradan çıkana kadar gözümüz üzerindesin.” Tülay yanlarında duruyordu. Gamze sırt çantasını toplarken Nehir yavaşça sordu: “Gamze… gidiyor musun?” Gamze başını eğip Nehir’in saçlarını okşadı: “Burası sana emanet. Ve sen… bize emanet.” Sonra yanağına küçük bir öpücük kondurdu: “Yarın sabah yine gelirim güzel kız. Dayan, tamam mı?” Nehir zayıf bir gülümsemeyle: “Görüşürüz Gamze… çok sağ ol.” Gamze son kez dönüp baktı, sonra çıktı. Tülay’ın Sessiz Desteği Gamze gittikten sonra Tülay sandalyesini yatağa yakın çekti. “Söyle bakalım… iyisin değil mi?” Nehir başını salladı: “İyiyim Tülay… sadece biraz ağrım var.” Tülay dikkatle baktı: “Bir şey istersen hemen söyle. Ben buradayım.” “Tamam,” dedi Nehir sessizce. İçinde bir huzur vardı. Tülay’ın yanında kendini daha güvende hissediyordu. Öğlene Doğru – Dayının Ziyareti Saat 11:45. Kapı tıklandı. Dayı içeri girdi, yüzünde hem endişe hem sevgi vardı: “Kızım… iyi misin? Bir şeye ihtiyacın var mı?” Nehir gülümsedi: “İyiyim dayı. Geldiğin için sağ ol.” Dayı birkaç dakika başında durdu. Sonra: “Ben eve gidip bir duş alayım. Akşama yine gelirim.” Tülay başıyla selamladı. Dayı çıktı. Ama herkesin dikkati bir noktadaydı: Meryem Hanım gelmemişti. Ahmet Bey’in Ziyareti Öğleden sonra kapı tekrar açıldı. Ahmet Bey göründü. “Tülay, Nehir… bir ihtiyacınız var mı?” Tülay gülümsedi: “Sağ olun abi, şu an yok.” Ahmet Bey başını salladı: “Herhangi bir şeye ihtiyacınız olursa arayın. Ben şimdi işe geçeceğim ama akşam tekrar uğrarım.” Nehir: “Teşekkür ederim Ahmet Bey.” Ahmet Bey el sallayıp çıktı. Doktor Kontrolü – Ağrıların Sebebi Saat 15:20’de doktor tekrar geldi. Dikişlere baktı. “Hâlâ biraz kızarıklık var ama durum düne göre daha iyi.” Nehir ağrıyla yüzünü buruşturdu: “Hocam… canım yanıyor. Ameliyat yerim çok ağrıyor.” Doktor: “Sana bir ağrı kesici ve kas gevşetici versinler hemşireler der. Bugün biraz daha istirahat et.” Hemşire ilaçları verdi. Odada Sessiz Sohbet Doktor çıktıktan sonra Tülay sandalyesine yerleşti. Aralarında hafif bir sohbet başladı. Tülay: “Bu arada… sabah o cadı Meryem de gelmişti. Sözde seni merak etmiş.” Nehir gözlerini devirdi: “Kesin… öyledir. O merak etmez… sadece rol yapar.” Tülay derin bir nefes aldı: “Biz biliyoruz. Sen rahat ol. Onu tanıyoruz artık.” Nehir yastığına yaslanıp gözlerini kapattı: “İyi ki varsınız…” Tülay gülümsedi: “Sen de iyi ki varsın güzel kız.” Ve hastane odası, uzun zaman sonra ilk kez biraz huzur buldu. SESSİZ ADIMLAR, GİZLİ TEHDİTLER Öğleden sonra hastane biraz daha kalabalıklaşmıştı. Koridorda ayak sesleri duyuluyor, hemşireler odalara girip çıkıyordu. Kapı tıklandı. Dayı ve arkasında Meryem Hanım göründü. Dayı, içeri girer girmez: “Nehir kızım, biraz daha iyi misin?” diye sordu. Nehir hafif bir gülümsemeyle: “İyiyim dayı…” Dayı başını salladı: “Ben doktorla konuşacağım. Geceki kanamayı soracağım. Bir yere ayrılmayın.” Tülay: “Tamam dayı.” Dayı dışarı çıkınca odada sessiz bir hava oluştu. Meryem Hanım’ın Oyunlu İsteği Meryem Hanım, bakışlarını Tülay’a çevirip sahte bir gülümsemeyle: “Tülay… bana kantinden bir kahve getiriver kızım.” Tülay şaşırdı: “Ben mi?” “Evet ya… zaten oradan geçiyorsun. Hem ben de bir şey içeyim.” Tülay kibar ama kararlı bir sesle: “Ben Nehir’i yalnız bırakamam. Bir şey olursa… size zahmet olmasın diye yanındayım.” Meryem Hanım’ın yüzü bir anda gerildi. Ama hemen toparladı: “Kızım bak… Nehir uyuyor. Sen gidip gelene kadar ne olacak ki?” Tülay Nehir’e baktı. Nehir gözlerini kapatmıştı, ama uyumuyordu. Korkudan nefesini bile sessiz alıyordu. Tülay tereddüt etti. Meryem Hanım iyice bastırdı: “Hadi kızım, iki dakika sürmez. Ben duruyorum işte burada.” Tülay iç çekti: “Peki… hemen gelirim.” Ve yavaşça odadan çıktı. Kapının Kapanışıyla Başlayan Gölge Kapı kapanır kapanmaz Meryem Hanım’ın yüzü anında değişti. Yumuşak gülümseme bir anda yok oldu. Adımları ağır ve sertti. Yatağın yanına doğru yaklaştı. “Nehir…” Odanın içinde bile ürkütücü duyulan bir sessizlik vardı. Nehir kıpırdamadı. Gözleri hâlâ kapalıydı. Meryem Hanım sesini alçaltıp tısladı: “Ben senin uyumadığını biliyorum.” Nehir’in nefesi hızlandı. Ama gözlerini açmadı. Meryem Hanım yana eğildi, yüzünü Nehir’in kulağına yaklaştırdı: “Aç o gözlerini.” Nehir, hem korkudan hem mecburiyetten yavaşça gözlerini araladı. Göz göze geldiler. Meryem Hanım’ın bakışı buz gibiydi. Karanlık Sözler Meryem Hanım ellerini beline koydu, yaklaşırken yüzünde alaycı bir tebessüm belirdi. “Dün gece… o senin kokuşmuş evinde kaldık biliyor musun?” Nehir’in boğazı düğümlendi. “…Evet… biliyorum.” “Eve girdim… her yer pislik içindeydi. Biz de mecbur kaldık işte! Senin yüzünden!” Nehir gözlerini kaçırdı. Gözleri hafifçe doldu ama ağlamamaya çalıştı. Meryem Hanım bir adım daha yaklaştı. Bir adım… Sonra bir adım daha… Sanki üzerine yürüyordu. Sanki boğucu bir karanlık, Nehir’in üzerine doğru geliyordu. Nehir nefesini tuttu. Tam Meryem Hanım yatağın hemen yanına kadar, tehditkâr bir şekilde yaklaşmışken… Tam Meryem Hanım yatağın hemen yanına kadar, tehditkâr adımlarla yaklaşmışken… Odanın havası bir anda buz kesti. Nehir nefesini tutmuştu. Meryem’in yüzündeki gölge gittikçe büyüyordu. Ve—
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD