Yasak Yakınlaşma

1875 Words
Kışlanın disiplin dolu sessizliğinde Hakan planını uygulamak için sabırla bekliyordu. Kışladaki tüm binalar, koridorlar, ara yollar kısacası her köşesiyi avucunun içi gibi biliyordu. Gözleri revirde, büyük ardıç ağacının gölgesinde dikkat çekmeden oyalanıyordu. Öğle arası başlayınca, hemşireler, doktorlar birer birer revirden çıkmaya başladılar. Hakan, sabırla beklediği fırsatın yaklaştığını hissetti. Sessizce revirin arka kapısına doğru yol aldı. Böylece kimse onun içeri girdiğini görmeyecekti. Kapıya doğru hızlı adımlarla yaklaşırken kalbinin beklenti dolu heyecanlı atışını kontrol etmeye çalışıyordu. Kendini sakinleştirmeye çalışsa da, içindeki kavrulmuş arzuyu ve öfkeyi bastırmakta zorlanıyordu. Her şeyi doğru yapmalı, kimseye yakalanmamalıydı. Revirin arka kapısını sessizce açtı, içeri süzüldü ve Duru’nun odasının da bulunduğu koridora doğru yöneldi. İçeri sessiz ama kararlı adımlarla girip, kapıyı arkasından kapattı. Duru şaşkınlıkla odasına giren Komutan Alparslan’a baktı. Burada ne işi vardı? Neden kapıyı kapatmıştı? Gözleri iri iri açılırken, bir an hiçbir şey söyleyemeden kalakaldı. Hakan, üstünlüğünü hissettiren sert ve kendinden emin bir tavırla seslendi: “Şimdi, hemşire hanım...” Ona doğru yaklaştı ve Duru’nun ince bileğini sertçe kavradı. "Sana, kimin adam olduğunu göstereceğim,” dedi ve ani bir hareketle onu kendine doğru çekti. Duru’nun kalbi deli gibi atarken ona karşı tavrını korumaya çalışarak "Bana adam olduğunuzu böyle, üzerimde güç kullanarak, mı göstereceksiniz?" dedi. Hakan sesindeki o kendinden emin tonla, “Hayır" dedi ve onu sertçe kendine çekerken devam etti. "Böyle göstereceğim.” Hakan hiçbir uyarıda bulunmadan onu sert bir şekilde öpmeye başladı. Öpücük, beklenmedik ama ateşli ve tutkuluydu. Duru başta ona karşı koymaya çalışsa da onun dudaklarının insanı teslim alan tutkusu karşısında pes etti ve inleyerek ona karşılık vermeye başladı. Tam Hakan daha da ilerleyip onu kucaklamak üzereyken, koridorun ucundan yaklaşan ayak seslerini fark etti. Hakan, içgüdüsel olarak Duru’yu kapının hemen yanındaki köşeye çekti. Onu yüzüstü duvara yaslayıp, arkasına geçti ve “Sessiz ol!” diye fısıldadı. Gerçekten de az sonra kapı hafifçe aralandı. Burcu, yorgun bir tavırla kafasını içeriye uzattı. “Duru, yemeğe çıktın mı?” diye sordu. Kimseyi göremeyince hafifçe kaşlarını çattı. “Anlaşılan bugün beni ekmişsin,” dedi ve kapıyı kapatıp çıktı. Duru, kapının ardında sessizce beklerken, kalçalarına dayanan sertliği fark ederek şok oldu. İlk başta o sertliği komutanın silahı sanmıştı, ama hayır bu Hakan’ın silahı değildi. Onun sertleşmiş, devasa penisiydi! Bunu fark ettiği anda gözleri iri iri açıldı ve kalbi daha hızlı atmaya başladı. Demek ki komutan da ondan son derece etkilenmişti. Bu kadınlık gururunu okşarken oyunu kendi lehine çevirmeye karar verdi. Madem komutan Alparslan onu öperek üstünlüğü ele almıştı, şimdi onun sırasıydı. Kalçalarını ona doğru kaldırarak, hafifçe ona doğru ittirdi. Bu cesur ve beklenmedik hamle komutanın yeşil gözlerinin kocaman açılmasına sebep oldu ama ona tepki veremedi çünkü Burcu odadan yeni çıkmıştı. Komutan onun gittiğinden emin olduktan sonra, tehlikeli ve baştan çıkmıştı gözlerle ona baktı. "Çok tehlikeli bir oyun oynuyorsunuz, hemşire hanım." dedi sesi karanlık ve arzu doluydu. Kaşları hafifçe çatılmıştı ama yeşil gözlerinde serbest kalan bir arzunun alevi yanıyordu. Hakan bir anda Duru'yu kucakladı. Onu nefessiz bir şekilde öperken boynunu kavradı. Duru inleyerek dudaklarını araladı. Öpüşmeleri az öncekinden daha büyük bir tutkuyla devam ederken, Hakan Duru’nun tek bacağını kavradı ve bacağını beline sarıp onu sedyeye yasladı. Duru, onun sert erkekliğini daha net hissederek bu ani hamlenin etkisiyle inledi. Artık geri dönüş yoktu. Duru kadınlığına dayanan Hakan'ın sert ve iri penisini hissederek arzuyla titredi. O güçlü erkek onun arzusuyla sertleşmiş, onu arzulayarak ona sürtünüyordu. Hakan onun boynuna doğru eğildi. Boynunu öpmeden sadece sıcak nefesini onun boynunda gezdirerek diliyle boynunu yaladı. Duru arzuyla başını eğip boynunun iyice meydana çıkmasını sağladı. Hakan onun kulağına sıcacık bir fısıltıyla eğildi, "Seni istiyorum" dedi arzu dolu kısık bir tonda. Sonra daha tutkulu ve karanlık bir tonda devam etti. "Hem de hemen şimdi, burada." Duru bunu duyunca inleyerek onun boynuna sarıldı. Ne olursa olsun diye düşündü. O da Komutan Alparslan'ı istiyordu. Duru istekle kıvranırken ona baktı. Hakan’ın gözleri arzu dolu bir yeşile dönmüştü. Güçlü kolları onu sıkıca tutarken tekrar boynuna doğru eğildi, bacağını okşayarak kulak memesini ısırırken "Bakire falan değilsin, değil mi?" diye sordu. Evet onu istiyordu ama Duru son derece genç gözüküyordu. Kimsenin ilki olmak istemiyordu. Hele hele askeriyedeki bir revirde. Duru onun tereddütünü anlamıştı. Yüzünde beliren güven veren bir gülümsemeyle, "Hayır ve ben yetişkin bir genç kadınım" diye fısıldadı. Gerçekten de sonuncusu Alihan olmak üzere bir kaç erkekle uzun süreli ilişkileri olmuştu. Sevmeyi ve sevişmeyi hiçbir zaman tabu olarak görmemişti. Hakan bunu duyunca kendinden emin bir şekilde onun diğer bacağını da beline sardı. Duru'yu kucağına alıp sedyeye iyice yaslarken, dudaklarını yeniden onun dudaklarını buldu. Dili onun tatlı ve küçük dilini bulurken arzuyla hırladı. Bu kızın ağzı bu kadar ufaksa, girişi ne kadar ufaktır diye düşündü. Bu düşünceyle erkekliği arzuyla daha da sertleşti. Böyle bir kadınla sevişmeyeli yıllar olmuştu. Erkekliği onu almak için sabırsızlanıyordu. Duru ise ağzının içine haşince girip çıkan Hakan'ın güçlü diline karşılık vermeye çalışıyor, onun kendisini soluksuz bırakan hamlelerine karşı arzuyla inliyordu. Hakan'ın eli, Duru'nun hemşire gömleğine gitti ve onu tek hamlede çıkardı. Duru onun kucağında sütyeniyle kalırken arzuyla gülümsedi. Hakan onun küçük ve güzel göğüslerine baktı. İri eliyle onları kavrayıp sıkmaya başlayınca Duru inleyerek kafasını geriye attı. Hakan yüzünde hain bir sırıtışla " Yavaş ol güzelim, daha onları öpmeye baslamadım bile." diye hırladı. Duru ellerini geriye atıp hızla sütyenini çözdü. Hakan onun bu hamlesini görünce memnuniyetle gülümsedi. Demek ki o da kendisini dayanılmaz bir biçimde istiyordu. Hafiften çıkmış kirli sakalıyla onun beyaz tenine eğildi. Göğsünü ağzına alıp ucunu emmeye başladığında, Duru inleyerek elinin tersini ısırdı. Sesini kimse duymamalıydı. Bu tam anlamıyla bir skandal olurdu. Ama aldığı zevkin etkisiyle inlemeden durması da imkansizdi. Hakan'ın sakalları beyaz tenini çizerken, Hakan onun göğüs uçlarını ısırmaya başladı. Duru "Bunu bilerek yapıyor" diye düşündü. O, kendisini tutmaya çalıştıkça, Hakan onu daha da zorluyordu. Daha fazla dayanamayacaktı. Bir eliyle onun saçlarını avuçlarken diğer eliyle onun pantolonunun düğmesine uzandı. "Al artık beni, dayanamıyorum." diye inledi. Hakan tereddütlü bir fısıltıyla "Çok iriyim ve çok sertleştim, canını yakabilirim" diye fısıldadı anlayışlı bir arzuyla. Duru'nun içinde yükselen arzu bir kat daha alevlendi. Bir erkeğin hem bu kadar güçlü hem de bu kadar düşünceli olması mümkün müydü? Pantolonunun düğmesini açtığı elini merakla içine soktu. Onun erkekliğini kavrarken gözleri şaşkınlıkla açıldı. Emin olmak için eğilip baktı. Yanlışlıkla silahının kabzasını falan kavramamıştı değil mi? Hakan onun şaşkınlığını fark edip, çekici bir şekilde sırıtarak "Sana söylemiştim, çok iriyim." Duru sesindeki şaşkınlığı saklayamayarak "Ben... Ben sanmıştım ki..." Hakan onun göğüslerini sıkarken "Ne sanmıştım?" diye hırladı. Duru acı ve zevkin karışımıyla inlerken, "Yalan söylediğini sanmıştım" diye itiraf etti. Hakan bir an için onun gözlerinin içine baktı, "Ben yalan söylemem. Hiçbir zaman." Yüzünde keskin bir kararlılığın ve disiplinin izi vardı. Sonra Duru'yu kavrayıp sedyeye yatırdı. Onun üzerine çıkarken, sedyenin demirleri gıcırdadı. "İkimizi birden taşımaz" dedi Duru kaygıyla. O hafifti ama Hakan ağırdı. Hakan ayağa kalkıp onu sedyenin ucuna çekti. "O zaman böyle yaparız." dedi onun bacaklarını ayırıp arasına yerleşirken. Duru'nun üzeri zaten çıplaktı, Hakan onun pantolonunu da çıkardı. Artık karşısında sadece iç çamaşırıyla kalmış, bacaklarını açmış onu bekleyen çekici bir kadın vardı. Hakan aceleyle kamuflajının kalan düğmelerini de açtı ve pantolonunu indirdi. Baksırını da aşağı cekip erkekliğini çıkardı. Duru ona bakmaya bile çekinerek nefesini tuttu. Muhtemelen Hakan bugüne kadar gördüğü en iri ve kalın penise sahipti. Tamamını alabilecek miydi, bundan bile emin değildi. Hakan onu düşüncelerini okumuşçasına "Merak etme, hepsini alman için zorlamayacağım. " dedi. Duru derin bir nefes aldı. Hakan iç çamaşırını çıkarıp onu yavaşça oksamaya başladı. Onun sert ve pürüzlü eli kadınlığına her değdiğinde içinde birşeyler yeniden alevleniyordu. Duru kendini onu kaba ve sert ellerine doğru istekle kaldırırken, Hakan eğilip göğüslerini tekrar ağzına aldı. Onun olabildiğince çok tahrik olmasını ve ıslanmasını istiyordu. Öbür türlü canı çok yanardı. Onun küçük kadınlığının zevkten kabarmış, yumuşak dudaklarını okşarken, vajinasının girişinin çoktan sırılsıklam ıslaklandığını fark etti. O ıslaklığı yaydırarak baş parmağını tam o noktada hareket ettirmeye ve yavaşça daireler çizmeye başladı. Duru inleyek kendini iyice ona doğru kaldırdı. İçinde vahşi ve karşıkonulmaz bir tutku hızla yükseliyordu. Hakan açıkta olan sert erkekliğini kavradı. Kulağına eğilip "Bacaklarını iyice aç" diye emir verdi. Duru sedyenin ve pozisyonunun elverdiği ölçüde bacaklarını açarken Hakan aniden onun içine yüklendi. Duru onun devasa erkekliğini girişinde hissederken kendini tutamayarak acı ve zevk dolu bir çığlık attı. Hakan askerlerine emir verirken kullandığı sert ve otoriter ses tonuyla, "Sessiz ol, tüm askeriyeyi başımıza toplayacaksın" diye fısıldadı. Duru hızla kafasını salladı, sadece yaşadığı ani haz ve acı onu hazırlıksız yakalamıştı. Hakan kendini biraz geri çekip tekrar içine yüklenirken Duru bu sefer inlememek için dudaklarını ısırdı. Hakan bir kaç sefer daha böyle git gel yaptıktan sonra onun dar kadınlığının biraz daha gevşediğini ve kayganlaştığını hissetti. Zevkten kendinden geçmiş Duru'ya eğilip "Şimdi biraz daha derine gireceğim, canın acırsa söyle" diye fısıldadı. Duru şaşıracak "Hepsi bu kadar değil miydi?" diyince, Hakan tahrik olmuş ama keyifli bir ses tonuyla, "O sadece başıydı güzelim" dedi. Geri çekilip Duru’nun içine ama bu sefer daha derine yüklenirken Duru bir anlığına nefesinin kesildiğini hissetti. Yaşadığı şey acı değildi. İnanılmaz bir doluluk hissiyle birlikte kadınlığının sonuna kadar gerilmesiydi. "Hakann" diye inledi bu hissin etkisiyle nefes nefese. Hakan durdu, hareket etmeden onu bekledi. Alışacaktı. Duru'nun, boynuna sıkıca saplanmış tırnakları biraz olsun gevşeyince onun alışmaya başladığını anlayarak içinde tekrardan hareket etmeye başladı. Hala erkekliğinin tamamını kullanmıyordu ama bu kadarı bile zevk alması ve zevk vermesi için fazlasıyla yetiyordu. Duru, içindeki kaba erkekliğin yarattığı gerilim ve doluluk hissiyle yeniden yükselmeye başlarken çevresindeki her şeyin silindiğini hissetti. Ne askeriye, ne revir, ne yakalanırsa olacaklar... Herşey yok oluyordu. Sadece bedenine çarpan güçlü bedenin ve içindeki devasa erkekliğin zevk dolu hissi kaldı. Onun kendisine daha hızlı çarpmasını, içindeki zevkin volkan olup patlamasını isteyerek ihtiyaçla inliyordu. Bu ihtiyaçla inlerken Hakan'ın ona ısrarla bir şey sorduğunu fark etti. Onu duymuştu ama anlamamıştı. Çünkü aldığı delice zevkle kendinden geçmişti. Hakan güçlükle hakim olduğu bir sabırla, son kez "Korunuyor musun?" diye sordu ve "İçine boşalabilir miyim?" devam etti. Duru, bu kez anlamıştı. Ama konuşabilecek gücü yoktu. Evet anlamında hızlıca başını salladı. Bu cevapla birlikte Hakan'ı hareketleri daha da sertleşti. Altlarındanki sedye Hakan'ın her vuruşuyla şiddetle sallanırken, Duru dünyadan kopmuş, aldığı zevkin etkisiyle tırnaklarını Hakan'a geçirmiş, onu ihtiyaçla kendine çekiyordu. Hakan giderek daha sert hareketlerle ona girip çıkarken, altlarındaki sedye kırılacakmışçasına gıcırdıyordu. Ama ne sedye ne de başka hiçbir şey Duru'nun umrunda değildi, patlamak üzereydi. Üzerindeki güçlü erkeğin baş döndürücü kokusu, sert hareketleri ve iri penisi... Her şey onu zevk dolu bir uçurumun kenarına getirmişti. Hakan erkekliği ihtiyaçla zonklarken hırlayarak dişini sıktı. Artık dayanamayacaktı, patlamak üzereydi, bunu hissedebiliyordu. Tam o sırada altındaki ince bedenin kasılarak, penisi etrafında dalgalandığını hissetti. Duru geliyordu. Son bir güçle ona yüklendi, Duru'nun tutmaya çalıştığı çığlığını duydu ve kendini bıraktı. Tüm gücüyle patlayarak onun içini doldurmaya başladı. İri erkekliği tüm sıcaklığını onun içine boşaltırken Duru aldığı zevkin etkisiyle kasılmış, gözleri kapanmıştı. İkisinin de soluk soluğa kalmış bedenlerinde ince ter damlacıkları belirirken, kendilerine gelmeye çalışıyorlardı. Bir süre sonra Hakan erkekliğini kavrayıp onun içinden yavaşça çıkarken, onun dar kadınlığının erkekliği etrafında nasıl da genişlediğine hayranlıkla baktı. Erkekliğini onun içinden çıkardıktan kısa bir süre sonra menisi onun kadınlığının ince ve kızarmış dudaklarından sızmaya başladı. Çok güzeldi. İçinde ona yeniden sahip olmaya yönelik bir arzu büyürken "Hayır" diye düşündü. İlk seferi bile çok yanlış ve tehlikeliyken, ikinci sefer bunu yapamazdı. Ama burada kalırsa ona karşı koyamayacağını biliyordu. Aceleyle toparlanıp pantolonunun düğmelerini ilikledi. Hiçbir şey olmamış gibi kamuflajını düzeltti. Onu gören Duru da toparlanma ihtiyacı hissederek, pantolonunu giydi. Hızla sütyenini takıp, üzerine beyaz üniformasını geçirdi. Hakan ona sert ve tutku dolu gözlerle son bir kez bakıp odadan çıkarken, Duru hâlâ sedyede kendine gelmeye çalışarak nefes nefese düğmelerini ilikliyordu.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD