5.Bölüm

1416 Words
Meyra Büyük babam, alzheimer teşhisi konmadan önce, şirket hisselerini eşit olarak babam Onur, amcam Kudret, abim Çağlar, Özge ve benim aramda eşit şekilde dağıttı. Çağlar tuhaf bir şekilde öğretmen olmak istediğinde %15 hissesini bana verip kendi yoluna gitti. Şimdi doğuda bir okulda öğretmenlik yapıyor. Ayşen anneme kanser teşhisi konup, rahmini aldırdıktan sonra, babam %10 hissesini bana devretti ve karısıyla birlikte Şile'de bir çiftlik evine yerleşti. Görüyorsunuz ya, bu ailede herkes bir şirket yönetecek kadar soğukkanlı olduğumun farkındaydı. Amcam ve görgüsüz karısı dışında... Şirketin en büyük hissedarı bendim ve onların bu konuda yapabilecekleri hiçbir şey yoktu. O istemedikleri küçük kız şimdi sürünün alfasıydı. Onlara layık gördüğüm kadarıyla yaşamaktan başka şansları yoktu. Bu yüzden şu an Kudret amcamın karşıma geçmiş ağzından köpükler saçarak bağırıyor olmasını zerre kadar umursamıyordum. "Kendi başına iş yapamazsın Meyra!" "Yaparım!" dedim bir kez daha, oldukça sakin bir şekilde. "Ben bu şirketin genel müdürüyüm. En yüksek hissedarıyım. Bilgisayarlardan senin kızından çok daha iyi anlamamın yanı sıra grafik tasarımı eğitimine ve İtalyan ortaklarımızla anlaşabilmemiz için gereken dil bilgisine sahibim. Modadan senden daha iyi anlamama ek olarak, senden zevkliyim de. Projenin bütçe hesaplarıyla ilgilenecek kadar ön muhasebe bilgim de var. Ve sen amcacım, benimle baş edebilecek kadar zeki değilsin. Başka sorun?" Kudret amcamın yüzü kıpkırmızı olmuştu. Bana verecek zekice bir cevabı yoktu. Zaten ondan böyle bir performans beklemiyordum da. "Neden bir anda tasarım kısmıyla ilgilenmeye karar verdin ki zaten? Senin işin idari işlerle amca, kendi işine bakarsan mutlu olurum ve senin de başın ağrımaz." Neden bu projeye bu kadar kafayı taktığını bilmiyordum. Asla umurunda olmayan işlerdi bunlar. Öyle kalmasını da tercih ederdim... O ve karısının ayakaltında dolanması hiçbir zaman iyiye işaret olmamıştı. Bir şeyler çeviriyordu ya... Neyse, ne yaptığıyla ilgilenmiyordum. Bu proje benimdi. Genelde sadece en son aşamada yer alır ve projeyi onaylayıp onaylamadığıma karar verirdim; ancak bu sefer işler farklıydı. Bu projede ben ve Doruk Karan birlikte çalışacaktık... Dün gece bu fikir aklıma gelir gelmez proje dosyasını ona atmış, sabah da Damla'ya şirkete gelir gelmez onu odama göndermesini tembihlemiştim. Mesajım gerine ulaşmış olacak ki bir dakika sonra kapı çaldı ve Doruk Karan elinde proje dosyasının bir örneğiyle odama girdi. "Günaydın Doruk Bey, hoş geldiniz," dedim yüzümde keyifli bir gülümsemeyle. "Tanıştırayım. Amcam, Kudret Acar, dün sizinle iş görüşmesine katılamayan idari işler müdürümüz. Amca, bu da Doruk Karan, yeni grafikerimiz ve pazarlamacımız. Tanışma faslı bittiğine göre çıkabilirsiniz Kudret Bey." Kudret amcamın yüzünün rengi hâlâ yerine gelmemişti. Şu haliyle bana ne kadar büyük bir zevk verdiğini bilse, belki de öfkesini daha iyi gizlerdi. Neyse ki o kadar zeki değildi. Doruk'a bir kez bile bakmadı ve kapıyı arkasından çekip çıktı. Kapı kırılmadığı sürece ilgilenmiyordum. Doruk'a döndüm ve yüzüme güzel bir gülümseme yerleştirerek elimle ona oturmasını işaret ettim. "Görüyorum ki dün gece mailimi almışsınız Doruk Bey," diyerek hemen konuya girdim. "Evet aldım," elindeki dosyayı gösterdi. "Ve hazırlıklı geldim. Dün gece yatmadan önce gönderdiğiniz proje dosyasının üzerinden bir kez geçme fırsatım oldu." "Bu çok iyi, işinize ne kadar önem verdiğinizi gösteriyor. Şimdi, bu projede İtalyan bir giyim firmasıyla çalışıyoruz. Reklam filmi, billboardlar, gazete ve dergi afişleri için birlikte çalışacağız. Tüm bunları yaparken planladıkları katalog tasarımıyla paralel olarak ilerlememiz gerekiyor. Katalog tasarımlarının taslakları dosyada yer alıyor." Dosyayı elime aldım ve katalog tasarımlarının olduğu bölümü açarak ayağa kalktım. Tasarımları incelerken, bir yandan da Doruk'a doğru ilerledim ve karşısındaki koltuğa oturarak, kısa kalem eteğime meydan okurcasına, bacak bacak üstüne attım. Öne eğilip, tasarım kısmı açık kalacak şekilde dosyayı Doruk'un önüne koydum ve yavaşça tekrar arkama yaslandım. "Bu projede, siz ve ben birlikte çalışacağız Doruk Bey," dedim kollarımı göğsümde kavuşturarak. "Sizin de dediğiniz gibi grafik tasarımıyla, pazarlama reklamcılıkta her zaman birlikte çalışmıştır. Sizin grafik tasarımı ve pazarlama eğitiminiz, benim grafik tasarımı ve yönetim becerilerim bu çalışmada oldukça işimize yarayacak. Ayrıca proje moda sektörüyle alakalı olduğu için, bizzat kendim ilgilenmemin daha iyi olacağını düşünüyorum." "Yoksa siz de mi grafik tasarımı mezunusunuz?" "Hayır, ben bilgisayara mühendisiyim. Büyük babam da öyleydi. Bu yüzden torunlarını bilgisayarlar konusunda uzman olarak yetiştirdi. Aile geleneği gibi bir şey... Ne yazık ki sadece ben ve kuzenim..." Neden bunları anlatıyordum ki şimdi? Ona neydi? Hızla toparlandım ve kendime geldim. Ona kendimi böyle açmam iyi değildi. Ne kadar gizemli olursam, o kadar iyiydi benim için. O kadar güvenliydi... "Neyse, biz işimize dönelim," dedim ve tekrar masama dönüp proje ile ilgili bilgileri bilgisayarımdan açtım. Öğleden sonra proje sahibi firmayla bir toplantımız vardı ve ben öğlen arasına kadar Doruk'u gözümün önünden ayırmayacaktım. Varlığımı unutamayacağı şekilde aklına kazınmak istiyordum. Böylece onunla oynamak daha eğlenceli olacaktı. Geceleri gözünü kırmadan beni düşünecek ve bir tek beni arzulayacaktı. Bense zamanı geldiğinde ondan istediğimi alacak ve geriye dönüp bakmayacaktım. Öğlen arası geldiğinde gitmesine izin vermem gerekmişti. Çünkü öğlen yemekli bir toplantım olacaktı. Bu yüzden "Öğleden sonra toplantıda görüşürüz Doruk Bey, şimdilik gidebilirsiniz," dedim ve bakışlarımı bir saniye bile üzerinden çekmedim. "Elbette Meyra Hanım. Şimdilik gidiyorum. Daha sonra görüşmek üzere..." Vay! Demek oyuna dahil olmaya karar vermişti. Ateşe ateşle karşılık veriyordu. Bu hoşuma gitmişti. Daha önce bana karşılık veren hiç olmamıştı. Doruk eşyalarını toplarken, ben de bilgisayardan hızla programıma göz attım. Dosyayı eline aldı ve çıkma için ayağa kalktı. Sonra, bir anda, aklına bir şey gelmiş gibi durdu. "Meyra Hanım, bilginiz olsun diye söylüyorum, blöfünüzü görüyor olmam, onu yediğim anlamına gelmez." Ah! Demek sandığımdan akıllıydı bu adam; ama hâlâ benim karşımda hiçbir şansı yoktu. Keyifle gülümseyerek arkama yaslandım. Bu oyun gittikçe daha da eğlenceli oluyordu. "Vay vay. Hem yakışıklı hem zeki... Az bulunan adamlardansınız demek." "Öyle de diyebiliriz..." "Peki," dedim ve bir saniye için durup yüzünü inceledim. Yine hiçbir ifade yoktu. Nasıl oluyor da duygularını böyle iyi saklıyordu? "Neden salağa yattığınızı sorabilir miyim? Blöfümü yemiş gibi davranmanızın özel bir sebebi var mı?" Güldü. Akıllıca bir cevabı vardı. Bu dünyada akıllıca cevabı olan bir adamdan daha çekici ne vardı ki zaten? "Belki de bu oyundan en az sizin kadar zevk alıyorumdur?" İşte bu kesinlikle duymak istediğim bir cevaptı. Karşılık veriyordu. Ah, yalvardığını görmek çok güzel olacaktı. Doruk Karan arkasını dönüp odamdan çıktı. Bense onun bana yalvaracağı anları hayal edip, keyfime keyif kattım. Doruk Meyra'nın odasında çıktığımda, yüzümde engel olamadığım bir gülümseme vardı. Sanırım ilk defa istifa etmeyeceğim bir iş bulmuştum kendime. Meyra Acar'ı ve onun kedi fare oyununu bırakıp gitmeye hiç ama hiç niyetim yoktu. Elimde proje dosyası, yüzümde keyifli bir gülümseme ile birlikte masama doğru ilerlemeye başladım. Bugün ne kadar da güzel bir gündü böyle? "Doruk?" Arkamdan gelen şaşkın sesle birlikte döndüm ve gözlerimle sesin sahibini aradım. "Özge?" Müstakbel yengem, iş yerimdeydi ve bana bakıyordu. Bu şans değil de neydi? "Ne işin var senin burada?" diye sordu şaşkınca. "Burada çalışıyorum, sen?" Onun neden burada olduğunu bilmiyordum; ama her nedense, iyi ki buradaydı. Eymen'le Özge'nin nikah şahidi olmama çok az kalmıştı. Tamam, biraz hızlı gittiğimin farkındaydım; ama Eymen'di bu. Evlenmeden bırakmazdı... "Ben de burada çalışıyorum!" "Gerçekten mi?" Anamın karnından çok yakışıklı doğmamdan belliydi zaten bu kadar şanslı olacağım. Allah vergisiydi işte. Şans hep benden yana oluyordu. "Evet... Bilgi işlem departmanındayım ben. Sen az önce Meyra ablamın odasından çıktığına göre proje katında olmalısın?" Kim? "Meyra ablan mı?" "Evet, kötü kurt Meyra Acar benim kuzenim olur; ama sen onun hakkında söylenen hiçbir şeye inanma. Aslında çok iyidir. Sadece yaşadıkları onu böyle olmaya zorladı." Vay vay... Demek küçük şeytanımızın zorlu bir hayatı olmuştu. Onu çözme fikri daha cazipleşti bir anda gözümde. "Bir dakika! O zaman senin baban da..." "Evet, Kudret Acar; ama bunu bilmiyormuş gibi yaparsan sevinirim. İnsan kendi ailesini seçemiyor ne yazık ki." Demek ki bu Kudret Acar sorunlu bir tipti. Özge gibi bir kız babası hakkında böyle konuşuyorsa, bir sorun olduğu kesindi. Hem, yengem ne derse o! "Tesadüfün böylesi gerçekten... Akşam Eymen'e anlattığım da çok şaşıracak. Eymen'i hatırlıyorsun değil mi?" "Evet, çok yakın arkadaştınız değil mi?" "Öyle..." Ve çok yakında siz de çok yakın olacaktınız. Eymen oğlum bana çok fena borçlandın. Bu kıyağımı da unutmazsın artık. "Baksana, bana numaranı versene? Birlikte bir şeyler yaparız sonra belki, ne dersin?" Birlikte... Ben, Özge ve Eymen... Belki benim sonradan bir işim filan çıkabilir ve onları yalnız bırakabilirdim. Kesin bir şey diyemiyordum tabii... "Nu-numaramı mı? Benim numaramı mı?" "Tabii... Başkasının numarasını niye senden isteyeyim ki? Öyle biri miyim ben?" "Ha-hayır... Be-ben... öyle demek istemedim. Şey..." Bu çekingen halleri oldukça komikti. Eymen için mükemmeldi bu kız. Eymen hiçbir zaman fazla dikkat çekici kızlardan hoşlanmamıştı. Hep en saf, en çekingen olanları seçerdi kendine. Birilerinin ilki olma fikri hoşuna gidiyordu. Dedim ya, tam bir umutsuz romantikti. "Dur, sakin ol. Şaka yapıyordum. Ee? Numaran?" "Tabii, hemen..." Hızla telefonunu cebinden çıkardı ve numaramı kendi telefonuna kaydedip beni çaldırdı. "Tamam o zaman. Sonra görüşürüz," dedim ve yanından ayrıldım. Ben hafta sonu ne yapardım bilmiyordum ama, Eymen Polat ve Özge Acar'ın planları hakkında çok harika tahminlerim vardı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD