Bölüm 8: Gölgelerin Ardındaki Yüz ve İç Savaşlar Ali'nin uyarısı, konağın nemli taş duvarlarına sinmiş, havaya keskin bir tehdit kokusu karıştırmıştı. Artık her çatırtı, her fısıltı, Sahra'nın kulaklarında "hazırlıklı ol" çağrısına dönüşüyordu. Devran'ın salondaki adımları bir miğfer gibi ağırdı, kapılar bir daha açılmamak üzere kapanıyor gibi sert çarpıyor, hizmetkârların bakışları daha anlamlı, daha ürpertici geliyordu. Fakat bu gergin bekleyişin ortasında, beklenen büyük patlama bir türlü gelmiyordu. Bu sessizlik, gerilimi katlanılmaz bir hale getiriyor, her anı zehirli bir ihtimalle dolduruyordu. Sahra, kendini bu kasvetli havadan kurtarmanın yolunu Elif ve Zeynep'e adayarak buldu. Onlara okuma yazma öğretmek, İstanbul'un uçsuz bucaksız maviliklerinden, trenlerin tek düze ritminden,

