1. Bölüm

480 Words
Bölüm 1:Karşılaşma Hayat Sahra için her zaman acımasız olmuştu. Daha çok küçük yaşlarında yetimhaneye bırakıldığında, her şeyin kötü ilerleyeceğini zaten biliyordu Sahra. Ancak asıl beter şeyler daha yeni başlıyordu... Çünkü her şey, Mardinli kocası Behram’ın ölümüyle başladı. İstanbul'dan, Mardin’e aile ziyaretine geldiklerinde aniden kalp krizi ile kocasını kaybetmişti. Şimdi ise daha kocasının yası bitmeden, kayınpederi avluda herkesin içinde onu karşısına aldı. Konak, ağır bir tütün kokusu ve daha ağır bir baskıyla doluydu. “Anlayışla karşılamanı istediğimiz bir karar var, gelinim,” diye başladı Halit Ağa, sesi duvarlara çarpıp geri dönüyordu. “Bu evde adet böyledir. Kimse boşta kalmaz. Sen de artık bizdensin.” Sahra, kanepede sanki küçülmüştü. Yüreği hızla çarpıyor, içine bir korku düşüyordu. “Madem kocan öldü, seni sahipsiz bırakmayız. Ve Devran...” diye devam etti yaşlı adam, bakışlarını Sahra’dan kaçırarak. “Behram’ın kardeşi. Bu konağın sözü geçen ağası. Onunla evleneceksin. Aile birliğimiz böyle korunur.” Sahra’nın dünyası bir anda tepetaklak oldu. “Kayınbiraderimle mi?” Ayağa fırladı, yüzü bembeyaz olmuştu. “O... O evli!” diye haykırdı sesi titrerken. “Mehtap var! Bir de kızları... Bu ne saçmalık? Kocamın, Devran’ın öz kardeşinin toprağı daha soğumadı! Ne diyorsunuz siz? Ağzınızdan çıkanı kulağınız duyuyor mu?” Halit Ağa’nın yüzü sertleşti. “Mehtap şu an hasta ve erkek evlat veremeyecek halde. Bu konak yeni bir hanım bekliyor. Bu, ailenin kararı.” “BENİM KARARIM NE?” diye isyan etti Sahra, gözlerinden yaşlar boşanırcasına. “Ben bir mal mıyım? Beni kimseye, hele ki kayınbiraderime, emanet edemezsiniz! İstanbul’a dönüyorum!” “O kapılar sana kapalı, gelinim,” dedi Halit Ağa soğuk ve sert bir tonla. “Artık buradasın.” Tam o sırada Halit Ağa’nın sadık uşağı Numan geldi. “Ağam, Devran Ağam sizi bahçede bekliyor. Özel konuşacakmış.” Halit Ağa başıyla onayladı. Sonra Sahra’ya baktı. “Düşün, gelinim. Akıllı ol.” Diyerek odadan çıktı, Sahra’yı şok ve öfke içinde bırakarak. Demek ki babası önce onunla, sonra oğluyla özel olarak konuşacaktı. Bu, ona biraz zaman vermişti. Tek başına kalan Sahra odasına çıktı, zihninde fırtınalar esti. Kocasının yüzü, İstanbul’daki hayatının özgürlüğü gözlerinin önüne geldi. Bu korkunç kaderi asla kabul etmeyecekti. Ölmüş kocasının kardeşi... Bu, her şeyin ötesinde bir ihanetti. Yeter! Daha fazla duramazdı. Hiçbir şey düşünmeden, sadece kaçmak için içgüdüsel bir dürtüyle odadan fırladı. Uzun, loş koridorlardan, kimseye çarpmadan, ayak seslerini taşlarda yankılanarak koşuyordu. İri, oymalı konak kapısına doğru son bir hamle yaptı. Özgürlük oradaydı, sokağın ötesindeydi! Kapıyı iki eliyle itti, dışarı fırlamak kendini atmak üzereydi ki, tam o anda karanlık ve heybetli bir siluetle göğüs göğüse çarpıştı. Çarpışmanın şokuyla geri sendeledi, nefesi kesilmişti. Çarptığı kişi onun düşmemesi için belinden kavradı ve sıkı sıkıya tuttu. Korku ve panik içinde başını kaldırdı. Ay ışığının cılız ışıltısı, çarpıştığı adamın yüzünü aydınlattı. Sert çizgiler, buz gibi ela gözler ve yüzünde bomboş bir ifade... Bu, yıllar önce düğününde uzaktan gördüğü ama şimdi korkunç kaderi olarak karşısına çıkan adamdı. Devran Ağa’ydı. Ve şimdi, tam da kaçmaya çalıştığı eşikte, önünde dikiliyordu.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD