‘’Efendim düğün ne zaman?’’ , ‘’Nerede yapacaksınız?’’ , ‘’Ne zaman tanıştınız?’’ soruları duysalar da Jay Redmond’un korumaları hemen etraflarını sardı. Çember oluşturup ilerde duran Range Rower ‘a doğru sürüklercesine Alesia’yı , Jay’in götürmesine yardım ediyorlardı. Jay , Alesia’nın elini öyle sıkı tuttu ki Alesia kendini çekiştirerek götüren adamın elini tutmasına baka kaldı. Sadece birkaç dakika içinde yaşadıkları yüzünde ki şaşkın ifadeden anlaşılıyordu ancak herkes bunu evlilik stresi olduğunu düşünecekti. Sadece bir an olsun yüzüne baktığında adamın aslında bu durumdan pek de hoşnut görünmediğini hissetmişti. Sonra gözlerini yeniden sıkıca tutulan eline çevirdi ve yol sanki hiç bitmiyormuşçasına yürümeye devam etti. Arabaya geldiğinde, Alesia kendisi için açılan kapıdan içeriye nazik bir şekilde Jay’in desteğiyle oturdu. Kapıyı hızla kapatıp sürücü koltuğuna oturdu. Resmen kaçırılırcasına hızla oradan uzaklaştılar. Alesia yolda bir süre ilerdikten sonra niye bindiğini düşündü. Binmemek gibi bir şansı yoktu korumalar etrafındaydı ve Jay’in elleri uçup gitmesini istemezcesine sımsıkı sarmıştı. Şimdi ise biraz önce yaşadıklarının şaşkınlığını Alesia atlatmaya başlayınca vücudunu kaplayan öfkeye daha fazla direnemedi.
‘’Sen nereye götürüyorsun beni.’’ diye bağırmaya başladı biranda. Sürücü koltuğunda ki az önce hayatını tamamen çıkmaz bir yola sürükleyen bu yabancı adama.
‘’Seni kaçırıyorum.’’ dedi Jay kahkaha atarak. Sadece bir saniye gözü kadının yaşlarla dolan gözlerine baktı. Asla nasıl bir bela açtığının farkında değildi. Alesia’nın hayatının en güzel gününü nasıl kabusa çevirdiğinin de. Alesia Mina bugünün böyle biteceğini söyleseler asla inanmazdı. Bu bir kabussa hemen uyanmak istiyordu.
‘’Ben gülmüyorum çabuk beni indir yoksa seni ‘’ dedi Alesia. Hayatında hiç kimseyi tehdit bile etmemişti nasıl bir cümle kuracağını bilemez bir şekilde kelimesi yarıda kesildi. ‘’Seni. Seni dava edeceğim. Evet senden şikayetçi olacağım.’’ dedi Alesia. Jay başını yanında oturan kadına doğru çevirdi. Gerçekten öfkeli olduğu her halinden anlaşılıyordu. Alesia eli ile başını ovuyor bir yandan da söylenerek konuşmaya devam ediyordu. ‘’ İndir beni diyorum. Hey kime diyorum.’’ diyordu. Ancak Jay’in onu duymadığı veya duymazdan geldiği her halinden belliydi. Öyle öfkeliydi ki başında ki ağrı tüm bedenine yayılmaya başlamıştı. Jay radyonun sesini sonuna kadar açıp büyük bir süratle arabayı sürüyordu. ‘’Hem beni kaçırıp hem de böyle süratle araba kullanarak ölmemizi mi sağlayacaksın. Sana diyorum Bay Jay Redmond.’’ dedi Alesia. Sesi net ve kendinden emindi. Jay ne yaptığını bilmiyor kafasında hiçbir fikir olmadan öylece arabayı sürüyordu. Aslında kadının bahsettiği hız Jay’in normal araba kullanmasıydı. Kafasını ancak bu hız limitlerine çıkınca boşaltabiliyordu. Alesia çığlık atmaya başlayınca Jay bir anda arabayı sağa doğru hızla gidip boş bir arazi gibi bir yerde ani bir frenle durdu. Alesia Mina birkaç saniye öylece donup kalsa da, hiç zaman kaybetmeden hızla arabadan indi. Elbisesini bir eliyle tutup koşmaya başladı. Yanından hızla geçen arabalara ‘’Bana yardım edin. Durun’’ diye bağırıyordu ancak arabalar bu otoban gibi yolda durmuyor karanlıkta kimse onu fark etmiyordu bile. Jay Redmond, topuklular ile hızlı hareket edemeyen bu kadına tempolu bir şekilde yürüyerek bile ulaşmayı başarmıştı bile. Alesia Mina’yı öyle güçlü tuttu ki kolundan iki kolu Jay’in göğsünün üzerinde hapis olmuştu adeta. Elbisesi rüzgar ve kendisini böyle güçlü çeken kolların etkisiyle uçuştu.
‘’Bırak beni dedim sana’’ dedi Alesia bileklerini sıkıca kavrayan adama. Ancak Jay Redmond donuk gözlerle bakmak dışında hiçbir karşılık vermiyor sadece bir yere gidemeyeceğini gösterircesine kadının sakinleşmesi için tutuyordu. Alesia kendini kurtarmak için mücadele etse de çabası boşunaydı. Jay için bu itişler. Alesia bağırıyor, ağlıyor, isyan eden cümleler sarf ediyordu Bir süre sonra artık Alesia Mina’da vazgeçmişti öylece durdu. Adeta teslim oldum der gibi bırakmıştı tüm mücadelesini.
‘’Sakinleştin mi?’’ dedi adam gözleri direk Alesia’nın gözlerinin içine bakarak. Alesia hiçbir şey demeden sadece başıyla onay verircesine salladı. Adam yavaşça ellerini bollaştırdı ve sonunda iki kolunu yanlara doğru nazikçe bıraktı. Alesia itiştirmenin etkisiyle bileğinde ki acıyı hissedince bir eliyle diğer bileğini ovmaya başladı. Tam o sırada yanağında sıcak bir elin dokunuşu ile başını kaldırdı. Ağladığını o ana kadar fark etmemişti ve bu ağlamasına sebep olan adam şimdi gözyaşlarını siliyordu.
‘’Ben.. ‘’ dedi ancak cümle devam etmedi. İçten bir cümle olduğu kelimenin ağzından çıkarken ki ses tonundan belliydi. Jay elindeki sıcak gözyaşı damlasının onun buz kalbini bu kadar hızlı ertimesinin şaşkınlığındaydı. Dudaklarını ağlamasını durdurmak için sıkan kadın erkekliğini harekete geçiriyordu. Bu tanımadığı kadın kadar şaşkındı aslında. Bir anda görmüş ve tüm ayarlarıyla oynamıştı.
‘’Seni evine bırakacağım. Şimdi arabaya gidiyorum. Sakinleştiğinde gel.’’ dedi Jay Redmond ve başka bir şey demeden öylece dediği gibi arabaya doğru yürümeye başladı. Biraz daha durursa yeniden dudaklarını yeniden dudaklarıyla birleştirecek ve bu sefer kimse onu durduramayacaktı. Bu inanılmaz bir çekimdi. Arabaya doğru yürürken istemsizce biraz önceki öpüşmenin etkisiyle dudağına dokundu.
‘’Jay Redmound saçmalama bakir bir adam gibi davranıyorsun!’’ dedi kendi kendine. Alesia o sırada adamın tüm düşüncelerinden uzak kendi içi içini yiyordu. Bu kadar mıydı yani? Tüm bu saçmalıklar ne olacaktı. Bir açıklama bile yapmadı. Evleneceklerini söylemişti. Aşık olduğundan bahsetmişti. Her şeyden önemlisi onun ilk öpücüğünü çalmıştı. Korkutmuştu. Ağlatmıştı. Şimdi ise hiçbir şey olmamış gibi yine kendisi yönetiyordu. Alesia Mina dik başlılıkla onu arabada bekleyen adama baktı bir süre sonra sırtını arabaya döndürdü. Yürümeye başladı. Koşmuyor, acele etmiyordu sadece yürüyordu. Arabanın karanlıkta aydınlattığı ışık alanı gittikçe kendini karanlığa bırakıyordu. Peşinden gelmiyordu Jay ama gitmiyordu da. Alesia Mina hayatını bir anda altüst eden bu adamın dediğini yapmayacaktı. Yürürken karanlık iyice etrafını sarmıştı. Elbisesi gecenin esintisi ile üşümesini sağlamıştı. Telefonu ve çantası muhtemelen korumalar onları götürürken düşmüş olmalıydı. Arabada mı kalmıştı yoksa? Şuan geri dönemezdi. Elbet biri ona yardım edecekti. Şimdi Layla’yı arayabilseydi hemen konum atıp onu buradan alabilirdi. Yoldan gecen arabalar öyle süratle yanından geçiyordu ki kimsenin onu görmediğinden emindi. Biraz ilerde bir yol lambası aydınlatıyordu her yeri orada durursa elbet birinden yardım isteyebileceğini düşündü. Oraya doğru yürürken yanından hızla Range Rower geçti. Bu Jay Redmond’du. Ne beklenebilirdi ki. Tam ona yakışan bir hareket. Haberlerde çıkan hakkında yazılan herşey kesinlikle doğru olmalıydı. Bu kadar kısa bir zamanda Alesia bunu anlamıştı. Alesia Mina artık korkudan daha fazla ağlamasını bastıramıyordu. Ayakkabılarını ayağından çıkardı. Hızını yavaşlatmalarına daha fazla izin veremedi. Burada biraz daha kalmak istemiyordu. Birinin telefonunu alıp hemen Layla’yı aramalıydı. Alesia ışığın olduğu yere ulaştığında biraz bekledikten sonra yine bir araba sesi geldi kısa bir süre sonra arabayı görür görmez yola koştu. Tüm gücüyle bağırıp arabayı durdurdu. Alesia Mina’nın önünde duran araba yavaşça siyah pencereyi indirdi. İki adam ilgiyle gözlerini dikmiş Alesia’yı baştan aşağı süzmüştü. Alesia bu bakışın pek masum ve iyi niyetli olmadığını hemen anlamıştı.
‘’Size nasıl yardımcı olabiliriz bayan?’’ diye sordu camı indiren adam. Sürücü koltuğunda ki adam eğilip Alesia’nın vereceği cevabı duymak ister gibi baktı. Alesia gerçekten şimdi soğuktan değil korkudan titreyen bedeninin farkındaydı.
‘’Ah hayır. Ben zaten arkadaşım gelecek onu bekliyorum.’’ diyebildi. Yalandı. Onlara tek olmadığını göstermek ister gibi bu yalan en mantıklısı gelmişti.
‘’Az önce sanki yardım ister gibi bağırıp işaret ederek bizi durdurdunuz. Biz mi yanlış anladık?’’ dedi adam yalanına inanmayarak. Alesia hayatında çok yalan söyleyen biri olmamıştı bu yüzden şuan ne demesi gerektiğini bilmiyordu. Şöför kapısı açıldı ve uzun boylu, iri yapılı bir adam aşağıya indi. Alesia’ya doğru ilerledi. Alesia Mina refleks olarak bir iki adım geriye gitti. Adam, Alesia’nın tam karşısında durdu. Kadının yanağına dokunmak istediğinde Alesia hemen başını çevirdi.
‘’Lütfen gidin’’ dedi ağlayarak. Korkusu artık iyice büyümüştü. Bağırsa kimsenin duymayacağı bir yerde kalmıştı. Hayatının en berbat günü olduğu ve bir türlü bugünün bitmemesi onu delirtecekti.
‘’Üzerindeki kıyafet, ürkek tavırların sanki naz yapıp paranı arttırmaya mı çalışıyorsun?’’ dedi adam biraz öfkeli geliyordu sesi artık.
‘’Ne parası neden bahsediyorsunuz siz?’’ dedi Alesia.
‘’Naz yapmayı bırak da bin arabaya ne kadar istiyorsan veririz. ‘’ dedi adam . Alesia’nın kolunu sertçe tuttu. Artık her şey bitti bu adamlar tecavüz edip belki de bir köşeye öldürüp atacaklardı. Türkiye ‘de sıkça böyle haberleri okuyordu ama burada başına böyle şey geleceğini düşünmezdi. Adama karşı koymak için itmeye ve tüm gücüyle bağırmaya başladı Alesia. Tam o sırada süratle gelen araba bir anda durdu. Bu oydu. Ray Redmond. Gelmişti. Onun için geri dönmüştü.