ÖPÜCÜK

1032 Words
Kırgınlığımı gizlemeye çalışarak onun arkasından baktım. Tamam beni sevmesini falan istememiştim ve de beklememiştim de ama böyle bir tepki de ağır olmuştu açıkçası. Merakıma engel olamayarak arkasından seslendim. "Neden peki?" Bana döndü. "Çünkü o kadar temizsin ki seni tüm pisliklerden korumak istiyorum. Benden uzak durmalısın." Bu dediğinden bir şey anlamamıştım. Pislik derken kendisinden mi bahsediyordu? Pislik bir insan olduğu doğruydu ama bu esrarengiz tavırlarına pek bir anlam verememiştim. Gören de kötü işlerle uğraşıyor sanırdı. Merakıma yenik düşerek patavatsızca sordum. "Pezevenk misin?" "Ne?" Şaşkınlıkla kaşlarını çatmış halde bana bakıyordu. Sertçe yutkundum. "Yani mafya falan mısın? Neden uzak durmalıyım anlamadım?" "Belki ama kadın ticareti falan yapmam ben," dedi sertçe. Gözlerimi devirdim. Sadece sormuştum işte. Uğraştığı işleri fazlasıyla merak ediyordum. "Ne yapıyorsun peki?" "Güvende kalmak için bunu bilmemen gerekiyor. Hadi uyuyalım artık, yarın okul var." Hayretle ona baktım. "Öğretmen sensin, geç kalman kimsenin umurunda değil." "Ben senin geç kalmanı istemiyorum ama hadi gel." Bir şey demeden yanına geçip göğsüne uzandım. Onunla uyumam yanlış olacaktı biliyordum ama Gökalp'in bende bıraktığı yaradan sonra bir erkeğin sıcak kollarına ihtiyacım vardı. Tuğkan'ın yanında olmak ve yakınlaşmak bana iyi hissettiriyordu. Gökalp'ten daha erkeksi geliyordu bana. Ben onu istemiyordum ama hormonlarım istiyordu. Çünkü çok maskülen ve her kızın isteyeceği bir tipte erkekti. Gözlerimi kapatıp göğsüne daha çok sokulduğumda saçlarıma bir öpücük kondurdu ve fısıldadı. "İyi geceler küçük kızım." Gözlerimi araladığımda sırtımı hissettiğim beden ile hızlıca arkama döndüm. Tuğkan hala uyuyordu ve bana arkamdan sarılmıştı. Yüzümün kızardığını hissettim. Kollarından sıyrılıp telefonundan saatime baktığımda derse bir saat kaldığını görünce dudaklarımı dişledim ve hemen dönüp Tuğkan'ı dürtmeye başladım. "Tuğkan uyan, geç kalacağız." O da gözlerini aralarken yataktan çıkıp onun dolabını açtım. O da arkamdan geldi. Dünkü kıyafetlerimle okula gidersem kızlar yanlış anlayabilirdi o yüzden Tuğkan'ın kıyafetlerinden bana göre bir şeyler seçmem gerekiyordu. Siyah bir üst görünce gülümseyerek üstümdeki kazağımı çıkardım. Siyah bluzu üzerime geçirecekken sütyeninin olmadığı fark etmemle korkuyla Tuğkan'a sırtımı döndüm. O ise bir şey demeden odadan çıktı ama bir dakika içerisinde elinde sütyenim ve gömleğimle döndü. Bana uzatırken bir kolumla bedenimi kapattım ve diğer elimle uzandım ama gülerek geri çekildi. "Ver şunu Tuğkan." "Alsana," dedi ve tekrar uzattı gülerek. Eğleniyordu benimle pislik. Sinirle dişlerimi sıktım. "Ver dedim sana." Gömleği yatağa fırlatıp sütyenimii bir gözlük gibi kafasına geçirip gözlerinin üzerine koydu. "Küçücük bunlar, takmasan da olur." Onu gerçekten de öldürmek istiyordum. "Burada küçük bir şey varsa o da senin işleve geçiremediğin yerlerin." Sütyenimi bırakıp sert bir ifadeyle karşıma geçti ve ensemi tutup beni yatağa itti. Kendisi de üstümde belirirken ben hala üstümü kapatmaya çalışıyordum. Dudaklarıma doğru eğildi. "Sana küçük mü gösteririm şimdi." "Küçücük," diye fısıldadığımda bir eli boğazıma yerleşti. "Beni zorlama Hazal. Kötü olur." "İn üstümden. Ben sana bakmam Tuğkan'cığım." Tek kaşı havaya kalkmıştı. "Öyle mi?" Kafamı salladım. "Yaşlı Tuğkanlar ile takılmıyorum." "Dün öyle demiyordun," dediğinde güldüm. Dün benim için utanç vericiydi. Çok sarhoştum ama her şeyi hatırlıyordum ne yazık ki. Kalbimi nasıl kırdığını da öyle. "Laflara bu kadar takılmasak?" Söylediğime karşılık güldü ve ayağa kalktı. Eline birkaç kıyafet alıp odadan çıkarken ben de giyinmeye başladım. Onun siyah bluzunu kendime elbise yapmıştım. Kesinlikle benim siyah elbiselerimden bile daha güzel olmuştu. Tuğkan'ın telefonuna bildirim gelince kapıya bir bakış attım. Banyodan su sesleri geldiği için Tuğkan'ın duşta olduğunu anlamıştım. Gidip bildirime baktım. Ceren: Dünden beridir yazmadın hiç canım. Şaşkınlıkla kızın fotoğrafına baktığımda bizim okuldaki Ceren hoca olduğunu fark etmiştim. O, ne alakaydı ki şimdi? Daha okula geleli ne kadar olmuştu da bu ne hız? Hemencecik canım diyecek samimiyet nereden geliyordu? Öfkeyle telefonu eski yerine bıraktım. Tuğkan'a daha da fazla köpek muamelesi yapacaktım. Haklı çıkmama ise üzülmüştüm. Haklıydım, o çapkındı. Benim de diğer kadınlardan bir farkım yoktu. Tek derdi yatağa atmaktı. Kırmızı bir ruj sürüp saçlarımı ellerimle düzeltmeye başladım. Gayet hoş görünüyordum. Tuğkan da giyinip yanıma gelmişti. Beni inceledi. "O ruju sil." Kafamı olumsuz anlamda salladım. Derin bir nefes alıp karşıma geçti. Yatakta oturduğum için ona aşağıdan bakıyordum. Parmağını, rujumu silmek için dudağıma götürürken beklemediği bir anda ağzımı açtım ve parmağını ısırdı. Rujumu silecek haddi nereden buluyordu? Beklemediğim şekilde kuvvet uygulayıp parmağını biraz daha ittiğinde şaşkınlıkla gözlerimi kocaman açtım. Parmağı ağzımdan bana yukarıdan bakıyordu. "Eteğini de uzat. Benim derslerime böyle gelme." Gözlerimi devirdim ve geri çekildim. "Okuldaki erkekler gayet de beğeniyor. Hatta Gökalp siyahın benim rengim olduğunu söylemişti." "Hangi Gökalp? Makine bölümündeki öğrencim mi?" dediğinde dudağımı ısırdım ve kafamı olumsuz anlamda salladım. "Hayır o kim?" "Yalan söylemeyi de beceremiyorsun küçük kızım. Onunla aranızda ne var?" dediğinde ofladım. "Eski sevgilim." "Başka bir kızla geziyor ama," dediğinde dişlerimi sıktım. "Hande onun yeni sevgilisi." "İşte şimdi olay daha heyecanlı bir hal aldı," dedi gözlerimi devirerek eşyalarımı topladım ve arabaya geçtik. Aklım hala Ceren hocanın attığı mesajdaydı. Sevgili olabileceklerini sanmıyordum, büyük ihtimalle takılıyorlardı sadece ama bu bile beni sinirlendirmeye yetiyordu. Bana ne olduğu hakkında bir fikrim yoktu. Bana beni sevemeyeceğini söylemesinin nedeni belki de Ceren hocaydı. Hiç bilmiyordum. Karanlık işleri bana bahane etmişti ama neden Ceren hocaya da bahane etmemişti? Ceren hocanın da karanlık işler yapacak hali yoktu ya beni kandırıyordu işte. Tuğkan arabayı sürerken bana döndü. "Gökalp'i seviyor muydun?" "Çok," dedim dürüstçe. Onun için adeta deli oluyordum ben ama kıymetimi bilememişti işte. Beni Hande için bıraktığını bile yüzüme söylemişti, adeta aldatmıştı ve bunu da dolaylı yoldan yüzüme söylemişti. Böyle bir şerefsiz için verdiğim emeğe acıyordum. Tuğkan kaşlarını çattı. "Hala seviyor musun?" "Hayır tabi ki. Ayrılınca bile mert olur bir insan. Beni aldattığı insanla hala karşımda gülüşüyorlar," dediğimde Tuğkan'ın bir şeyler fısıldadığını duymuştum. Sanki göstereceğim ben ona gibi bir şeydi ama çok belirsizdi anlayamamıştım. "Ne dedin?" "Bir şey yok. Okula geldik," dediğinde aklıma gelen fikirle durdum ve ona döndüm. "Hayatında birisi mi var mı?" "Yok, neden soruyorsun?" dediğinde yaramazca gülümsedim. "Bunun için." Bir şey demesine fırsat vermeden dudaklarına yapıştım. Göğsündeki elimle tişörtünü çekiştirerek onu öpüyordum. O ise bana sertçe karşılık verip elini belime atmıştı ve beni kendisine doğru çekmişti. Yumuşak dudaklarının hareketiyle inlememek için dudağımı dişlemek isterken yanlışlıkla onun dudağını dişlemiştim ve diğer eli anında boğazıma gitmişti. Boğuk bir şekilde inleyerek saçını çekiştirdim ve hızla geri çekildim. İkimiz de nefes nefese kalmıştık. O bana bakmayı sürdürürken ona yaklaşıp fısıldadım. "Benim için yaptığın şeylerden sonra bunu hak ettiğini düşündüm ve o yüzden biri var mı diye sordum." Dudağına yaklaşıp son minik bir buse kondurduktan sonra tam geri çekilip arabadan inecekken bizi dışarıdan koskoca açılmış gözleriyle izleyen Gökalp ve Hande'yi görmeyi beklemiyordum.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD