Nasıl Yaparsın

1068 Words
Poyraz Bu doğru olamaz. Bir yerde bir yanlış var. " yanlış bu, bu olamaz" Yüzüme şaşkınlıkla bakıyorlardı " Ne bakıyorsunuz hata yapmışsınız işte, tekrar başlatın" Bilişim uzmanı gelip fotoğrafı aldı eline " anlamdım neresi hatalı, üsteğmenim bu sistem yüzde 0.30 hata payı ile .." " size tekrar başlatın dedim! hata yapmışsınız! hemen sil veri sorgulamasından. tekrar başlat" Herkes birbiri içinde bakışıp söylenmeye başlamıştı " şayet tekrar başlatarak yarın akşama dek bir netice edinemeyeiz ve emin olun sonuç yine aynı veriler ile aynı çıkacak" Kalan son sabrım da taşıştı " Sana tekrar başlat dedim, sen de sil çabuk veri tabanından. sıfırdan başlanacak. Hata yapmak gibi bir lüksümüz yok!" Bilişim uzmanı İpek ile meydan okurcasına bakıyorduk birbirimize. Operasyonun baş sorumlusu olmam beni amir pozisyonuna yükselttiğinden istemeye istemeye tekrar başlattı programı " arkadaşlar verileri sıfırlayın, üsteğmeni duydunuz, aynı veriler ile tekrar tasarı programını başlatıyoruz" Tek tek baktım ekranlardan resmin silinişine. " geri dönüşü de kapat" Geri yüklenme olasılığını göze alamazsın. Her ne halt dönüyorsa ilk ben öğrenmeliyim Yüzüme daha da derinleşen bir şüphe ile baktı. " Sana geri yüklemeyi de kapat dedim!" Gözlerini kısmış dişlerini sıkarak emretti " geri yüklemeyi kapatın" Baktım, yine tek tek kontrol ettim. Milyarda bir de olsa bir hata ile onu balyoza veremezdim. Bir hata var, belki de yine sisteme sızdı, bizi ona yölendiriyor. Kız durumu bile izah edemeden paramparça ederlerdi. Müsade edemezdim... Bilgisayar mühendisliği okuyor! Hayır olmaz öyle bir şey... Ya bilgisayarından sitikerlar... kalpli gözlü amoji, dil çıkartan amoji? Kendi kendime savaş veriyordum içimde. Bir tarafım ölümüne inkar edip bunun o piç medusanın oyunu olduğunu söylerken bir yanım asla kabul etmemem gereken şeyi önüme sıralıyordu Arabaya atladığım gibi eve doğru yola çıktım. Bir an önce gitmem lazım, minik sincabımı bu komplodan kurtarmam lazım Evet komplo, gerçek olamaz. Eve geldiğimde araçtan inmem 3 dakikamı aldı. Nefes al nefes ver... Titreyen ellerimle kapıyı ne kadar sürede açtım bilmiyorum ama içeri girdiğimde yoktu evde. Telaş içinde koştururken yatak odasının banyosunda olduğunu gördüm Duş alıyordu. Sessizce çıktım " Poyraz sen mi geldin?" Korkmuştu! korkma, koruyacağım seni. O şerefsizi yakalayıp sana attığı iftirayı temizleyeceğim " benim yavrum, merak etme!" 12 saatten az zamanım var. babamların önüne bir şey vermem lazım.Aksi taktirde onları kimse durduramaz. Sincabımı alırlar. Gözüm salondaki bilgisayara takıldı. Markayı 2 stiker ile kapatmış. Neden böyle bu kız? insanlar sırf marka görünsün diye halbuki o markanın stikerını alıp yapıştırıyor sağa sola! Tereddüt içinde gittim. Elimdeki dosya orta sehpaya düştü. Pc nin başına geçtim. Başlat tuşuna bastığında pc hemen uyandı. Gözlerim bir kere daha dehşetle açıldı. Yerebatan sarnıcındaki medusa tasvirinin fotosu ekran görüntüsü. Ve en aşağıda iç içe geçmiş iki m harfi. Gözlerim acı ile kapandı. Bu gerçek olamaz. Bu gerçek olmaz, o şerefsiz bir oyun yapıyor. Kendi üstünden atmak için benim sincabımı hedef tahtasına koyuyor Ve ard arda telefonuma düşen bildirimler, babamın araması, Cenk albayın çağrıları.. Demir'in mesajları " kardeşim ekip çıktı, sana geliyor" Ard arda arayan babam... " alo" " Sen ne halt ediyorsun eşek oğlu eşek?" " Bana biraz zaman ver" Babamın daha önce hiç karşılaşmadığım yüzü ile karşılaşmak üzereydim " Poyraaaaaz! yok zaman maman, geliyor ekip tek bir yanlışında evladım demem gözümü kırpmam. " Kırpmaz biliyorum! " Sen benim babamsın, o şerefsiz komplo kuruyor olabilir. Bana biraz zaman ver..." " lan kuruyorsa öğreniriz" " nasıl, nasıl ona işkence ederek mi? Bana zaman vereceksin baba" Sinirle soluyor ,emsalsiz küfürler savunuyordu " telefon açık kalacak ben de duyacağım her ne konuşuluyorsa, ekipler hemen kapınınnönünde ve yangın merdiveninde olacak. Vur emri verdim Poyraz, sakın bir delilik yapma! " Gözüm bilgisayardaki görseldeki " yapmam baba" Telefonun ekranını kapatıp yüz aşağı masaya kattım. Bir süre sonra geldi sincabım. Beni bilgisayarın karşısında görünce şaşırdı " Aç mısın yeme.. neyin var?" Yıkıldım, tarumar oldum. Bir kuyuya düştüm, çıkart beni güzel karım. " Al şu dosyayı" Zarf atmaktan başka çarem yok.. Ona zarf atmam gerek. Yakalamış gibi davranmalı eğer böyle yapmazsam babam ekipleri içeri yollar " O küçük kızın kimliğini öğrendik bu gün" Orta sehpaya oturdu. Tam karşıma. Aramızda bir karış ancak vardı " O küçük kız yıllardır aradığımız medusa. Ve biraz önce de onun kim olduğunu öğrendim" Bir şey de, inkar et! benle ne ilgisi var de... kimmiş de! Yapma işte şunu susma, o yaş dolu gözlerle mahçup mahçup bakma " Ben.... Ben sana söyleyecektim" Hayır, hayır hayır bu olmaz. Bunun dışında her şeyi duymaya hazırım ama bu olmaz sincap! " kapa çeneni" Tam ayağa kalkacaktım ellerimden tuttu, yüzümü avuçlarının arasına aldı " çok özür dilerim, ben söyleyecektim bu gün... geldiğimde konuşuruz dedin... " Hayır olmaz, olamaz... " bilerek mi çıktın karşıma?" Bana bakıyordu, ard arda gözyaşları dökerek " konuşsana lan bilerek mi çıktın? o da mı oyundu, Konuş! Aptal Poyraz ile biraz da yüz yüze mi alay edeyim dedin, salak Poyraz'la gözlerinin içine baka baka mı alay edeyim dedin konuşsana!" Ne cevap ne inkar... sadece ağlıyordu kafasını sağa sola sallayarak... Bu muydu benim sevdiğim kız! Nasıl yaptı? " Komik miydi bari, iyi eğlendin mi medusa?" Göz yaşları içinde yüzünü saklarken yanından kalktım. Giriş kapısının zili çalmaya başlamıştı. Ne umutlarla gelmiştim. Komplo kuruyorlardı benim minik sincabıma, onu koruyacak, kurtaracaktım. Adım adım gittim onu azraillerine teslim etmeye. Kapıyı açtığımda 12 kişilik bir tim vardı. Geri çekilip önlerinden müsade ettim. Ellerinde silahları kafalarında maskeler daldılar içeri. Salona girdiler... beraberinde o! bilişimden İpek! " Teknolojik cihazları almaya geldik" Kafamı salladım ve sesini duydum " hayır bırakın beni, ben kötü bir şey yapmak istemedim " Ağlıyordu, hangisi gerçek... nasıl inanabilirim sana? Bana , sana inanabileceğim tek bir şey vermiş olsaydın şimdi önünde etten duva olmaz mıydım. Bir sürü arbedenin ardından başında siyah bir bez geçirilmiş şekilde çıkarttılar minik sincabımı sürükleyerek. Bense çöktüm duvar dibine onu götürdükleri karanlığa baktım. Koşarak gelen Yiğitalp ile önümden miniciğin bilgisayarını , telefonunu alıp giden İpek... Her şey birbirine geçmişti. Yiğitalp yanıma gelmiş " yetişemedim mi?" diyordu Neye yetişecektin kardeşim, Neye ? " Niye verdin kızı, salak mısın , ne yapacaklarını bilmiyor musun ?" Biliyorum... benim miniğimi parçalayacaklar. İstediklerini öğrenseler bile daha fazlası var mı emin olmak için devam edecekler. Asla yetmeyecek verdiği cevaplar. Biliyorum, canını yakacaklar... Göz yaşım süzülürken kafamı duvara dayamış az önce silueti silinen şimdi yerini koca bir boşluk kaplayan bina koridoruna bakarken önümden durdu birisi Kafamı kaldırıp bakmadım ama biliyordum kim olduğumu " Seninle sonra konuşacağız" "İkiniz de sabah geleceksiniz karşıma! " Cenk albay... amca demiyorum çünkü şuan o ne Yiğit'in babası ne benim amcamdı O şuan acımasızlığı ile nam salmış " deli albaydı" Ben kabus mu görüyorum, yaşadım mı bunları? kullandın mı beni minik sincap! Bu kadar aptal mıydım?
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD