İyileşmek

1744 Words
Poyraz Hayvan herif, insana vurur gibi de vurmadı ki! Yattığım yerden aynada yüzüme bakıyordum? " burnum mu yamulmuş benim?" Ufaklık tırmanarak çıktı yatağa , dikti kafasını üstüme "hııı!" deyip uzaklaştı aynayı alıp elindeki pansuman malzemelerini hazırlarken " hııı ne? adam gibi konuşsana" Bir daha baktı yüzüme, " sanki biraz sağa çekmiş" Ne sağa çekmiş, burnum mu? gemi yelkeni mi lan bu da sağa çekecek! burnum o benim. Elime aynayı tekrar almış bakarken bir taraftan da parmağımın ucu ile hassas şekilde sola doğru itiyordum " hiç de bile, senin gözün şüheda! Sana öyle gelmiş" Gözünü devirerek bastı burnuma oksijenli pamuğu " ahhhh yavaş lan" Bunun derdi ne acaba? Masal Noldu, vantuz gibi yapışmıştın kıza ne olacaktı sanki! az bile vurdu. Ben olsam ohoo daha neler nelerdi... Hayır kız da güzel bir şey olsa, sıska kuru ruh gibi bir şey! Ne bu erkeklerin sarışın kız takıntısı niye ki anlamadım gitti Böğrümü delen parmağı ile kendime geldim " çüşünüz be, acıdı" " kapı çalıyor kapı" Yok, çalmıyor kapı kırılıyor " bu sefer kim dövmeye geldi acaba" diye söylenerek giderken " kına yakarsın ardına" diye bağırıyordu Olsa yakarız, yok ki! Kapıyı açmamla karşımda olgun yaşlarda, bak bak bitmeyen bir adam çıktı... " nerede o yavşak?" İçeri daldı adam! Herhalde Poyraz'ı arıyor. Burada ondan başka yavşak yok çünkü " yatak odasında efendim" Bu da dövecek gibi gidiyordu ki tam kapıyı kapatacağım esnada " Mete sakın vurma çocuğa" diye bağırarak içeri bir kadın girdi... Yok arkadaş, kapıyı açık gören giriyor! Sahi çocuk kim? başımı dışarı doğru uzatıp baktım, acaba başka gelen var mı? Yok galiba hepsi bu kadar, E kapatayım bari kapıyı! Poyraz Yatağın altına mı saklansam, dolaba mı girsem... Tam seke seke camdan atlayabilir miyim diye bakarken kapı şiddetle açıldı " oğlummm!" Yutkundum " babammmm" Dişi gıcırdaya gıcırdaya " canım evladım" deyip üstüme yürümeye başladı. Bense yatağın üstüne çıkıp ters istikamette geri geri uzaklaşmaya " canım babam" " gelde sana bir sarılsın baban evladım" Babalara gelmek böyle bir şey olsa gerek! " Babacığım müsade edersen açıklayabilirim" " Gel lan burayaaaaaa!" Odadaki avize sallandı, üstüme hücum ederken kapıda annemi görmemle rahatladım. Arkasına saklanmıştım. " Dur orada Mete! Saçmaladın iyice canım, kocaman çocuğu mu döveceksin?" Kurban olduğum annem karar ver çocuk muyum kocaman mıyım? gerçi şuan dayaktan kurtulmamı hangisi sağlarsa oyum. Inga ıngaaa diye ağlamayan Poyraz'ı İstanbul yoklasın! " Vera güzelim sen karışma. Bak bunları dövdürmedin böyle oldular" Dövdürmedin derken, kaç kişinin babası oğlunu İspanyol askısına asar arkadaş? Asker olacaksın deyip temel eğitim diye diye içimden geçti! Annem olmasa ne yapacakmış acaba? " yeter dedim Mete, herkes kendine gelsin, baksana çocuğun haline" Ah ana işte, babam daha yeni fark ediyordu yüzümü ama anacığım birkaç saniyede hemen gördü " noldu oğluşum sana ?" " dövdüler teyze, Demir dövdü... " Herkesin gözü önce ağzında bakla ıslanmayan sincapa sonra bana döndü " Poyraz bu kim?" Evet, az önceki anne müttefikliğimi de kaybetmiş olabilirim. " tanıştırayım karım,pis sinca... neydi lan senin adın?" diye fısıldadım kulağına eğilerek " Nısh nısh, kafasına çok vurdular tabi, Masal ben" Ah Poyraz, bir tane bir tane gelmezler Poyraz! Sincap kahvemizi yaparken herkes salonda birbirine ölümcül bakış atıyordu. Ve tabi ki yine kıra döke yapıyordu " Oğlum neden söylemedin?" Soru dolu nemli gözlerle bakıyordu annem. Evet bul bakalım bahane Poyraz, günün sorusu neden söylemedin? " Kız beceriksiz diye mi acaba?" babamın gözü mutfakta , mutfak aletleri ile savaş veren veletteydi. Bu sefer de tepsiyi düşürdü salak! " hemen hallediyorum, önemli bir şey yok" Yerden kahveyi temizlerken ise halının her tarafını kahve yapmıştı " O da var tabi babacığım" Demir O kadar güzel ki, kömür karası saçlarını açmış rüzgarla Yasemin kokusu doluyordu ciğerlerime. " Yapma" Saçını toplayacaktı. Şaşkınlıkla baktı bir süre.. Sonra yine o hareket, önce gözünü devirip sonra kaçırdı bakışlarını " Demir yapma şunu!" Neyi, nefes almayı mı? güzele bakmayı mı? " Neyi yapmayayım Eylül?" " Abla! Eylül abla! " Ulan neyin kafasında bu kız, ardı önü birbuçuk yaş var aramızda " Kızım delirtme beni, ne ablası lan?" Masaya öyle şiddetli vurmuştum ki, etrafımızdakilerin meraklı bakışları üstümüze çevrilmişti. " Dönün kardeşim önünüze siz de" Küçücük tabureye oturuyorum zaten, götüm acıyor! " Bak Demir..." Al işte yine başladı bak Demir'ler... bakmıyorum arkadaşım, senin olmadığın ihtimalli örneklere ben yüzümü çevirip bakmıyorum nesini anlamıyor bu kız? " bakmıyorum ulan, bakmıyorum beni delirtme Eylül... Ben senden başka kimseye bakmadım , bakmıyorum" Ulan gör artık gör! Eylül Neden bu kadar inatçısın, niye vazgeçmiyorsun. Olmaz bizden, neden anlamıyorsun. Herkesin gözünde ben senin Eylül ablanım, annemler, onun annesi, diğerleri... Kimseye kalkıp anlatamayacağımız bir şeyi yaşamamızı istiyorsun. Vazgeç artık be adam! Masal " Demek üniversite kayıtları sırasında tanıştınız?" diye sordu annesi az önce oturduğu yerden destan yazar gibi yalan yazan oğluna Bense 19 yıllık profesyonel yalan kariyerimde böylesini görmemiş olmanın hayranlığı ile bakıyordum " Hangi bölüm?" diye sordu babası oğluna bakarak. Rengi döndü.. O kadar eğlenceli ki bu hallerini görmek. Noldu, kıza ahtapot gibi yapışmaya benzemiyor değil mi? " Bak babam ne soruyor güzelim, cevaplasana" Daha ağzımı açmadan babası parmağı ile susması işaret etti " ona sormadım, sana sordum" Evet, koltuğa kurulup yaptığım kahveden güzel bir yudum aldım... E anlat bakalım, sen seversin yalanı " moda tasarım" Neymiş, moda neymiş... Gözlerini kıstı adam, " moda tasarım?" Ben ne alaka, moda tasarım ne alaka? Bir üstüme başıma baktım, şu teyze bile benden tarz giyinmiş " aynen moda tasarım, değil mi güzelim?" " yooo değil" Kahveden bir yudum daha alırken " Ne diyorsun sen!" diyerek kaşı gözü ile işaret çakıyordu " Sahi ne diyor, moda tasarım değil diyor?" Gözümü kısmış bakıyordum ezim ezim ezilişine. "Bilgisayar mühendisliğini okumamı istemedi o yüzden galiba öyle diyor" Hadi yine iyisin iyi, kurtardım dötünü. E malum daha 250 binimiz senin üstünde. Paraya sahip çıkmak lazım " aynen, aynen ondan" Nasıl da atladı mis gibi bahaneme! " ay neyse ne, çok yoruldum, hadi yatalım. Mete aşkım hadi" Adam az önce Poyraz'ı öldürecek gibi bakan adamı değildi sanki. Pamuk oldu adeta pamuk şeker! " tamam güzel karım, nasılsa daha buradayız" Daha derken daha ne kadar ? dahanın da bir ismi cismi vardır. Birdir,ikidir,üçtür,dört mumdur... sahi kaçtır? " Hadi çocuklar siz de gidin odanıza" Haydaaaa! neremize neremize ? Ben, bu ırz düşmanı ile, aynı odada, aynı yatakta! Hayatta olmaz. Kimse ama kimse beni bu herifle aynı odada aynı yatakta yatıramaz! hiç kimse diyorum ya! Yatakta yatarken soruyordum " bir dolar kaç TL oldu?" Elimde ilk defa dolar tutuyorum. Yanımda sinirle soluyan Poyraz ise bana bakıp sonra elimdeki desteye baktı " Ne bileyim ben?" Uf bunun da ne kıymetli doları varmış.. neyse nerede kalmıştım binyediyüz dolar binsekizyüz dolar.. ay yeşil yeşil... Nerede kalmıştım ben ya? Of yine şaşırdım. neyse baştan başlayayım " yüz dolar, ikiyüzlü dolar, üçyüz dolar" Sinirle soluyarak üstüme kapandı. Öyle yaklaşmıştı ki nerede ise burnu burnuma değecekti. Dişlerinin arasından sinirle soluyarak " şunu her defasında dolar diye diye saymak zorunda mısın?" Kafamı hayır anlamında sağa sola salladım hızla. " iyi sayma o zaman" Üstümden kalktığında tekrar nefes almaya başladım... Ay o da neydi öyle? Kızım Masal sen yine çok ucuza kabul ettin sanki ya? vizyonsuz olunca rüşveti de doğru skalada hesaplayamıyorsun ki? Demir Eylül'ü eve bırakıyordum. Mete amcanın bekarken kaldığı evde kalıyordu. İçeri girmesini beklerken arkasını dönmüş kapıyı açıyordu ki asla yapmamam gereken şeyi yaptım. Bedenini kollarımın arasına aldım ve başımı sırtı bana dönük kadının saçlarına gömdüm. Tüm bedenimi ona dayamış saçını kokluyorum Kapıyı açmaya çalıştığı anahtar yere düştü büyük bir gürültü ile. Derin bir iç çekti, korkmuştu sanki.. Elleri kapının yüzeyinde, kapıyı tırtıklarken tırnakları ben kendimi iyice dayadım ona. " yapma" Kokusu ile kaybetmiştim aklımı. Beynim bulanıyordu. " Seni istiyorum Eylül" kapıda iki yanındaki kollarım beline dolandı. Bedenini kendime iyice çekip daha da gömdüm başımı saçlarına. " Seni deli gibi istiyorum bebeğim" Çocukluğumdan itibaren büyüklerin seni Yiğitalp ile yakıştırmalarına sinir olup gidip gidip Yiğitalp'i dövdüm. Seni taa evvelden ezelden istiyordum bahar kokulum.. Kollarımın arasında ne yapacağını bilemeden ürkek bir güvercin gibi çırpınarak narin parmakları ile bedenini sımsıkı sardığım kollarımı açmaya çalışıyordu. " Bırak Lütfen, ben seni sevmiyorum. Benden başka kimse yok mu?" Tüm vücudum gerildi " Ne dedin sen? Başka bir kadını mı sevmemi istersin, o kadar mı umrunda değilim. Beni, sana olan aşkımı kaybetmekten bu kadar mı korkmuyorsun Eylül?" Korkmuyor, elleri ile kollarımı açmaya çalışırken anlamıştım bunu. Çektim elimi, yüzünü kendime çevirip kapıya dayadım sırtını " Yüzüme bakarak söyle, başka birisine bak Demir ben seni istemiyorum de" Eylül Nasıl derim, istiyorum.. koyu lacivert gözlerini gözlerime dikmiş acı çekerek soruyordu Yapamam, Sedef seni bu kadar çok severken, senin için hasta olmuşken sana yaklaşamam. " evet, başka birisini bulmanı istiyorum kendine. Benim ilgilendi.." " Kes! sakın Eylül... sakın o cümleyi tamamlama!" Kalbini acıtıyor biliyorum, sana git başkasını bul demek benim de kalbimi acıtıyor ama işte.. ama! " Git buradan" Git Demir, git hiç gücüm kalmadı... Kendini benden çekti, gözüme öyle bir hayal kırıklığı ile bakıyordu ki! " Bu günü unutma Eylül, bir gün çok pişman olacaksın" Oldum bile sevgilim, oldum bile... Gidişini izledim, sevdiğim adamın benden gidişini... Poyraz Yok arkadaş, bu kız normal değil, sekizinci defa attı bacağını üstüme... Ulan üstelik normal de atmıyor Çitme atıyor sanki kısrak, vura vura başını ezdi aletin. Son defa da ayağını itip battaniyeyi üstüne doğru attım. En azından artık şimdi bacağına sahip çıkar, yani en azından öyle umuyorum. Ve döndü, yüzünü bana döndü ve uyumaya devam etti. Bir müddet baktım ona, eli yüzü yıkanınca altından cidden de eh işte bir kız çıkmıştı. Demek bilgisayar mühendisliği okuyorsun minik sincap. Açıkçası bu gün baya bir şaşırttın beni! Bu kadar paraya tapan bir kız olmasan belki bir parça daha taktirimi kazanabilirdin. Neyse, paragözün teki... işime yarasın da ne olduğu umrumda değil. Poyraz Kahvaltı bitmişti, babamla odamıza çekilmiş planımın üstünden geçiyorduk. Bana her defasında bu işi şahsileştirdiğimi kabul etmemi söylüyordu Ne önemi varsa! " Yani şimdi diyorsun ki bir yarışma düzenleyeceğiz, kırılması çok zor bir güvenlik sistemi olacak. güvenlik şirketi kanallara ve gazetelere ilan verecek... Kim sistemi kırarsa 20 milyon vereceğiz diyeceğiz ve bu adam bu yarışmaya katılacak. Oğlum bu adam istese şuan milyarder olabilir" Kaşımı çatmış berbat bir planmış gibi bakıyordu " hayır baba, mesele onun için para değil, o oyun oynamayı seviyor. Zekamızla alay etmeyi" " Orası doğru, zeki adam" "Evet zeki, ama çağdaş amcam bir imzasını yakaladı. Eğer katılırsa o imzadan tanırız" Düşünüyordu. Baba bu kadar düşünecek ne var? Hem operasyonu yönetmemiz için Şırnak'tan aldın geldin bizi hem bize güvenmiyorsun. " Yemez bu yemi" İtiraz edecek " para için yemez ama biz 'şuana dek kimse kıramadı, kıracak bir zeka yok ' diye algı yaptığımızda..." Gözünü kısarak bana baktı " egosuna yenilecek" Yenilecek. Çünkü taktir edilesi bir yeteneği var, siber alemin da vincisi... Şaheserler yaratıyor ve her sanatçı gibi sanatı taktir edilsin isteyecek!
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD