bc

YASAK ELMA

book_age16+
687
FOLLOW
6.4K
READ
dark
love-triangle
family
love after marriage
forced
opposites attract
second chance
heir/heiress
drama
tragedy
kicking
city
mythology
office/work place
affair
like
intro-logo
Blurb

Hayatımızın dönüm noktası olacak anları seçebilseydik nasıl olmasını isterdiniz? Benim o noktayı seçme hakkım olmadı. Benim için sıradan bir günün nasıl kabusum olduğunu unutamıyorum! Kimse hayatında bu kadar kötü bir dönüm noktasını hak etmezdi ve hiç kimse böylesine zalim bir adamın hastalıklı sevgisiyle her gün acı çekmeyi... Peki ya hapsolduğum o kaleden beni kurtaracak biri varsa ve o kişi "Yasak Elma" ise... Zalim adamın yanında acı çekmeye devam mı edecektim yoksa tüm karanlık yönlerine rağmen Yasak Elma'yı dalından koparmayı mı tercih edecektim? Gelin hikayeyi hep birlikte okuyalım.

chap-preview
Free preview
1.Bölüm
Okuldan çıktıktan sonra kızlarla bir yere gideriz diye plan yaptık. Abime geç geleceğimi haber vermek için aradım ama açmadı. Duymadığını düşünüp birkaç kez daha aradım sanırım işi vardı duymuyordu... En sonunda pes edip aramayı bıraktım. Kızların yanına hızlı adımlarla yürüdüm. İzmir'in her zamanki sıcak nemli havası bizi bunalttığı için kendimizi kliması olan buz gibi içeceklerin olduğu mekanlardan birine atmak için hızlı adımlarla yürümeye devam ettik. Ceren bir yandan bize erkek arkadaşıyla ettiği kavgayı anlatırken her cümlesinden sonra "İyi dememiş miyim?" diyerek onay alıyordu. Ceren üniversitedeki en iyi arkadaşımdı iki yıldır tanıyorduk birbirimizi ama çok farklıydı yeri benim için. Uçara bir kızdı aslında küt ve düz saçları vardı araya farklı renkler attırdığı saçları ile psikoloji öğrencisinden çok güzel sanatlar fakültesi öğrencilerini anımsatsa da tarzı onu farklı kılan yanlarından biriydi. Gülümseyerek onu dinlerken gözlerini kocaman açıp "Sen neden gülüyorsun kavga ettik diyorum." Kıkırdamaya devam ettim. "Hayır her seferinde bu kadar öfkelenip yeniden affediyorsun o yüzden bence sakin ol o seni zaten arar." Gözlerini devirdi ve Ayça'ya dönüp "Sen de bu Aslı gibi düşünmüyorsun değil mi hayır bu kez kararlıyım süründüreceğim onu." Ayça tüm sakinliği ile kafası ile onayladıktan sonra "Ben senin tarafındayım kanka bencede bu kez kararlısın." Dedi Ceren Ayça'yı işaret ederek. "Kankalıkta Ayça gibi ol." Kolumu omzuna attım. Yanağına öpücük kondurup. "Bunu bir düşüneceğim." Dedim Beş dakika kadar yürüdükten sonra cafeye gelmiştik. Buraya genellikle her okul çıkışında gelirdik. Ferah ve güzel bir yerdi ve fiyatları bir öğrenci için ideal. Üçümüzde limonata söyledikten sonra konuşmaya devam ettik o sırada abimi birkaç kez daha aradım ama hala açmamıştı. Ceren devamlı elimde telefon olduğunu fark edip. "Kimi arıyorsun sen.?" "Abimi haber verecektim ama açmadı." Ceren yüzümü iki elinin arasına aldı. "Kuzum saf mısın? Gökhan Abi açmıyorsa işi vardır mesaj diye bir şey var hani yazıyorsun ve insanlar onu okuyunca da haberi oluyor." Yüzümü onun ellerinin arasından çektim. "Haha komik misin sen mesaj atmayı biliyorum tabiki ama mesajları genellikle okumuyor napayım." "Boşver aradın kaç kere zaten." Haklıydı zaten abim bu aralar iyice tuhaflaşmıştı. Abimle ben birlikte yaşıyorduk ilkokula giderken babam kalp krizinden ölmüştü üniversiteye başlayacağım yılda annem ölünce abimle ben kaldık abim bir şirkette güvenlik görevlisi olarak çalışıyordu. Annem ölünce üniversiteye gitmeyi bir kenara bırakıp çalışmaya başlayacaktım ki abim okula gitmem için elinden geleni yaptı. Onun sayesinde üniversiteye geldim ama ona yük olmakta istemiyordum. Okuldan kalan zamanlarda bir mağazada satış elemanı olarak çalışıyordum bende en azından kendi çapımda bir kazancım vardı.... Yine de abim bana karşı çok destek biriydi o olmasa ne yapardım bilmiyorum. Bu dünyada sadece ikimiz kaldık birbirimize aile olacak sadece iki kişiydik bu hayatta. Abime hızlıca kızlarla olduğumu söylediğim bir mesaj attım. İçeceklerimiz gelmişti. Hemen koca bir yudum aldım. Biz kızlarla konuşmaya devam ederken içeriye Ceren'in sevgilisi Emrah ve arkadaşları girdi. En yakın arkadaşı olan Sinan beni benden alıyordu. Siyah gözleri, esmer teni, kirli sakallı yüzü, gülüşü ve daha fazlası...Çocuğa platonik aşıktım. İki yıldır aynı sınıftayız sürekli aynı ortamdayız ama ben ona uzaktan diyetteki kızın hamburgere baktığı gibi bakıyorum. Öylesine imkansızdı benim için. Hiç cesaret edemiyorum ona hoşlantımı belli edecek bir şeyler yapmaya cesaretim dahi yoktu. Onunda bana karşı bir ilgisi var gibi değildi. Beş saniyelik bakışımın ardından hemen kafamı Ceren'e çevirip Gözlerimle Emrah'ı işaret ettim. Ceren arkasını döndü Emrah'ı görünce kafasını geri çevirdi ve yüksek sesle "Söyleyin ona benden en uzak olan masaya otursun." Bu söyleminin hemen ardından Emrah sandalye çekti ve Ceren'in hemen yanına oturdu Sinan'da benim yanıma ben ona bakıp gülümserken oda bana gülümseyip göz kırptı. Emrah tok bir sesle. "Kalk gidiyoruz." Dedi Ceren alaycı bir gülümseme ile. "Sen benimle emir kipi ile konuşamazsın." Emrah Ceren'in elini tuttu. "Sevgilim hadi kalk lütfen. Gidelim konuşalım." "Dün gece senden ayrıldım. Sevgilin sayılmam." Emrah kaşlarını çattı. Alışkındı Ceren’in bu hallerine Ceren her sinirlendiğinde alışkanlık haline getirmişti ayrılıp dururdu. O yüzden hiçbirimiz onu veya yaşanan kavgayı ciddiye almıyorduk. Emrah iyi bir adamdı ve Ceren’i gerçekten çok seviyordu. "Hadi." Ceren ayağa kalktı bana baktı sonra Ayça'ya her seferinde büyük konuştuğu için çekiniyor ama arsızlıktan vazgeçmiyor. Bize mahcup bir bakış attıktan sonra. "Eee bari gidip konuşayım ben akşam ararım sizi." Ayça ile kahkaha attıktan sonra kafamızla onu onayladık bu kız az önce asla onu affetmem onunla aynı yerde oturmam bile diyordu aşık ve şapşal olmak böyle bir şeydi sanırım. Bunlar oldum olası böyleydi. Sinan hala bizimleydi ortamda bir sessizlik hakimken. "Ne olacak bunların hali bilmiyorum hafta bir düzenli olarak ayrılıyorlar." Dedi Gülümseyip. "Biraz inişli çıkışlı yaşıyorlar ilişkiyi sanırım." Ayça gülerek. "İnişli çıkışlı mı? Her günleri birbirinden farklı uçurum gibi." Bu kez üçümüzde güldük onların bu haline. Konuşmaya devam ederken telefonuma mesaj geldi. Abim atmış. Bir adres atmış burada bekliyorum seni hemen gel. Önemli yazıyordu. Mesajı okuduktan sonra abimi tekrar aradım ama açmadı. Masadan kalktım. "Ben gideyim abim çağırmış beni." Ayça'yı öptüm Sinan'a gülümseyip "Görüşürüz." Dedim "Bırakayım mı seni?" Başka zaman olsa bu teklifi bayıla bayıla kabul ederdim ama şimdi abimle buluşacaktım nereye çağırıyor bilmiyorum biraz huysuz ve kıskanç her kız abisi gibi o yüzden şimdi görür kırk soru sorar ciddi manada uğraşamam. "Teşekkür ederim eve gitmiyorum zaten görüşmek üzere." Deyip yanlarından ayrıldım. Abimin verdiği adresi navigasyona yazdım neresi burası ya. Baktım kendi başıma bulamayacağım mecbur bir taksiye bindim. Cebimdeki son parayıda taksiye ödüyordum. Abim beni buraya neden çağırdı acaba? Yolda birkaç kez daha aradım ama açmadı. Taksinin durması ile. "Geldik ablada sen burada ineceğine emin misin?" Şöyle camdan dışarı baktı kulübe gibi bir ev vardı sadece etrafı yıkık dökük çöp yığınlarının olduğu yerdi. Taksiye döndüm. "Evet teşekkür ederim." Tekrar etrafa baktım burası neresi böyle abim çok mu aradı acaba. Çantamdan cüzdanımı çıkarıp taksiciye uzattım. Parayı aldıktan sonra "İstersen bekleyim burada abla." "Teşekkür ederim sağ olun abimin yanına geldim zaten." "Tamam öyleyse." Dedi Taksiden indim. Bir iki adım yürüdükten sonra abimin attığı mesaja baktım. 8 numara diyordu 8 numara tam karşıda duran o kulübeye benzeyen yıkık dökük yerdi. Etraftaki çöp yığınlarının etrafa yaydığı ağır koku nefes almaya devam ettikçe insanın genzini yakan bir kokuya dönüşüyordu. Abimi yeniden aradım açmadı. Hayır bu adam ne yapmaya çalışıyordu? Hızlı adımlarla kapıya ulaştım tıkladım birkaç saniye sonra kapıyı bir adam açtı. Uzun boylu esmer bir adam kirli sakallı tuhaf tipli bir adamdı üzerinde lacivert bir takım elbise vardı şu zengin iş adamları gibi görüntüsü vardı abimin hiç böyle bir arkadaşı yoktu ki ama. Oda beni baştan aşağı süzdü ikimizde sessizdik ben. "Yanlış geldim galiba kusura bakmayın iyi günler." Bileğimden yakaladı. "Dur bir dakika Aslı değil misin sen?" Kafamı kaldırıp yeniden yüzüne baktım. Beni nereden tanıyordu. Adımı nasıl bilmişti. Korkmam gerekir mi? "Benim." Kaşları çatıldı. "Geç içeri." Bileğimi çektim geri. Ne demek geç içeri… Tavrı hoş değil üslup öğrenmesi gereken bir adam hadsiz. "Geç içeri mi? Sen kimsin? Abim nerede.?" Gülümsedi. "Sakin ol canım içeride gel hadi." Korkmaya başlamıştım. Parmak uçlarım karıncalanmaya başladı. Karnımın içinde tarif edemediğim fokur fokur kaynayan bir kazan ve sırtımdan sanki kilolarca ter boşalıyordu. Bir şey korkutmuştu. Kapının önünden. "Abi gel hadi işim var hemen eve gitsek iyi olur." Kapının orada dikilmiş duran adam. "İçeri gir söyle istersen adam muhabbet ediyor." Kaşlarımı çattım. "Abim beni buraya neden çağırdı? Abiii!" Gülümsedi. "İnsan yemiyoruz geç sor kendin." İçeri bir adım attım sadece tek ayağımı sokmuştum aslında bedenimin yarısı hala dışarıdayken beni çekti ve soktu içeriye ardımdan kapıyı kapatıp kilitledi. Hemen arkamı döndüm "Neden kilitledin?" "Kes sesini içeri gir." Gözlerim kocaman oldu kapıya koşup bağıracaktım ki belimden yakalayıp ağzımı kapadı. "Sessiz ol ve içeri gir ufaklık." Beni bir odaya soktu. "Sessiz ol." "Sen kimsin manyak herif bırak beni abim nerede mesajı sen mi attın?" Kafa salladı. "Yan odada ve yaşamı sana bağlı." Hiçbir şey anlamıyordum. Kötü bir kabusun içinde olmalıydım. Nefes alışverişlerim düzensiz bir hal almıştı. Korku dolu titreyen sesimle "Neler oluyor?" Üzerime doğru bir iki adım attı. "Ben sana anlatayım neler olduğunu. Bu piç abin benim için çok önemli olan bir ihaleye dahil oldu. Abin yüzünden yıllardır aldığım ihaleyi başka bir lavuk aldı salak abin bir bok kazanamadığı gibi bana da kaybettirdi. Savaş Dinçkan asla kaybetmez ama abin tefeciden borç almış bu ihaleye girmek için. Borcunu ödedim bana borçlu olması için ama ödeyemedi. Hem salak hem beceriksiz bir abin var." Ne saçmalıyordu benim abimin tefeciyle ihale ile ne işi olur. Abim sıradan bir güvenlik görevlisi. Delirmiş bu yalancı pislik herif. "Borcunu ödemesi için ona üç gün verdim bence yeterince çok bir zamandı ama ödeyemedi. Bende abini vurdurdum." Gözlerim kocaman oldu çığlık attım. Nefesim kesildi yalan olmalıydı abime bir şey olmuş olamaz. "Abiii. Abim nereden manyak herif." Omuzlarımdan yakalayıp tüm gücü ile sıktı. "İçeride onu ölüme terk edecektim ama o esnada sen aradın abini sonra yine aradın yine ve yine…Belki borcu sen ödersin? "Borç ne kadar?" Gülümsedi. Parmak uçları ile yüzüme dokununca kendimi geri çektim. "5 milyoncuk." Beş milyon mu? Suratımda öyle bir şok ifadesi oluştu ki ağzımı küçük çaplı açmışım. Hayatımda o kadar parayı bir arada görmedim ben. Halime kahkaha atıp alaycı tavırla. "Ödeyemeyeceğini tahmin ettiğim için bu borcu ödemek için farklı bir yol buldum. Hem abinin canını bağışlayacağım hem borcu ödemeyeceksiniz. Paranız size kalacak, abin yaşayacak sen hayatının kalanında çok mutlu bir kadın olacaksın." Allah'ım bu beladan kurtulmak istiyordum. "Abimi görmek istiyorum." "Abin yan odada doktor müdahale ediyor. Kafasını çarptı uyanması zaman alacakmış." Yan odaya doğru koştum kapıyı açmaya çalıştım ama kilitliydi. "Aç şu kapıyı." Kapıyı açtı gördüğüm görüntü kanımı dondurdu bu küçücük odaya ameliyat masası alet edevat koymuşlar hijyenden zerre nasibini almamış bu rutubet kokan yerde doktor ya da doktor bile değil bilmiyorum iki kişi abimi ameliyat ediyorlar arkamı döndüm adı Savaş mı her ne haltsa tüm gücümle onu itekledim. Omzuna yumruk attım. "Allah'ın belası manyak ne yaptın abime? Ne yaptın ona seni öldürürüm." Suratımda tokadını hissettim. Yüzümün sağ kısmı tokadın etkisi ile önce sızladı sonra adeta yanmaya başladı canımın acısını bir köşeye atıp ona karşı gelecektim ki kollarımı tuttu. "Bana bak bana öyle atar yapamazsın salak abin hak etti bunu ve eğer yaşamasını istiyorsan dediğimi yapacaksın." İğrenerek ona baktım. Hiçbir dediğini yapmak zorunda değilim. Polisi arayıp bu manyaktan şikayetçi olacaktım… "Ne istiyorsan söyle ve rahat bırak bizi. Ha yoksa hemen polisi arayacağım.” Gülümsedi. "Rahat bırakmak kısmı tam ne kadar olur bilmiyorum ama basit bir teklif bu. Sana ömür boyu mutluluğu vaadediyorum." "Söyle!" Kolumdan tutup kendine çekti. "Benimle evleneceksin.

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

AŞKLA BERDEL

read
78.8K
bc

MARDİN KIZILI [+18]

read
518.5K
bc

HÜKÜM

read
222.6K
bc

ÇINAR AĞACI

read
5.6K
bc

Ne Olacak Halim (Türkçe)

read
14.3K
bc

PERİ MASALI

read
9.5K
bc

Siyah Ve Beyaz

read
2.9K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook