Bunun alt mesajı benimle isteyerek seviş ağlayıp zırlar tadımı kaçırırsan ne olacağını biliyorsun. Kafa salladım.
"Akıllı karım benim."
Burnuma öpücük kondurdu. Sonra dudağıma. Biran geri çektim kendimi korkudan bedenim titriyordu. Hayatımda bir erkekle ilk deneyimim bu olmamalıydı ben bundan daha iyisini hakkediyordum. Her genç kız daha iyisini hakederdi. Kafasını kaldırdı bana baktı neden durdun der gibi.
"Ben ben korkuyorum hazır değilim."
Gülümsedi.
"Senin için ilk olduğunu biliyorum merak etme korkacağın bir şey olmayacak."
Yeniden kendine çekti beni. İçimde yaşadığım o tarifsiz korkuyu betimlemek mümkün değildi. Titriyordum, içimde bi üşüme vardı bedenim güçsüz korkaktı.
"Savaş."
Tek kaşını kaldırıp baktı. Gözümden bir damla yaş aktı bunu görünce kaşları çatıldı hayır hayır sinirlenmesini istemiyordum hemen gözümdeki yaşı sildim eline dokundum.
"Beni hırpalamanı istemiyorum. Lütfen…”
Ellerini yüzümde gezdirdi.
"Merak etme mutlulukla hatırlayacağın bir gece olacak."
Kafa salladım. Mutlulukla hatırlamak mı ömrüm boyunca hayatımın en kötü günleri arasında ilk üçte yer alır ilki zaten seninle evlendiğim gün! Eğildi yeniden dudaklarımı öpmeye başladı mecburen öpüşüne karşılık verdim ağlamamak için zor tutuyordum kendimi. Ağlarsam beni mahvederdi. Öpüşümüz kendini derinliğine bırakırken kalçalarımı avuçladı. Gözlerimi kapadım. Kötü bir kabus olsun Allah'ım. Vücudum resmen titriyordu saçlarımı yana atıp boynuma öpücük kondurdu tişörtümü çıkardı sadece sütyenim kalınca çekindim ellerimden tuttu kendi gömleğinin düğmesine götürdü.
"Sen açmak ister misin?"
Allah'ım şuan sadece ciğerlerini deşmek istiyordum. Gözlerimi sıkıca kapadım ve gömleğinin düğmelerini açmaya başladım bu sırada yeniden öpüşmeye başladık. Öylesine zevk alıyordu ki bu her dokunuşunda belliydi bense kusmak istiyordum sadece. Yaptığı şey tecavüzdü yaptığı şey bir bedene saygısızlıktı. Birine bunu yapmasının kabul görür yanı asla olmazdı asla. En sonunda belimden daha sıkı kavradı beni kucağına aldı ve yatağa götürdü. Üzerimdeki şortu yavaşça çıkardı iç çamaşırlarımla kalmıştım ben ilk kez bir erkeğin karşısında böyleydim. Külotu çıkaracağı sıra elini tuttum.
"Savaş ben...."
Bana doğru eğildi dudaklarıma yapıştı yeniden sonra yüzüme öpücükler kulağıma eğildi.
"Merak etme canını yakmayacağım söz."
Yüzüme minik öpücükler kondurmaya devam ederken bir eliyle birden cinsel bölgeme baskı uygulamaya başladı ani hareketle karşı koyacaktım bana engel oldu.
"Şışşh kendini bana bırak. Rahatla biraz hadi."
Bunu yaparken öpmeye devam ediyordu. Hayır bu olaydan zevk alınacak tek bir an yoktu alamazdım, yapamazdım çünkü onunla sevişmek istemiyorum ama abimi öldürmesinden korkuyordum. Sütyen kopçamın açıldığını hissettim birden boynumdan başlayarak göbeğime kadar öpücük kondurduktan sonra iç çamaşırımı da çıkardı. En sonunda kendine tamamen çıplak olunca yeniden öpüşmeye başladık hissettiğim baskı canımı acıtıyordu ani bir hamle ile beni iyice kendine çekince acıyla biraz inledim. Gözümden bir damla yaş aktı. Omzuma öpücük kondurdu.
"Seni seviyorum bitanem. Artık tamamen benimsin. Benim."
Gözümden bir iki damla yaş daha aktı. Dudaklarıma yapıştı yeter artık yeter. En son yaşadığı zevk doruklara çıkınca yatağın kenarına geçti kollarının arasına aldı beni. Saçlarımı okşuyordu.
"Canını mı acıttım neden ağlıyorsun.?"
Gözümdeki yaşı sildim. Canımın acısı şu yaşadığım travmanın yanında hiçti. Ben bunları nasıl aşacaktım tüm bunlara nasıl dayanacaktım.
"Seni sevmiyorum çünkü."
Kaşları çatıldı.
"Ne?"
Kalkıp kıyafetlerimi geçirdim üstüme.
"Seni sevmiyorum abime bir şey yapmandan korktuğum için kabul ettiğimi biliyorsun. Seni sevmeyeceğim. Yaptığın şey zorbalık, zorlama. Sana istediğim için ait olmadım. Tedavi olmalısın sen normal bir adam değilsin. Bu kadar saf kötü olmak… Şaşkınım sadece sana bir vaka gözüyle bakmaya çalışıyorum ama yaşattıkların seni anlamaya çalışmak bile canımı yakıyor”
Sinirlenmişti. Kolumdan tuttu.
"Sonuç olarak öptün beni dokundun sende bana birbirimize ait olduk. İlkin oldum senin. Hasta değilim aşığım seni çok seviyorum”
“Ne sanıyorsun zorladın ve seninle o şekilde birlikte oldum diye seni seveceğimi mi? Hangi kadın böyle bir adamı sever? Zamanı gelince senin hapse girmen için elimden geleni yapacağım. Seviyorum deme sevmek bu mu? Seven incitmez sen ise yıkıp döküyorsun.”
“Hiçbir şey yapamazsın ve zamanla bana alışacaksın seveceksin göreceğiz. Bu gece benim oldun ilkin oldum. Bana aitsin”
Bu kez daha çok yaş aktı evet ilkimi hiç böyle hayal etmemiştim. Sevdiğim adamla daha romantik bir an hayal etmiştim ben her zaman. Cevap vermeden banyoya geçtim suyu açtım ve kendimi tamamen bıraktım artık hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Onun kadını olduğum fikri aklımı yitirmeme sebep oluyordu. Sonra birden kendimi kaçınılmaz bir sonu düşünürken buldum. Ya hamile kalırsam bu manyak adamın çocuğunu dünyaya getirmek istemiyordum. Ondan nefret ederken onun parçası olan bir çocuğun annesi olamazdım. Yarın bir eczane bulup hemen doğum kontrol hapı almam lazımdı. Havluyu üzerime geçirdim banyoda kıyafetlerimi giyip çıktım. Çıktığımda o uyuyordur. Odadan çıktım ve şöminenin karşısına geçtim sonra en kötü olasılığı düşünmeye başladım. Abim uyanamazsa ya ona bir şey olursa o zaman nasıl kurtulurum boşanmak istediğimde bu kez beni ne ile tehdit eder. Ya kızlara ya da bizim çocuklara zarar verirse hep başkalarına bir şey olması korkusu yüzünden kendi hayatımı feda mı edecektim...
Gözlerimi duyduğum tıkırtılardan sonra açtım. Şömineyi söndürüyordu. Uyandığımı görünce
"Neden benimle uyumadın?"
Omuz silktim.
"Uyuya kalmışım burada."
Cevap vermedi. Eşyalarımızı topladık. Dünkü kıyafetleri yoktu üzerinde.
"Senin eşyaların mı var burada?"
Kafa salladı.
"Evet duştan sonra değiştirdim üzerimi istersen senin eşyalarından da bırakırız ara sıra geliriz."
"İstemem gelmeyelim."
Cevap vermedi. Eve geldiğimizde beni indirdi arabadan.
"Benim şirkete uğramam gerek sen geç."
Kafa salladım ben eve girdim. Benim o gelmeden dışarı çıkıp eczaneden ilacı almam gerekti tek başıma çıkarsam yine mahvederdi beni. Barış'ın odasının kapısını tıkladım başta ses gelmedi tekrar tıkladım ses gelmeyince kapıyı açtım içeriye girdim odada kimse yok evde yoktu sanırım diye düşünüp odadan çıkacakken banyonun kapısı açıldı beline sardığı havlu ile öylece karşımdaydı biranda arkamı döndüm.
"Özür dilerim kapıyı çaldım ses gelmeyince girdim evde değilsin sandım çok özür dilerim."
Kahkaha attı
"Sakin ol Aslı daha önce üstü çıplak adam hiç görmedin mi?"
Kolumdan tuttu kendine çevirdi tişört geçirmiş üstüne.
"Bir şey mi diyecektin?"
Kafa salladım.
"Dinliyorum."
Çok iyi bir insandı Barış o kadar kibar ve anlayışlıydı ki evde annesinin bana kötü davranmasından rahatsız olduğu için aksine o bana çok iyi davranıyordu.
"Benim dışarı çıkmam lazımda Savaş işe gitti."
Gülümsedi.
"Eczaneye uğramam gerek."
"Hasta mısın?"
Biran telaş yaptım ellerimi kaldırdım.
"Yok yok vitamin almam gerek sadece ama Savaş şimdi pimpirikleniyor kendim çıktığımda çok hoşlanmıyor biliyorsun beni götürür müsün?"
Yanağımdan makas aldı.
"Yengem benden bir şey istemiş tabi götürürüm. Üzerimi değiştireyim bahçede buluşuruz."
Kafa salladım teşekkür edip çıktım. Odaya girdim hemen üzerimdekileri çıkardım başka bir şey giydim bir daha bu kıyafetleri giymek istemiyordum. Üzerimi değiştirince çantamı aldım aşağı indim. O çoktan inmiş beni görünce gülümsedi birlikte arabaya geçtik. Yol boyunca biraz sohbet ettik okuldan günlük hayattan eczanenin önünde durdu benimle gelecekti oda.
"Sen bekle ben alır gelirim."
Tamam anlamında kafa salladı. Eczaneye girdim.
"Buyurun nasıl yardımcı olabilirim?"
Biraz çekingen bir tavırla kısık sesle.
"Şey ben doğum kontrol hapı alacaktım."
"Tabi hangisi olsun?"
Hangisi mi ben nereden bileyim. Dudak büzdüm.
"Fark etmez yani en etkili olacak hangisi ise."
Ben öyle söyleyince kadın gülümsedi.
"Hepsi etki eder siz merak etmeyin."
İlacı uzattı parayı verdim kutuyu hemen çantama attım arabaya binince gülümsedi Barış
"Aldın mı?"
Kafa salladım.
"Teşekkür ederim."
Gülümseyerek cevap verdi. Allah'ım inşallah hamile kalmam ne olur. Canıma kıyarım eğer onun bebeğini doğuracak olursam.
"Bir şeyler içelim mi istersen?"
Kararsız kaldım Savaş çıktığımı bile bilmiyordu tekrar canımı acıtabilirdi ki hala sırtımdaki kemer izleri duruyor tekrar aynı durumu asla yaşamak istemiyordum. Tedirginliğimin farkında olmuş olacak ki.
"Abim benle olduğun için bir şey demez merak etme. Ben çıkardım yengemi derim."
Gülümsedim.
"Korkuyor musun sen abimden?"
Gözlerimi kaçırdım hemen yola bakıyordum. Korkmak mı bunun adı çaresizlik mi?
"Neden korkayım canım."
Bu sefer daha baskın bir tonla.
"Abim hakimiyeti sever hatta bazen baskıcı bile olabilir o yüzden küçükken bende korkardım."
Zoraki gülümsedim. Hala aynı abin manyak psikopatın teki.
"Çok nazik biri o görüyorsun zaten beni sahiplenişi. Sevişi." Dövüşü hırpalayışı işkence edişi!
Kafasıyla onay verdi.
"Onu ilk kez bir kadına karşı böylesine aşkla bakarken görüyorum."
Aman aşık hali buysa bu adamın gerçekten aşık olmasa ne tür işkenceler ederdi acaba. En sonunda bir mekana geçtik kahve siparişlerini verdik oturduk sohbet ediyorduk. Barış okuldaki komik anılarını anlatıyordu bazıları öylesine komik ki gülmekten ölecektim. Kahvelerimizde gelince sohbet derinleşti biz konuşurken yanımızda bir kız durdu kafamı kaldırdım baktım. Sarışın uzun boylu bir kız üzerinde çiçekli mini mavi bir elbise var öfkeyle bana baktı sonra Barış'a döndü.
"Selin."
Kaşlarını çatarak.
"Demek ilişki adamı değilsin nefes almak özgür olmak istiyorsun öyle mi?"
Barış kızın kolundan tuttu.
"Burası yeri değil."
Kız bakışlarını bana yönlendirdi.
"Neden bundan mı korkuyorsun?"
Barış bana döndü sonra kıza.
"Ne alakası var yarın konuşuruz gider misin?"
Kız sesini yükseltti.
"Beni böyle basit bir kıza mı tercih ettin sana inanamıyorum. Şu kızdaki sıradanlığa bak."
Barış kolunu tuttu kızın. Ben gerçekten sıradan bomboş bir kızım herhâlde Sevinç Hanım da aynılarını söylüyor.
"Selin saçmalama."
Kız eliyle beni hafif itti.
"Birde yüzük mü taktın acaba bende olmayıp onda olan neydi?"
Barış öfkeyle bağırınca kız elindeki su şişesini açıp benim yüzüme bocaladı.
"Sana basit sevgilinle mutluluklar."
Barış sinirle kıza bir şeyler söylüyordu. Ben olayın şoku ile üzerimi silerken bana döndü.
"Kusura bakma."
Cevap vermedim ne olduğunu anlamadım bile.
"Aslı gerçekten özür dilerim. Sevgilim sandı seni. Eski kız arkadaşım."
Gülümsedim. Islanmıştım.
"Önemi yok. Olabilir."
Eline peçete alıp kolumdaki suları sildi oda.
"Özür dilerim seni böyle bir şeyin ortasında bıraktım."
Kolunu tuttum.
"Barış tamam olabilir önemli değil."
Gülümsedi.
"Teşekkür ederim. Aramızda kalsa olur değil mi? Abim şimdi karısının hırpalanmasından çok hoşlanmayabilir"
Kahkaha attım hoşlanmamak mı senin abinin daha sırtımdaki kemer izleri duruyor diyemedim.
"Tabiki aramızda."
Birlikte kalktık. Eve geldiğimizde Savaş gelmiş beni görünce öfkeyle.
"Neredeydin aradım açmadın." Dedi
Duymamışım herhalde.
"Duymadım. Barış ile dışarı çıktık."
Barış'a döndü.
"Evet abi bir kahve içtik yengemle."
Yanıma geldi omzuma öpücük kondurdu.
"Merak ettim seni haber ver bir daha."
Kafa salladım.
"Hadi yemeğe geçelim."
Canım yemek istemiyordu ama mecbur masaya geçecektim. Masaya geçtik yemek servisleri yapılırken Savaş babası ile işle alakalı konuşuyordu. Cep telefonum çaldı Ceren arıyor.
"Efendim."
"Tosbik bana neden hiç yazmıyorsun nasılsın?"
"Çok iyiyim. Evdeyim öyle dinleniyorum. Siz nasılsınız?"
Gülümsedi.
"İyiyim Emrah ile yemek yedik şimdi Ayça'yla eve geçiyoruz."
"Selam söyle."
Biranda sesinde bir hüzün oluştu.
"Keşke gelebilsen. Kızlar gecesi yapardık."
Gözlerim doldu. Sesim titredi. Haftada bir kızlar gecesi ritüelimiz vardı bizim ama şimdi her şeyden uzaktım.
"Keşkee."
Üzüldüğümü anlayınca neşeli ses tonuyla.
"Olsun yaparız daha çok ama çok zamanımız var tosbik."
Gülümsedim.
"Tabi."
Biraz daha konuşunca kapattık. Sevinç Hanım bana bakıyor. Artık dayanamadım.
"Bir durum mu var Sevinç Hanım?"
Şaşırdı bir şey söylememi hiç ama hiç beklemiyordu.
"Ne gibi?"
Gülümsedim.
"Deminden beri bana bakıyorsunuz. Bir sorun mu var?"
"Ailen sana sofrada telefonla konuşulmaması gerektiğini öğretememiş galiba ona bakıyordum."
Gülümsedim.
"Ailem bana kuralcı baskıcı bir ebeveyn olmak yerine iyi, vicdanlı, ahlaklı saygılı bir genç olmayı öğretti. Ki onca aşağılamalarınıza rağmen size sessiz kalmamdan anlamışınızdır. Yani ailemden almam gereken tüm terbiyemi aldım göreceğiniz üzere.”
Öylesine bozuldu ki kaşları çatıldı. Savaş'a baktı.
"Daha şimdiden böyle bana dili çıkıyor gör bak iki günde eve getirdiğin kıza."
Fikret Bey hemen.
"Sevinç tamam abartma. Gitme kızın üzerine."
Yalandan ağlamaya başladı. Timsah gözyaşları döküyordu. Savaş kafasını kaldırdı bana baktı.
"Kalk masadan."
Kalktım. Umurumda değildi.Bileğimden yakaladı.
"Seninle bu konu hakkında konuşmuştuk. Aileme saygılı olmak konusunda."
Fikret Bey.
"Savaş uzatılacak bir şey yok. Sende otur kızım."
Savaş bana bakarak.
"Hayır." Diye bağırdı.
"Tamam afiyet olsun."
“Savaş diyorum.”
“Baba lütfen dahil olma.”
“Önemli değil Fikret Bey. Zaten aç değildim.”
“Aslıııı. Özür dile hemen.”
Dilemek istemiyordum. Bir şey demeden odaya çıktım. Geldiğinde yapacakları tahmin edebiliyordum. Artık umurumda değildi. Yaklaşık yarım saat sonra geldi kapıyı sertçe kapadı yanıma geldi ve çenemi sıktı.
"Annemi nasıl ağlatırsın?"
Gülümsedim.
"Annen numaradan ağladı."
Tokat attı. Canım hiç yanmadı bu kez.
"Benim annem yalancı mı?"
İtekledim.
"Kime çektiğin belli annen gibi manyaksın sende. Evet annen yalancı benimle uğraşmak yerine annen söyle benimle uğraşmasın."
Bu cümleme öfkelenmişti. Kolumdan tutup sertçe duvara itti sırtımı çok sert çarpmıştım yanıma gelip saçımdan tuttu.
"Bana bak lan doğru konuş."
Elinden kurtulmaya çalıştım.
"Ya bırak yeter artık."
Beni hırpalamaya devam ediyordu. Biran öfkeme yenik düşüp.
"Bırakkkkk! Bırakkkk. Yeter artık canımı acıtıyorsun." Diye bağırdım.
Bu hamleyi beklemiyordu. Şaşırdı gözlerini kocaman açtı.
"Sen ne yaptığını zannediyorsun? Bağırma sus."
Odanın kapısı çalmaya başladı o anda. Fikret Bey'in sesi dışarıda.
"Çok yanlış yaptın Aslı. Bunu ödeyeceksin."
Savaş gitti kapıyı açtı. Babası buna tokat geçirdi. Şok oldum Savaş tek kelime edemedi küçük çocuklar gibi yedi dayağını.
"Lan ne yapıyorsun sen?"
Barış kapının ucunda bize bakıyor. Ben ağlıyordum. Fikret Bey yanıma geldi kolumu tuttu.
"İyi misin kızım?"
Kafa salladım. Tekrar Savaş'a döndü.
"Karına mı vurdun sen lan it herif?"
Savaş öfke ile
"Ne vurması tartışırken itekledim ayağı burkuldu. Ben karıma vurur muyum baba?"
Bana döndü. İyi olduğumdan emin olmak istiyordu.
"İyiyim efendim teşekkürler."
Yüzüme dokundu.
"Bu hayta sana bir şey yapamaz yaparsa haberim olsun. Ezdirme kendini kızım.”
Gülümsedim. Ne kadar iyi bir adamdı. Gerçekten birisi annesinin oğlu diğeri babasının oğlu iki farklı karakter
"Teşekkür ederim. Sağ olun."
Odadan çıktılar. Savaş bana baktı.
"Bunu ödeyeceksin."
Cevap vermedim. Yanıma geldi.
"Soyun."
Anlamamıştım. Öyle bakmaya devam ettim.
"Ne oldu karıcığım neden bakıyorsun soyunsana!"
Yine beni kemerle mi dövecekti? Ne yapabilirdi? Ben tepki vermeyince tişörtü üzerimden çıkardı boynumu öpmeye başladı.
"Ne yapıyorsun çekil."
Gülümsedi.
"Babama söz verdim karıma şiddet uygulamayacağım karımla sevişmek varken..."
Geri adım attım. İttirdim.
"Hayır."
Bileğimden tutup çekti.
"Senin bana hayır deme şansın yok çizgini az önce aştın bir yanlış daha yaparsan abin tahtalı köyü boylar."
İttirdim onu öfkeyle tokat attım şaşırdı beklemiyordu bunu bileğimi yakaladı.
“Şimdi telefonu alıp abinin doktorunu mu arayayım yoksa burada benimle sevişmek mi istersin?”