2.Bölüm

1259 Words
"Bırakın beni! Nereye götürüyorsunuz!!" Kendimi beni tutan Seth'den kurtarmaya çalışıyordum."Rahat dur!" "Seni alfaya götürüyorum" Ne saçmalıyordu bu adam yok beta yok alfa...Lakapları mıydı? "Lütfen ben kimseye bir şey yapmadım neden götürüyorsunuz ki?" "Kes sesini artık başımı ağrıttın!" Beni ormanın derinlerine doğru sürüklüyordu bu içimde ki korkuyu daha çok arttırıyordu. Dikkatlice etrafımı incelemeye başladım bunların ellerinden kurtulabilirsem ormanda yolumu daha kolay bulabilmek için. Yarım saat daha yürüdükten sonra ,"Nereye götürüyorsunuz beni!" "Dedim ya Alfanın yanına diye" sinirle resmen yüzüme bağırmıştı. Diğer iki adam sessizce arkamdan geliyordu.Biraz daha yürüdükten sonra ilerde evlerin olduğunu gördüm ve aman tanrım etrafında bir sürü insan vardı bizi görenler merakla bana bakıyordu ve garip bir şekilde hepsi havayı kokluyordu. İnsanları görür görmez rahatlamıştım aniden üç adamdan uzaklaşmaya çalışıp diğer insanların olduğu tarafa doğru koşmaya başladım. "Yardım ediin!!! Bu adamlar beni kaçırdı!" etrafta avazım çıktığı kadar bağırıyor onlara doğru koşuyordum. Beni görenler şaşkınlıkla yüzüme bakıyor hiçbir şey yapmıyorlardı. Daha sonra arkamdan Seth kolumu sertçe tutup ,"Ne yaptığını sanıyorsun sen!!" "Sürünün sana yardım edeceğini kim söyledi.Deli gibi hareketlerde bulunmasana!" Asıl deli kendileri! Yok beta yok alfa yok sürü.... Lanet olsun burda neler oluyordu! Acaba ormanda çok ilkel bir kabileye mi denk gelmiştim... Beni peşinden sürüklercesine en büyük evin önüne getirdi. "Alfa seni bekliyor, onun yanında da böyle deli gibi davranma senin için hiç iyi olmaz! Benim gibi sabırlı değildir o" kesinlikle burdan bir an önce kurtulmam gerekiyordu. Evin içine girdiğimizde şaşkınca etrafıma bakıyordum ev kocamandı, yürüdüğüm yerler ben zenginim diye bağırıyordu gerçi bu güne kadar gördüğüm evler gibi değildi daha farklı bir tarza sahipti ama yine de her yere çok fazla para harcandığı belliydi. Büyük iki kanatlı bir kapının önüne geldiğimizde durduk. Beni uyararak, "Sakın içerde bir delilik yapma!" başımı aşağı yukarı sallayarak tamam dediğimde kolumdan tuttuğu gibi içeriye soktu beni. "Rex sana bahsettiğimiz kız bu" Kocaman odanın ortasında devasa boyuttaki masada kağıtlarla uğraşan bir adam bana bakıp duruyordu. Karşımda ki adam 1.93 boylarında koyu kısa kahverengi saçları olan biraz çekik olmasına rağmen yine de büyük kehribar gözleri olan 26 yaşlarında buğday tenli bir adamdı ve bu diğerlerine göre daha iriydi. Üzerinde kısa kol siyah bir tişört altında ise mavi bir kot vardı. Bu nasıl kabileydi böyle, hepsi kaslı adamlardan oluşuyordu! Beni inceledikçe kaşları bir tık daha havalanıp duruyordu. Oturduğu yerden kalkmış masaya yaslanmış şekilde bana bakıyordu, Seth de o da konuşmuyordu. "Niye seninle iletişim kuramıyorum" konuşması ile kendime geldim. "Ne?" bana doğru yaklaşmaya başlamıştı artık her adım attığında yerimde kasılıyordum.Bana ne yapacakları hakkında hiçbir fikrim yoktu. "Diyorum ki seninle neden zihin bağlantısı kuramıyorum?" meraklı gözlerle bana bakarken beni kokluyordu da. "Ve neden bu şekilde garip kokuyorsun" yüzünü buruşturarak söylemişti bunu. Bu adamların derdi neydi tamam birkaç gündür banyo yapmamıştım ve ormanda koştuğum için ter kokuyor olabilirdim ama bunu bu şekilde demeleri saçmaydı ayrıca benim kokumdan onlara ne! "Sen ne saçmalıyorsun! Dediklerinizden hiçbir şey anlamıyorum.Lütfen beni bırakın" korkudan sesim titriyordu belki bu adam insafa gelirde beni bırakırdı. Sabrina'yı da çok merak ediyordum acaba o hangi delinin elindeydi. Meraklı bakışları gitmiş yerine sert bakışlar gelmişti."Hangi sürüdensin?" "Lanet olsun neyden bahsediyorsun sen Allah'ın delisi!!" Kendimi daha fazla tutamayıp bağırmaya başladığımda Rex denilen adam tek kaşını kaldırıp şaşkınca bana baktı. Seth tekrar sertçe kolumu tuttugu zaman acıdan inlemiştim, "Alfa ile konuşuyorsun!!" "Ne alfası!? Siz neyden bahsediyorsunuz!". "Bırakın beni evime gideyim lütfen" Rex iyice bana yaklaştığında nefes almayı bıraktım. "Evin neresi?" "...." "Bak kendin hakkında bize bilgi vermezsen seni öldürmek zorunda kalırım" gözlerim dolmaya başlamıştı sakinleştiğimi görünce başıyla işaret verip ,"Hadi konuş nerden geldin?" "Sürünün adı ne? Sürü dediği şey şehirdi galiba bundan bahsettiğini düşünerek," Andromeda şehrinde oturuyorum" buranın neresi olduğunu bilmiyordum. İki adam kaşlarını çatıp birbirlerine baktılar yanımda ki Seth,"Öyle bir sürü adı hiç duymadım" Rex kolumu kopartırcasına, "Bana yalan söylemeye nasıl cesaret edersin sen!!" burnundan soluyordu. Acı içinde, "Yalan söylemiyorum Andromeda şehrinden geliyorum" "Rex doğruyu söylüyor biliyorsun" Madem biliyor neden bana sert davranıyordu! "Biliyorum ama bu kızda gariplik var ne olduğunu anlayamıyorum" "Kurdun nerde?" "Ne kurdu benim kurdum murdum yok" korkudan ağlamaya başlamıştım artık. İki adam sıkıntılı şekilde birbirine bakıp, "Zindana götür bunu ne olduğunu anlayana kadar orda kalacak" "Tamam Alfa" "Nee! Bir saniye ne zindanı kafayı mı yediniz siz!!! Bırakın beni!" desemde umurlarında değildi. Seth hızla evden uzaklaştırmaya başlamıştı beni. Zindan dediği yere getirdiğinde korku ile,"Lütfen burda bırakma beni kapalı alan korkum var benim!" Gerçekten de vardı küçük bir yerde kalınca nefesim kesilecek gibi oluyordu ve genelde bayılıyordum. Ona bağırırken o çoktan beni rutubetli pis yerde bırakıp gitmişti. Bulunduğum yer çok küçüktü üç kişi ya sığar ya sığmazdı.Her yerde küf vardı ve çok kötü kokuyordu insan burda çok fazla duramazdı. "Siktir!! Burda ölüp gidecem" "Yardım ediin!!! Çıkarın beni burdan! Ne tür manyaklarsınız siz!" "Boşuna bağırma gelmezler" gelen ses ile ufak bir çığlık attım yan odada biri vardı. "Sen de kimsin?" "Orlando" "Niye buradasın?" "Sen neden burdaysan bende o yüzden" ben neden burda olduğumu bilmiyorum ki! "Ne suç işledin?" "Sürü bilgilerini başka bir sürüye sattım" kaşlarımı çatıp, "O zaman fazla kalmayacaksın burda" Dalga geçerek güldü" Evet fazla kalmayacağım" "Dışarı çıkınca sana vereceğim adrese not iletir misin?" içimde burdan kurtulacağıma dair umut oluşmuştu.Orlando belli bir süre sessiz kaldıktan sonra ,"Deli misin sen? Sürü bilgilerini satmanın cezası ölüm bilmiyor musun?" "Hem senin kurdun nerde ve Niye böyle kokuyorsun?" Uyandığımdan beri herkes ne saçmalıyordu! "Bak neyden bahsettiğinizi bilmiyorum, ne kurdu?" Orlando uzun bir sessizlikten sonra ,"Sen kurt değilsin!" yüksek sesle ve heyecanla söylemişti. "Değilim tabi manyak mısınız siz! Sizde kurt değilsiniz kendinizi neye inandırmışsınız!!?" "Aman tanrım sen insan mısın!?" Buraya kadar artık onunla konuşmayacaktım.Duvarın kenarına geçip oturmaya başladım odanın küçük olduğunu düşünmemeye çalışıyordum biraz önce yandaki deliyle konuştuğum için dikkatim dağılmıştı ama şimdi odaya odaklanınca soluk alışlarım hızlanmaya başlıyordu. "Senin burda ne işin var nasıl geldin bizim boyuta?" ona cevap vermeyince "Konuşsana!" "Akıl sağlığını kaybeden biri ile konuşabileceğim bir şey yok" dedim sertçe Orlando yüksek sesle kahkaha atarak,"Senin hiçbir şeyden haberin yok değil mi?" "Adın ne?" "Sana ne!!" "Hadi ama birkaç gün sonra öleceğim zaten bana biraz iyi davransan ne olur" adam resmen eğleniyordu. "Eva!" dedim korkan sesimle. "Burasının neresi olduğunu biliyor musun Eva?" "Nerden bileyim! Andomedaya yakın bir yerdir" "Neresi neresi?!" anlamayan ses tonuyla "Her neyse çokta önemli değil." "Eva sen şu an kendi boyutunda değilsin, başka bir boyuttasın ve buraya nasıl geldiğini senden bile çok merak ediyorum" "Ne saçmalıyorsun sen!" "Kapa çeneni artık! senin saçmalıklarını daha fazla dinlemek istemiyorum." "Saçmalık değil şu an anlamakta zorlanıyorsun ama eğer hayatta kalırsan ne demek istediğimi anlayacaksın" Derin bir nefes alıp "Tamam söyle o zaman neredeyim ben?" pes ederek. "Burası Kurtlar Diyarı" "Pardon??" sanki onu görecekmişim gibi duvara baktım. "Kurt adamların boyutuna bir şekilde geçmişsin" Gülmeye başlamıştı, "Buna inanamıyorum büyükbabam sizden bahsettiğinde ona inanmıyordum delirdiğini düşünüyordum" "Asıl aklı başında olan o" Bu salak neyden bahsediyordu kurt adam da neydi? Sesi birden ciddileşti ,"Bak Eva, insanların varlığını çok az kurt bilir, bilenlerde en yaşlı kurtlar genelde" "Buraya nasıl geldin bilmiyorum ama burası insanlara göre değil kesinlikle" "Büyükbabama ne kadar inanmadığımı söylesemde aslında içten içe varlığınıza inanıyordum çünkü senin türünü başka yaşlı kurtlardan da duymuştum. Onlarda aynı şeyleri söyleyip duruyorlardı" vakit geçsin diye onun deliliğine katılmaya karar verdim. "Neden varlığımızı bilmiyorsunuz peki?" "Sen neden bizim varlığımızı bilmiyorsan o nedenden" Bu kadar saçmalık yeterdi. "Bak kes artık saçmalamayı!" "Bana inanmıyorsun? Bekle.." yandan kemik kırılma sesi gelmeye başladığında korku ile yerimden fırladım. "Orlando!" Onun derin derin nefes alışlarını duyuyordum" "Orlando iyi misin?" dememle yandan yüksek sesle uluma sesi gelince olduğum yerde donup kaldım. Parmaklıklara doğru ilerlediğimde yavaşça onun olduğu yere yandan bakmaya çalıştım ve gördüğüm şey korkumu daha da arttırdı. Demir parmaklıklar arasında normale göre çok daha büyük bir kurdun pençesini görüyordum. Bunu gördüğüm an tüm gücümle çığlık attığımda yavaş yavaş yer ayağımın altından kaymaya başladı sonrası ise karanlık...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD