RUSYA DA iKEN

2235 Words
      artık bavullarını hazırlayorlar İdİ. hem artık ne kadar uzun süre kalacaklarını da bİlmedİklerİ İçİn yanların da ne ne var İse ellerİne ne geçtİyse hepsİnİ bavullara yerleştİrdİler. hemen yarına uçak bİletİ almışlar İdİ. sabah saatlerİ değİl İdİ. akşam saatlerİn de İdİ. ve gene de hemen hazırlandılar. charlİe de wİllİam da amelİa da hazırlanıyor İdİ. kalacakları yerİ hazırlamışlar İdİ. ora da kİ bİr otel de kalacaklar İdİ.  ve İlk İşlerİ amelİa ve wİllİam ın amelİa nın dadısının evİne gİderken gördüklerİ çİftçİ jack İn onlara verdİklerİ mektubun arkasın da kİ ev adresİne gİdecekler İdİ. çünkü elİn de kİ adres bu İdİ. ve amelİa nın dadısının çİftçİ jack e yazdığı mektuba bakılacak olur İse şuan o adres de kİ ev de değİl İdİ amelİa nın dadısı. ve ayrıca o ev de kalan anlaşılan o kİ evİn esas sahİbİ amelİanın dadısı mınerva hanımı ev de İstemİyor İdİ. mutlaka amelİa yı da sevmeyecek İdİ o zaman lakİn bunun bİr önemİ yok onları evlerİnden kovsalar bİle amelİa gururu yok İmİş gİbİ gene de eve mutlaka gİtecek ve kadın a dadısı mınerva hakkınd abİldİğİ her şeyİ sorup zor İle öğrenecek İdİ.   sabah satlerİ İdİ ve amelİa wİl bİr de charlİe hala londra da İdİler. akşam yola çıkacaklar İdİ. ve kalacakları yer uçak bİletlerİ varıcakları saat her şey hazır İdİ. uçuşları norvece gİttİklerİn den bİraz daha fazla İdİ. hatta çok daha fazla İdİ. çünkü norvec İngİltere arası 1 buçuk saat sürüyor İdİ ama İngİltere rusya arasın da 3 buçuk saat sürüyor İdİ. olsun ne olur İse olsun amelİa dadısı mınerva yı bulup getİrebİlmek İçin her şeyİ yapar İdİ. lakİn tek bİr kötü şey var İdİ. o da sİl İm İn mutlaka 3 gün İçİn de londraya dönmüş olmalı İdİ. bu da onların süresİnİ kısaltıyor İdİ. aslın da amelİa wİl onu bıraksa yıllarca hatta sonsuza dek dadısını İkna edebİlmek İçşn öondraya dönüp tedavİ olması be onun yanın da kalması İçİn kalabİlİr İdİ. lakİn bu konuyu wİl e açtığın da İse kesİn kes reddettİ - gerekİr İse askerlİk ten İstİfa ederİm lakİn gene de senİ buraya getİrmeden asla dönmem  bu cevap üzerİne amelİa ısrar etme dİ çünkü blöf etmedİğİnİ onun bİlİyor İdİ.  o kendİ dadısı İçİn ne kadar çok ısrarcı İseo da kendİsİ İçİn o kadar ısrarcı olacak İdİ. o yuzden hİç demedİ bİr daha lafını.  artık hava kararmaya başlamış idi. hava da her zamankin den daha soğuk idi. yıldızlar yavaş yavaş belirmeye başlamışlar idi. bunu ile beraber valizleri aşağıya indirdiler. artık yola çıkmanın ve amelia nın dadısı minervayı esas ait olduğu yere getirme vakti gelmiş idi. arabaya valizleri ve eşyalarını evin uşakları araba ya yerleştirdi, ayrıca onlar da arabaya bindiler ve hava alnına varmak üzere gittiler. uçağa binmelerine daha 2 saat var idi. ve onlar da beklemeleri için bekleyen oturma alanların da oturuyorlar idi. Rusya ya  ilk defa gidiyorlar idi ikisi de. nasıl bir yer olduğunu ancak tarih derslerin de gördükleri kadar biliyorlar idi. Rusya hakkında bildiği tek şey votka ve de soğuk bir memleket olduğunu biliyor idi. ayrıca insanları da iklimi kadar soğuk dururlar. biraz ön yargılı davranırlar gibi bir halleri vardır. Rusya ya gitme vakitleri gelmiş idi. uçağa doğru yürümeye başlamışlar idi. ve sonun da uçağa binmişler idi. ve yola çıkmışlar idi. 3 buçuk saat lik uçuş boyunca amelia yalnızca uyudu. charlie ile hep wil ilgilendi. şuan wil in aklın da olan tek şey askerlik iyiydi. burada en fazla 3 gün kalabilecek idi. çünkü en fazla 3 gün kalabilecek idi. ondan sonra londra ya gidip kışlaya gitmesi gerekiyordu. çünkü yakın da Vietnam'a gidecek idi. savaşmaya. mutlak sonuç belli olmuş idi artık. savaşa mutlaka gidecekler idi. ya ölecekler idi ya da öldürecekler idi.  iki ihtimal de birbirinden kötü idi ve artık savaşın 20 yıla aşkın süreceğinden de emin idi. hem ölmeden geri dönse bile psikoloji sini nasıl toplayacak idi. toplamak zorunda idi. çünkü amelia da geri döndüğün de  ona ihtiyacı olacak idi. kesinlik ile mutlaka onun yanın da olmalı idi. çünkü her geçen gün daha fazla elden ayaktan düşüyor idi. ve git gide onlara daha muhtaç olur hale geldi. hepten kendini kaybetmiş idi. bir ara charlie yi hatırlamamıştı. bu durum günlük hayatlarında çok şey değiştirmiş idi. tedavi n faydası olması ı bırak gerilemeler bile yaşanmaya başlamışlar idi. bir ara charlie yi kendi öz oğlu nu hatırlamamış idi ve: - bu çocuk kim , diye sormuş idi bir sabah. birden ev de çocuğu görünce şaşırmış ve William'a dönüp bunu sormuş idi yüzün de şaşkın kınlık ifadesi ile. wil im ilk başta şaka yaptığını sanmış idi.  lakin amelia nın ciddi olduğunu anladığın da ise hiç bozuntuya vermeden onun davranışlarını izledi: - komşumuzun çocuğu. çarşıya gidecekmiş o yüzden  çocugu da buraya bıraktılar - hmm tamam bare ben biraz çocuk ile uğraşıyım. yalnız kalmasın. yazık. dedi ve gitti charlie yi kucağına aldı ve oyun oynamaya başladı. charlie amelia ya anne diye seslenince bir an tuhaf karşıladı william bir an için kendine geldiğini san ış idi. lakin sonra amelia williama bakıp acır gibi - annesini özlemiş galiba dedi ve çocuğa sıkı sıkı sarıldı.  bir 10 dk. kadar sonra kendi kendine kalkıp onlardan uzaklaştı ve yarım saat sonra tekrar yanlarına  doğru geldi. ve bu safer normal bir şekilde kendine gelmiş halde idi. bu durum onu korkutmuş idi. durumun git gide daha tehlikeli bir hal almaya başlamış idi. yol boyunca wil im yalnızca bunları düşünüyor idi. Amelia içşn çok endişeli idi. Yol boyunca amelia uyumuş idi. Wil acaba uyandığın da bizi hatırlayacak mı? Diye düşünüyor idi. Sonun da 3 buçuk saatlik yolculukları bitmiş vesonun da rusyanın başkenti moscowa ya varmışlar idi. Amelia yı uyandırmışlar idi. Uçaktan indiklerinde amelia nın aklına hemen dadısı mınerva nın ona küçük iken ankattığı karlar ülkesi masLı gekmiş idi: oğuk ve kar çok uzaklardan gelir kızım. Buzlarla ve karlarla kaplı bir ülkede, karlar kraliçesinin kendi sihriyle yaptığı bir şatosu varmış. Karlar kraliçesi buzdan şatosunda bir başına yaşarmış. Karlar kraliçesi çok ama çok güzelmiş. Buz gibi parlak, ışıl ışıl bir güzelliğe sahipmiş. Fakat kraliçe güzel olduğu kadar da kötü kalpli birisiymiş. Soğuk, görkemli ve buzdan yapılmış şatosunda birçok mucize de saklıymış. Şatodaki buz aynada bu mucizelerden biriymiş. Kötü kalpli karlar kraliçesi, buz aynasına bakarak tüm dünyada olan biteni kötü gözleriyle izlermiş. Büyükanne masalı anlatmaya devam ederken Gerda birden onları izleyen kötü kalpli karlar kraliçesini pencerede görmüş. Heyecanla ” Büyükanne, Kay bakın karlar kraliçesi bize bakıyor.” demiş. Büyükanne, “Yok canım kedidir o.” demiş. Bunun üzerine Gerda, “Büyükanne kötü kalpli karlar kraliçesi buralara gelebilir mi? diye sormuş. Kay, “Hele bir gelsin. Onu tutup şömineye atarım. Eriyip biter. Sonra sulu kraliçeye dönüşür.” demiş. Bunu duyan karlar kraliçesi; Demek beni şömineye atarak sular kraliçesine dönüştüreceksin öyle mi? Buz kıvılcımları size emrediyorum. Uçun ve benimle alay eden bu küçük çocuğu bulun. Kalbi ve gözleri benim olsun. Böylece etrafındaki şeyleri kötü görsün. Kalbindeki sevgi buz olsun. Karlar kraliçesinin emirlerinin ardından evin önünde bir anda kar fırtınası başlamış. Gerda’nın penceresine hızla ilerleyen buz kıvılcımları, kraliçenin emirlerini yerine getirmeye başlamış. Kay olan biteni anlamak için pencereye yönelmiş ve camı açmış. “Kay durr…” demiş Gerda ama geç kalmış. Gerda, “Ahh gözüm, çok acıyor, gözüme bir şey battı. Neler oluyor ah kalbim!” Diye yaşadığı şoku anlamaya çalışmış. Ama olan olmuş. Buz kıvılcımları Kay’ın kalbine ve gözüne çarpmış. Karlar kraliçesinin sihri gerçekleşmiş ve Kay, başka birine dönüşmüş. Ona neler olduğunu soran arkadaşı Gerda’yı da terslemiş. Gerda Kay’ın kendisine neden kötü davrandığını hiç anlayamamış. Sabah olduğunda Kay’ın akşamki kaba davranışları devam ediyormuş. Kızağının ipini çekip bahçeden çıkıyormuş. Onu gören Gerda, nereye gittiğini sormuş fakat Kay onu yine tersleyerek oradan uzaklaşmış. Kızağın arkasından koşan Gerda, arkadaşına yetişememiş. Tam bu sırada karlar kraliçesi kızağıyla ortaya çıkmış. Kraliçenin kızağının peşine takılan Kay, kraliçe ile birlikte buzdan şatoya gitmiş. Bunu gören Gerda, öylece bakakalmış. Aradan günler, haftalar, aylar geçmiş ama Kay geri dönmemiş. Evinin penceresinde aylarca Kay’ı bekleyen Gay, artık daha fazla bekleyememiş. Büyükannesinin hediye ettiği aynayı da yanına alıp, düşmüş yollara. Canı pahasına arkadaşını kurtarmak isteyen Gerda, yol boyunca karşılaştığı tüm canlılara Kay’ı sormuş. Gerda az gitmiş uz gitmiş bir nehrin kıyısına varmış.Burada Kay’ı sorabileceği kimse yokmuş. Gerda akan nehre sorusunu sormuş. Fakat nehir cevap vermemiş. Bir süre sonra yanına bir martı konmuş. Martı, “Nehir sorunun cevabını mutlaka biliyordur fakat önce ona hediye vermelisin.” demiş. Gerda boynundaki kolyesini çıkarmış ve nehre bırakmış. Kolyeyi alan nehirde tam anlamıyla bir mucize gerçekleşmiş. Gerda’nın bulunduğu yere küçük bir sandal yanaşmış. Nehrin kendisine cevap vereceğini düşünen Gerda sandala binmiş. Ve sandal kendi kendine hareket etmeye başlamış. Gerda, sandalla yaptığı yolculuğun sonunda sihirli bir bahçenin kıyısına ulaşmış. Rengârenk çiçekler bulunan bu bahçe adeta Gerda’yı büyülemiş. Fakat bir sorun varmış. Bu birbirinden güzel çiçeklerin hiçbiri kokmuyormuş. Çiçeklerle büyülenen Gerda, yanına bir kadının geldiğini görmüş. Bu kadın bu güzel bahçenin sahibiymiş. Güzel kız hoş geldin diyerek karşılamış Gerda’yı. Bir anda bahçedeki çiçeklerden mis gibi kokular yayılmaya başlamış. Özür dilerim, bahçenize izinsiz girdim, demiş Gerda. Gel canım kızım. Bahçeme uzun zamandır kimseler gelmiyordu. Çok sıkılmıştım yalnızlıktan. Tek başına ne işin var burada bakayım senin? Gerda aylardır kayıp olan Kay’ı aradığını söylemiş. Fakar çiçekçi kadın burada yıllardır Gerda’dan başka birini görmediğini söylemiş. Gerda, “Öyle mi? izninizle ben yoluma devam edeyim, biran önce arkadaşım Kay’ı bulmalıyım. Ama çiçekçi kadın Gerda’nın gitmesini hiç istemiyormuş. Hemen bir yalan söyleyivermiş. “Kay mı dedin? Buralarda gördüm onu sanki. Ne olmuştu Kay’a? Diye sormuş. Gerda olan biteni anlatmış kadına. Karlar kraliçesini duyan Çiçekçi kadın birden telaşlanmış; Kötü kalpli karlar kraliçesi mi? O soğuk şey buradan uzak dursun. Onun yüzünden benim çiçeklerim yıllardır kokmuyor. Çiçekçi kadın sonra Gerda’ya saçlarını taramak istediğini söylemiş. Gerda bu isteğe bir anlam verememiş, kadın ısrar edince kabul etmek zorunda kalmış. Elindeki tarakla Gerda’nın saçlarını taramaya başlayan kadın aslında Gerda’ya sihir yapıyormuş. Sihirli tarağı Gerda’ya tüm bildiklerini unutturmuş. Kötü biri olmayan ve sadece eğlenmek isteyen çiçekçi kadın, Gerda’da sadece neşe bırakmış. Geri kalan her şeyi unutturmuş. Uykudan uyanan Gerda gerçekten de hiçbir şey hatırlamıyormuş. Derken kadının şapkasında bulunan güller Gerda’nın bir şeyler hatırlamasını sağlamış. Çünkü hiçbir sihir gerçek sevgi ile baş edemezmiş. Tüm anılarını hatırlayan Gerda, hemen sandala dönmüş, sandalın tepesinde uçan kargayı takip etmeye başlayan Gerda, buzlarla kaplı bir denize ulaşmış. Burada bekleyen korsan gemisini gören Gerda, gemiye tırmanmış. Acaba bu gemiyle mi karlar kraliçesinin şatosuna gideceğim? Bu sırada korsanlar geminin güvertesinde belirmiş. Korsan bir kız çocuğu yavaşça Gerda’ya yaklaşmış. “Sende bizim gittiğimiz yere gideceksin, hahaha, yani hiçbir yere.” Demiş. Gerda, arkadaşını aradığını ve başlarından geçenleri korsan kıza anlatmış. Gerda’yı seven korsan kız onun kendi yanlarında kalmasını çok istemiş. Ayrıca Karlar kraliçesinin adını duyar duymaz arkadaşı Kay’ı aramaktan vazgeçmesini söylemiş. Fakat Gerda kararlıymış. Ne pahasına olursa olsun arkadaşını bulacakmış. Korsan kız, Gerda’nın cesareti karşısında çok etkilenmiş ve ona yardım etmeye karar vermiş. Bunca geçen zamanda karlar kraliçesi de şatosunda Kay’a geçmişini unutturmaya çalışıyormuş. Hemen hemen her şeyi unutan Kay sadece Gerda’yı hiç unutamamış. Çok yakında bütün kalbini buza dönüştürüleceğini söyleyen karlar kraliçesi, Kay’ın arkadaşı Gerda’yı unutması için elinden geleni yapıyormuş. Geceyi korsan kızla birlikte gemide geçiren Gerda, sabahın ilk ışıklarıyla birlikte uyanmış. Korsan kız çoktan uyanmış ve bir ren geyiği bulmuş. Çünkü karlar ülkesine ren geyiğiyle daha hızlı gidilirmiş. Ayrıca bu geyik Gerda’ya da yol gösterecekmiş. Gerda’yı ren geyiğiyle karlar ülkesine gönderen korsan kız; Bana söz ver Gerda, o cadıyı yeneceksin. Böylece gemimizde kurtulacak. Demiş. Gerda, “Söz veriyorum, bana yaptığın iyiliğin karşılıksız kalmayacağına emin ol.” Diye cevap vermiş. Ren geyiğine binen Gerda, yola çıkmış. Gerda, uzun süren bir yolculuğun ardından kuzey kutbuna ulaşmış. Onları yaşlı bir bilge karşılamış. Sonunda aynayı bana getirdin demek. Yaşlı adamın, yanında ayna olduğunu nerden anlayamayan Gerda, doğru yere geldiğini fark etmiş. Aynayı çıkartıp yaşlı bilge adama göstermiş. “Kötü kalpli karlar kraliçesini bu aynayla mı yeneceğim yani?” diye sormuş Gerda. Yaşlı bilge, “Bu ayna gerçekleri gösterir. Hem de çok gizli yerlerde saklanmış gerçekleri bile gösterir. Hiçbir şey ve hiç kimse gerçek sevgiden daha güçlü değilmiş çünkü. Her şeyden daha güçlü olan tek şey içimizdeki gerçek sevgiymiş.” Gerda, yaşlı bilge adamdan kötü kalpli kraliçenin kim olduğunu öğrenmiş. Karlar kraliçesi aslında sevgi dolu bir insanmış. Gülümseyen gözleriyle güneş gibi parlarmış. Dokunduğu her yer rengarenk çiçeklerle dolup taşarmış. Adı da Lila’ymış. Herkes iyi kalpli Lila’yı küçük bir cadı olarak görürmüş. Kimse onunla oynamazmış. Yalnız kalan Lila, tüm mutluluğunu kaybetmiş. Her şeyden ve herkesten nefret etmeye başlamış. Bir gün Lila bir dilek dilemiş. Kendisine kötü davranan herkesin buza dönüşmesini istemiş. Buzdan bir şato yapmış kendisine. Herkesten uzak, yalnız, mutsuz ve sevgisiz bir şekilde yaşamaya başlamış. Eğer Gerda ona bu gerçekleri gösterebilirse, onu yenmiş olacakmış. Karlar kraliçesinin buzdan şatosuna gelen Gerda, içeri girmiş. İçeride Kay’ı görmüş. Bir köşede buz heykel yapan Kay’a seslenmiş. “Buradasın Kay, buldum seni. Benim arkadaşın Gerda, hatırlamıyor musun?” Gerda’ya bakan Kay, onu gerçekten hatırlamıyormuş. Şatodaki her şey gibi Kay’ın kalbi de buza dönüşmüş. Gerda’yı artık hatırlayamazmış. Gerda kendisini hatırlamayan Kay’a koşup sarılmış fakat Kay onu hala tanımamış. Karlar kraliçesi Gerda’ya öfkeyle bağırmış; Bırak hemen onu, Kay artık bana ait. Şimdi senide buza dönüştüreceğim.Hayır, bunu başaramayacaksın. Seni seviyorum Kay…” diye arkadaşına seslenmiş. Kay yavaş yavaş Gerda’yı hatırlamaya başlamış. – Evet, hatırlıyorum Gerda, sensin. Bu duruna çok öfkelenen kötü kalpli karlar kraliçesi elindeki asayı sallamış ve büyü yapmış. Tam bu sırada Gerda aynasını çıkartarak asadan çıkan büyüye doğru tutmuş. Aynadan yansıyan büyü yok olmuş. Gerda’nın elindeki aynaya bakan karlar kraliçesi, aynadaki yüzün kendisine ait olmadığını görmüş. Çünkü aynada yüzü görülen kişi küçük Lila’ymış. Bunun üzerine olanlar olmuş. Karlar kraliçesi yeniden küçük, masum ve neşeli haline dönmüş. Bu durum karşısında Gerda ve Kay’a gülümsemiş. Gerda’ya teşekkür eden Liya, artık kim olduğunu biliyormuş. Gerda ve Kay birbirlerine bakıp gülüşmüşler. Ve tıpkı evlerinin önüne diktikleri güller gibi hiç ayrılmadan beraber büyüyebileceklermiş.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD