Tuğçe'den anlatım...
Gözlerim kısık, yağan yağmuru izliyordum.
Cihat bey, kimdi bu adam?
Ne için bu kadar takmıştı aileme?
Bu konuyu abime anlatmam gerekiyordu fakat bu akşam söz faslı gerçekleşecekti. Yerimden kalkıp elimdeki çiçekleri çöpe attım. Sadece notu yine zarfın içine koydum ve çantamın gizli köşesine iliştirdim. Bu adamın büyük bir derdi vardı, bu aşikardı fakat ne olduğunu bilememek ve çözememek oldukça sinir bozucuydu.
Sıkkın bir soluk alıp odamdan çıktım ve çizim odasına doğru yürümeye başladım. Kafamda bin bir tilki birbirini kovalarken ilk bahar, yaz kreasyonunun son aşamalarını yakından takip etmem gerekiyordu. Yılbaşı gecesi yapılacak olan etkinlik aynı zaman da lansman gecesi de olacaktı.
Mini bir defile ve 2020 yılı Türkiye ilk bahar, yaz kreasyonu damga vuracak kreatif sanat çalışmaları görücü önünde paylaşılacak. Bunun için ayrı bir heyecan duyarken Cihat bey denilen ve kimsenin daha göremediği o adam içimde ciddi bir huzursuzluk sebebiydi.
Yıldız hanımın yanına gidip "ne durumdayız?". Yıldız hanım "her şey hazır Tuğçe hanım. İstediğiniz gibi ilk olarak Osmanlı harem tasarımları tanıtılacak. Ardından Avrupa ve Asya model kreasyon görücüye çıkacak. Son olarak yaz ve bahar kreasyonu yani 'KIZIL AŞK' tanıtımı ile noktalanacak".
Memnuniyet ile başımı sallayıp "yedekli çalışıyoruz Yıldız hanım. Hiçbir aksilik istemiyorum". Yıldız hanım tebessüm ederek "merak etmeyin bu odaya benim dışımda kimse giremiyor. İçiniz rahat olsun".
Başımı sallayıp "pekala erken çıkıyorum her hangi bir durumda beni arayıp haber veriyorsun". Yıldız hanım başını sallarken ben de sıkıntı içinde odadan dışarı atmıştım kendimi. Şimdi kuaföre gidip akşam için hazırlık yapmam gerekiyordu. Derin bir nefes alıp odama girdim. Hızlı bir şekilde çantamı toparlayıp arkama dönmüştüm ki telefonum çalmaya başladı.
Ekrana baktığımda numarayı kayıtlı değildi ve anımsayamamıştım da. Derin bir soluk alıp "efendim" diyerek yanıtladım. Birkaç saniye sonra derin bir soluk sesi gelmişti. Kaşlarımı çatıp "kimsiniz?". O an duyduğum o kalın ses vücudumdaki tüm tüyleri diken, diken etmişti.
"Merhaba ufaklık".
Derin bir nefes alıp "oooo Cihat bey yüzünüzü gören yok ama sesini duyma şerefine nail oldum. Neye borçluyuz?". İlk önce iğrenç kahkahası ilişti kulağıma ardından "akşama sözün varmış bir tebrik etmek istedim. Nasıl Yaman bey, adı kadar Yaman bir adam mı?".
Sinirle "her açıdan hem de". Birkaç saniye sessizlik oluştuktan sonra "yakında görüşeceğiz ufaklık. Bakalım her açıdan Yaman olan sevgilin senin için de Yaman bir adam olacak mı?".
Telefon yüzüme kapandığın da öylece ekrana baktım. Hemen aynı numarayı geri aradığımda 'aradığınız numara servis dışı' yanıtı ile karşılaştım. Başımı sağa sola doğru sallayıp sakinleşmeyi bekledim. Isıracak köpek havlamaz teorisinden yola çıkarsak bir bok yiyemezdi. Yine kendime güvenen yanım arşa kalmış bir şekilde odadan çıktım.
Hızlı adımlarla abimin odasının önüne geldiğim de pat diye kapıyı açtım. Gördüğüm manzara karşısında küçük dilimi yutacakken hiç bozuntuya vermeden "abicim ben çıkıyorum sende çok geç kalma". Abim sinirle gözlerimin içine bakarken finans müdürü Gülşen hanım kıpkırmızı olmuştu.
Gülümseyerek odanın kapısını kapattım ve "nasıl mutluysanız öyle yaşayın gençler. Hayat pek de ciddiye alınacak bir yer değil. Gülşen sen de akşama davetlimsin". Abim kaşların havalandırıp "sen şimdi benimle dalga geçmeyecek misin?".
Kahkaha atıp "saçmalama abi. Neden seninle böyle bir şey için dalga geçeyim? Üstelik sen bir kadınla gönül eğlendirmeyecek kadar da yürekli bir adamken". Abim tebessüm edip sağ kolunun altına pancar gibi kızaran Gülşen'i alıp "iki aydır birlikteyiz ama kimseye söylemedik". Ellerimi birbirine çarpıp "oh be nihayet" diyerek tekli koltuğa attım kendimi.
Abim de kahkaha atınca Gülşen şaşırmıştı. Yerimden kalkıp "hadi size iyi muhabbetler. Ayrıca şu kapıyı kilitlemeyi unutmayın". Abim "Gülşen akşama gelemez Tuğçe. Babam ve annem nasıl karşılar bu durumu?". Sinirle yüzümü ona dönüp "ulan babam annemi hizmetlisi iken sevmemiş mi? Ayrıca Gülşen'in durumu onun kadar kötü de değil".
Birkaç adım ile onlara yaklaşıp "ben senin üvey kardeşinim abi. Hayatımız böyle kurulmuşken senin ve Gülşen'in böyle saçma sapan bir düşünce içerisine girmen aptallık. Kimse geldiği yeri unutmadan yaşayacak ve ben sonuna kadar senin destekçinim".
Abin bir anda boynuma sarılıp "teşekkür ederim Tuğçe'm. Benim kar perim". Kıkırdayarak "hadi daha Yaman'cığım için hazırlanacağım. Anca çıkarım kuaförden". Geri çekildiğim de abim burnumu sıkmış Gülşen ise tebessüm ederek yüzüme bakıyordu.
Arkamı dönüp "kapı önemli, kilitleyin muhakkak" diyerek odadan çıktım. İçimde katılarak gülme isteğini bir türlü bastıramıyordum. Abim, nihayet onu böylesine mutlu görmüştüm. Kendi durumumdan daha çok onun için heyecan yapmıştım. Holdingden çıkıp hemen otoparka doğru yürümeye başladım. Arkamdan adım sesleri geliyordu ama önemsemedim.
Bu gün benim için fazla enteresan bir gündü ve şuan ne olacağı da pek önemli değildi. Aracımın olduğu yere geldiğimde iki el belime dolanmış ve "sobe".
Yaman dudaklarını enseme sürtüp "otopark fantezisine ne dersin?". Kahkaha atıp "bana her yer uyar sevgilim".
Otoparkın acil çıkış kapısından içeri girip asansör boşluğuna yürüdük.
+16⛔ 🙈
Hemen hızla Yaman'ın dudaklarına yapıştım. Ellerim pantolonunun kemerine gittiginde hızla açıp iri ve büyük erkekliğini kavradım. Eğilip kulagına fısıldadım;
"Gerçekten çok iri Yaman hatta fazla iri".
Kulak memesini ısırdıgımda üzerimdeki gömleği tutup iki yana ayırmıştı. Sabah giydiğim dantelli siyah südyen ile kalmıştım karşısında. Kopan düğmelerin yere düşen sesleri bana ulaşırken gögüs olugumu boydan boya yaladı ve boguk sesi ile konuştu.
"Bu göğüs olugundan şarap içmek istiyorum"
Yavaş yavaş eğilip dilini göbek deliğime daldırdı ve birden etegi mi toplayıp kadınlıgıma sert bir ısırık bıraktı..
Hazla inleyip bu sefer ben onu duvara yapıştırdım ve ilk hedefim olarak o mis kokan boynunu emdim. Ağzım parfümünün kalıntısı ile acı bir tat almıştı ama umursayacak durumda değildim. Benim harika erkeğim yine beni müthiş tahrik etmişti...
Tekrardan erkekligini kavradıgımda ileri geri hareket ettirdim...
"Bu sadece fragman yaman uçuşa hazır ol"...
Kalın erkekligini agzıma aldıgımda hazla inlemiş ve kafamı kendine daha çok bastırmıştı. Yakşalık on dakika sonra boğuk bir inilti ile hazza ulaştığında agzımın içine dolan spermleri büyük bir zevkle yuttum.
Sıra ondaydı;
Beni altına alıp kadınlıgımı emmeye başladığında yüksek sesle inlememek için ellerimin arasındaki Yaman'ın saçını çekiyor farkında olmadan kendimi daha fazla Ona itiyordum.
Titreyerek aynı hazza ben de ulaştığımda ikimizde dagılmış durumdaydık.
+16⛔bitti...
Kendime gelip üzerime baktığımda alt dudağımı dişleyip kıkırdamaya başlamıştım. Resmen yere yatmış ve her yanımız pislik içinde kalmıştı. Kollarımdan destek alarak oturma şekli alıp kahkaha atmaya başladım. Yaman hemen doğrulup dudaklarıma kapanmış ve tutku ile öpmeye başlamıştı.
Kendimi geri çekip "hey yeter, akşama sakla kendini". Yaman parlayan gözlerle "sözden sonra evimize gideceğiz. Sana muhteşem bir gece yaşatacağım sevgilim". Kollarımı boynuna dolayıp "seninle her anım muhteşem Yaman ama artık gitmeliyim. Bir de bana ceketini vermen gerek".
Yaman üzerinden ceketini çıkartmış ve açıkta kalan göğsüme derin bir öpücük bırakmıştı. Bu gecenin fazla ateşli geçeceğini düşünerek alt dudağımı yine ısırıp gözlerimin içine tutkudan kararan incileri ile bakan sevgilime göz attım. Onun yardımı ile ayağa kalkıp, yine onun beni saklaması ile aracıma yöneldim.
Araca bindiğim de yine dudaklarıma derin bir öpücük bırakırken sol göğsümü de sertçe sıkmıştı. Geri çekilip kapıyı kapattığında ise onun dağınık ve serseri hali beni benden yine almaya yetmişti. Gülerek otoparktan çıktığımda karşımda simsiyah bir araba belirdi. Kısa bir süre önümde kalırken öfke ile kornaya bastım ve o da aynı anda önümden süratle ilerlemeye başladı.
Bugün gerçekten de çok tuhaf bir gündüm. Telefonu elime alıp evin hizmetlisi olan Büşra'yı aradım. İlk çalışta "buyurun efendim". Derin bir soluk alıp "müştemilata temiz iç çamaşırları ve spor kıyafetler getirir misin?". Büşra "peki efendim kaç dakikaya burada olursunuz?".
Önüme bakmaya devam ederken "on dakika". Büşra "hemen hazırlıyorum efendim". Telefonu acil bir şekilde kapattım. Çünkü; otoparktan çıkarken ki siyah araç ya da ona benzeyen bir araç devamlı önümü kesiyor ve kaza yapmam için zorluyordu. Derin bir soluk alıp aracı sağa çektim ve sıklaşan nefesimi kontrol etmeye çalıştım.
Biraz camı açıp soğuk havayı içime çektim. Kahretsin ki panik atak olduğum her an kalbim deli gibi çarpıyor ve nefes almam da inanılmaz derecede beni zorluyordu. Biraz daha bu şekilde kalıp nefes aldıktan sonra aracı çalıştırıp hızla yola koyuldum. On dakika demiştim ama ben eve gelene kadar yaklaşık yarım saatten fazla bir süre geçti. Aracı evin dışına park edip arka bahçeden içeri girdim.
Büşra buz tutmuş bir ifade ile yüzüme tebessüm ederken "kusura bakma Büşra benim yüzümden üşüdün". Başını olumsuzca sallayıp "olur mu öyle şey Tuğçe hanım? Ben eşyalarınız hazırladım, şimdi yalıya geçmem gerekiyor".
Tekrar teşekkür edip hemen müştemilata girdim. Üzerimde Yaman'a ait olan ceketi çıkarttığımda göğüslerime nasıl imzalar bıraktığını daha net bir şekilde görmüş oldum.
Fazla tutkulu ve şehvetli bir çifttik. Aramızda hiçbir tabunun olmaması ise daha heyecanlı bir hale getiriyordu. Üzerimdeki parçaları çıkartıp çıplak bir şekilde aynanın karşısında geçtim. Vücudumu incelerken ilk kez birlikte olduğumuz gün geldi aklıma...
'Yaman çok canım sıkıldı bir şeyler mi yapsak? Yaman ne istersin güzelim, nereye gidelim? Düşünüp aslında dışarıda olmak istemiyorum. Bize gidelim mi? Yaman kolların belime dolayıp hayır sevgilim bana gidiyoruz. Holdingden çıkıp araca binmiş ve yola çıkmıştık.
Yaman bir eli ile direksiyonu tutarken bir eli ile de saçlarımla ve dudaklarımla oynuyordu. Evine gelmiş ilk önce yiyecek bir şeyler hazırlamıştık. O şarabı kadehle içerken ben gayet salaş bir şekilde şişeden içiyordum.
Kahkahalarla geçen bir gün, sevgilimin beni kıyamayarak sevmesi gerçekten de güzeldi. Aniden neden ilişki yaşamıyoruz? Diye sormam onda balyoz etkisi yaratmıştı. İlişkimiz bir yıl olmuştu ve yüzeysel sevişmenin dışında bir şey yaşamamıştık.
Yaman şaşkın bir ifadeye bürünmüşken onun bu haline dayanamayarak dudaklarına yapıştım. Dudaklarını, dudaklarımdan ayırmadan kucağına oturdum ve kendimi ona bastırdım. Yaman ağzımın içine boğukça inlerken ben istediğimi almış olmanın hazzı ile ufak, ufak bir ileri bir geri hareketler ediyordum.
Beni durdurup canını yakmak istemiyorum demişti ama kim takar. Aniden dev ekran televizyondan internete bağlanıp usher lemme see şarkısını açmıştım.
Bu bizim sevişirken dinlediğimiz, bizi kamçılayan parça idi. Şimdi ise sevişmenin ötesinde birlikte olacağımız anada şahitlik edecekti.
Yaman hızla tekrardan dudaklarıma kapanıp iki elini de belime yerleştirmiş ve kendini bana bastırmıştı.
İkimizde inlerken ne ara soyunduk, ne ara masanın üzerindeki her şey yeri boyladı fark edememiştim. Bir çok genç kız ilk ilişkisini romantizm dolu bir anda, bir atak üzerinde geçirmek isterdi fakat ben ilkimi sevgilimin açık mutfağında, çılgın bir arzu ile masa üzerinde vermiştim. Yaman Asla normal bir çift olamayacağız'...
Dudaklarımdaki tebessümle başımı sallamıştım. Biz asla normal bir çift değildik. Daha fazla ayna karşında durmayarak kendimi banyoya attım. Sıcak suyu açıp küvete girdiğim gibi dudaklarımda bir tebessüm belirdi. İçim üşümüştü ve bu sıcak su şuan kemiklerime kadar işliyordu.
Yaman'ın izleri üzerinden banyo lifi ile geçerken istemsizce dudaklarım keyifle yukarı doğru kırılıyordu. Kendimi toplayıp duş işini fazla uzatmadan hemen yıkanıp çıkmıştım. Üzerime getirilen iç çamaşırlarını ve günlük kıyafetleri giyerek saçlarımı kuruttum. Akşam için heyecan basarken bir yandan da annemin yaptırdığı hazırlıkları merak ediyordum.
Eğer ki çiçekli böcekli bir şeyler yatırdıysa kusma sebebim olacaktı. Derin bir nefes alıp geldiğim gibi gizlice müştemilatan çıkıp hızlı adımlarla bahçeden çıkarak arabama ulaştım. Şimdi Yaman için hazırlanma zamanıydı.
***
Kuaföre gelip hemen benim için ayrılan özel bölüme geçtim. Nergis hanım "aklınızdaki model nedir Tuğçe hanım?". Derin bir nefes alıp "geriye yatık hafif balon model topuz ve şeftali tonlarında hafif bir makyaj. Çok abartılı olmasın Nergis hanım, elbise yeterince renkli".
Nergis hanım dediklerimi dikkatle dinlemiş ve ekibi ile güzel bir çalışma oraya çıkartmıştı. Yerimden kalkıp aynada hem saçıma hem de makyajıma baktım. Tebessüm ederek "elbisem geldi değil mi?".
Nergis hanım "evet Tuğçe hanım diğer odada. Buyurun size ben yardımcı olacağım". Birlikte yan odaya geçtik. Üzerimdeki spor kıyafetleri dikkat ederek çıkartmış ve Nergis hanımın yardımı ile elbisemi giymiş ve üzerimi düzeltmiştim.
Tekrar büyük salona geçtiğimde herkes beğeni dolu gözlerle beni inceliyordu. Kıkırdayarak "abartmayın, tek özelliğim küçük mavi gözlerim". Nergis hanım "kendinize haksızlık etmeyin Tuğçe hanım. Bir tabir vardır; çuval bile giyse yakışır diye. Siz tam da o kadınlardansınız".
Mahcubiyetle başımı sallayıp "çok teşekkür ederim Nergis hanım". Büyük çantaya yönelip mavi kadife kutudaki seti açtım. Eski bir tasarımdı ve babam geçen yıl ki doğum günümde hediye etmişti.
Gülümseyerek küçük küpeleri kulağıma, ince gerdanlığı boynuma ve zarif yüzüğü de sol parmağıma taktım. Parfümümü bolca boynuma ve üzerime sıktıktan sonra kızlarında yardımı ile eşyalarımı topladım.
Belirttiğim saatte şoför gelmişti ve şuan eşyalarımı alımı araca yerleştiriyordu. Derin bir nefes alıp büyük aynada kendime dikkat ile bakmaya başladım.
Straplez model nar çiçeği uzun bir elbise tercih etmiştim.
Bel kısmı tamamen otururken sağ ve sol boşluk kısmında kısa mendil model pileler elbisenin düz havasını hareketlendiriyordu. Saçlarım istediğim gibi hafif balon model geriğe doğru ense topuzuyken makyajım göz rengimi tamamen ortaya çıkartan şeftali tonlarına sahipti.
Kuaförden çıkıp eve geçerken bir heyecan basmıştı beni. İçim öylesine sıcaklaşmıştı ki, şuan Yaman yanımda olsun istiyordum. Belki kokusunu duymak beni rahatlatırdı. Derin bir nefes alıp başımı sağa sola doğru sallamış ve kendimi toparlamaya çalışmıştım. Araç şato görünümlü malikanenin önünde durduğunda esas bombayı Seray hanımın patlatacağına adım gibi emindim.
Hazırlıkların hiçbir aşamasında beni istemeyerek uzaklaştırmıştı. Sıkkın bir soluk alıp çok abartmamasını umarak araçtan inip hemen eve girmiştim. Çalışanların sağdan sola, soldan sağa koşuşturması gözüme çarparken derin bir nefes alı salona doğru yürümeye başladım. Babam "yeter Seray kız tarafı olan biziz". Annem "sus sen Türkay, bunlar olması gereken şeyler".
Korkak gözlerle etrafa baktığımda isyan ederek "ANNEEEE" diye bağırdım. Annem ve babam irkilerek bana bakarken öfkeli bir soluk alıp "bu saçma şamdanlar hemen kalkıyor buradan. Ayrıca bu iğrenç çiçek yığınları ve dev mumlarda". Annem ağzını açacaktı ki "sakın, seni defalarca kez uyardım anne. Benim hayatım siyah ve beyaz. Asla ama asla kabulüm değil bu çiçekler, bu deli gösteriş".
Annem burukça yüzüme bakıp "bari şu gelin masası kalsın". Başımı sağ tarafa çevirip benim için hazırlattığı masaya baktım.
Yine çiçekler vardı ama en azından evin içi kadar göze batmıyordu. Annem "bu benim ilk Mürvet'im kızım. Bırak da ben de bir anne olarak tadını çıkartayım".
İşte bu isteğini kıramazdım. Başımı sallayıp "anne ben seni anlıyorum, sende beni anla". Annem yanıma gelip şefkatle iki eliyle yüzümü okşamış ve "ben anlıyorum seni yavrum. Kusuruma bakma ilk heyecanım bu benim. Şimdi her şeyi toplatırım". Yüzümdeki elleri tutup avuç içleri öptükten sonra "masa kalsın annecim".
En azından bu kadarına katlanmak zorundaydım.
***
Kapı çaldığı an kalbim yerinden çıkacaktı. Hizmetlimiz Gülten hanım kapıya doğru yürürken nefesimi tutmuştum. Kapı açıldığında annem "sakin ol kızım" diyerek teskin etmeye çalışmıştı beni fakat gel de benim bu arsız kalbime anlat sakin olmayı. İlk olarak Perihan hanım yani müstakbel kayınvalidem girmişti içeri. Aileme karşı olmasa da bana karşı her zamanki memnuniyetsiz bir ifadesi ile önümde durmuştu.
Gereksiz samimiyetleri sevmem bu yüzden onunla tokalaşmanın ötesine geçmemiştim. Ardından Esat bey girmişti müstakbel kayınpederim olur. O her zaman bana karşı sevgi dolu ve babacan tavırlı olmuştu.
Bu nedenle ona karşı birkaç adım atıp önünde eğilmiş ve elini öpmüştüm. Yüzümü avuçlayıp gözlerini kısarak bakmış "bu soğuk aralık gecesine güneş mi oldun sen güzel kızım?". Şefkat dolu sesi kalbimi okşarken "teşekkür ederim baba hoş geldin".
Büyükler içeri geçerken ben kapıda bana aşka bakan adama kapıldım.
Giydiği takım elbise tüm vücudunu sararken baştan aşağı onu süzüp ağırca yutkundum. Bu adam benimdi ve ben bu gün o çılgınlığı yaşamamış gibi yine ona açlık duyuyordum. Yaman ağır adımlarla bana doğru yürüyüp tam önümde durarak "kış güneşim".
Derin bir soluk alıp "hoş geldin sevgilim". Yaman şaşkınlıkla kaşlarını havalandırmış ve gözlerimin içine bakmıştı. Ardından eğilip kalbimin üzerinden öpmüş ve boşta olan elini belime yerleştirip sıkmıştı. Sıklaşan nefesimle "Yaman" diyerek inledim. Yaman ise dudaklarını açıkta kalan göğüs boşluğumdan yukarı doğru sürtüp boynuma ve dudaklarıma tüy kadar yumuşak öpücükler kondurmuştu.
Elindeki siyah gül buketini bile daha yeni fark edebilmiştim. Tebessüm edip "hadi içeri geçelim". Yaman "akşam bir an önce bitsin. Bu gece fazla uzun olacak".
Birlikte el ele salona geçip ailelerimizin yanına oturmuştuk. Abim ve Gülşen hala daha gelmemişti. Sıkıntıyla yerimden kalktığımda kapı ikinci kez çalmıştı. Heyecanla hole yürürken abimin yalnız oluşu üzmüştü beni. Tebessüm edip "söz en kısa zaman da aile yemeğine katılacağını söyledi. Hadi bu akşamın tek büyüsü sen ol güzelim".
Başımı sallayıp "öyle olsun bakalım". Birlikte içeri girdiğimizde yine tatlı bir sohbet almıştı bizleri. Babam "kızım kahvelerimizi getir". Perihan hanım "ne gerek var kahveye Türkay bey. Neden burada olduğumuz zaten belli. Bize soranda yok".
Esat baba güçlü bir öksürük ile karısını uyarırken kendimi tutamayıp "bende öyle düşünüyorum aslında. Hiç gerek yok böyle şeylere. Yapmam gereken Yaman'ın elinden tutup nikah dairesine gitmekti. İsterseniz onu yapalım ne dersiniz?".
Ortam iyice gerilirken annem yerinden kalkıp "biz kimseye zorla kız vermiyoruz Perihan. Sevmek zorunda değilsin lakin kızımın canını yakarsan ben de senin canını yakarım". Perihan hanım "yok ben aslında öyle söylemek istemedim". Onu kale almayarak "Gülten hanım misafirlerimizin kahvelerini hazırlar mısın?".
Yaman annesine dönüp "bazen düşünüyorum acaba sen gerçekten de benim annem misin, yoksa üvey misin diye?". Yaman ayağa kalkıp "sen Tuğçe'yi yetiştiren aileden affını dile. Ama unutma ki ben seni asla affetmeyeceğim anne".
Gecemiz öyle bir rezil olmuştu ki gerçekten Gülşen'in gelmediğine mutlu olmuştum. Yaman cebinden çıkarttığı yüzükleri babama gösterim "Allah'ın emri peygamber efendinin kavli ile kızını kendime istiyorum Türkay baba".
Babam çatık kaşlarla yerinden kalkıp ilk önce benim gözlerimin içine baktı. Ardından Yaman'ın gözleri içine bakıp "kimse ailesini seçemez oğlum. Ben kızımı önce Allah'a, sonra da sana emanet ediyorum. Sadece kızımın gözlerinde sana olan aşkı gördüğüm için".
Yaman yüzük kutusunu açıp hemen parmağıma yüzüğü takmıştı. Bakışları annesine dönüp "uzun bir tatile çıkarsan sevinirim. Seni o evin içinde asla görmeyeceğim". Babam ise sert bir soluk alıp "Esat bizde seninle bir çalışma odama geçelim. Şu ortaklık meselesini etraflıca konuşmamız gerek".
Perihan hanımın amacı neydi bilmiyorum ama şuan da tamamen yalnız kalmıştı. Annem sinirle yanımıza gelirken "şimdi anladın mı ben kara gülden başka bir çiçeği neden kabul etmiyorum?". Annem dolu gözlerle başını sallayıp "gidin hadi, bu gece de birlikte vakit geçirin". Yaman elimden sıkıca tutup "teşekkür ederiz".
Annesine son kez bakıp "o timsah gözyaşlarını başka yerde akıt. Görünüşün bile mide bulandırıcı".
***
Yaman gergindi, ben ise her zaman ki gibi soğuk. Bu gece için deli bir heyecan duyarken, şimdi içimin bu denli soğuk olması can yakıcıydı. Araç evimizin önünde durunca derin bir soluk alıp aşağı inmiştim. Yaman araçtan çıkıp yanıma geldiğinde sıkıca tutmuştu elimi. Başımı kaldırıp onun gözleri içine baktığımda ise gözlerinin fazlasıyla kızarmış olduğunu gördüm. Tebessüm ederek "takma kafana, ben alışığım böyle ayrımcılığa".
Yaman beni duymamış gibi evin bahçesine girmişti. Ardından yürümekte zorlanırken "Yaman" diye bağırdım. Duraksadığı gibi beni kucağına almış ve dudaklarıma kapanmıştı. Onun içindeki acısını hafifletmek ister gibi karşılık verdim. Yaman "bu gece ne olursa olsun hiçbir şey yaşayacaklarımızın önüne geçmeyecek. Tuğçe'm sana olan aşkımın önüne hiçbir şey geçmeyecek".
Yazardan...
Cihat bey;
İçini intikam hırsı ile dolmuş, gözünü kan bürümüş zalim bir adam. O gece olan biten her şeyden haberdar iken köstebekleri de iş başındaydı.
Ne demişti Yaman? "o timsah gözyaşlarını akıtma. Görünüşün bile mide bulandırıcı".
Hangi evlat böylesi bir anneye sahip olmak ister ki?
Cihat bey zincirin en zayıf halkası olan Pervin hanımı hedef seçmişti kendine ve başarılı da olmuştu. Bir davet esnasında yanına gelen Seyfi ile başını hafifçe öne eğip kulağına fısıldadığı bilgileri dinledi.
Umursamayarak sigarasından derin bir nefes alıp etli dudaklarından havaya doğru yavaşça süzülüşüne izin vermişti.
Genç adam kaybettiği ne varsa kararlılıkla alacaktı bu aileden. Ailenin en güçsüz diye hitap ettiği ufaklık zincir halkasına müsaade etmişti. Yılbaşı gecesine kadar hedefledikleri olmaz ise bu dünya Cihat beyin savaşına hazır olacaktı.
Kim bilecekti ki kanlı bir savaşa giren Cihat Beyin, kimsesiz bir kalbe esir olacağını?...