2.Bölüm

1850 Words
İyi okumalar... Parayla gözü hırslanmış bir baba hiç düşünmeden kızlarını para için hiç huyunu suyunu bilmediği adamlara vermişti. İkizler babalarına nefretle bakmayı sürdürürken, Devrim adeta yerinde kudurmuştu. Asi ve Viyan birbirlerine baktıktan sonra öfkeyle yerlerlerinden kalktılar. "Verirken bize sordun mu baba? " Viyanın öfkeli sesiyle Reber bey sinirle soludu. "Kendine gel Viyan, terbiyesizlik yapma! " Asi babasının sert sesiyle, kardeşinin yanına geçip destek verircesine elini omzuna koydu. "Viyan haklı baba. Bize sormadan bizi tanımadığımız adamlara nasıl verirsin? Bu kadar mı değersiziz? Ya para uğruna bizi satmak ne ? Mal mıyız biz! " Reber bey kızlarının üstüne gelmeleriyle daha fazla dayanamayarak sinirle kalktı ayağa.Bu iki kız babalarına karşı mı geliyordu? "Size haddinizi aşmayın diyorum! Ulan sizin babanızım lan ben!" Dedi sinirle bağırarak. Sinirden ellerini saçlarına götüren Devrim, babasının dediklerini hâlâ sindirememişti. Kızkardeşlerine bakışları kaydığında, gördüğü içler acısı görüntüyle babasına adeta kükredi. "Benim kız kardeşlerimi para uğruna veremezsin! Sakın baba sakın! Şimdi git deki onlara size verecek kızım yok!" "Devrim sesini alçalt! Ben sizin babanızım, sözümün üstüne söz söylemek size düşmez! " Asi ikiziyle birbirinden destek alırlarken, Viyan dayanamayarak tekrar konuştu. "Baba diyor? Sözde babamızsın ama hiç babalık yapmadın. Devrim ağabeyim olmasaydı babalık ne demek bilmeyecektik! Allah'ın bir günü bize iyi bir şey dedin mi? Bir gün eve geldiğinde al Asi, Viyan, kızım bunu sana getirdim dedin mi?" "Viyan'ım tamam boşuna yorma kendini, nede olsa aklına koyduğunu yapacak!" dedi Asi. Babasının paragöz olduğunu nede olsa çok net biliyordu. "Hayır Asi durmıyacağım! Bu sefer olmaz!" Aniden sert bakışlarını babasına çevirerek içindekileri bir bir döktü. Adeta bir patlama yaşıyordu. "Biz kaç sefer odamızda bunu tartışmadık mı? Neden babamıza ihtiyacımız olduğunda babam değilde Devrim abim vardı! Niye bir kere bu adam bizim saçlarımızı okşamadı? Ben bu yaşıma kadar saçlarımda bir adamın elini tek hissetim... o da abimdi! Ve bu adam gelmiş karşımıza sanki üzerimizde çok hakkı varmış gibi diyor ki para karşılığında sizi sattım! Ben delir miyimde kim delirsin Asi? " Sözlerini sonuna getirirken Reber bey kızının sinirle çıkışmasının ardından hırsla elini kaldırıp, kızına vuracağı vakit Devrim babasının elini ani bir atakla havada yakaladı. Burnundan soluyan genç adam kardeşlerine kalkan her eli kırarcasına bükerdi şu zamana kadar. Şuan karşısındaki her ne kadar atası olsa bile biran bile çekinmedi. Kardeşlerine verdiği değer burdan bile anlaşılabiliyordu. "Sakın Reber bey sakın dokunma! Andım olsun bir daha bu el benim bacılarıma kalkarsa düşünmeden kırarım!"Diye sert bir dille uyardı babasını. Reber bey sinirle elini havada yakalayan oğluna bakıp dişlerini sıkarak konuştu. "Ulan her şeyi senin için yaptım. O çarşıda beğendiğin dükkanı alacağım üstüne yapacağım! Nankör!"dedi. Devrim babasının dedikleriyle boynunu kütledip sabır çekti. "Bacılarımı satıp aldığın paralarla mı? Ben bu kadar şerefsiz miyim? Bacılarımın satıp o paralarla keyf çatacak kadar adi miyim?" Kaşlarını çatıp sertçe konuşması ile ikizler abilerine endişeyle baktılar. "Ulan kötü mü ettim? Koskoca konağa hanımağa olacaklar! Bizler gibi rezil rüsva olmayacaklar! Başınıza talih kuşu kondu daha ne istiyorsunuz?" Kızlarına bakıp sertçe konuşmasıyla kızlar öfkeyle soludular. Daha sonra babalarına bakıp ilk konuşan Asi oldu. "Bize niye sormadın baba? Biz istiyor muyuz o konağa hanımağa olmayı? Biz evimizden memnunuz,mutluyuz!" Viyan kardeşine bakıp elini her zaman yaptığı gibi tutarak destekçisi olurken bu sefer babasına o diklendi. "Senin gözün para hırsından bir şey görmüyor, çocuklarını bile unutuyorsun! Seni asla affetmiyeceğim!"dedi ve odasına doğru koştu genç kız. Arkadan Asi kızgınca başını sallayarak babasına iki çift laf edip kardeşinin peşinden gitti. "Bende seni affetmiyeceğim!" Reber bey kızların ardından masaya yumruk atıp,"bu saatten sonra geri dönüşü yok! İki gün sonra gelip istiyecekler. Koskoca Mardin ağalarına hiç biriniz tek kelimede etmiyeceksiniz!"diyerek çekip gitmişti evden. Devrim öfkesine hakim olamayarak yanında ki duvara sert bir şekilde yumruğunu geçirirken derin soluklar aldı. Yanına gelen daye Delal, gözyaşlarını akıtırken çaresizce oğluna baktı. Ne kızlarının yanına gidip sizi istemediğiniz hiç kimseye vermem! Diyordu. Nede oğluna sakin ol bir çaresi bulunur diyordu. Kolu kanadı kırık bir anneydi! Evin büyüğü,reisi ne derse o olacaktı karşı çıkmak kimin haddineydi! Odada birbirine sarılıp ağlayan kardeşler kaderlerine lanet etti. "Asi biz ne yapıcağız?"dedi Viyan. Kendisi gibi ağlayan kardeşine bakmayı sürdürürken ki çaresiz konuşmasıyla, Asi dudaklarını araladı. "Bilmiyorum Viyan...babam kafasına koyduğunu yapar!" "Ondan nefret ediyorum! Ondan nefret ediyorum!"diyen Viyan ağzından bir hıçkırık kaçmasıyla ağladı. "Şuana kadar gelen görücülerin hepsinden kurtulduk ama bu? Koskoca mardin ağaları kolay kurtulamayacağız gibi..." "Asi ben evlenmek istemiyorum... ben annemden ayrılmak istemiyorum. Hem biz daha kimseye aşık olmadık ki? Nasıl böyle tanımadığımız adamlarla evleneceğiz? " Elleriyle kardeşinin yüzünü avuçlayıp acıyla gülümseyerek konuşmaya başladı. "Her genç kız mutlaka baba evinden kuş olup uçar... biz annemizden, ağabeyimizden ayrı düşecez belki ama biz yine ikimiz birlikte olacağız canımın yarısı... Biliyorsun buralarda aşık olarak evlenen çok az insan var... Kaderimizde bu var demekki? Hem bardağın dolu tarafına bakar mısın? Biz yine her anda birlikte el ele olacağız? Bizi iki kardeşe istediler. Bak buda iyi bir şey dimi?"Burnunu çekerek mecburi gülümsemeye çalışmasıyla kardeşinin gözlerinin içine baktı. Çok olgun bir kızdı Asi. Kardeşinin üzülmemesi için olayın iyi tarafından bakmayı seçti. Buna güldü Viyan. İkizinin söyledikleriyle derin nefes aldı. "Öyle ya bizi iki kardeşe istediler...hayat ne tuhaf aynı eve gelin gidiyoruz? Birbirimize elti oluyoruz... hayat bizle oynuyor resmen! "dedi sertçe. Viyan elleriyle göz yaşlarını silip ayağa kalktı. "Hayır hayır! Ben artık tek bir gözyaşı dökmek istemiyorum! Ben o adam yüzünden artık ağlamak istemiyorum!" Asi kardeşine bakıp ayağa kalkarak sarıldı. "Ağlamayacağız!"dedi. &&&&&&&& Şahman konağındaki aile fertleri yemeklerini yemiş, evin salonunda oturarak ailecek çay içiyorlardı. Bugün kızları gidip gören iki kadın yan yana oturup fısıldaşıp kızların güzelliğinden birbirlerine bahsediyorlardı. Evin halası Nujin xanım bunu farkederek iki kadına bakıp başını salladı. "Hayırdır kumalar? Ne fısırdaşıp gülüşüyonuz?"diyerek merakla sordu. Bawer ağa minderde oturmuş bir elinde tesbihi öteki elinde ise çay bardağı ile iki karısına gözlerini kısarak baktı. "Hele deyin bakayım bugün nereye gittiniz?"diye sordu. İki kadın gelen soruyla birbirlerine bakıp kaş göz yaptılar. "Berze abla bence tam vakti diyelim?"diyen Hevidar xanımla başını salladı Berze xanım. "Ağam biz bugün gidip bizim oğlanlara kız baktık." direk konuya girmesiyle odadaki çocukların hepsi analarına baktılar. Miran, yanındaki kardeşi Nalin'in çayını uzatmasıyla almayıp Berze xanıma bakarak dediğini idrak etmeye çalıştı. Ne demek kız baktık? "Kimmiş bu kızlar?"diye soran Bawer ağanın keyfi yerine gelmişti. Nihayet oğlanlarını evlendirebilecekti. "Ağam tüm midyat tanır iki kız kardeşler herkesin dilinde güzelikleriyle, hamarat olmalarıyla gidip araştırıp baktık. Valla biz Hevidarla beğendik. Eğer iznin olursa iki gün sonra gidip istiyeceğiz Jehat'ım ve Miranıma"diye konuşan Berze xanım beyine baktı. Yaşlı adam karsının sözleriyle tebessüm etti. "Olur Berze xanım dediğin gibiyse kızlar gidip istiyek." Miran babasının cümlesiyle kırmızı görmüş boğa gibi öfkeyle ayağa kalkıp bağırdı. "Olmaz Berze daye! Nasıl bizden izinsiz gider kız bakarsınız?"diyerek sertçe çıkıştı. Hevidar xanım deli oğlunun tepkisiyle parmağını oğluna kaldırarak tasvip etmezce başını salladı. "Yaşınız geldi. Artık evlenip çoluk çocuğa karışmanın zamanı geldide geçiyor kuremin?"dedi. "Olmaz daye! Hem Jehat abimden habersiz nasıl yaparsınız? Birde gidip iki kardeşi mi isteyeceksiniz?"Sertçe konuşmasıyla odadakilerde bakışlarını bir bir gezdirdi. Kendisi şuan ne kadar delirmişse abisi daha beter olacaktı duyunca. Daha sevdiği kızın yüreğinden çıkaramamışken birde üstüne başka birinimi getirecekti? Mümkünü yoktu! Evlenemezdi! O kıza ihanet edemezdi! "Jehat istanbuldan bir kızı koluna takıp gelmeden bu iş olacak!"diyen Berze xanım kaşlarını çattı. İstanbuldaki işlerle ilgilenen büyük oğlunun bir gün koluna kendi adetlerini bilmeyen bir kızı getirerek 'ana ben bunla evleneceğim'demesinden deli gibi korkuyordu. Bu yüzden korktuğu başına gelmeden el koymalıydı bu işe hemen. "Yanlış yapıyorsunuz! Ne ben ne abim evlenmek istemiyoruz ! Alın bakın burda evlenmek istiyen biri var onu evlendirin o kadar meraklıysanız evlendirmeye!"diyerek kardeşi Agit'i kurban gösterdi. Agit olanlardan bihaber başını telefonundan kaldırarak abisine bakıp hızlı hızlı konuşmaya başladı. "Ağabey benim başımı ne diye yakıyorsun? Hem benden büyükler varken evlenmem ben." dedi. Genç oğlan tekrar telefonuna bakışlarını indirerek gruptan arkadaşlarının kendisine attığı kız resimlerine bakmaya devam etti. "Miran anaların ne diyorsa o olacak! Şuana kadar bekledik ne sen ne Jehat doğru dürüst bir kız getirip evleneceğiz demediniz! Artık Aşiretin başına da siz geçtiniz evlenip çoluğa karışmanızın tam vakti! " Son sözünü itiraz istemez şekilde söyleyen Bawer ağa, ayağa kalkıp yerdeki bastonunu alarak odadan çıktı. "Daye sana kaç kere dedim? Ben evlenmek istemiyorum? Neden ısrarla üstüme geliyorsun?"dedi Miran. Annesi Hevidar xanıma baktığında yaşlı kadın oğluna baktı. Oğlunun neden evlenmek istemediğini gayet net biliyordu. "O kızı unut gitsin artık! Evleneceksin o kadar!"diye sertçe konuştuğunda Miran'ın kalbinde bir sızı oluştu. "O bulduğun kızıda gömerim daye...gömerim!"Sinirle sözlerini söyleyen adam kimseye bakmadan odadan bir hışımla çıktı. Daha fazla odada kalırsa kendine hakim olamıyacağından korkuyordu. Rojda abisinin odadan çıkıp gitmesiyle annesi Berze xanıma baktı. "Bakalım Jehat ağabeyim ne diyecek. Bu meseleye?" Berze xanım kızının ne demek istediğini anlayarak, "Kim ne derse desin bu saatten sonra geri dönüş olmayacak! O kızlar gidip istenilecek!" dedi &&&&&&&&& Ay yerini güneşe bırakana dek kızlar tek gram uyku uyumamış şekilde yataklarında birbirlerine bakıp bundan sonra ne olacağını düşünüyorlardı. Gecenin bir vakti Devrim'in yanlarına gelip saçlarından öperek"Sizi istemediğiniz hiç bir şeye zorlamam!"dedikten sonra birbirlerine sarılıp ağlamış ve sabaha kadar iki kız kardeş düşünüp bir karara varmışlardı. "Asi ağabeyim için yapmalıyız bunu?" Viyan yatağın üzerinde karşılıklı oturmuş şekilde kardeşine bakarkenki konuşmasıyla Asi başını salladı. "Evet Viyan ...o bizden beter onun için yapmalıyız...bu evliliği kabul etmeliyiz!" İki kız her zaman olduğu gibi yine kendilerini düşünmemişlerdi. Ama bildikleri bir şey vardı! Kimseye boyun eğip ezilmeyeceklerdi! Bu padişahın oğlu yada ağanın oğlu olsa farketmez! Her zaman güçlü duruşlarından biran bile ödün vermiyecelerdi! Miran dostu Ardılın evine olanları konuşmak için gitmiş bir türlü çözüm bulamamış olmasıyla yıkılmıştı. "Büyükler,aşiret ne derse o oluyor Miran! Görmüyor musun halimi? Yengemle evlendim! Beni nasıl diri diri yaktılarsa senide diri diri gömecekler bremin! Ne diyeyim ki şimdi sana? Kelin ilacı olsa kendi kafasına sürerdi değil?"diyen Ardıl dostu ile bir of çekip evine doğru yol almıştı.Ne yapacağını bilmiyordu genç adam. Buralarda kadına nasıl söz verilmiyorsa bu konularda bir o kadarda kendilerine verilmiyordu. Büyükler neyi, kimi istiyorlarsa o olmak zorundaydı. Jehat, istanbulda ki evinde yatağında uyuyan sevgilisinin masum yüzüne bakıp iç çekti. Bu kadını ne çok seviyordu... Kaç kez Mardine ailesiyle tanıştırmak istemiş olsada lakin Yağmur'un hep bir bahaneler uydurup kendisiyle gitmemesiyle en son yazın götürüp ailesiyle tanıştırıp yüzük takacaklarını kararını almışlardı sonunda. Son kez sevdiğine bakıp dudaklarına bir öpücük bıraktığında yataktan kalkarak banyoya girecekken çalan telefonuyla duraksayıp komidinin üzerindeki telefonunu eline alıp arayana baktı. Annesi Berze xanımdı! Açma butonuna basıp kulağına götürdü. Hayırlarola! "Sultanım? Hayırdır sabah sabah aradın?"demesiyle Berze xanım bir yanı korkuyla derin nefes alıp konuştu. "Jehat kuremin hemen Mardin'e gelmen gerek!"dedi. Annesinin endişeli sesiyle tedirgin olup sordu. "Daye? Neyin var? Ne oluyor?" "Çok konuşma hemen ilk uçakla Mardin'e gelmen gerek, hemde hemen!"diyerek telefonu kapattı kadın. Kapanan telefonla kaşları çatılan adam, tekrar numarayı çevirdi fakat meşgule atan hatla daha da kaşları çatılmış hızla dolabına doğru yönelerek üzerine giyecek bir şeyler alıp banyoya girdi. &&&&& Jehat adamlarının yardımıyla bulduğu ilk uçakla Mardin'e inerek konağına doğru yol almıştı. Miran evin avlusunda tekrar annesi Hevidarla konuşuyor, annesini sözünden döndürmeye çalışıyordu. "Daye sana kaç kere diyeceğim? Bu evlilik olmayacak!"Lakin çabalarının fos çıkacağını bir türlü anlamıyordu. Berze xanım avluda oturmuş birazdan gelecek olan oğlunu bekliyordu sabırsızca. Sonunda evin ahşap büyük kapısının açılmasıyla giriş yapan oğlunu görünce koşarak sarıldı. Jehat alelacele kendisini Mardin'e çağıran annesiyle kaşlarını çatarak endişeyle sordu. "Daye beni dellendirmeyin! Neler oluyor?" dedikten sonra avluda ki kardeşlerine gözlerini çevirdi. Berze xanım oğlunun sinirden çatılmış kaşlarıyla gevelemeden konuya direk girmeyi tercih etti. "Sana ve Miran'a kız istiyecez ve sen artık istanbulda değilde burda bizimle yaşıyacaksın kuremin!" Bölüm nasıldı? Diğer kitaplarıma da bakmayı unutmayın:) İnstagram :umudayolcuu9
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD