İyi okumalar...
Berze xanım kızları istediklerini ani bir patlakla Jehat oğluna açıklarken genç adam duyduklarını idrak etmek için bir kez daha sordu annesine.
"Sen ne dersin Berze xanım, sen nasıl benden izinsiz kız istersin?"
Ayakta duran oğlunun karşısında dururken buram buram kokan hükmünü gözler önüne serdi kadın.
"Ben istedikten Sonra size söz düşer mi? Jehat tutupda örflerimizden bihaber İstanbullu bir kızı mı getireceksin bize gelin diye?"
Avluda volta atan Jehat annesinin dediklerine sinirlenerek elleriyle yüzünü sıvazlayıp Hevidar xanımın yanında duran kardeşi Miran'a hesap sorarcasına baktı.
"Ulan ne diye haber etmedin? Ulan beni buraya getirdiğiniz bahaneye bakın, benim İstanbul da bir hayatım var. Kimi istediyseniz haber salın gitmiyoruz bi yere!"Dedi bağırarak. Ama bu bağırtısı avludaki taş duvarlara yankı yapmıştı adeta.
Herkes bu bağırtıyla sus pus olurken Hevidar xanım"Oğul, birden böyle delirme hele bizi dinle iyi kızlardır bize yakışır ve güzeldirler. " dediğinde genç adam çıldırdı.
"Hevidar daye! Bana böyle gelmeyin. Bize danışmadan kız istemek ne zaman adet olmuş Allah aşkına?!"
"Jehat deme öyle, kızlar iyidir aile terbiyesi almış kızlardır. "
Kuma annesinin sesiyle derin nefes aldı.
"Hevidar daye ben istemediğim biriyle evlenmem!"dedi sesinin tonunu bastırarak. Bawer ağa gelen seslerle ağır adımlarla merdivenlerden inerek avluya geldi. Genç adam yaşlı babasını görünce hızla koşarak elini öpüp anlına koyup sıkıca sarıldı.
"Jehat ağa, sesin konağı gümbür gümbür inletiyor öfkenin sebebi nedir hele? " Dedi yaşlı adam oğluna bakışlarını kaldırarak. Jehat sesini alçaltıp babasına cevap verdi.
"Bizden habersiz bizi evlendirmeye kalkarsınız bav, bunun neresini normal karşılayayım?"
Yerine geçip oturan Bawer ağa elini dizinin üzerinde sabit tutarak tespihini gelişi güzel çekti. Kırışmış beyaz saçları, kalın kaşları ve otoriter sesiyle devam etti.
"Size danışsak istemeyeceksiniz. Yaşınız geldi geçti. Miran o kızı unutmaz! Sende İstanbul'da gününü gün edersin bu aşiretin başına ikiniz geçtiyseniz o zaman evleneceksiniz! Analarınız size kız beğenmiş yarın istemeye gideceğiz el öpeceğinize bide karşı çıkarsınız?" bariton sesinde itiras istemezce konuşmasıyla bu sefer araya Miran atılmıştı. Jehat ağabeyine nazaran çehresi daha sertti.
"Ben kız isteme faslına girmem! İstemediğim bi kızla evlenmem! Daha adını bile bilmediğim bi kız üstelik !" Dediğinde Hevidar xanım beklemeden gelinin adını söyleyiverdi.
"Viyan. "
Annesine hayretle baktı Miran. Tek kaşı havada anlamadım dercesine bakarken devam etti annesi.
"Evleneceğin kızın adı Viyan Jehat'ınkide Asi. İkisi de kız kardeşdir kuremin."
"Bide kız Kardeşler? Koca Mardin'de kimse kalmadı bi eve iki kız kardeş mi istediniz? Hayret bir şey! "Sinirden gülmeye başlayan Jehat'a Miranda eşlik ederken ikiside salak gibi sırıtmaya başladı.
"Arkadaş ailemize bak mübarek! Her şeyi hazırlamışlar!"Dedi Miran eliyle sakallını kaşırken.
"İkinizde gelin benimle!"diyen Bawer ağa yerinden ağır ağır ayaklanırken iki kardeş babalarını takip edip Miranın çalışma odasına girdiler. İkisi babasının karşına otururken Bawer ağa koltuğa geçip yine tepsihini çekmeye başladı. Ardında otoriter sesiyle konuşmaya girişti.
"Ben isterdim siz kendi gelinlerinizi kendiniz getirin amma gördüğüm kadarıyla sizden bir şey çıkmayacak! Miran, aşiret uğrana ölen kızı unutmayacak sende Jehat İstanbullu giyinmesini bilmeyen, adetlerimizi görmeyen sevgilini alıp gelecektin değil?" Dedi soracasına. Jehat çatık kaşlarla baktı babasına.
"Sen nerden bilirsin bav?"
"Yaşlıyız diye haberimiz yok sanırsınız! Aldığın nefesten haberim vardır oğul? Ancak bize İstanbullu değil kendi yöremizden gelin lazım. Ağır başlı dediğini bilen adetlerine saygı duyan kızlara ihtiyacımız var. Sonuçta bu toprakların ağasıyız. Her kız taşıyamaz bizim kurallarımızı. Özelikle senin bulduğun o kız. "diyerek oğlunun tepkisini incelerken devam etti yaşlı adam.
" O kız alışık değil buralara, adetlerimize. Belki kenince iyidir ama bize bizden biri lazımdır kuremin. O yüzden analarınız sizin için karar vermiş şu saatten sonra kimseye itiraz hakkı verilmez. " Jehat sıkıntılı bir şekilde babasını dinlerken başı önüne düşmüş düşünüyordu.
"Kızların gönlü vardır baba?" Miran'ın sorusuyla bakışlarını babasına tekrar kaldıran Jehat merakla cevabı bekledi.
"Siz nasıl ki yeni haberdarsınız o kızlarda öyle. Yani bu kadar sinirlenmeye hacet yok! O kızlar babaları için kabul etti sizde aşiret için kabul edersiniz artık!"
Babasının kesin kes cümlesiyle söylendi adam.
"Ulan madem gönülleri yok niye kabul ediyorlar! "Diye soran Jehat'a tek kaşı havada baktı Miran.
"Ulan sanki gönülleri olsa kabul edeceksin! " Dedi ve sırıtmaya başladı.
"Sus lan böyle gönülsüz gönülsüz nasıl olacak bav?" babasına dönerken yaşlı adam derin bir nefes aldı.
"Zamanla her şey olur. Yarın Allahın izniyle istemeye gideriz."
"Biz gelmeyiz baba!"Diyerek ayaklandı Jehat. Oğlunun itirazıyla başını salladı.
"Eyi gelmeyin biz isteriz!" Bawer ağa gayri ihtiyari gülümserken Jehat babasının keyifiyle başını salladı.
***
Abi kardeş bir birine takıla takıla odadan çıkıp Avluya geçmişlerdi.
Miran yan dönüp abisine bakıp konuştu.
"Bremin bu kızlar nasıl aynı eve gelin gelecekler? Bu işte bir iş var?" Elini cebine koyup sigarasını çıkarıp dudaklarına götürerek cevap verdi.
"Bilmiyorum Miran, vardır bundan bir iş... İki kardeşin bir planıdır kesin yoksa anamlar nerden bulurlar ki bunları? Başka kız mı yok? İki kardeşi istediler!" Dudaklarından çektiği sigara dumanını derince soludu.
"Ben fena halde kıllandım bremin?"diyerek kendiside bir sigara yaktı. Jehat elini kardeşinin omzuna vurup," Neyse çıkar kokusu elbet....hade Miran Çıkıp Biraz dolaşalım özledim Mardinimi. "
Kardeşiyle omuz omuza annelerine bakmadan rahat bir nefes almak için konaktan çıktılar.
&&&&&&&
Asi kardeşiyle akşam yemeklerini yaparken Delal xanım, kocasıyla solanda oturmuş düğün hakkında konuşuyorlardı.
"Adam ne meraklıymış bizi evlendirmeye?" dedi Viyan. Daha spnra elindeki yeşillikleri yıkayıp soğan doğrayan Asi'nin önüne koydu.
"Eee olduk 22 nereye kadar bakacak bize?"
"Deme öyle sanki yük oluyoruz ona abim bize harçlık veriyor, o hiç vermedi!"
İkizinin babasına olan fazlaca tepkisine şaşırdı Asi.
"Viyan babama fazla soğuk değil misin?" Asi'ye göz devirip tepsiyi çıkarak bardakları tepsiye dizdi.
"Değilim, bence yerinde tepki veriyorum! Hayır sanki bize babalık yapmış gibi demiyor mu bon sozon bononozom. He he babamızsın Reber bey!" Dedi kahkaha atarak. Asi kız kardeşinin kahkahasına eşlik etti.
"Allah cezanı vermesin. Hayde hayde ayran hazır mı?"
Viyan ikizin sorusuyla kahkahasını durdurarak"Yaptım hazır, sofrayı kurayım mı? " diye sormasıyla Asi başını aşağı yukarı salladı. Viyan sofra bezini alarak mutfaktan çıktığında Asi yemekleri tabaklara koyuyordu.
Sonunda ikisi yemekleri salona taşırlarken Devrim, kapıdan içeri girmiş iki kardeşinide öptükten sonra sofraya geçmişti. Herkes oturmuş yemeğe başlarken Reber bey söze atıldı.
"Yarın hiç bir şey eksik olmasın, evde eksik bir şey varsa sabah Devrim erkenden çıkıp alsın. " Dediğinde Delal xanım tamam dercesine kafasını salladı.
"Ne zaman gelecekler?"Diye sordu Asi. Hepsi başını tabağından kaldırıp yaşlı adama baktı.
"Öğlene doğru gelirler. " diyerek yemeğine devam etti Reber bey.
Devrim, elini yumruk yapıp dizinin üstüne koyup sıktı. Bacılarının istemediği kişilerle evlenmesini istemiyordu! Yanlarından ayrılıp başka tanımadığı adamlarla olmasını, hele bunlar Şahman oğulları olması canını sıkıyordu? Lakin inatçı babası kafasına koyduğunu yapıyordu. Dün gece saatlerce tartışmış babasını sözünden geri döndürememişti.
Yemekler afiyetle yenildikten Sonra İki kız kardeş sofrayı el birliğiyle kaldırıp çayları alarak bahçeye çıktılar. Her zaman yaptıkları gibi yıldızlara eşlik ederek çaylarını yudumladılar.
Gecenin sonunda herkes yatağına geçerken Viyan yerinden doğrulup kardeşine baktı.
"Biz bu adamların yüzlerini daha görmedik! Yarın bir gün karşımıza çıkarlarsa ne yapacağız? Yahu Ayşe nene gibi ilk gecemiz demi göreceğiz kocamızı?"
Genç kızın şakayla karışık ciddi sorusuyla Asi güldü. "Sanırım bu gidişle Ayşe neneden farkımız kalmıyacak."
"Off ya ben hiç böyle hayal etmemiştim." dedi üzgünce Viyan.
Asi kardeşinin düşen suratıyla aklına gelenle
"Bende ama biliyor musun merak ediyorumda acaba yakışıklılar mı?"Diye sorup kahkaha attığında Viyanda ikizine katıldı. Zaten hep böyleydiler. Biri gülse ötekide muhakkak gülerdi.
"Ya bence yakışıklılar, yakışıklı olduğu kadar havalılar, havalı olduğu kadarda egolular ha bide ağalar ya şimdi havalarından geçmiyorlardır!"
Viyanın sinirle söyledikleriyle odanın içinde iki kız kardeşin kahkahası tekrar yankılanmıştı.
"Hadi uyuyalım. "
En son kahkahalarını durduklarında ikisi yatağına girip gözlerini yummuştu. Yarın istemeye geleceklerdi. Yarın artık başları bağlı iki kardeş olacaklardı.
&&&&&
Şahman konağı erkenden uyanmış herkes kahvaltıya inmişti. Bugün oğullarına kız isteyecekleri için konakta şen bir hava vardı. Herkes mutlu ancak iki kardeş duygusuz kalmıştı. Ne seviniyorlardı nede mutlu oluyorlardı. Herkesin ayrı ayrı hayalleri varken anneleri onların hayatlarına dair kararlar almışlardı. Ve o kararlara her ne kadar karşı çıkmış olsalarda lakin başaramamışlardı. Çünkü bu topraklarda aile büyüklerinin kararları her şeyden önce gelirdi!
"Şunların suratlarına bakın, sanki cenaze var. Siz o kızları bi görseniz böyle yaptığınıza pişman olacaksınız!" Diyen Agitle ikisi sinirle küçük erkek kardeşine baktılar.
"Ne diyon lan sen!"
"Şey Jehat ağabey dün çarşıda birine sordum baya övdüler, hem güzel hemde yetenkli dedilerde.. " Agit'in korkuyla söyledikleriyle Miran kaşlarını çatmıştı.
"Kim Diyor lan onu?"Dediğinde Agit'in dudakları o şeklini almıştı.
"Kıskandın mı Miran ağabey sen? "
Verdiği tepkiyi anlayan Miran'a ters bakış atmıştı Jehat. Daha görmediği kızı mı kıskanmaya başlamıştı bu dingil?
"Lan yersiz tepkiler verme!" Diye uyardı kardeşini.
Eliyle ensesini ovan Miran, gülmemek için dudaklarını bir birine bastırdı. Bu yersiz tepki neyin nesiydi?
"Daye bizi güzel günler bekliyor, bakın Agit dedi dersiniz?" dedi küçük oğlan. Jehat kardeşinin dedikleriyle adeta köpürmüştü.
"Kes lan! Kahvaltına bak sonra okula git zibidi!"
"Aman be size mi kaldım giderim okuluma."diyen Agit, ayaklanıp iki annesinide öptükten sonra kitaplarını alarak konaktan çıktı. Kahvaltıdan sonra herkes hazırlanmış, kızları istemek için yola koyulmuşlardı. Jehat Miranla evde kalmış gitmemekte ısrar etmişlerdi. Ve bu ısrarları iie yaratmıştı nihayet.
İki kız kardeş hazırlanmış mutfağa inmişti. Ne kadar isteksiz olsalarda babalarının kesin emri ile mecbur kalmışlardı. Sonunda konvoy halinde arabalar evin önünde dururken ikisi mutfağın camından dışarı bakmıştı. Herkes tek tek inerken ne Miran vardı ne de jehat vardı.
"Baksana gelmemişler, sizi istemiyoruz diyorlar ayılar! Biz sizi sanki çok istiyoruz!" diyen Asi ellerini göğsünde birleştirip kalçasını tezgaha yasladı öfkeyle.
"Aman boş ver sorarız bunu ama yazalım bir köşeye unutma!"dedi. Tepsiyi çıkarıp fincanları dizmeye başlayan Viyan ile Asi de kahveyi yapmaya koyulmuştu.
Misafirler odaya geçerken Reber bey hal hatırlarını sorup kızların kahve getirmesini Devrim'e işaret etmiş, Devrim sinirle ayaklanıp odadan çıkarak mutfağa girmişti.
"Ağabey ne oldu?" diye soran Viyan ile Devrim iki kız kardeşine sarılarak ardından konuştu.
"Hadi kahveleri alın gelin babam bekliyor." Dediğinde ikisi bıkkınca nefes verip kahveleri alarak odaya girmişlerdi. Hevidar xanım Berze xanımla göğüslerini kabarta kabarta gelinlerini süzmeye başlamışlardı. Kızlar kahveleri dağıttıktan Sonra mutfağa geçtiler. Elindeki tepsiyi indiren Asi yanında salakça sırıtan kardeşine baktı.
"Ne oldu be, ne gülüyon?"
"Yaw hani bu adamlar nerde, ben böyle bir şey görmedim inşallah düşerlerde ayakları kırılır."dediğinde Asi attığı gür kahkahasını avuçuyla ağzını kapatarak sonlandırmıştı.
"Kız Allah iyliğini versin tövbe o nasıl beddua?"
"Ne yapayım hakediyorlar!"
Odadan oturan misafirler Kahvelerini yudumlarken Bawer ağa, elindeki fincanı bırakıp karşısında duran Reber beye baktı.
"Geliş sebebimiz bellidir Reber." Dediğinde yaşlı adam başını ağır ağır salladı.
"Bilirim ağam..." Dedikten sonra yaşlı adam söze başladı.
"Allah'ın emri peygamberin kavliyle kızlarını oğullarıma isterim. "
Reber bey hiç düşünmeden
"Verdim ağam Allah pişmanlık göstermesin."diyip kahvesinden bir yudum aldı.
Babasının bu umursamaz hallerinden sıkılan Devrim yerinde kendisini zor tutarken derin nefes aldı.
"Eh o zaman 2 gün sonra hazırlık yapar 1 hafta sonra düğün yaparız münasipse." Diyen Berze xanım dünürü Delal xanıma baktı.
Ne diyebilir ki Delal kadın Kabul etmekten başka?
"Olur Berze xanım, olur." dedi ellerini kucağında birleştirerek.
Bu günden sonra iki kızında başı bağlıydı. İkisi Allah'ın emriyle istenmiş lakin sadece Reber bey gönül rahatlığıyla vermişti kızlarını.
Bir kaç saatin ardında misafirlerin gitmesiyle iki kızda odalarına çekilmişti.
Miran Jehat ile evde kalırken boş durmamışlar, evlenecekleri kızlar hakkında araştırma yapmışlardı. Nereye giderler ne yaparlar bir sürü bilgi edinmişlerdi.
Herkesin bu kadar dillerinden düşürmedikleri kızlardan kıllanmış açıklarını bulmak için incesine kadar araştırmışlardı abi kardeş.
Biraz hava almak için bahçeye çıkan kız kardeşlerin yanına mahallenin en boş konuşan kızı Zehra gelmiş ve dedikodu faslına girmişti hemen.
"Hayırlı olsun kızlar. " Diyerek konuya bodoslama girdi.
"Hayır olur inşAllah Zehra." diyen Asi etrafına bakarken Zehra sabırsızca söze atılmıştı.
"Çok şanslısınız, adamlar taş mübarek çok yakışıklılar ah!"diye kendinden geçerek konuştuğunda Viyan tek kaşını kaldırıp mahallenin kızına baktı.
"Sen nerden biliyorsun? "
"Kızım ben tek değil herkes biliyor, adamların i********:ı bile var bakmak aklınıza gelmedi mi hiç? " Dedi ve dayanamayarak elindeki telefonunu açıp iki kardeşin yan yana durduğu bir resmi gösterdi kızlara. Asi ve Viyan genç kıza anlamazca bakarken burunlarına kadar soktuğu telefona gözleri değdiğinde ikisinin de ağzı açık kalmıştı. Ve ilk tepki Viyandan gelmişti.
"Aman şimdi EGO'ları tavandır baksana? Yakışıklılar Allah var ama çok havalılar be!" dedi Viyan burnunu kırıştırarak. Sonra telefonu eline alıp fotoğrafı biraz daha yakınlaştırmıştı kusur aramak için ama baktıkça daha çok şaşırmıştı. İkiside birbirinden yakışıklıydı. Sanırısın Mardinin mankeniydiler.
Asi ikizinin şaşkınlığıyla gözlerini devirerek"Bizde güzeliz ama kendimizi instagrama koymuyoruz!"dediğinde Viyan hızla başını sallayarak kardeşine katılmıştı.
Zehra kıskançlıkla kavrulurken iki kız kardeşe baktı.
"Valla çok iyi denk geldiniz bütün kızlar hasta valla çiğ çiğ yerler." demesiyle Viyan gür bir kahkaha atmıştı.
"Aman yesinlerde boğazlarında kalsınlar hıh çokta fifi!"sinirle dediğinde Asi'nin koluna girerek eve girmişlerdi.
********
Sabah erkenden kalkan Asi kız kardeşi Viyan ile kahvaltıdan sonra babalarının çıkmasını fırsat bilerek evden çıktıklarında rotaları her zaman büyük bir hevesle gittiği çiftlik yolunu tutmuşlardı.
"Anam bizi öldürecek." Diyen Asi ile Viyan kısa bi bakış atıp yürümeye devam etmişti.
"Dayımızın yanına gidiyoruz başka bi yere değil yahu. "Dedi sakince. Ama Asi tekrar konuşmaya başladı.
"Anam dün gece dedi ki artık başınız bağlı hal hareketlerinize dikkat edin. Yanlış bir şey yaparsanız Reber beyin elinden kurtulamazsınız."
"Ben uyduktan sonra değil mi? "
"Hı sen uyuyon erkenden, aşağıya indiğimde anam salonda tek başına hüzünle oturuyordu." dedi Asi derin bir iç çekerek. Annesine de üzülüyordu. Onun üzülmesini gördükçe kalbi ağrıyordu.
"Anladım ikiz." dediğinde artık çiftliğe varmışlardı. Kapıyı açıp içeri girdiklerinden kapıda gördükleri notu alıp hevesle okumaya başladı Viyan.
"Prensesler işim çıktı siz her zaman ki gibi takılın, giderken de kapıları kitleyin dayınız Neçirwan..."
İkisi birbirine bakıp sırıttıktan sonra Asi ata binmiş Viyan silahı eline almıştı bile. Ne zaman kendilerini kötü hissetseler şu çiftliğe gelir mutlu olurlardı iki kız. Neçirwan dayıları bu çiftliği ikisinin üzerine yapmış bütün her şeyini iki yiğenine bırakmaya karar vermişti. Çol yüce gönüllü bir dayıları vardı. Buna ne kadar şükretseler azdı.
***
Şahman konağında kahvaltı sofrası kurulmuş bütün aile üyeleri yerlerini almıştı. Herkes sessizce kahvaltısını ederken Jehat'ın telefonu çalmasıyla sessizlik kısa sürmüştü. Yerinden kalkıp çardağa geçerken cebindeki telefonu çıkarıp kulağına götürüp konuşmaya başladı.
"Söyle Ahmet? "adamın sert sesiyle Ahmet beklemden Konuşmaya devam başladı.
"Ağam yengeler Neçirwan Sorani'nin çiftliğine geldiler." Demesiyle Jehat kaşlarını çattı. Bu saatte ne işleri vardı orda? Ne işler çeviriyordu bu iki kız kardeş?
"Tamam Ahmet!"Diyerek telefonu kapatıp hışımla avluya döndü. Bu kızlar herkesin anlattıği gibi olmadığını anlamıştı. Ve bu evliliğin olmaması için elinden geleni yapacaktı!
"Hayırdır oğul?" diyen Berze xanım şüphe dolu bakışlarını oğlunun üzerinde gezdirdi.
"Yok bir şey daye! " Der demez Agit boş bulunarak söze girmişti.
"Müstakbel karısını araştırıyor daye." Dediğinde ensesinde yediği tokatla ah diye inledi.
"Hak ettin Agit!"diyen Fırat, abisi Miran'a döndü.
"İstersen kalk ağabey baksana işiniz var belli?"diyerek kahkaha attığında Miran sinirle kardeşine baktı.
Elindeki çatalı ses çıkarak biçimde sofraya indirip ayaklandı.
"Yine gevezeliğiniz üzerinizde!"Dedi ve Jehat ile evden hemen çıktılar. Çok geçmeden ikisi çiftlik önünde araçlarını durdurarak arabadan hızla inerek çiftliğin kapısını açarak içeri girmişlerdi. Bahçede gördüklerle şaşkına uğrayan iki adam kaşlarını çatmıştı. Bir müddet iki kızıda izlemeye başladılar. Asi atını asiler gibi uçururken Viyan dizdiği bütün şişeleri kırmıştı. Miran Jehat ile hayretler içerisinde kızlara bakmaya devam ettiler. Sonunda Asi attan inip kardeşinin yanına gelirken ikisinin çok sevdiği şarkıyı seslendirmeye başladılar.
Keçê biner çerxa cîhan
Zor girêdanê me re zor
Jin çûne pêş pir dixwînin
Êdi qelem ket çûne şûr
Kızlar kalkın sesinizi duyurun dünyaya
Zor şeyler de bekliyor sizi yukarılarda
Kadınlar artık öndeler ve okuyorlar çünkü
Artık kılıcın yerini kalem aldı
Ardında şen bir kahkaha atarken iki adam bir birine bakıp kaş çattı.
"Ulan biz nasıl kızlara denk geldik?" Diyen Jehat ile Miran tek kaşını kaldırıp devam etti şaşkınca.
"İki çatlak bunlar lan! Biz çektirecez derken onlardan çekeceğimiz var sanki? "Dedi ağzının içinden. Kızlar birbirine sarılıp gülüşürken kendilerine bakan iki adamı hemen fark etti.
"Şunlar Şahmanlar değil mi?"Diyen Asi teyit edercesine kardeşine baktı.
"Onlar..."diye onayladı ikizini Viyan.
"Burda ne işleri var?" dediğinde iki kızın adımları adamlara giderken aynı şekilde adamlarda adım attılar kızlara doğru.
Dördü karşı karşıya dururken ilk söze Jehat girdi.
"Sizden bahsettiklerinden ağır başlı falan demişlerdi, gördüğüm gibi hiç bir ağırlık yok!" dedi sertçe. Asi genç adamın ithamları karşısında kaşlarını kaldırdı.
"Bizim ağır başlılığımız sizi ne ilgilendirir ağa bozuntusu !" sözlerinin üstüne basarak konuştuğunda genç adamın kaşları çatıldı.
"Evet Asi xanım, dünden beri sözlü olduğumuzu unutmuşsunuz galiba?" diyerek meydan okuyan bakışlarını kaldırırken genç kız sinirle cevapladı adamı.
"Sözlendiğinizi kabul ettiniz demek Jehat ağa?"
"Henüz kabul etmiş değilim!"Dediğinde öteki tarafta Viyan, Miranla birbirinizi süzüyordu.
"Asi sana dedim bunlarda ego tavan diye her birinin ki ayrı halay çekiyor yetişmek mümkün değil!" Diye alaycı tavrıyla genç adamları süzerken Miran karşısındaki genç kıza bakıp aynı alayla konuşmaya başladı.
"Hayret, nasıl o silahla kendini vurmuyorsun?"Dediğinde sinirle gülen Viyan adamı bekletmeden yanıtladı.
"Bilmem, belki vuracağım kişiyi bekliyorum! "Dedi. Bu cümle karşısında sıkıntıyla burun kemerini sıktı genç adam.
"Sizin dillerinizde baya uzun övüldüğünüz kadar yoksunuz bence!"
Aralarındaki mesafeyi kapatan Viyan keskin bakışlarıyla baktı Miran ağaya.
"Övüldüğümüz kadarız demedik Miran ağa! yani herkes mükemmel olmak zorun değil nede olsa... Mesela sende fotoğraf taki kadar değilsin!"dediğinde Miran çapkın bir gülüş sergiledi.
"Fotoğraflarıma baktığına göre çoktan vurulmuşsun bana ha?"Dedi kendinden emin şekilde.
"Vurulacağım son kişi bile değilsin!"
Jehat gözleriyle Asi'yi bitirirken sadece adamın gözlerine bakıyordu Asi. Bunlar sanıldığında daha çok kendini beğenmişlerdi.
"Bakalım ilk gecede de böyle kafa tutacak mısınız bize!"
Upssss lan ne diyonuz ayip ayip?
Diğer hikayelerime bakmayı unutmayın:)
İnstagram hesaplarım :umudayolcuu9 - umudayolcuudreame