4.bölüm

2645 Words
Yorum yapmayı unutmayın ❤️ İyi okumalar... Aşık bir adam, sivilceyi gamze görür... Adamların söylediklerinden sonra iki kızın kulakları uğuldamış, domatese dönen yüzleriyle ikiside bağırdı aynı anda. "Edepsizler!" "Terbiyesizler" Genç adamlar, kızların dedikleriyle kaşlarını çattıklarında ilk konuşan Jehat olmuştu. "Dilini keserin Asi!" dedi hiddetle. Miran ise Viyan'ın kolundan tutup yüzüne doğru kükremeye başladı. "Bu kadar bizimle evlenmeye niyetliyseniz o geceyide iple çekiyorsunuzdur o zaman!" dedi acımasızca. Adamın yaptığı bu davranışıyla çileden çıkan genç kız açtı ağzını yumdu gözünü adeta. "Ne diyorsun sen Miran ağa! Asıl siz bizimle evlenmeye meraklısınız, ki gördüğüm kadarıylada peşimizden buralara kadar geldiniz. Buda demek oluyor ki bizle evlenmeye ammada heveslisinz!"diye sinirle konuştuğunda Miran 'ın öfkeden alnındaki damarları seğirdi. Öte yandan Jehat karşısında beyaz teni, uzun gür saçları ve iri, koyu kahve gözleriyle kendisine dişlerini sıkarak bakan kızla eğlenmişti. Asi genç adamın keyifli haliyle dahada sinirlenerek"Niye kesecekmişsin dilimi? Sana verecek eziyetlerden dolayı mı? Yoksa altta kalıp verecek bir cevabının olmamasından mı Jehat ağa!" ded. "Ulan Asi, ulan!"diye kükredi adam. "Sen kim bana eziyet vermek kim kadın! Biraz daha konuşup sinirlerimi zıplatırsan başka yerlerinide keserim!" Bir adım öne adımladığında, adamın cam gibi gözlerine bakıp sertçe konuştu. Her zaman vereceği cevabı olmuştu tabi. Bu seferde altan kalacak değildi Asi! "Bana asla dokunamıyacaksın! Kaldı ki bir yerimi kesmek !" "Öylemi?"kaşının tekini kaldırıp soran adamla kendinden emin sesiyle cevapladı. "Öyle!" Miran burnunun dibinde olan esmer güzele gözlerini kısarak"Sizinden bizden aşağı kalır yanınız yok Viyan xanım! Fotoğroflar falan iyi araştırdınız mı bari? Aklınıza takılan bir şey varsa hazır burdayız sorun çekinmeyin lütfen?"dedi alayla. "Haklısın aslında Miran ağa... Bir şeyi merak ediyoruz."diyerek kız kardeşine yan bakıp hınzırca gülümseyen Viyan, aklına takılanı dile getirmekten biran çekinmedi. "Sizin gönülleriniz doluyken bizle evlenmek ne kadar doğru?" Beklenmedik soruyla karşılaşan iki adam burnunda soluyordular adeta. Jehat hırsla lafa atıldı. "Sizle evlenmek istiyen kim!" "Bak hemfikiriz bu konuda "dedi Asi. Jehat'ın alnında sinirden belli olan damarlarına bakıp kolarını göğsünde birlestirip meydan okuyordu gözleriyle. "Viyan xanım, merakınızı gidereyim. Bu gönüle kimse giremez. Yatağıma girsende gönlüme giremezsin!"Acımasız sözleriyle genç kızın kalbini kırmıştı Miran. Lakin Viyan daha kendisini tanımayan bu adama haddini bildirecekti. Ve keskin bakışlarını adamın üzerinde dolaştırırken gördükleriyle iğreniyormuş gibi konuşmaya başladı. "Senin yatağına girende, gönlüne girende aynı kadın olmalı. Aksi takdirde gönlüne başkasını yatağına başkasını atmak...Midenin bu kadar geniş olması midemi bulandırdı Miran ağa!" Genç adam kızın söylediklerinden sonra sus pus olurken Viyan adamdan gözlerini biran bile çekmedi. Jehat daha fazla düştüğü durumdan bunalarak elini ensesine götürüp son kez karşısında kendisine aynı sinirle bakan Asi'ye bakıp sertçe konuştu. "Bu evliliğe rıza göstermiyecektiniz! Ha gösterdiniz diyelim, yaşayacaklarınızdan da siz sorumlusunuz!" Asi, adamın kendini beğenmiş tavırlarına gözlerini devirerek"Sen nasıl ki bu evliliğe rıza gösterdiysen, bir şey demediysen ben kız halimle ne yapabilirdim ki? Ha sen eğer ki diyorsan senin sözün geçer sizinkilere benim sözümüm, ağalığımın hükmü geçmiyorsa kimseye işte o zaman haklısın derim!" Dedi dalga geçerek. Alaycı konuşmasından sonra kendisine kırmızı görmüş boğa misali bakan adam ile geri adım atıp kardeşinin kolundan tutup çekiştirdi. Kolundan tutulup yürüten kardeşine baktı Viyan. İki genç adam, arkalarını dönerek giden kızlarla rahat durmayarak Jehat Asi'nin, Miran ise Viyan'ın kolundan çekip döndürdüler. "Peki madem...bu kadar meraklıysanız bizimle evlenmeye..."diyen Miran abisine bakıp devamını sen getir dercesine sırıttı. Olayı anlayan Jehat aynı şekilde sırıtarak kızlara baktı. "Bir ağa gibi değil bir marabanın düğününe hazır olun kızlar."dedikten sonra bu sefer kızları arkalarında bırakıp giden onlar olmuştu. Sinirle ayağını yere vuran Viyan, kızkardeşine baktı. "Ben bunları yollarım!"demesiyle Asi'nin ondan farkı yoktu. "Bende gömerim!"dedi. "Maraba düğünüymüş peh! Sen kurban ol bizim düğünlere. Siz ağaysanız ne olmuş? Bir hayrınızı görmedik."dedi Viyan. Asi kardeşinin sözlerine kıkırdayıp kardeşine bakarak aklındaki planı söyledi. "Görürler onlar." &&&&&& Şahman ailesi evin büyük odasında oturmuş çaylarını yudumluyor, bir taraftanda 3 gün sonra olacak düğünü konuşuyorlardı. Hevidar xanım ve Berze xanım oğulları için önceden evin en üst katında gelin odası hazırlarmışlardı. Sadece geriye onlara yakışacak gelinlerini arayıp durmuşlardı oğullarından habersiz. Çünkü delikanlı oğullarına kalsa hiç evlenmiyeceklerdi. Yada tanıyıp, etmedikleri kızları konağa gelin getireceklerdi. Ve bu kesinlikle buralarda görülmüş şey değildi. "Biz yarın gelinlerin evine gidip bir konuşacaz düğün hakkında."diyen Berze hanımla yanyana oturan evin kızları birbirlerine bakıp gülümsemişlerdi. Sonunda bu ve gelin gelecekti. Hem duydukları kadarıyla iki kardeşte birbirinden iyi ve güzellerdi. "He, Berze xanım gidin tabi zaten aceleye getirdik düğünü, ne bir söz ne bir nişan yaptık milletin ağzına düşeceğiz."diyen evin reisi Bawer ağayla, Jehat yerinde sinirden köpürmüştü. "Bav ben bu evliliği istemiyorum dedikçe sen beni zorluyorsun! Birde gidip her şeyi usülünce yerine getirip düğün mü yapacaksın onlara ?"demesiyle Miranda abisine hakverdi. "Abim doğru der bav, biz düğün müğün istemiyoruz!" Bawer ağa elindeki tesbihi ağır ağır çekip, kalın kaşlarını havaya kaldırıp iki oğlunun üzerinde gözlerini gezdirdi. "Ulan siz ne ahmak çocuklarsınız? Koskoca Şahman aşireti iki oğlunu evlendirip bir düğün yapamadılar mı detirteceksiniz? Kendinize, bize, aşiretimize söz mü getireceksiniz? Üstelik aceleye geldi zaten her şey millet yanlış anlamaz mı? Demez mi bunlarda bir şey var diye?" Sertçe konuşmasıyla iki adam babalarına hak verir gibi birbirlerinin gözlerine bakıp ağır ağır başlarını salladılar. "Bav, eyi dersin lakin zaten gönlüm razı değil! Birde hevesli gibi anlı şanlı düğün mü yapacağız?"diyen Miranla, Bawer ağa yerinden usulca kalkıp elini arkasında birleştirip, son kez konuşup odadan çıktı. "Benim sözümün üstüne söz istemem!" Babalarının gitmesiyle yerinden hızla kalkan Jehat, annesine bakarak sertçe konuştu. "Dayee bu düğün olmayacak! Yoksa yeminle çekip giderim bu evden. Bir daha yüzümede bakmazsınız!"deyip odadan hışımla çıkmasıyla Miranda abisinin peşine takılmıştı. "Berze bu oğlanlar eyice delirdiler biz nasıl baş edeceğiz?"diyen Hevidar xanım kumasına baktı. "İstedikleri kadar delirsinler o gelinler gelecek!" dedi itiraz istemez şekilde. Evin küçük oğlu Agit, başını telefonundan kaldırıp iki kadına bakıp"Berze daye, Hevidar daye ben çok korkuyorum valla."dediğinde kaşlarını çatan kadınlarla Rojda yanında oturan kardeşine bakıp konuştu. "Çima bremin?(neden erkek kardeşim)dedi merakla. "Valla abla korkum şu ki bir gün annemler benimde karşıma aniden çıkıp sana kız bulduk, evleneceksin diyecekleridir."demesiyle odadakilerin kahkahası odada yankılandı. Fırat kardeşinin ensesinden tutarak"ulan sıpa senin yaşın kaç, şimdiden bunları düşünüp korkuyorsun? " dedi kızgınlıkla. "Ah abi gitti ense köküm az vicdanlı ol kurbanın olayım..."diyerek ensesini sıvazlarken devam etti." Ben şimdiden anamlarla anlaşmamı yapıp geleceğimi garantiye almak için diye şey ettim." Berze xanım küçük oğlunun şimdiden dert ettiği seyle gülümseyip" Agidemin bencede kork, seninkinide ben bulacağım amma..merak etme sana yakışır birini bulacağım, aha dili pabuç kadar olandan. Anca hakkından gelir."dediğinde tekrar kahkahalar odada basılmıştı. "Daye valla o zaman konak başımıza yıkılır."diyen Nalin kardeşine baktı. Agit, kendini abisinin elinden kurtararak ayağa kalkıp üzerini silkerek burnunu çekip sırıttığında konuştu. "Siz daha beni tanımamışsınız Şahman ailesi he heyt... daye sana öyle bir gelin getirecem ki oğlunu alıp başının üstüne koyacaksın."diyerek kardeşlerine dönüp ukalaca devam etti sözlerini. "Sizede en iyi yengeyi getireceğim, hade yine iyisiniz sayemde."dedi ve elini yakalarına götürüp havalı şekilde silkelemesiyle Fırat ayağa kalkıp kardeşinin üstüne yürüdü. Agit korkuyla abisinden kaçarken Fırat konuştu. . "Gel buraya serseri, kaçma! "diyen abisine arkadan bakıp, "Bilmez misin ağabey erkeklerin yüzde doksanı kaçmaktır. Hade bana eywallah" diyerek sırıttığında hızla odasına kaçmış bulundu. &&&&&& "Kız, Asi bu delilerin anaları ne diye geliyorlar ki? "diyen Viyan bulaşıkları yıkayan kardeşine bakıp konuştuğunda, Asi elindeki son bardağıda yıkayıp ellerini durulayarak kardeşine dönüp cevap verdi. "3 gün sonra düğün ya, Allah bilir onun hakkında konuşmak için geliyorlar. Oğulları analarıyla konuşmuşlardır. " "Valla ne derlerse desinler o düğün olacak. Sonuçta bir kere evleniyoruz anlı şanlı düğün isterim."diyen Viyan'a kıkırdayıp elini kalçasına vurup konuştu ." Acaba doğru yolda mıyız? " Viyan kardeşinin endişesini alıyordu ve hak veriyordu. Ama buralarda kızların sözü dinlemezdi. Ne kadar istemiyoruz deselerde babası bir kere vermişti. Sözünden dönemezdi artık. Ki dönmekte istemiyordu ya paragöz babaları! Ayrıca koskoca ağalar annelerine karşı gelememiş bu evliliğe rıza göstermişlerdi mecburen. Onların elinden ne gelebilirdi ki? "Onlara bizimle dalga geçmenin ne demek olduğunu göstereceğiz işte bacım. Boşwer sen takılma buna." dedi umursamamaya çalışarak. Asi kardeşinin sözlerine kafa sallarken aniden aklına gelenle konuştu. "Kız sen bahçeyi yıkadın mı?" Viyan kardeşinin sorusuyla yüzünü ekşitti. "Ayh ben unutmuşum, şimdi gider yıkarıp pardon Asi kızım. ."diye gülerek hızla mutfaktan çıktı. &&&& Şahman kadınları geldikleri evin kapısına vurduktan sonra kapıyı başına bağladığı yazması ve bir elinde hortumuyla açan Viyan kız ile gülümsemişlerdi. Viyan kaynanalarını karşısında gördüğünde dudağını ısırarak utanmıştı. "Hoşgeldiniz hanımağam." diyerek bir bir kadınların ellerinden öpüp alnına koyduğunda Hevidar xanım yüzündeki tebessümle genç kızın yanağını okşadı. "Hoşbulduk buke. Nasılsın?" Asi mutfaktan elindeki bezle çıkmış kardeşine seslenecekken gördükleriyle afalayıp kapıya doğru yürüyüp aynı şekilde kadınların ellerinden öpmüş içeriye buyur etmişti. İki kadın gelinlerinin halinden pek memnun olmuş yüzlerindeki gülümsemeyle birbirlerine bakıp başlarını sallmışlardı. 'İyi seçim yaptık' der gibi. Odaya annelerinin yanına oturup konuşan kadınlarla hızla mutfağa giren kardeşler heyecan yapmışlardı. "Viyan ben bunları öğlen gelir sandım. Rezil olduk birde çamaşır suyu kokmuş halimle karşılarına çıktım."diyen Asi ile Viyan kıkırdadı. "Asıl benim ki daha rezillikti. Bir elimde hortumum ve başımda cember gibi bağladığım yazmamla yaşlı kadınlar gibiydim."dediğinde ikiside ellerini dudaklarına bastırıp kıkırdamışlardı. "Neyse hade ayıp oluyor, çayıp getirde götürelim içeri." Şahman kadınları dünürüyle konuşmuş eksiklerin hepsini iki güne biteceğini, ayrıyeten istedikleri başka bir şeyler varsa liste yapmalarını söylemiş, 3 gün sonra ki düğünleri için eksiklikleri konuşmaları ardından içeriye giren kızlarla oturdukları yerden kızları süzmüşlerdi. Asi, çayı tepsisini yere bırakarak öncelikle Berze xanıma vermiş Viyan ise Hevidar xanıma verdi. En son annesine veren Asi bir köşede sessizce kardeşiyle oturarak konuşmaları dinliyorlardı. Berze xanım çayından bir yudum alıp kızlara bakarak konuştu. "Kızlar vardır bir isteğiniz düğün için?"dediğinde ikiz kardeşler birbirine bakarak başlarını sallayıp konuşan Asi olmuştu. "Siz her şeyi bildiğiniz gibi yapın hanımağam." Dediğinde Berze xanımın kaşları çatılmıştı. "İkinizinde bundan sonra anneniz sayılırız, bize anne deyin. Ayrıca bu düğün sizin düğününüz tabi siz nasıl istiyorsanız öyle olacak."diyerek kızları rahatlatan kadın ile bu sefer Hevidar xanım söze girdi. "Zaten aceleye getirdik her şeyi, bu düğünde istediğiniz gibi olacak. Deyin hele nasıl bir düğün istiyorsunuz bukeler?" Viyan ablasına bakıp onayını alarak"Hevidar daye biz mahallemizde düğünümüz olsun isteriz. Olur mu ki?"dedi. Birbirlerine bakan iki kadın bu istekle gülümsemişlerdi. "Olur buke neden olmasın, bir sizin mahallede bir bizim konakta yaparız düğünü." diyerek kızları rahatlamıştı. Asi, kardeşine bakıp dudaklarını ısırarak gülümsemişti. Kaynanaları yanlarında olduğu sürece planları tıkır tıkır işlenecek ve o kendini bir şey sanan ağa bozuntularına derslerini vereceklerdi! &&&&&&& Düğün günü. "Daye ben gelmem o eve! Bir düğün yetmezmiş gibi iki düğün yapmak nedir? Birde kendi mahallelerinde? Bu kızların ne yapmaya çalıştığını gormüyor musunuz?"diyen Jehat adeta püskürüyordu. "Kuremin zaten her şeyi uslünce yapmadık, ne söz yaptık ne nişan? Heves etmişler işte mahallelerinde bir düğün yapmışız çok mu? Zaten 2 saat çalar sonra bizim konakta düğüne devam ederiz oğlum." Sabahtan beri oğlunun odasında damatlığını giymesi için yalvarıyordu Berze xanım. Ama inatçı oğlu söyledikleriyle bezdiriyordu kendisini. "Daye zaten zor kabul etmişim evliliği birde çok meraklıymışım gibi gidip mahalelerinde düğün yapıp oynayacak mıyım?" dedi Jehat. Hala inanamıyordu. O iki sinsi kızın yaptıklarıyla kendilerine ders verdiklerini düşünmelerine kızıyordu. Diğer odada Hevidar xanımda kumasından bir farkı yoktu. Deli oğlu nuh diyor peygamber demiyordu. "Daye ya sadece burda düğün olur yada ben evlenmem!"deyip duruyordu Miran. Evin diğer çocukları hazır sekilde avluda dikilip inatçı damatları bekleye duruyorlardı. Agit canı sıkılmış şekilde elini takım elbisesinin ceketinin ön cebindeki mendili çıkarıp, yanlarında duran davulcuya komut vererek kız kardeşi Nalin'in serçe parmağından tutup halay çekti. "Çal keke çal!"diyerek halay çekip bir yandan diğer kardeşlerine bakıp konuştu. "Ne dikiliyorsunuz, bugün iki abim evleniyor hayde halaya."demesiyle kardeşler gülüp halaya katılıp oynuyor bir yandan dillerine doladıkları sözleri söyleyip duruyorlardı. "Ki zawa ki zawa Jehat'a Zawa(kim damat kim damat Jehat'a damat)" "Ki buke ki buke Asi'ye buk. (kim gelin kim gelin Asidir gelin)" Diyerek halaydan çıkıp oyun havası oynayıp tekrar etti Agit. "Ew ki zawa ki zawa xude mala wi awa te Miran kir ye zawa(o kimdir damat kim Allah evin şen etsin sen Miranı damat yaptın.)" Kahkaha atmasıyla Bawer ağa odadan çıkmış çocukların keyifiyle keyiflenmiş bir türlü inemeyen oğullarının yanına giderej teker teker sertçe' bu düğünde olay çıkarılmayacağını' uyarısını yapıp aşağı tekrar inmişti. Damatlar babaların sert sözlerinden sonra el mecbur hazırlanıp gelin evine gitmek için yola koyulmuştu. Asi ve Viyan mahaledeki herkesi düğün için evlerinin yanında olan boş alana davet etmiş, şimdi ise üzerlerinde dün kaynanaları ve görümceleriyle çarşıya gidip aldıkları gelinliklerini gönüllerine göre almalarıyla mutlu olmuş üzerlerindeki gelinlikle birbirine bakıp gözleri dolmuştu iki kızında. "Çok tuhaf hissediyorum Asi?" "Dimi? Resmen birbirimize elti oluyoruz, aynı eve aynı gün gelin oluyoruz."demesiyle birbirlerine sarılıp gözlerindeki yaşlarla sımsıkı kucaklamışlardi birbirlerini. "Bu eller hiç ayrılmıyacak." dedi Asi ağlak bir halde. "Asla!" diye onayladı ikizini. Odaya giren Devrim dolu gözleriyle bacılarına bakıp acıyla gülümsedi. "Benim meleklerim ne güzel olmuşlar...rabbim.nazarlardan korusun sizi."diyerek ikisine sıkıca sarıldı ve saçlarından tek tek öptü genç adam. "Abim benim." "Abilerin en yakışıklısı."diyen kızlarla gülümseyip geri çekilerek kuşağı önce Asi'ye sonra Viyan'ın beline bağlayıp tekrar ikisini kanatları altına alıp tuttuğu göz yaşlarını akıtmıştı. Zordu Devrim için aynı gün iki kızkardeşini gelin vermek. Bu hayatında en değer verdiği iki kız şuan kollarının arasındaydı. Kızlar abisinin kollarında birbirine bakıp aynı şekilde ağladıklarında bu özel günün ne kadar acı verdiğini bir kez daha yaşayarak öğrenmişlerdi. "Kusura bakmayın canlarım.. Sizi koruyamadım.." dedi acıyla adam. Kızlar ağabeyinin üzülmesiyle kendilerine gelerek geri çekilip gülümsediler. "Sen bizi bu yaşımıza kadar koruyan tek adamsın. Hakkını asla ödeyemeyiz can abim." dedi Asi burnunu çekerek. "Hakkını helal et ağabey." diye devam ettirdi Viyan. Kızların duygusala bağlayıp tekrar ağlamalarıyla Devrim üzülerek konuşmaya başladı. "Sakın o evde kendinizi ezdirmeyin! Her zaman olduğu gibi kendi bildiğinizden şaşmayın. Hep yanyana el ele olun birbirinizi koruyup kollayın güzellerim. O erkeklerinde canına okuyun, serbestsiniz! Ve ne olursa olsun yanınızda olduğumu unutmayın. Tamam mı!" Devrim'in konuşmasıyla başlarını hızla sallayan ikizler en son kıkırdamışlardı. " Merak etme ağabey. Evelallah kimseye boyun eğmeyiz biz. "diyerek ikizinin elini tuttu Viyan. Asi elini tutan kardeşinde güç alarak gülümsediğinde odanın kapısı rekrar açıldı. Odaya giren Delal daye, eli göğsünde kızlarına bakarak ağladı hemen. Kızlar annelerinin yanına varıp yanağına öpücük kondurup sarılmıştı. "Ne kadar güzel olmuşsunuz keçamın. Rabbim bahtınızıda güzelleştirsin."diyerek iki kızının alnından öpüp yine dayanamayarak ağlamıştı tekrar. İki kınalı yavrusunu bugün gelin ediyordu zordu onun için. "Daye bak sende ağlama biz zaten zor tutuyoruz kendimizi."diyen Viyan, annesin gözyaşlarını elleriyle sildi. "Ağlamayıpta ne yapayım, iki kızım gelin olup uçuyor bu evden."dediğinde, Asi annesinin ellerinden öpüp gözyaşları eşliğinde konuştu. "Öyle konuşma Delal sultan. Hem biz hep geliriz yanına, yanlız bırakmayız seni."dediğinde Devrim yanlarına katılarak üç kadınıda kucaklamıştı. Hayatında önem verdiği üç kadın için canını bile verebilecekken daha fazla ağlamalarına dayanamayan adam"Kimse ağlamasın yoksa bu düğünü iptal ederim."dedi itiraz istemeyen tonda. Devrim'in sözlerinden sonra ağlayışları duran kadınlardan sonra gelen korna sesleriyle kendilerine çeki düzen verdiler ve abisine bakarak konuştu Asi. "Artık çok geç." &&&& Mahalle düğünü başlamış mahalleli iki kızın düğününe teşrif etmiş bir güzel oyun havalarını oynamışlardı. Aslında iki kızın bu kadar erken ve ani evliliklerine şaşırmışlardı. . Çünkü iki kızın şu zamana kadar kapılarına giden binlerce görücüyü geri çevirdiklerini biliyorlardı ve ani düğünlerine şaşırmadan edememişlerdi. Hatta duvar kenarlarında bazı kadınlar eşarp altında düğünü seyrederken konuşuyorlardı. "Bu kızlar nerde bulmuşlar ağaları?" "Valada ballılar kızlar. İki kardeş bir eve." "Bunlardaki şans bizdede olsa keşke.." "Yaw heele susun be mahallenin gülleri bunlar. Allah utandırmasın,rabbim mutlu etsin diyeceğinize dedikodu yaparsınız yine demi?" dedi bir kadın kızarak. Diğer kadınlar bu konuşmadan sonra tekrar konuşmaya başladı. "Yaw zaten bir kötülüklerini, yanlışlarını görmedik şu zamana kadar. Vala Delal iyi yetiştirmiş kızlarını. Sadece az şansları bizdede olsa diyorduk." dedi kadınların ele başı olan Sadiye. Komşular aralarında fısırdaşırken Viyan ve Asi yerlerinde rahatsızca kıpırdandılar. İstekleri yerşne getirilmişti fakat halen mutlu değillerdi. Yanlarında heykel gibi oturan adamlarından kendilerinden bir farkları yoktu. Şahman ailesi getirdiği ikramlıkları dağıtmış bir masada oturan iki gelin ve iki damada herkes bakıp hayran kalmıştı. Kızlar adamların geldiğinden beri yüzlerine bakmamalarıyla sinirlenmiş aynı zamanda keyiflenmiştiler. Çünkü her şey istedikleri gibiydi ve adamların laflarını yedirtmii olmalarının gururunu yaşıyorlar ve bu yüzden yanlarında sinirli hatlarıyla etrafa bakan adamlarla gülümsemişlerdi. Devrim oturduğu yerden sıkıntılı bir şekilde etrafı kolaçan ederken yanından geçen kızın şalının düşmesi ve kızın bunu farketmeden gitmesiyle genç adam ne yapıcağını bilemez şekilde olduğu yerde kalakaldı. Berze xanım ve Hevidar xanım sonunda kalkıp dünürleriyle vedalaşmış konaklarında devam edecek olan düğünleri için herkesi arabalara toplamış bekliyorlardı. Ailesinin elini öpüp sıkıca sarılan kızlar gözyaşlarına yine hakim olamayıp hıçkırarak ağlamış en son Bawer ağanın uyarısıyla damatlar gelinlerini alıp arabaya koyacakken arkadan seslenen iki ince sesle herkes arkasını dönerek şaşkınca bakmışlardı. İki kız kardeş hariç. Bölüm nasıldı?
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD