"Oh çok iyi yapmışsın. İyi vurmuşsundur umarım da nesli türemez. Birini yanlışlıkla hamile falan bırakır Allah korusun."dedi Neşe suratını buruşturarak. Bunun üzerine güldük. Dün yaşadığım olayı anlatmıştım. Olay aklımdan çıkmamıştı bir türlü. Resmen tacize uğraşmıştım. Adamın bana dokunduğu anlar hâlâ aklıma geldikçe miğde bulandırıyordu. İğrençti. Bir an cidden kendimi kaybetmiş derecede korkmuştum. Eğer o sapık Kahraman orda olmasaydı kim bilir şu an nerelerde ne halde olacaktım. Hayır hiç düşünmemiştim beni öpmeye yeteneğini. Barlarda öpüşmek kuralmış gibiydi. Neyse ki o yakışıklı sapık kahramana güzel bir ders vermiştim. Uzun bir süre orasını kullanamaz diye düşünüyorum. Gerçi adamın yüzü aklımdan gitmiyordu. Cidden etkilenmiştim. Çok yakışıklıydı...
"Ben çıkıyorum."diye seslendi kapıya doğru ilerlerken Hülya.
"Hey!"diye durdurdu Hülya'yı Neşe. "Bizide bırakacaksın, kaçma"diye ekledi sırıtarak. Haklıydı kız.
"Götünüzü kaldırın ve hemen hazırlanın o zaman. Toplantıya yetişmem lazım."dedi Hülya elini beline koyarak. Neşe ayağa kalkıp merdivene yöneldiğinde bende peşinden ilerledim.
ARSLANOĞLU holding.
Çalışacağımız yer burasıydı. Duyduğuma göre baya büyük bir şirketmiş. Hem mimarlık hemde araba satışı üzerine. Biz henüz kimin yada kimlerin asistanı olacağımızı bilmiyoruz. Oraya gidince Burak Arslanoğlu'yla görüşecektik. Yani yurt müdürümüz öyle demişti.
Üzerimdekileri çıkardım ve dolaba yöneldim. Siyah kot bir pantolon alıp giydim. Krem rengi askılı buluzumu giyip eteklerini pantolonun içine soktum. Çorabımı ve kahverengi uzun Hırkamı giydim. Saçımı tarayıp omuzlarıma bıraktım. Siyah kalem ve rimel sürerek makyaj işimi de tamamladım. Telefonumu ve paramı cebime tıktım. Son olarak ayakkabılarımı alıp odadan çıktım.
Neşe henüz hazırlanmadığı için ayakkabılarımı giyip bahçeye çıktım. Dış kapıya ilerleyeceğim sırada havlama sesi duydum ve çitlere doğru ilerledim. Yan bahçeye baktığımda iki küçük köpek vardı. Ama yerim ben bunları... Yan bahçemizde köpek olması beni mutlu etmişti. Burda oturanlarda iyi insanlarsa köpekleri sevmeme izin verirlerdi.
°°°°°
"Burak Bey içeride. Buyrun."dedi götüne kadar etek gitmiş olan kız ve ilerideki kapıyı gösterdi. Kızın silikonum diye bağıran ve parlak kırmızı rujla örtülmüş olan dudaklarına son kez baktım. Ardından gösterdiği kapıya doğru döndüm. Neşeyle birlikte kapıya doğru ilerledik. Neşe üstünü başını düzelttikten sonra kapıyı tıkladı.
"Gir."sesi gelince kapıyı açıp içeri girdim. Neşe de içeri girince kapıyı kapattım. Bakışlarımı Burak Bey'e çevirdiğimde masanın yanına ayakta durduğunu gördüm. Yani Burak Bey'dir diye düşünüyorum çünkü ondan başka kimse yoktu odada. Burak Bey Başını kaldırıp bize baktığında yakışıklı bir şahsiyet olduğunu anlamam uzun sürmedi. Siyah saçlara Ve koyu kahve gözlere sahipti. Çene kemiği sakallarından bile belli oluyordu açıkçası. Oldukça dikkat çekici bir yüzü vardı. Omuzlarının geniş olması takim elbiseli hâlini daha da iyi göstermişti.
"Hoşgeldiniz bayanlar."dedi ve sandalyesine oturdu Burak Bey. Onu süzmeyi bıraktım ve yüzüne baktım. Masanın diğer tarafında olan karşılıklı tekli koltukları işaret etti oturmamız için. Dediğini yapıp koltuklara geçtik. Neşe birine oturuken bende diğerine oturmuştum. ikimizin de odak noktası bu yakışıklı patrondu.
"Size nasıl yardımcı olabilirim bayanlar?"diye sordu Burak Bey kaşlarını kaldırarak. Yurttan beri karşılaştığım en iyi adam olabilirdi. Henüz bir yalnışını görmemiştim. Üstelik oldukça yakışıklıydı. Ama benim sapık Kahraman daha yakışıklıydı. Çok daha hemde. Nerden çıkmıştı bu adam şimdi.
"Yurttan yönlendirildik iş için."diye söze başladı Neşe.
"Ayşe Teyze-Pardon Hanımın öğrencilerisiniz değil mi? Neşe ve Derin?"diye sordu Burak Bey gülümseyerek. Ayşe Teyze konuya girince adamın bakışları bile değişmişti.
"Evet. Ben Neşe."
"Bende Derin."dedim.
"Memnun oldum bayanlar. Ayşe Hanım değer verdiğim bir insandır. Sizi bize yönlendirdi ise-"
"Ölüyorum amına koyayım."diyerek Burak Beyin lafını bölmüştü kapıyı açan kişinin cümlesi. Bakanlarımız hızla kapıyı açan adama kaydı. Ama bu...
"Sapık!"diyerek ayağa kalktı Neşe. Kaşlarını çatarak gelen adama bakıyordu.
"Öhö."dedim uyarır bir şekilde. Patronun yanındaydık. Bu yaptığı ayıptı. Patronun odasına bu şekilde girebiliyorsa bu adam demekki ileri düzeyde yakınlıkları vardı.
"Deli?"diyerek karşılık verdi adamda şaşkın bakışlarıyla. Dün Neşe'yle çarpışan adamdı bu.
"Pardon Bölüyorum ama siz tanışıyoruz musunuz? Murat?"diye araya girdi Burak Bey. Bakışlarımı Burak Bey'e çevirdiğimde kaşlarını kaldırmış bir şekilde bir Neşe'ye bakıyordu bir Murat'a.
Murat ve Burak bence çok uyumlu iki isimdi.
"Ya hani ben dün anlatmıştım ya bir deliye çarptım-"
"Ben deli değilim bir kere."diye lafını böldü Neşe Murat'ın. Bunun üzerine Murat başını aşağı yukarı sallayarak güldü Neşe'ye.
"Anladım."dedi Burak Bey ve dikkatler onun üzerine döndü. "Ve Murat kızlardan özür dile lütfen."diye de ekledi.
"Ha?"diye ses çıkardı Murat Bey şaşkınlıkla. Gülmemek için zor tuttum ya. Ben bu adamı ilk gördüğümde kibar sanmıştım oysa.
"Bayanların yanında küfür edip odama dalmanı kastediyorum Murat."diye açıklama yaptı Burak Bey kaşlarını kaldırarak. Bu sırada ellerini masanın üzerinde bağlamıştı.
"Hee. Onu diyorsun."dedi Murat gülerek. Ardından bize doğru döndü. "Özür dilerim bayanlar da hayırdır?"diye sordu ve bizim koltuklarımızın ortasında, masanın tam karşısında ki ikili koltuğa oturdu. Biraz fazla hödüktü bu.
"İş için Ayşe Teyzenin yönlendirdiği kişiler."dedi Burak Bey bizim yerimize açıklama yaparak. O sırada Murat Bey bacak bacak üzerine atarak Neşe'ye baktı.
"Hmm anladım. Benim ve Aras'ın asistan adayları."dedi ve sırıttı.
"Evet kızlar bizim dışımızda birde Aras Arslanoğlu var."dedi Burak Bey. Bu ikisi kardeşse Aras Beyde babaları olmalıydı. Hiç Aras diye yaşlı adımı olurdu? Aras Dede?Olmadı bence. Şimdi bunlar oldukça yakışıklı olduklarına göre Aras Bey de öyledir. Bu genleri babalarından almışlardır.
"Peki hangisi benim asistanım?"diye sordu Murat Bey Burak Bey'e. Bu sırada bakışlarını Neşe den çekip Burak Bey'e çevirmişti. Artık Murat'a da Bey diyordum. Belli ki o da patron.
"Aras karar verir."dedi Burak Bey omuz silkerek. Babasına Aras mı diyordu bu? Kankasıymış gibi.
Neşeye baktığımda gözlerini kısmış Murat Bey'e bakıyordu. Biraz kendini toplamalı karşısındaki adam patrondu.
"O zaman.."dedi ve ayağa kalktı Murat Bey. Ardından ellerini birbirine vurup ovuşturdu. "Bende kızlara içecek bir şeyler ısmarlayayım."diye ekledi bakışlarını bize çevirerek.
Kızlar? Biz olmalıydık.
"Gerek yok."dedim hemen. Bir patronun iş görüşmesine gelen birine özel olarak bir şeyler ısmarlaması normal değildi sonuçta.
"Rica ediyorum. Hem beraber çalışacağız. Şu cadıyla aramıda düzelteyim." Dedi ve Neşeye baktı.
"Hâlâ cadı diyor yahu."diye söyledi Neşe. Bunun üzerine Murat Bey güldü. Ama Neşe kendini kesinlikle toplamalıydı. Olayın ciddiyetini farkında değildi. Burası bizim tek iş fırsatımızdı.
"Evet bayanlar ayağa!"dedi Murat Bey ve kapıya yöneldi. Bizde ayağa kalkıp Murat Bey'in peşinden ilerledik.
Koridora çıktığımızda etrafı incelemeye başladım. Yakışıklı çocuklar vardı hani ve güzel kızlar da. İlk dikkat ettiğim şeyin bu olması peki? Kaşlarımı çatıp çalışanları süzdüm. Buranın belli bir kıyafet kuralı yok muydu? Ne bileyim siyah etek beyaz gömlek gibi? Spor kıyafetle gelenlerde vardı düğüne gider gibi gelenlerde. Bir makyaj yapan kızlar var- hata badana yapan sormayın hani. Sıfır makyajla gelenlerde vardı. Yataktan çıkmış gibi gelenler bile vardı. Cidden bir dünya karakter vardı burada.
O sırada altın rengi kapısı olan asansöre ilerledik. Altın rengi diyorum çünkü birden fazla asansör vardı ve diğerleri siyah renkteydi. Bunun dışında. Hayır bu neydi böyle? Sanki gerçekten altındanmış gibi. Bir tık görgüsüzlük sanki..
Asansöre bindiğimizde Murat Bey en üst kata bastı. 37. Kat. Vay canına.
"37. kata niye bastın?"diye sordu Neşe Murat Bey'e bakarak.
"Seni aşağı atıp intihar süsü vereceğim."dedi Murat Bey de alaylı bir ses tonuyla. Bunu söylerken de Neşe'nin üzerine doğru hafifçe eğilmişti. Murat Bey'le ben hafifçe gülerken Neşe surat asmıştı.
"Hıı çok komik."diye tripte attı. Gerçekten bildiğiniz Patrona trip attı.
"Komik valla biz güldük."dedi Murat Bey doğrulurken. Bunun üzerine Neşe bize sırtını döndü. "Tamam kız küsme. Hadi barışalım."dedi Murat Bey ve elini Neşenin omzuna koydu. Bunlar bir şeyler yaşıyorlardi ama neyse.
"Düşünmem lazım."dedi Neşe. Kaşlarımı kaldırarak onlara baktım. Bu kız sevgilisine trip atarmış, naz yaparmış gibiydi.
"Bak eğer barışmazsak ve benim asistanım olursan açık konuşayım burnundan getiririm. Ama eğer barışırsak fazla yormam seni."diye tehdit etti Murat Bey. Bunu üzerine Neşe hemen Murat Bey'e doğru döndü.
"Barıştık."dedi ve güldüler. Bense öylece durmuş onları izliyordum.
Kapı açılınca asansörden indik. Asansörden inmemizle bir balkona girmemiz bir oldu. Bakışlarım direk manzaraya gitti. O kadar güzel görünüyordu ki, en üst kataydık. Sadece mavi gökyüzü görüş alanımdaydı. Balkonun ucuna doğru ilerledim. Maksat aşağı bakıp manzarayı izlemekti. Balkonun kenarına gelip etrafa baktığım da ağzım açık kaldı. İlk defa İstanbulu böyle görüyordum.
"Çok güzel."dedi Neşe. O da yanıma gelmiş etrafa bakınıyordu.
"Oturalım mı?"diye sordu Murat Bey ve köşedeki masayı gösterdi. Basınla onayladım onu ve masalardan birine geçtik. Neşe ve ben yan yana otururken Murat Bey karşımıza oturmuştu. Tam olarak Neşe'nin karşısındaydı.
"Burası neden boş?"diye sordum. Olduğumuz katı kastederek. Kocaman bir yerdi açıkçası. Ve sadece biz vardık. Bir de kafe bölümünde duran iki garson.
"Burası patronlara özel çünkü."dedi Murat Bey. Bu sinirimi bozmuştu. Ben buraya gelirdim iş aralarında. Kocaman katı kendilerine ayırmakta neydi böyle. Bunlar bildiğin görgüsüz.
"Ne alır sınız?"diye sordu yanımıza gelen, elinde küçük defter olan kız.
"Ben espresso alırım."dedi Murat Bey.
"Bende ondan."dedi Neşe. Bakışlarımı Neşe'ye çevirip kaşlarımı çattım. Onun ne olduğunu biliyor muydu? Neşe yapmacık bir şekilde gülümsedi. Ah ah.
"Bende ondan alayım bari."dedim bakışlarımı garsona çevirerek. Bakalım ne çıkacaktı karşımıza.
"Ee bayanlar anlatın bakalım kendinizi. Evli misiniz? Bekar mısınız? Hayat nasıl? Kaç kardeşsiniz? Ya da kardeş misiniz? Ailenizlemi yaşıyorsunuz? Falan filan. "Dedi Murat bey. Sohbet açmaya çalışıyordu. Hemde Neşe'ye karşı. Bakışlarının %90ı Neşe'de takılı kalıyordu. Bu adam bizim kızdan hoşlanmış mıydı?
"Ailemiz yok. Yurtta büyüdük."dedi Neşe kısa süreliğine bana Bakarak. Ardından Bakışlarını Murat Bey'e çevirdi.
"Kardeşte değiliz. Ama kardeşten öteyiz."dedim bende gülümseyerek.
"Ve evli hiç değiliz daha 18 yaşındaydız."diye ekledi Neşe de cilveli bir şekilde.
"Anladım. Özür dilerim bu arada aile konusunu unuttum bir an."dedi ve ensesini kaşıdı Murat Bey.
"Sorun değil."dedim ve gülümsedim.
"Siz anlatın şimdi."dedi Neşe Murat Bey'e. Biri şu kıza karşısındakinin patron olduğunu hatırlatsın. Koca adayı değil bu adam.
"Bende yurtta büyüdüm."dedi ve arkasına yaslandı Murat Bey. Yurtta mı büyümüştü? "Daha doğrusu biz. Ben Burak ve Aras."diye ekledi. Aras Bey babaları değil miymiş.
"Yurttan çıkıp böyle bir yere sahip olmak peki?"diye sordu Neşe. Kesinlikle bunu bende merak etmiştim.
"Aras. Büyük patron. Ona ailesinden kalan yer burası. Aras belli nedenlerden dolayı yurtta kaldı. Bizde yurttaydık o sırada. Baya yakın olduk. Bir süre sonra Sultan babannemiz -Aras'ın babannesi- Arası almaya geldi. Aras la baya yakın olduğumuzdan Bizide evlatlık almıştı. 15 yaşımızdan beri Sultan babannemizleyiz."
Vay canına. Yani Aras'ta bunlarla aynı yaştaydı. 3 kardeş gibilerdi. Birlikte bu şirketi yönetiyor olmaları aralarının ne kadar iyi olduğunun bir göstergesiydi.
"Aras Beyin babannesi varsa neden yurtta kaldı?"diye sordu Neşe.
"Aras'ın ailesi çocuk istemedikleri için Arası yurtta bırakmışlar..." Aras Bey'e üzüldüm. O da benim gibiydi. Bir yakınlık hissetmiştim. Bu hissi biliyordum."Aras'ın ailesi vefat edince de Sultan babanne bir şekilde bu olayı öğreniyor ve Arası buluyor. Böyle işte."dedi kısa ve öz. Aras Beyi merak etmiştim. Tüm bu zorluklara karşı baya bir dik durmuş ve şirketi yönetmişti. "Tamam. Şimdi bu anlattıklarımı unutun. Neden anlattım bilmiyorum ama eğer Aras öğrenirse çekeceğimiz var."dedi ve güldü. O sırada içecekler geldi. Önüme konulan küçük bardağa bir süre baktım. Bu neydi şimdi? Küçücük bir bardakta bir şey gelmişti. Bu kahve miydi? Bu çok az değil miydi? Bardağı elime alıp ağzıma götürdüm. Bir yudum aldığımda yüzümü ekşitmemek için kendimi zor tuttum. Bu çok acıydı. Ben şeker seven bir insanım ve bu hiç benlik değil.
O sırada yanımıza biri geldi. Baskılarımı gelen kişiye çevirdiğimde orta yaşlarda bir erkek olduğunu gördüm. Gri eşofman takımı vardı üzerinde. Ayrıca kulağında küpesi vardı. Saçına uzundu ve ay kuyruğu yapmıştı.
"Murat Bey, Aras Bey geldi. Toplantıya niye gelmediğinizi soruyor."dedi tanımadığım adam Murat Bey'e bakarak. Demek Aras Bey gelmiş.
Murat Bey birden ayağa kalktı. Bu hareketiyle bakışlarım ona kaydı.
"Siktir. Unuttum lan ben onu. Aras sikti ebemi."dedi ve bize döndü. "Kızlar sizin işi bu gün içinde halledicez ama şimdi gitmem lazım. Siz keyfinize bakın. Size haber veririz."dedi gülümseten ve son kez Neşe'ye bakıp asansöre yöneldi.
"Ebesine acıdım."dedi Neşe ve güldü. Bu sırada Murat Bey'i kesiyordu. Ya da götünü bilemedim. "İnşallah eniştende gözün yoktur Derin Hanım."dedi Neşe ve bakışlarını bana kaydırdı. Enişte mi demişti bu? Kaşlarımı çatarak suratına baktım. Bu da Hülya'nın yolundan gitmeyi planlıyordu sanırım.
"Ne? Ha? Efendim? Kimde?"diye sordum alaylı bir şekilde. Ardından güldüm.
"Eniştene diyorum. Çok tatlı ve yakışıklı değil mi?"diye sordu sırıtarak.
"Yani... evet."dedim yapmacık bir şekilde. Amacım onu gıcık etmekti.
"Ne???"diye sordu birden. Öyle bir baktı kı bana... sanki tecavüz edicem dedim adama.
"Çok tipsiz demek istedim de dilim şey etti... sürştü." Dedim ve güldüm.
"Ha ha ha. Git gözlük al. Ama ondan önce Burak Beyi al. Oh mis takılalım."dedi. Kaşlarını kaldırmış sırıtarak bana bakıyordu.
"Hıı."diye geçiştirdim onu ve kahvemden bir yudum daha aldım. Ama almamla yüzümü buruşturmam bir oldu.
"Bok gibi dimi?"diye sordu Neşe gülerek. Başımla onayladım onu. Bu asla isteyerek içeceğim bir şey değildi. "Ben Murat Beyin asistanı olacağım bu arada ona göre."dedi Neşe kaşlarını çatarak.
"Git Aras Bey'e de onu, bana değil."dedim. Daha adamı görmemiştik bile. İnşallah diğer ortaklar gibi iyi biridir. Böyle sert, disiplinli falan değildir. Yoksa ben ona düşersem işim iş.
Köşede duran garson yanımıza geldi."Derin ve Neşe dimi?"diye sordu kaşlarını kaldırarak.
"Evet."dedim başımı sallayarak.
"21.kattaki toplantı odasında Murat Bey sizi bekliyor."dedi garson.Neşe hemen ayağa kalkıp asansöre yöneldi. Arkasından öylece bakmıştım.
"Beklemene gerek yok canım git sen (!)"diye söylendim ve kalkıp ona yetiştim. Asansöre bindiğimizde 21. kata bastım.
"Of, ne olur ben Murat'ın asistanı olayım."dedi Neşe. Bu sırada ellerini dua edercesine açmış ve yukarı bakmıştı.
"Murat Bey."dedim ve güldüm. Murat diyip duruyordu. Askerlik arkadaşı sanki. Patronumuzdu.Asansör durunca indik. Birisine toplantı salonunu soracaktım ki Murat Beyi gördüm. O da bizi görmüş ve bakışlarını Neşe'ye kitlemişti. Ona doğru ilerledik.
"Kızlar Aras'la konuştuk. Derin sen benim Neşe sende Aras'ın asistanı olacaksın."dedi Murat Bey. Kurduğu bu cümle Neşe'nin hayallerini suya düşürmüştü. Oysa o sevgilisinin asistanı olmayı planlıyordu. "Aras'lada tanışın bi."dedi ve kenara çekilip arkasındaki kapıyı açtı.
Kapıdan girince ilk toplantı masasında oturan Burak Bey'i sonra bize sırtını dönük olan ve camdan dışarı bakan kişiyi gördüm. Sanırım Aras Bey buydu. Siyah takım elbiseli şahsiyet. Üstelik boyu posu oldukça güzeldi.
"Aras asistanlar geldi."dedi Burak Bey. Aras Bey'de arkasını dönüp bize baktı.
Bir dakika!!! Bir dakika!!!Şaka mı bu?Nereye el sallıyoruz? Bu kesinle kamera şakası olmalı!Hatta belki de bir kabus!?Ne zaman uyudum ben?Koyu kahve gözleri ve siyah gür saçlarıyla beni barda tacize uğramaktan kurtarıp taciz etmeye çalışan sonra benden çüküne güzel bir tekme yiyen adam tam karşımdaydı.
Aras Arslanoğlu
Beni gördüğüne şaşırmış olmalıki gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Tıpkı benimkiler gibi. Kaşlarını çatmış bir şekilde bana bakıyordu.
Sıçtın Derin.Ama bu sefer baya güzel sıçtın.Hiç böyle sıçmamıştın. Patronun çüküne tekme atan ilk kız oldun. Yıldızlı afferin sana. İş kariyerin başlamadan bitti.
"Ben Neşe."dedi Neşe kendini tanıtmak amacıyla.Fakat Aras Bey bana bakıyordu tam gözlerimin içine. Normalde şuan adımı söylemem lazımdı ama yok sözcükleri yutmuştum sanki. Sapık yakışıklı kahramanım, patronumdu.Hemde baş patron. Cidden bu nasıl bir şanstı?
"Bu da Derin."dedi Neşe ve beni dürttü. Ama ben Aras Bey'le bakışmakla meşguldüm. Adam gözlerini ayırmıyordu gözlerimden. Ben sonunda başımı başka yere çevirdim. Ve bu sırada kızardığıma emindim. Bu adam nereden çıkmıştı? Hayır Neşe bilse neslinin tükenmesi için daha hızlı vur dediği adamın Aras Bey olduğunu...
"Evet Aras."dedi Murat Bey. Bakışlarımı ona çevirdim. Aras'a bakıyordu. "Neşe senin Derin benim asista-"
"Hayır."diye Murat'ın lafını kesti Aras Bey sert bir ses tonuyla. Bir an irkilmiştim. Bakışlarımı ona çevrimdim. Gözleri hâlâ bendeydi. Ah Derin ne kadar kızdırmışsın adamı! "Derin benim asistanım. "Diye devam etti cümlesine. Kurduğu cümle gözlerimin büyümesine yol açtı. Sıçtın Derin. Boku yedin Derin.