"Aras? Niye karar değiştirdin-"
"Hadi herkes işine dönsün."diye Murat Beyin lafını kesti Aras Bey. "Sen de hemen odama geliyorsun küçük hanım."diye ekledi Aras Bey bana bakarak ve yanımdan geçerek odadan çıktı. Kapıdan çıkana kadar Bakışlarımız birbirimizin üzerindeydi.
"Niye böyle oldu anlamadım."dedi Murat Bey ve güldü.
"Aras işte."dedi Burak Bey de omuzlarını silkerek.
"Banu!"diye bağırdı Burak Bey daha sonra. Ardından odaya mini etekli güzel bir kadın girdi. Sarışın ve büyük göğüslü bir kadındı. Bunlar onun en dikkat çeken özellikleriydi.
"Efendim Burak Bey."dedi kadın.
"Derin Hanımı Aras'ın odasına götürür müsün?"diye sordu Burak Bey. Bakışlarımı Burak Bey'e kaydırdığımda kıza bakıyordu. Ben oraya gitmek istemiyordum.
"Peki."dedi kızda ve bana eliyle kapıyı gösterdi.
Derin nefes aldım ve odadan çıktım. Kız önüme geçtiğinde onu takip ettim. Asansöre yöneldik. Asansörün düğmesine basıp bekledik. Neşe keyiflidir şimdi. Ben resmen ölüme gidiyormuş gibi hissediyordum. Bu adam benim burnumdan getirirdi.
Kapı açılınca bindik. Kız 31. Kata bastı.
Tövbe tövbe. Tam katındaydı.
Her şey bir yana da baya bir gerildim. Sert biriydi. Yani davranışlarından anladığım kadarıyla. İşten kovar mıydı ki? Ama niyeti kovmak olsa neden kendi asistanı yapsın? Ağzıma sıçacaktı işte...
Asansörden indik. Bu katta tek bir oda vardı. Başka oda yoktu. Koridorda ise masa vardı. Büyük ihtimalle benim masamdı. Basının karşı tarafında duvara bitişik bir koltuk takımı vardı. Ve tuvalet bölümü...Odanın kapısına gelince durduk. Çok pis gerilmiştim. Baya yani. Kalp atışımı kendim duyabiliyordum.
"Burası senin masan."dedi kız Arasın odasının duvarına yapışık olan masayı işaret etti. Doğru tahmin etmişim.
Zaten koskoca koridorda başka birşey yoktu.
"Burası da Aras Beyin odası. Kendisi beklemekten hoşlanmaz bence hemen gir."dedi ve gülümsedi. Ardından gitti. Baya yardımcı olmuştu. 31. Kat deselerdi kendimde gelirdim.
Derin nefes aldım ve kapıyı çaldım.
"Gir."sesi gelince içeri girdim arkamdan da kapımı kapattım.
Odada göz gezdirince kapının tam karşısında Arasın masası masaya bitişik karşılıklı tekli koltuklar ve hemen sağ tarafımda duvara yapışık ikili koltuk vardı. Sağ tarafdaki duvar ful camdı ve dışarısı çok net görünüyordu. O cam duvarın önünde ise siyah koltuk takımı vardı. İki tekli bir ikili koltuktan oluşan. Bir koltuk takımından iki tane almıştı yani. İşte İnsan zengin olunca görgüsüz oluyor.Camın önünde ise bir kaç bitki vardı. Gayet hoş bir odası vardı. Aras Bey o boydan boya cam olan duvarın önünde dikilmiş dışarıyı izliyordu. Bana arkası dönüktü. Hiç dönüp bakmamıştı. Hayır yani Belki başkası girdi? Hiç şeyinde değildi.
Sert vurdum belki ondandır.
Gülme Derin, gülme kızım. Komik değil...
O sırada kapı çaldı.
"Gir!" Aras'ın sert sesiyle irkilmiştim. O kadar sessizdi ki ortam...
Kapı açıldı ve içeri bir kız girdi. Bakışlarımı kızın üzerinde gezdirdiğimde eşofman takımı giydiğini gördüm. İşte iş kıyafeti budur. Kız kısa saçlı tatlı birine benziyordu. Ama dış görünüşe inanmamak lazım Aras'ı da adam sanmıştım...
"Aras Bey, Murat Bey bunları imzalamanız gerektiğini söyledi."dedi kız. Aras'a baktığımda bize doğru dönmüş olduğunu gördüm. Ee zahmet oldu hani.Kesin kız kesiyordur camdan iki saattir.
31. Kattan evet.
"Murat toplantı için yola çıktı mı?"diye sordu Aras gelen kıza. O sırada masasına doğru yürüdü. Yürürken onu süzdüm. Vücudu bu takım elbisenin içinde çok güzel duruyordu. Çıplak nasıldı acaba?
"Evet efendim."dedi kız. Aras masasına geçtiğinde kız masaya yanaşıp kağıtları uzattı. Aras kalem alıp imzaladı. Bu adam hem yakışıklı hem orospu çocuğuydu sanırım... Çok karizmatik duruyordu. Kız imzalanan kağıtları alıp odadan çıktı. Kaldık mı baş başa... Sessiz bir şekilde yutkundum.
"Gelelim sana küçük hanım."dedi Aras Bey koltuğuna oturarak. Ardından bana baktı. Kaşlarını kaldırarak beni baştan aşağı süzdü.
"Bakın ben özür dilerim ama siz de öpmeye kalk-"
"Ben konuş dedim mi?"diye lafımı kesti Aras Bey. Kaşlarımı çatarak ona baktım.
"Anlayamadım?"diye sordum. Konuşmak için izin mi alacaktım?
Aras Bey oturduğu yerden kalktı ve ağır adımlarla masanın etrafından dolanarak yanıma geldi ve tam önümde durdu. Aramızdaki mesafe oldukça azdı. Ve bu beni rahatsız etmişti. Aras Beye bakmak için başımı kaldırdım. Gözlerimin içine bakıyordu. Derdi neydi bunun?
Şeytan diyor vur yine şeyine 2-80 yatsın yerde- de patron işte.
"Ben söylemeden hicbirsey yapmayacaksın."dedi kaşlarını çatmış, soğuk bir ses tonuyla.
"Asistanın anlamını biliyor musunuz?"diye sordum sinirle. Manyak mıydı bu? Köşede süs diye oturmam için mi almıştı beni? Kim bilir kaç tane iş bekliyordu beni masamda.
"Konuş demedim küçük. Ve evet asistanın anlamını biliyorum. Fakat sen "Aras'ın asistanı" ne demek onu bilmiyorsun sanırım."dedi gülümseyerek. Kaşlarımı çatmış suratına bakıyordum. Bu adam acaba sıkıntılı mıydı? Belki de raporu vardır. Alttan almak lazımdır.
Ağzımı açıp cevap vereceğim sırada işaret parmağıyla dudaklarıma bastırarak konuşmamı engelledi.
"Gelelim barda olan olaya."dedi sesini yükselterek. Bunu beklemediğim için sıçramıştım. Parmağını dudağımdan çekti ve camın önüne ilerledi. Bende dibimden ayrıldığı için rahatlamıştım. Fakat bu Aras denen şahsiyetin boyundan büyük egosu vardı.
"Tekmenin cezasını sonra vereceğim sana. Ve inan bana zevkli olacak. Ben seni çağırana kadar da masandan ayrılma. Şimdi çık."dedi camdan dışarı bakarak. Şeytan diyor götüne vur bir tane camdan aşağı uçsun. Benim bu adamla işim vardı.
Elimi yumruk yapıp dişlerimi sıktım ve kapıya yöneldim. Sonra kapıyı açtım ve çıktım. Ardından kapıyı kapattım.
Allah'ım sen bana sabır ver yarabbim. Ben bu adamı inşallah boğmam.
Konoş dodom mo? Götüm. Düğme yaptırsın bana bari. Kapatıp açsın.
Ceza işi vardı birde. O da ayrı konu hani. En fazla ne yapabilirdi ki?
Bütün şirketi temizletir?
Yok canım o kadar insafsız değildir.
Hay ben senin...
Ne güzel Murat Beyin asistanı olacaktım. Nereden çıktı bu? Keşke barda öpmesine izin verseydim. Yani düşünmüyor değilim. Öpebilirdi. Hem yakışıklı biriydi. Hemde baya. Henüz kaslarına bakamadım ama kesin vardır. Hele baklavaları kesin vardır. Cüsseli çünkü. Koca alıyorum sanki.Patronumdu o benim. Kendine gel Derin. Masaya oturdum. Çekmeceleri falan kurcalamaya başladım.
"Derin!" Diye bağırdı birden Aras Bey. Mesai başladı. Ayağa kalktım ve kapıya ilerledim. Ardından kapıyı çaldım.
"Gir."
İçeri girdiğimde masasında oturmuş dosyaları kurcalıyordu.
"Efendim?"dedim.
"Konuş demedim."diye karşılık verdi. Aa salak. Gerçekten salak ama.
"Şu dosyaları al."dedi ve 3 dosyayı bana verdi. "Üzerlerinde isimleri yazan kişilere imzalatıcaksın."dedi ve bakışlarını bana çevirdi. Hicbirsey demedim. Çünkü sinirimi bozmuştu. Kapıya ilerledim.
"Çıkabilirsin dedim mi?"diye sordu arkamdan. Boş olan elimin yumruk yapıp sıktım. Ardından derin nefes aldım. Sonra Aras Bey'e döndüm.
"İmzalatıcaksın dedi-"
"Konuş demedim. Senle daha çok işim var küçük."diye söylendi kaşlarını kaldırarak.
"Adım Derin."dedim. Küçük de neydi 19 yaşındayım.
"Çık."dedi birden.
Allah'ım yaratıyorsun bari takip et. Odasından çıkıp kapıyı kapattım ve sinirle soludum.
"Sanki dersin dünyanın kralı! Bu ne afra tafra? Kölesi vardı zaten! Konoş domoş miymiş Çok domoş miymiş. Şunu demiş miymiş bunu demiş miymiş. Gerizekalı ego yığını-"
Ensemde hissettiğim nefesle yerimden sıçradım ve sustum.
Allah'ım nolur o olmasın.
Nolur Allah'ım.
Olmasın.
Yavaşça arkamı döndüm.
"A-a-aras Bey?" Bu kapı ne ara açılmıştı?
"Dua et toplantım var küçük. Bunu sonra konuşucaz. Cezan arttı."dedi ve yanımdan geçip gitti. Bense öylece bakakaldım.
Daha kötü ne olabilirdi Allah aşkına? Bir de ilk gündü daha! Kovulmama az kaldı gibi hissediyordum. Bir insan bu kadar sıçtığını sıvayabilirdi. Şirketi kesin temizletecekti...
°°°°
"Lan Derin kalksana geç kalacağız."diye söylendi Neşe yatağımın başında.
"Ya git uykum var. Ayrıca Aras malını çekemem bugün."diye söylenip yüzümü yastığa bastırdım. Görmek istemiyordum onu.
"Ama ben Murat'ı görmek istiyorum."dedi Neşe de yapmacık bir ses tonuyla.
"Hıı."diye ses çıkarmakla yetindim. İşten dönüşte oturup konuşmuştuk. Murat da Murat yani. Delirmiş ayol. Ağzından başka bir şey çıkmıyor.
"Hem belki Aras la sizde sevgili olursunuz. Çok ekşınlı bir tanışmanız var."dedi Neşe ardından kahkaha attı. Başımı yastıkta kaldırıp çatık kaşlarımla ona baktım.
"Neşe siz Murat la sevgili değilsiniz. Anla artık şunu."dedim. Gülmesini kesip bana bakmıştı. "Ve de Aras'la ben diye birşey olmayacak."diye ekledim.
"Ya sen sus. Kalk artık yoksa suyla geleceğim."diye tehdit etti işaret parmağını bana doğru sallayarak. Ardından odamdan çıktı.
Bende yatağımından her ne kadar istesemde çıktım. Bir de ne giysem derdi vardı dimi? Banyoya ilerledim. Elimi yüzümü yıkayıp geri odama döndüm. Dolabımın başına... Mal gibi bir süre dolaba baktım. Hiç güzel şeyim yoktu. Yani etek falan. Hep spor tarzı vardı. En iyisi Hülyanın dolabını kurcalamak.
Odadan çıkıp Hülyanın odasına ilerledim. Hülya odasında yatak da uzanıyor Neşe ise onun dolabını kurcalıyordu.
"Hülya Hanım yatıyor sen niye beni kaldırdın?"diye sordum Neşeye elimi belime koyarak.
"Mal çünkü."dedi Hülya da ve yorganı kafasına çekti. Bakışlarımı Neşe de sabitledim.
"Susun lütfen. Öncelikle işlerimiz farklı."dedi Neşe kendini savunurcasına.
"Ama aynı saatte başlıyoruz."diye yanıtladı Hülya yorganın altından.
"Olsun, hazırlanmak uzun bir süreç."dedi Neşe cevap olarak. Bu sırada elinde tuttuğu kıyafetleri aynanın karşısında üzerine doğru tutup bakıyordu.
"Daha bir saatten fazla var Derin haberin olsun."dedi Hülya boğuk bir sesle. Çatık kaşlarla Neşe'nin aynadaki yansımasına baktım. O da aynadan bana bakıp sırıtmıştı.
"Senin amına koyarım ama Neşe."dedim sinirle.
"Çok ayıp."dedi ve güldü. "Sevgilim dururken size ne oluyor."
"Öncelikle senin sevgilin yok."dedim bunun üzerine Neşe kaşlarını çatarak bana bakmaya başladı. Gülümsedim ve Bakışlarımı yorganın altındaki Hülya'ya çevirdim."Hülya'yı ne kadar sevdiğimi söylemeye gelmiştim ben buraya."dedim ve Hülya'nın üzerine atladım. Bunun üzerine Hülya bağırdı. Gülüp yatakta yanına uzandım. Hülya yorganı kafasından atıp bana baktı.
"Al istediğini yeter ki rahat bırakın beni."dedi gülerek ve dolabı gösterdi. Ardından tekrar yorganı kafasına kadar çekti.
"Yerim seni."dedim sırıtarak ve kalkıp dolaba ilerledim. Göz ucuyla Neşe'ye baktım.
"Uykumun hesabını sonra soracağım sana."diye tehdit ettim onu.
"Bende seni seviyorum. "Dedi Neşe de dudaklarını büzerek.
Dolaptan siyah bir kalem etek aldım. Eteğin alt alt kısmında ki detay hoşuma gitmişti. Çizgi çizgiyi en alt kısmı. Bir çizgi kumaş bir çizgi şeffaftı. Tenim görünüyordu. Etek boyu dizimin hemen üzerinde bitiyordu. Üzerime borda renginde uzun kollu bir buluz aldım.
"Bunlarıda al."dedi Neşe ve siyah topuklu ayakkabıları elime tutuşturdu. Bende alıp odama yöneldim. Odama girip elimdekileri yatağa koydum. Dışardan havlama sesleri geldiğinden ilk işim cama yönelmek oldu. Orta yaşlarda bir kadın köpeklere yemek veriyordu. Demek komşumuz bu kadındı. Tatlı birine benziyordu. Gerçi ilk bakışta kimseyi tanıyamamıştım. O değilde köpekler çok tatlı. Bir de 4 taneydiler. Biri büyük 3'ü küçük. Gün geçtikçe sayıları artıyordu.
••••
Asansörün sesini duyduğum da bakışlarım o tarafa yöneldi. Aras mı gelmişti? Asansörün kapısı açıldığında Murat Bey görüş alanıma girdi. Onun gelmesiyle ayağa kalkıp gülümsedim. Murat Bey masamın önüne gelip durdu ve Aras'ın kapısını işaret etti.
"Odasında mı?"diye sordu.
"Henüz gelmedi."dedim.
"O zaman bekleriz. Karı kız peşindedir."dedi ve masamın önünde bulunan sandalyelerden birine oturdu. Karı kız peşindedir mi demişti o? Cidden mi?
"Eee Derin Hanım. Yani çok konuşkansınız(!)"dedi alayla Murat Bey ve güldü.
"Aslında konuşkan biriyimdir ama ne biliyim..."diye mırıldandım ve gülümsedim. Ne konuşucaktım ki Murat Bey'le.
"Sadece arkadaşlarımla konuşurum diyorsun yani?"diye sordu Murat Bey
"Yok öyle değil de..."diye geveledim. Ne konuşmak istediğini anlamamıştım.
"Bence arkadaş olabiliriz."dedi Murat Bey. Kaşlarımı çattım. Arkadaş mı? Gerçekten böyle miydi? Yani patronlar bu şekilde çalışanlarıyla arkadaş gibi mi oluyordu? Şu dizilerde olduğu gibi...
"Siz bütün çalışanlarınızla arkadaş mı olursunuz?"diye sordum. Sonra sorduğum soru şeklinin yanlış olduğunu farkına vardım. Murat Bey afallamış bir şekilde suratıma bakıyordu.
"Nadir diyelim."diye yanıtladı. "Siz farklı geldiniz."diye ekledi kaşlarını kaldırarak.
"Farklı derken? Daha yeni geldik."dedim kaşlarımı kaldırarak.
"Emin ol sizi diğer kızlardan ayırt edebiliyorum."dedi gülerek. "Mesela ne bana ne Burak'a ne Aras'a sırnaştığınızı, sulandığınızı görmedim."diye ekledi. Kaşlarımı kaldırdım. O ne demekti? Koca bulma şirketimiydi burası? Bu nasıl bir düşünceydi çalışanlarla ilgili.
"Koca bulmaya gelmediğimizdendir."dedim.
"Doğrudur."dedi ve güldü. "Hayır onuda geçtim tanışma hikayelerimiz çok güzel. Neşeyle çarpışıp düşmemiz ve sapık yerine konulmam, Aras'ın sana sarkıntılık yapması ve sonucunda güzel bir tekme yemesi."dedi ve güldü. Yok artık! Anlatmış mıydı? Yani bildiğin oturup bunu mu anlatmıştı gerçekten yok artık!
"Siz bunu nerden biliyorsunuz?"diye sordum kaşlarımı çatarak.
"Asistan konusundan ani karar değişikliğinin nedeni buymuş."dedi ve güldü. Ben gülmedim tabii. 5 karış suratlaydım."Bu arada aklında olsun Aras'a vuran ilk kızsın."dedi ve kahkaha attı.
"Bunun cezası olacağını söyledi. Sizce nasıl bir ceza verebilir?"diye sordum kaşlarımı kaldırarak.
"Öncelikle siz muhabbetini bir bırakalım. Sonra ise inan bana bu cezayı hiçbirimiz bilemeyiz. Ama öldürmez. Katil değil yani."dedi gülerek. Baya eğleniyordu karşımda ya.
"Her şeyin bir ilki var ama."dedim bende.
"Doğru ama..."dedi ve masaya doğru yaklaştı. Kaşlarımı çatarak ona baktım. "Ölüm Aras için kolay bir yol!"diye ekledi kısık bir ses tonuyla.
"Çok rahatlattın valla!"dedim kaşlarımı çatarak.
"Biraz rahatla ya..."dedi Murat Bey ve güldü. Bende ona eşlik ettim.
"Murat?" Aras'ın sesiyle ayağa kalktım. Bakışlarım yanımıza doğru yaklaşan Aras Bey'e kaydı. Murat Bey'e bakıyordu.
"Neredesin oğlum sen? Evede gelmedin?"diye sordu Murat Aras Bey'e.
"Oteldeydim. Kalk içeride konuşalım."dedi ve odasına yöneldi. Hiç göz teması kurmamıştık. Bana bir kere bile bakmamıştı. Yani bu sorun değildi de bir tavır var gibiydi.
Adamın çüküne tekme attın Derin!
"Tamamdır. Sonra konuşuruz Derin."dedi ve kalktı Murat Bey. Ardından odaya girdiler. Bende yerime oturdum. Verse de şu cezayı kurtulsam artık. Böyle beklemek daha zordu. Belki de ekstra mesai falan diyecekti...
Bir süre sonra Murat Bey odadan çıktı.
"Aras seni çağırıyor."dedi bana bakarak. Bende başımla onayladım ve ayağa kalktım. Murat Bey asansöre yönelirken bende kapıya doğru ilerledim. Tam kapanmamış olan kapıyı tıkladım ve bekledim.
"Gir."diyince girdim. Bakışlarım Aras'ı bulduğunda masasında dosyalarla uğraştığını gördüm. Kapıyı kapatıp masanın az gerisinde bekledim. O ise çatık kaşla dosyayı inceliyordu. Adam çatık kaşlı hali bile yakışıklıydı. Ama ben yokmuşum gibiydi. 'Konuş dedim mi?' Dememesi için konuşmuyordum.Ama sıkılmıştım. Neden çağırdığını söylesemiydi artık.
"Laf dinliyorsun afferin küçük ."dedi Aras Bey. Bakışları hâlâ dosyadaydı.
"Adım Derin. "Diye düzelttim. Küçük ne ya.
"Lafımı geri alıyorum-" Aras'ın sözü başını kaldırıp eteğime bakmasıyla yarım kaldı.
"Kalem etek yasak."dedi kaşlarını çatarak. Bakışları eteğimde sabit kalmıştı. Kalem etek yasak mıydı? Ama kıyafet kuralı yoktu ki.
"Neden? Murat Bey kıyafet konusunda kural yok-"
"Benim kendi asistanım için kural Bu. Kalem etek yok."diye lafımı kesti sert bir şekilde. Bakışları gözlerimi bulduğunda yutkundum.
"Neden?"diye sordum kaşlarımı kaldırarak.
"O etekle kucağıma oturamazsın da ondan, küçük."