Sare büyüdükçe daha sevimli daha güzel bir çocuk oluyordu. Onu görenler sevmeden, başını okşamadan gidemiyordu. Bir sürü çocuğun arasında da olsa kızıl saçlarıyla, sevimli halleriyle hemen dikkat çekiyordu. Evin tek neşesi oydu. Alvin işten geldiğinde zamanının çoğunu kızıyla ilgilenerek geçiriyordu çünkü karısı sürekli komşuların onun hakkında söylediklerini anlatıyordu. Nancy, etrafta dolanan dedikodulardan çok etkileniyordu ve bunu kocasına da yansıtıyordu. Farkında olmadan onu da boğuyordu yavaş yavaş.
Mary o günden sonra Nancy'i resmen düşman bellemişti. Etrafa Alvin'in hala eski karısını unutamadığına dair bir yalan yaymıştı. Yanından geçip gittiği herkes arkasından konuşur olmuştu. Onları duyup görmemek için bazı günler dışarıya hiç çıkmıyordu. Hatta perdeleri bile açmıyordu evde olduğu anlaşılmasın diye. Kafasına çok fazla takıyordu söylenenleri.
İşte yine evden çıkmadığı bir günde kapısı çalmıştı. Camdan perdeyi oynatmadan baktığında gelenin Sandra olduğunu gördü. Onun dedikodu yaptığını görmemişti ve duymamıştı hiç. Kapıyı açıp onu içeriye buyur etti. Sandra uzun süredir Sare'yi görmemiş onu görmek için gelmişti. Kapının ağzında oynadığını görünce kucağına aldı küçük kızı. "Sen ne kadar büyümüşsün böyle. Ne kadarlık oldu?"
"İki yaşında olacak neredeyse." Deyip iki komşu sohbete daldı. Bu görüşemedikleri süre içinde Sandra tekrar hamile kalmıştı. Eşi Drew bebeğin erkek olması için etraftan ne duyuyorsa eve getiriyor, karısına yediriyordu.
"Midem öyle kötü bulanıyor ki. O yediğim pis şeyler yüzünden bebeğim düşecek diye korkuyorum. " Yemese de Drew bir sürü laf söylüyordu. Bebeğine zarar gelecek korkusu olsa da Drew’den daha çok korkuyordu.
“Bir şey olmaz. Kocan en iyisini biliyordur. Erkek çocuk soyun devamı demektir.” Nancy, Sandra’nın bahsettiği yiyecekleri aklının bir köşesine yazmıştı, ihtiyacı olur diye. Alvin, çocuk lafını bile yapmamıştı evlendiklerinden beri. Kafasına takılmıştı birden.
"E peki sende yok mu bebek haberi. Evlendiğinizden beri ne kadar zaman geçti?" Sandra muhabbet olsun diye sormuştu aslında ama Nancy diğer komşuların söylediklerine o kadar takılmıştı ki Sandra’yı yanlış anladı. Onu aşağılamak için geldiğini düşünmüştü.
"Ağzımdan laf almaya mı geldin sen buraya? Sonra gidip herkese anlatıp arkamdan alay edeceksiniz değil mi? " diye çıkışınca Sare'de ağlamaya başladı.
Sandra oluşan yanlış anlamadan dolayı çok üzüldü. " Hayır, hayır. Seninle ilgili kimseye bir şey söylemem. Yanlış anladın beni." Dese de inandıramadı kendini. Kalkıp gidene kadar Nancy konuşmadan surat asıp oturdu.Sandra’yı gönderdikten sonra tırnaklarını yemeye başlayıp evin içinde gezindi durdu sinirden.
Mahalleli de yakında gebe kalamadığıyla ilgili konuşmaya başlardı. Zaten haklarında bir dedikodu almış başını gidiyordu. Alvin'in önceki karısından bir kızı olduğu herkesçe biliniyordu. Eğer gebe kalamazsa insanlar Nancy'nin kısır olduğunu düşünecekti. Bir çocukları olması için kocası gelmeden önce bir güzel hazırlandı.
Alvin dükkanda çok yorulmuştu bugün. İşleri eskisi gibi artmış hatta bu yüzden yanına bir çırak bile almıştı. Eve geldiğinde karısının en güzel kıyafetlerini giydiğini görünce şaşırmıştı."Niye böyle giyindin?" diye sordu meraktan.
"Güzel olmamış mıyım?" Alvin'in tepkisine bozulmuştu.
"Sen zaten güzelsin. Bugün farklı giyindiğin için şaşırdım. Ama daha güzel olmuşsun." Deyince kocası, Nancy çok sevindi. Kocasını etkisi altına aldığını düşündü.
Akşam yemeklerini yedikten sonra Sare'yi hemen uyuttu. Kocası ile yapılacak işleri vardu bu gece. Küçük kız annesini dinlemişti sanki, bütün gece bir kez bile uyanmamıştı.
↔↔↔
Sare üç yaşına yaklaşırken Nancy'in doğumu da yaklaşıyordu. İçindeki o küçük bebeği hissettiğinden beri kendini 'anne' olarak görüyordu. Sare'yi sevmişti ama bu duyguyu yeni yaşıyordu. Aslında annelik duygusunu Sare ile yaşadığını sanmıştı ama yanıldığını görmüştü daha kendi çocuğunu doğurmadan. Kendi çocuğu daha doğmadan Sare'den daha önemli olmuştu onun gözünde. Alvin de tekrar baba olmanın sevincini yaşıyordu. Ama bu sevinci hep buruktu. Nancy'nin gebe olduğunu öğrendiğinden beri kuşku girmişti içine, ya Nancy kendi çocuğu olduğunda Sare'yle ilgilenmez, onu sevmezse diye. Bunu karısıyla konuşmak istedi ama belki de sadece kuruntu yapıyordu. Karısı doğumdan sonra değişmezdi belki de. Gebe haliyle Nancy'i üzmek istemiyordu.
Aslında bu düşüncelerinin sebebi Nancy'nin Sare'yi kucağına almayı bırakmasıyla başlamıştı. Bunu karısının hamileliğine vermişti. Hem Sare'de artık büyüyordu, onu taşıması riskli olabilirdi. Küçük kız üç yaşına girecekti neredeyse. Sare'nin de ölümünün üstünden üç yıl geçmiş oluyordu. Zaman nasıl da su gibi akıp gitmişti. Bu üç yılda neler yaşamıştı, neler değişmişti... Çok sevdiği karısı ile yaşadıkları evde şimdi başka bir kadınla hayatlarını devam ettiriyordu ve ondan da bir çocuğu olacaktı.
Sare, Nancy'nin peşinde anne, anne diye koşarken onu odaya almadı ebe. Sare'yi Alvin kucaklayıp dışarı çıkarttı. Aynı Sare'nin doğumundaki gibi kapının önünde bekliyordu Drew ile birlikte. Tek fark bu defa kucağında kızı vardı.
Drew her zamanki gibi sinirliydi. Karısı Sandra bir oğlan doğurmuştu ama doğumdan hemen sonra ölmüştü bebek. Drew buna hem çok üzülmüş hem de Sandra'yı suçlamıştı oğlunun ölümünden dolayı. Oysa karısının hiç suçu yoktu. Doğum çok zor gerçekleşmişti. Sandra doğumdan sonra oğlunu kucağına alamadan bayılıp kalmıştı. Uyandığında evladının ölüm haberini almıştı. Loğusa haliyle evladının acısıyla yıkılmışken Drew'ın sözlü ve fiziksel saldırılarına maruz kalmıştı. İyileşmeyen yaraları daha kötü bir hal almıştı sırf bu yüzden. Ebe kadın Sandra'nın bir daha doğum yapamayacağını söylediğinden beri Drew öfkeliydi. Oğlu olma şansı elinden alınmıştı. Artık hiç şansı yoktu.
Alvin, Nancy'nin kolay bir doğum yapması için dua ediyordu. Sare gibi onu da kaybetmek istemezdi. Tek arzusu evladının ve karısının sağ salim çıkmasıydı o odadan. Aynı acıları tekrar yaşamak istemiyordu.
Nancy'nin doğumu kolay geçiyordu. Sancısı, ağrısı vardı elbette ama katlanıyordu bu acıya, sonunda oğlunu kucağına alacağını düşünerek ıkınıyordu. Oğlu olacağından emindi Nancy. Bunun için etraftan ne duyduysa yapmıştı. Kocasına bir oğlan verip o kadını tamamen unutturacaktı. Ebe kadın Nancy'nin karnını bastırdı. Son bir gayretle çekti bebeği.
Nancy yattığı yerden kendini kaldırmaya çalışıyordu. "Erkek değil mi?" ilk sorduğu soru bebeğinin cinsiyetiydi.
"Aslan parçası bir oğlun oldu. Al bakalım." Nancy oğlunu kucağına alınca çok duygusallaşmıştı. Anne olmanın, bir evlat sahibi olmanın ne demek olduğunu asıl şimdi anlıyordu. Sare ile yaşadıkları sadece öksüz bir kıza duyduğu acımaymış meğerse. Oğlu onun artık tek dünyasıydı. Kendi doğurduğu, o kadının doğurduğundan daha değerli olacaktı tabi. Hem kendisi oğlan doğurmuştu. Alvin'in onu ve oğlunu daha çok seveceğini düşünmeye başlamıştı bile.
Ebe koşturarak dışarıya çıktı. Alvin korkuyla kalktı yerinden. "Bir oğlun oldu Alvin. Karın da oğlunda çok iyi." Deyince içine su serpilmişti sanki. Drew komşusunun oğlu oldu diye hasetlenmişti.
Sare kucağında, karısının yanına gitti Alvin. Nancy'nin rengi biraz solmuş, terlemişti de ama iyi görünüyordu. Oğullarını kucağında tutuyordu."Alvin oğlumuz oldu." Mutluluktan gözyaşlarını tutamıyordu.
Alvin, Sare'yi yere indirip diğer evladını kucağına aldı. Bu duyguyu tekrar yaşamak müthişti. Eğilip Sare'ye küçük kardeşini gösterdi.
"Kızım, sende abla oldun." Küçük Sare kundağa sarılı bebeğe gülerek bakıyordu.
"Adı ne olacak?" Oğlunun adını kocasının koymasını istiyordu. Oğlanın adını babası koyardı sonuçta.
"Evan, nasıl?" Alvin'in bir anda gelmiş bu isim aklına. Nancy'de beğenmişti bu ismi. Alvin kucağında Evan'la karısının yanına oturdu. Nancy'nin diğer yanına da Sare geçmişti yatağa tırmanarak. Artık dört kişilik bir aileydiler. Nancy kendi kendine çabaladığı bu savaştan kendi kendine galip çıkmıştı. Artık ilk karısını kocasına tamamen unutturmuş olmalıydı.
*** *** ***
Uykusuzluklar, gece kalkmaları başlamıştı. Evan neredeyse bütün gece uyumayıp ağlıyordu. Onun çıkarttığı seslerden dolayı Sare'de uyanıyordu. Nancy oğlunu uyutmaya çalışırken Alvin'de kızıyla ilgileniyordu. Sare'ye de bir haller olmuştu. Hırçınlaşmaya, sürekli ağlamaya başlamıştı. Nancy bunun kıskançlıktan olduğunu düşünüyordu. Alvin oğlunu daha çok sevdiği için Sare’nin dayanamadığından emindi. Bu durum da hoşuna gidiyordu aslında. Bazen Alvin oğluna bakıyor Nancy'de Sare'yi susturmaya çalışıyordu. Evan doğduktan sonra o eski şevkati kalmamıştı Sare'ye karşı. Öksüz bir kıza annelik yapıyor gibi hissederdi önceleri ama şimdi o kadının çocuğuna baktığını düşündüğü için ilgisiz davranıyordu.
İlk önceliği her zaman Evan oluyordu. Alvin çalışmaya gittiğinde ya da dışarıda olduğunda önce oğlunu yedirip giydiriyor, evinin işini yapıyor sonra Sare'nin ihtiyaçlarına bakıyordu. Sare'de küçük olsa da annesinin huzursuzluğunu ve sevgisizliğini anlıyordu ve annesinin şevkatini, sevgisini alsın diye peşinden dolandıkça Nancy daha çok sinirleniyordu ona. Bu kız beni hiç rahat bırakmıyor diye söyleniyordu.
Sare kardeşinin yanına yaklaştığında ona zarar vereceğinden korktuğu için hemen oğlunun yanına gidiyordu Nancy. Birkaç defa oğluna yaklaşmaması için Sare’nin minik ellerine vurmuştu. Ama Alvin olduğunda Sare'ye çok iyi davranıp iki kardeşin yan yana gelmesine izin veriyordu.
Her şeyden habersiz Alvin, kızındaki değişime dikkat kesilmişti. Dışarı çıktığında ciyak ciyak bağırarak ağlıyor olduğu yerde duramıyordu. Hatta bu krizler evdeyken de tutmaya başlamıştı. Nancy küçük kardeşini kıskandığı için böyle davrandığını savunmuştu ama Alvin öyle düşünmüyordu. Sare sanki acı çekiyor gibiydi. Kızına neyi olduğunu sorduğunda kulaklarını gösteriyordu. Alvin kızının kulak ağrısı olduğunu düşünüp onu bir hekime gösterdi. Ama hiç sorun görünmüyordu.
Kızında başka bir hastalık olmadığını da söyleyince hekim, Nancy'nin dediği gibi kardeşini kıskandığı için böyle davrandığına ikna oldu. Evan'la ne kadar zaman geçiriyorsa Sare'yle de o kadar zaman geçiriyordu. Sare onun ilk göz ağrısıydı. Babalık duygusunu onunla yaşamıştı ve o biricik Sare'sinden emanetti. Ne mutluluk ki Nancy'de ona iyi bakıyor, anne sıcaklığını veriyordu. İşleri de iyi gidiyordu. Karısı, çocukları iyiydi, mutluydu. Hayattan daha ne isteyebilirdi ki... Çok acılar yaşamıştı ama artık huzurluydu.