Tüm sürü, büyük toplantı salonunda bir araya gelmişti. Binlerce adımın yankısı salonun taş duvarlarında dolanıyor, herkes sessiz ama gergin bir bekleyiş içindeydi. Herkesin zihninde aynı soru dönüp duruyordu: Beta neden öldürülmüştü? Bense, birazdan yapacağım konuşmanın ağırlığını omuzlarımda taşıyarak ofisimde son hazırlıklarımı tamamlıyordum. Betanın eşiyle yaptığım konuşma hâlâ zihnimde yankılanıyordu. Kadının davranışları beni huzursuz etmişti. Beklediğim öfke, acı, inkâr ya da en azından birkaç soru… hiçbirini göstermemişti. Aksine, sanki uzun süredir beklediği bir son gerçekleşmiş gibi sessizce kabullenmişti her şeyi. Bu kadar büyük bir ihanetten sonra bile eşini savunmaya çalışmaması, hatta gözlerinde tek bir damla yaş bile olmaması tuhaftı. Elbette, ben bir alfaydım. Yasa neyi ger

