3.BÖLÜM

2034 Words
İki gün boyunca Suat eve gelmedi. Bu arada geri kalan CD’leri de izledim. Değişik mekânlarda. Şehirlerde gezerken.  Orman da koşarken, Yatağında veya çimenlerin üzerinde uyurken…  Dağa tırmanırken. Daha birçok şekilde çekilen görüntüler. Bir tane kalmıştı onu da seyrettikten sonra nihayet kurtulacaktım. Keşke daha fazla olsaydı diye düşündüm. Görüntülerin bitmesiyle ondan ayrılacak gibi hissetmiştim. Bana da ne oluyorsa? Son CD, Yalçın banyodan çıktığı anda ki görüntülerle başladı. Altında kotu olmasına rağmen üst kısmı çıplaktı, havluyla saçlarını kuruluyordu. Beceriksiz Suat dünya kadar görüntü, resim çekmişsin. İnsan bir de banyo yaparken çeker diye düşündüm. İyice edepsiz olmuştum. Kendi kendime gülmeye başladım. Yalçın elinde ki havluyu gülerek Suat’a fırlattı “Yeter artık Suat senelerdir çekmekten bıkmadın mı?” “Seni çekmekten hiç bıkmam” Yalçın gülmeye başladı “Oğlum kız olsan bana âşık oldun derdim” “Olmadığımı kim söyledi” “Doğru dürüst konuş, duyanda bir şey sanacak” Ses tonu yükselmeye başlamıştı, çok sinirli gözüküyor duyduklarına anlam vermeye çalışıyor gibiydi… “Kim ne düşünürse düşünsün, aldırmıyorum artık” Suat’ın ses tonu kendinden çok emin geliyordu… Heyecanlanmaya başladım… Ben bile Yalçın’ın bu tür ilişkilere sıcak bakmadığını öğrenmişken Suat’ın yaptığı delilik gibi geliyordu. “Suat kendine gel, dediklerini kulağın duyuyor mu senin” “Evet çok iyi duyuyor” Suat’ın kararlı ses tonunu duyduğumda oturduğum koltukta doğruldum, of her şeyi açıklayacaktı. Yalçın’ın yüz ifadesi resmen kararmıştı “Kapat şu kamerayı, saçmalamayı da bırak” yatağının üzerinde duran gömleğini giyinip düğmelerini ilklemeye başladı… Elleri titriyor, çok öfkeli görünüyordu, Suat’ın üzerine yürüdü. Kamerayı aldı fırlattı. Görüntüleri yok olmuştu ses devam ediyordu. “Saçmalamıyorum, senelerdir sana aşığım” “Kapat çeneni, böyle sözler duymak istemiyorum” İçim acımaya başlamıştı, duyduklarım beni fena ediyordu. “Senelerdir sabrettim, benim sana olan aşkımı fark edersin sandım” “Ne aşkı ne fark etmesi” “Beni hiç sevmiyor musun Yalçın” “Tabi ki seviyorum, ama arkadaş olarak, duyuyor musun erkek arkadaşım olarak. Daha ötesi yok” “Sana çıktığın o fahişelerden daha sadık olurum, istemezsen ilişkimizi sonsuza kadar saklarım. Canın kadın isterse kendi ellerimle bulurum. Yeter ki beni reddetme” “Sen benden imkânsızı istiyorsun. Benim cinsel tercihim hiçbir zaman erkeklerden yana olmadı, bundan sonra da olmayacak. Senin böyle bir tercihin olduğunu bile fark etmedim” “Ne olur beni kabul et Yalçın, ne istersen yapmaya razıyım” Suat yalvarırcasına konuşuyor sesi titriyordu. Yalçın iyice sinirlenmiş olacak ki sesi yükselmişti. “Yeter bir kelime dahi söylemeni istemiyorum. Git senin gibi, seni isteyen kişileri bul. Biraz daha konuşursan bunca senenin dostluğunu bir anda keser atarım. Geri dönüşün olmaz. Benimle asla olamazsın. Dünya batsa bile olmaz.” “Lütfen” “Acınası hale düşme, böyle bir ilişki benim kitabımda yazmaz. Ayağa kalk, ağlayıp durma karşımda. Bu saçma ısrarında devam edersen artık arkadaşım olamazsın” “Ben seni çok seviyorum” “Bitti, duydun mu bitti sen artık benim ne arkadaşım ne de dostumsun. Çık git evimden de hayatımdan da” “Beni uzaklaştırma hayatından yalvarırım” Allah’ım Suat yalvarıyordu, sesinden ağladığı belliydi… Araya yabancı seslerde girdi. Reşat denen çocuğun sesine benziyordu… “Ne oluyor burada, sen niye ağlıyorsun Suat” “Suat diye biri benim hayatımda artık yoktur bunu böyle bilin. Siz arkadaşlığınızı devam ettirebilirsiniz. Ama ben asla bu arkadaşlığın içinde olmayacağım. Bir kelime bile eden olursa o da benim dostum olmayacak” “Ne oldu bir anlasak” “Yeter ben çıkıyorum, geldiğimde bu adamı gözüm görmesin” Resmen koltuğa yapışmış bir haldeydim. Gerçekleri bilmesem,  ne acımasız adam… Kadının aşkını kabul etse diye düşünürdüm. Çok sıra dışı bir durumdu. Bir erkek bir erkeğe ilanı aşk ediyor, yalvarıyor, karşısında ağlıyordu… Ben suçu Suat’ta bulmuştum. Senelerdir tanıdığı. Burnunun ucundan, bir saniye ayrılmadığı erkeğin cinsel tercihlerini bildiği halde, böyle ısrarcı olması çok büyük cesaretti. Bir taraftan da Suat’a acıdım. Aşkı ne imkânsızdı. Ayağa kalktım, artık gitme vaktiydi. Arkamı dönmemle Suat’la burun buruna geldim. Korkmuştum çığlık attım. “Korkma Irmak” Ne diyeceğimi bilemiyordum onun özelini görmüştüm. “Ben özür dilerim, kapı açıktı” “Özür dileme, her şeyi biliyorsun yeni görmedin. Bu adama olan aşkımı zaten sana anlatmıştım” Derken elini duvarda ki resimlerin üzerinde dolaştırıyordu. “Yine de senden izinsiz girdim, yapmamalıydım” Omuzlarını silkti “İnan içim rahatladı. Bu oda benim için bir mabet gibiydi. Tuncer bile bu odanın varlığından habersiz. İstediğin zaman gelebilirsin benim için bir sakıncası yok” Sesi yumuşacıktı, ben kızacağını düşünürken Suat sanki omuzlarında ki yükü atmış gibi rahat görünüyordu… “Bir daha gelmem” diyerek özrümü yenilemeye çalıştım… “Sorun yok Irmak, Yalçın hakkında ne düşünüyorsun” Benimle sevdiği insanı konuşmaya çalışıyordu. Birden gözlerimin önüne Şeyma geldi, ikimiz bir arada olunca dertleşir kızların aşklarını dinleyerek akıl vermeye çalışırdık. Suat’ın aşkını kız arkadaşımı dinler gibi yapabilirdim “İyi birine benziyor” Düşüncelere dalmış gibi bir an gözlerini kapattı “Gerçekten iyi biridir” “Sana merak ettiğim bir durumu sorsam cevap verir misin?” “Ne istersen sorabilirsin, senden hiçbir şeyi saklamıyorum” Çok merak ediyordum, sevdiğiniz filmi izlerken birden elektriklerin kesilmesi gibiydi. Sonunu öğrenmeliydim “CD’lerin hepsini izledim. Sonra ne oldu?” “Aşkımı saklayıp sevdiğim adamın yanında dostu, arkadaşı olarak kalabilecekken. Bir an yaptığım hata onu tamamen kaybetmeme neden oldu. Seyretmişsin defalarca beni ikaz etti, devam edersem dostum olarak kalamayacağını söyledi. Benim hatamdı her şeyi ben mahvettim. Cinsel tercihini çok iyi bilmeme rağmen onu zorladım. Şimdi ki aklım olsaydı asla bunu yapmazdım. Arkadaşı olarak kalırdım” “Bir daha hiç görüşmediniz mi?”  “Yüz yüze hiç görüşmedik. Zaten son senemizdi. Okulun bitmesine iki ay kalmıştı” “Ama burada okul sonrası resimlerde var” “Âşık olduğunda. Sevdiğin kişiden, kolayca vazgeçemeyeceğini anlayacaksın. Adamlar tuttum, değişik zamanlarda fotoğraflarını çektirttim. Onun nasıl yaşadığını bilmek beni rahatlatıyordu. Hiç karşılaşmadık veya karşılaşmak için çaba vermedim. Neyse Irmak şu bebek meselesini nasıl halledeceğiz” Konu birden değişmişti, fazla konuşmak istemiyordu. Bende rahatsız olmaya başlamıştım “Çok düşündüm, hamile kaldığımı söylesem. Sonra da düşük yaptım deriz” Suat bıkkınlıkla içini çekti “Kendi doktorlarına baktıracaktır. Her muayenede rapor ister” Devamlı düşünüyor, yeni fikirler üretmeye çalışıyordum “Peki, uzunca süre kendi evime gitsem, bu arada bir bebek evlat edinsek” “Demin ki sözüm yine geçerli” Bende ki fikirler bitmişti “Sen bir şeyler düşündün mü?” diye sordum, bu benden çok onun sorunuydu… “Aklıma gelen bir şey var ama nasıl tepki vereceğini bilmiyorum” “Hadi söyle” “Yalçın hakkında ne düşünüyorsun?” “Ne demek istiyorsun, ne düşünmem gerekiyor?” “Tüm CD’leri seyretmişsin ve burada ki resimleri gördün. Çok iyi karakterli ve çok yakışıklı bir erkektir. Onun çocuğu da kendisi gibi olacaktır.” “Daha açık söyler misin?” “Bak Irmak asla seni zorlamak gibi bir niyetim yok. Dedemin dediklerini duydun ve gerçekten dediğini yapar. Benim için önemli değil diyemem trilyonluk miras kalacak. Hadi mirası kenara bırakalım. Babanın durumu ne olacak. Ben seni yalnız bırakmam ama dedemin de dediği gibi asla kazandıklarımız yetmez.” “Benden ne yapmamı istiyorsun?” “Yalçın’dan çocuk sahibi olmayı düşünmez misin?” Oturduğum koltuktan resmen fırladım, bunlar ne biçim sözlerdi “Sen delirmişsin, hiç tanımadığım bir erkeğin koynuna girmemi ve onun isteği olmadan çocuğuna sahip olmamı istemen delilikten başka hiçbir şey değil. Bu acımasızlık” “Niye acımasızlık olsun. Önüne gelen kadınla yatıyor. Çocuğu olduğunu öğrenmesine bile gerek yok” “Benim daha önce bir erkek arkadaşım bile olmadı,  onun koynuna rahatlıkla nasıl girmemi beklersin” “Çok tecrübeli bir erkektir sende mutlu olursun. Babanın ne zaman uyanacağı belli değil. Belki yarın belki de on sene sonra. Belki de daha fazla.  Bir erkekle aşkı yaşamadan gençliğinin geçip gitmesini mi istiyorsun” “Bu dediğin çok saçma” “Neden? İkimizde bazı şeylere mecburuz. Hem Yalçın’ın çocuğunu doğurmanı çok isterim. Ona çok iyi babalık yaparım gelecekte tüm mal varlığım onun olur. Bebek doğunca sen de yalnız kalmamış olursun geleceğin garanti altına alınmış olur” “Ben hiçbir zaman paragöz biri olmadım. Seninle niye evlendiğimi bu yaşama niye kendimi mahkûm ettiğimi biliyorsun. Babamın masraflarını ödeyebilseydim asla. Tekrar ediyorum asla evlenmezdim” “Biliyorum Irmak, nedenlerini çok iyi biliyorum. Ben aklıma gelen en iyi çözümü sana sundum, karar senin. Ya benim fikrime sıcak bakarsın. Ya da ikimiz birden sürünürüz. Babanda tabii. Her hangi bir erkekten çocuk sahibi olmanı asla istemem. Ben sana mükemmeli önerdim elinin tersiyle itmeden iyice bir düşün. Bu odaya istediğin kadar gel onu incele. CD’leri defalarca seyret. Onun hakkında merak ettiğin bir şey olursa hiç çekinmeden bana sor” Hiçbir şey demeden arkamı döndüm odadan çıktım. Onlarca Yalçın bana bakıyor,  gülüyordu. Koşarak odama gelip sıkıca kapımı kapatıp kilitledim kötü düşünceler arkamdan gelecek gibi hissetmiştim yatağıma uzandım. Gözyaşlarım ben istemesem de akıyordu.  Ah baba hani benim adımı Neşe koyacaktın.  Bir başını kaldır da bak, kızın artık senin sevdiğin gibi kahkaha atmıyor, gülümsemiyor. Uyan artık babacığım uyan. Şu an bu evi terk edip gitmek iğrenç teklifi geride bırakmak çok kolay olurdu. Ne yazık ki elim kolum bağlıydı. Kapıdan çıktığım anda babamın bakım masrafları kesilirdi. **** Günler peşi sıra geçiyordu. Bir ay kadar çatı katına uğramadım. O rüyayı görene kadar… Dağın ucundaydım, aşağısı uçurumdu. Kapkara olmuş bir deniz…  Yüksek dalgalarla kayalara vuruyor… Çok ses çıkarıyordu. Çıkan ses o kadar fazlaydı ki…  Her dalga beynimde patlıyordu. “Neden bu kadar düşünüyorsun. Birbirimizin alın yazısıyız biz. Ben sana, sen bana yazıldın” “Beni tanımıyorsun” “Sen kendini tanıtmazsan nasıl tanırım” Kenara doğru bir adım daha attım. “Gitme bir adım daha atma, kaybolacaksın sularda. Tut elimi sana neler yaşatacağımı göstereyim” “Aşağısı benim için kurtuluş” “Beni düşünmüyorsun ya baban ne olacak, sen gidince kimlerin eline kalacak.” “Benim seni kandırmamı istiyorlar” “Onlar bilmiyorlar.” “Neyi bilmiyorlar” “Kaderimizi yaşamamız için aracı olduklarını. Tüm yaşadıklarımız ve yaşayacaklarımız çoktan yazıldı. Hadi tut elimi, bir kerecik tut” Elimi çekinerek uzattım. Arkasındaki devasa ağaçlarla dolu olan ormanda bir siluet belirdi. Hızla bize doğru geliyordu… Sis gibiydi, sise doğru koşmak istiyordum gitme diyen sese doğru döndüm… Yalçın’da gördü hemen elimi kavradı… Birden kolum karıncalandı… Sis yavaşça kayboldu. Denizin korkunç sesi duruldu… Süt liman oldu… Rengi açıldı… Gökyüzünde ki bulutlar aralandı… Güneşin ışıkları, aradan denizin üzerine bir yelpaze gibi yayıldı… Çok uzaktan…  Çok uzaklardan…  Dinlediğim hiçbir müziğe benzemeyen bir ses geldi… İçime huzur doğdu... Aşağı baktım…  Denizin içinde ne kadar canlı varsa yüzeye çıkmış…  Yüzgeçlerini gökyüzüne doğru kaldırmışlardı… Sanki dua eder gibiydiler…  Muhteşem bir manzaraydı. “Bak sende görüyorsun… Aşkımız cennet tarafından kutsandı” Elimi sıkıca tuttu, Acı bir çığlık duymuştum. Çığlık o kadar yüksekti ki kulaklarımı kapattım. Birden uyandım, sersemlemiş gibiydim. Gördüğüm rüya beni çok etkilemişti. Biz birbirimize yazılmış olabilir miydik? Ya o görüntü neydi… Acıyla haykırışını hala kulaklarımda duyabiliyordum. **** Sabah ilk işim odaya çıkmak oldu. Defalarca resimlerine baktım. Genç Yalçın’dan başladım. Olgun yaştaki resimlerine kadar geldim. Gençken uzun olan saçları kısacık olmuştu. Bebeksi suratı daha güzel hale gelmişti. İnce vücudu kalıplanmış erkeksi bir görünüme bürünmüştü. Yüzünü, burnunu, dudaklarını okşadım. Resim sıcaklaşmış gibiydi bir tanesini yerinden çıkarttım. Birlikte olduğu kadınlara baktım hiç şansım yok gibi duruyordu. Hepsi de standartların üzerinde güzel kadınlardı. Resmi çantama sakladım, nefes almaya ihtiyacım vardı. Babamı dolaştım hemşire babamı temizliyordu. Yardımcı oldum. Ellerini, yüzünü öptüm vedalaştım. “Babacığım yapacağım şey gerçekten doğruysa bana yardım et. Yine senin neşeli kızın olmak. Yine gülmek, yaşamak istiyorum” ***** Suat’a hiçbir şey söylemedim. Kendimi hem ruhen hem de bedenen hazırlamak istiyordum ve zamanı geldi. “Ben kararımı verdim, bana ondan bahset. Sevdikleri, sevmedikleri neler. Ne zaman onu görebilirim” Suat çok sevinmişti. Yüz ifadesinde istediğine ulaşmış birinin rahatlığı vardı. “Doğru kararı verdin, hepimiz mutlu olacağız” “Bak Suat her an kararımı değiştirebilirim, buna hazırlıklı ol. Beni kabullenebileceğini düşünüyorsun. Belki hiç hoşlanmayacak, benden nefret edecek. Belki de ben ondan nefret edeceğim. Eğer bu olursa dedenin karşısına çıkıp çocuğum olmadığını ve boşanmamız gerektiğini söyleyeceğim. İçinde biraz vicdan varsa babamın bakımını devam ettirir. Ben kendim için asla bir şey istemiyorum. Evinizden giderken buraya ne ile geldiysem onları alır giderim… Kabulmü Suat… Eğer kabul etmiyorsan şimdiden söyle…  Bu oyuna başlamayayım” “Kabul ediyorum. Temmuz ayında Bodrum’da yeni açılan bir otelde yer ayırtmış, hemen telefon açıp sana da aynı tarihlerde yer ayırtırım. Kredi kartını istediğin gibi kullan, ne istiyorsan almakta özgürsün” “Teşekkür etmeyeceğim…  Ben burada olmadığım süre zarfında babamla ilgilenmeni istiyorum… Başka bir isteğim yok” Her gün Yalçın’ı anlatmaya başladı… Zaman içinde kendimden daha fazla onu tanıdığımı hissetmeye başladım. Nihayet yaz geldi… Bodrum’a doğru hareket ettim.  
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD