6.BÖLÜM

3975 Words
Çok güzel bir lokantada kahvaltımızı ettik, “Hadi Irmak, bitir artık kahvaltını” gözleri dudaklarımda, göğüslerimde dolaşıyordu.“Niye acele ediyoruz” Hızla yerinden kalktı dudaklarımdan öptü “ İşte bu yüzden” Elimden tuttu hesaba bile bakmadan para verdi. Hızla otele geldik kendimi bir anda yatakta buldum. Soyunmamıza bile gerek kalmamıştı. Yine göğsüne yatmıştım, elleriyle beni hafif hafif okşuyordu. Biraz yukarı çıktım tam anlamıyla üzerindeydim, yüzüne gözlerinin içine baktım.“Ben bu gün gidiyorum Yalçın…” “Sen hiçbir yere gitmiyorsun” “Bu gün gideceğimi bildirdim, hesabımı kestiler” “Biliyorum, daha on günün olduğunu söylediler, ben hesabını devam ettirmelerini istedim” “Nasıl öğrendin” “Senin her yaptığından haberim var” “Beni istemedin” “Hayatımın ortasına bomba gibi düştün, seni bu otele ilk girdiğin gün fark ettim, ilgimi çekmiştin. Neden diye sorma bende bilmiyorum. Küçüktün ve benim kriterlerime hiç uymuyordun. Sonra senin beceriksizce beni tavlamaya çalıştığını anladım. Hareketlerin çok komikti, senden uzak durmaya çalıştıkça senin ağına daha çok dolandığımı hissettim. Gözlerim seni arar oldu, sevimli, neşeli ve bir o kadarda seksiydin. Resepsiyondan tesadüf sonucu bu gün gideceğini öğrendim. Seni kaybetmeye hazır değildim. Sarhoş olduğun gece ben senden vazgeçtim dediğinde. Gitmene izin veremezdim senden vazgeçmeye hazır değilim. Ya sen Irmak neden bende bu kadar ısrar ettin” “Senin nedenlerinle bir gibi, gördüğüm ilk an bu adam benim erkeğim olmalı dedim” Gerçek bu olsa da tam değildi, daha fazla soru sormasına izin vermedim. Dudaklarına uzandım, bir an sonra o da bana katıldı. **** Arkadaşlarla beraberdik. Küçük sevgilim İnci ile pişti oynuyordu. Gülüyor, kızdırıyor, yenince havalara zıplıyordu, neşesi bulaşıcı gibiydi. Her zaman soğuk olan İnci bile onunla beraber çocuklaşmıştı. “Sen hiç bu kadar uzun süre bir kadınla olmazdın Yalçın” “Bende kendimi anlamıyorum Erdinç, bu küçük kadın diğerlerinden çok değişik” “Seni çok iyi anlıyorum. Bizim birlikte olduğumuz kadınlardan çok farklı. Sıcacık, neşeli, samimi. Kim ne der diye düşünmüyor. İçinden geldiği gibi doğal hareket ediyor. Büyüsüne kapılmamak elde değil” “Hop arkadaşım orada dur bakalım, o benim” “Ayıp ettin Yalçın, ama onun gibi birini bulduğum anda elimden kaçırmam” “Bende kaçırmak istemiyorum, yaşadığım sığ ilişkilerden bıktığımı fark ettim. Bu küçük kız gözlerimi açtı. Otuz iki yaşına geldim, durulmak istiyorum.” “ Alinda’dan sonra ilk kez bir kadından bu kadar etkilendin” “Haklısın bu bambaşka bir şey” Arkadaşım bile olsa Alinda’nın bende bıraktığı izleri söylemeyecektim. Hala içim acıyordu. Beni aldattığını öğrendiğim gün kalbim taş kesmişti. Şimdi bu küçük kadın kalbimin tekrardan kendine gelmesine neden olabilirdi. “Ne kadar oldu ki onu tanıyalı, hakkında ne biliyorsun” “Bildiğim kadarı bana yeter, her ne olursa, her kim olursa olsun o artık benim” Bu düşüncem de çok ciddiydim. Kim olduğu hiç önemli değildi, ilk benim olmuştu. Neşeliydi, beni güldürüyor. Sekste heyecanlandırıyordu. Niye bu ilişki devam etmeyecekti ki. “Çok sevindim dostum, senin adına inan çok mutlu oldum. En sonunda dediğime geldin” “Sözünüzü bölmek istemedim, bende çok sevindim Yalçın, Irmak bahar gibi doğdu içimize” “Sağ ol Reşat” “İkizi var mı acaba ya da kız kardeşi, ben talibim” “Sor istersen Mehmet” “ Hey Irmak, baksana” “Efendim Mehmet” “Kız kardeşin var mı senin” “ Yok, ben tek çocuğum, neden sordun?” “Senden bir tane daha olup olmadığını merak ettim” “Benim gibimi tam bilemiyorum ama çok sevdiğim bir kız arkadaşım var. Aynı anda doğmuşuz, bize ikiz derlerdi” “Şimdiden talibim, en kısa zamanda tanıştır bizi” “Neden olmasın yılın çöpçatanı olmaya hazırım” Küçük kadınım yanıma geldi, kollarımın arasına girdi, sevgiyle sarıldım.“Yendin mi, yenildin mi?” “Hiç yenilir miyim, İnci’yi tam anlamıyla pişti yaptım” “Sen görürsün Irmak, bunun hıncını çok kötü alacağım” “Daha çok çalışman lazım çok, İnci boncuk” Hepimiz gülmeye başladık, İnci’de katılarak gülüyordu… “Bana bak Yalçın, şu küçük sevgilini başımdan al, deli edecek beni” “Memnuniyetle alırım, beni de deli ediyor ama benim hoşuma gidiyor” Saçlarından öptüm, gül gibi, yasemin gibi kokuyordu. Bu kadın benim için yeniden doğuştu. Alinda’yı kalbimden, aklımdan sökmeme yardımcı olacaktı. Eliyle farkında olmadan göğsümü okşuyordu, gittikçe uyarılıyordum biraz sonra yerimden kalkamayacak duruma gelecektim. “Arkadaşlarım size doyum olmaz, hava çok sıcak oldu, biz odaya gidiyoruz” aceleyle kalktım, Reşat arkamdan bağırıyordu “Çok inandık, çok inandık” gülüyorlardı. Minik kadının tiryakisi olmuştum.  Teni kokusu beni çok etkiliyordu. **** Gece yeni gelecek arkadaşlarla yemek yiyecektik…“Bu gece ne giysem” Yatakta sırt üstü yatıyor, gözlerimi çırılçıplak halde,  kendine kıyafet seçmeye çalışan Irmak’tan ayıramıyordum, biraz önce arzularımın dindiğini sanırken… Yine uyarılmaya başladım. Yavaş hareketlerle iç çamaşırlarını giydi, salınarak oda da dolaştı, yerden bir şey almak için iyice eğildi. “Ben bu sahneyi bir yerlerden çok iyi hatırlıyorum” dedim “O zaman ilgini çekmemiştim, şimdi çekiyor muyum?” “Sen özellikle yapıyorsun, o zamanda ilgimi çekmiştin, yanıma gel ne kadar çektiğini göstereyim” “Olmaz geç kalırız” Bir saniye daha sabredecek halim kalmamıştı, fırladım kollarımın arasına alıp, yatağa yatırdım. Daha henüz giydiği çamaşırları bir anda yok olmuştu. Geceki yemeğe son anda yetiştik, arkadaşlarımız gelmiş büyük bir sabırla bizi bekliyorlardı. “Seneler oldu görüşmeyeli çok özlemişim sizleri” “Bizde özledik, Irmak üniversiteden arkadaşım Selim ve onu kafese koyan Sude” “Ne kafes ama bir civcivimiz oldu oğlan. İkinci civciv de yolda. Sizler ne zaman evleneceksiniz benimkilere arkadaş gerek. Karta kaçtınız oğlum hepiniz” Nadir söze girdi “ Evlenecek kız bulmak zor oğlum, bir senin kardeşin vardı onu da yerliye kaptırdık, buradaki kızı da, Yalçın kaptı. Geri kalanımız bu senede bekâr gezelim şarkısını koro halinde seslendiriyoruz” “Ha sahi o yerli, yanlış hatırlamıyorsam Orion’du, senin düğünü basıp ortalarda seni seviyorum Serap diye bağırmıştı,  sonrasında ne oldu” “Neler olmadı ki, yanlış anlamalar sonucu kız kardeşim savaşın göbeğinde doktorluk yapmaya gitti ülke karıştı orada mahsur kaldılar.  Bizde Orion’da perişan olduk. Adam neredeyse yakın ülkelere tek başına savaş açacak duruma kadar geldi. Altı ay sonra ülkeye girebildiler. Zorlukla Serap’ın izini bulmuşlar. Bir Mağarada Çocuğunu doğururken perişan halde bulmuş, kendi elleriyle çocuğunu doğurtmuş. Konuştular anlaştılar ve evlendiler çok şeker Ada isimli bir kızları, iki sene sonrada, Şan ismini verdikleri oğulları doğdu. Yine yardım çağrılarına gidiyorlar” “Macera romanı gibi olmuş” “Gerçekten öyleydi, Batu’dan, Poyraz’dan, Ateş’ten haber verin, birde Baran vardı bizden küçüktü” “Batu ve Poyraz İstanbul’a geldiler. Batu esmer güzeli bir avukata âşık oldu, peşinde dolaşıyor, Poyrazın şansına mı nedir garip yine aşk acısı çekiyor. Ateş dersen o başka hikâye sevdiği kız için deliriyor. Düğün yakındır.  Baran’ın durumu berbat o da bir kıza tutuldu, öyle acayip olaylar yaşıyor ki, nasıl işin içinden çıkacağını bilemiyor. Diyorum ya bekâr bizler kaldık” “Darısı başınıza, sen söyle Yalçın düğün ne zaman” Sude ve İnci ile koyu bir muhabbete girmiş olan kadınıma baktım. Hissetmiş gibi oda bana baktı kocaman gülümsedi, dünya aydınlandı gibi geldi. Selim’e döndüm, diğerleri de heyecanla ne diyeceğimi bekliyorlardı. “Daha bilmiyor, kesinlikle bu kızın kocası olacağım. Seneye senin çocuklara arkadaş getireceğim” Bir anda bizimkiler coştu, kızlar merakla bize baktılar. “Yaşa be koçum kim tutar seni” “ Bekârlar dünyasından Yalçın gibi bir çapkın daha eksildi, şansımız çoğaldı” “Biraz yavaş olun, duymasın” Kızlar yanımıza geldiler, neye güldüğümüzü merak etmişlerdi. Tabii ne konuştuğumuzu söylemedik… “Yalçın Sude yoruldu bende yukarı çıksam siz erkekler konuşmanızı bölmeyin”  Çok güzel bakıyordu bu kız, “Olur, birazdan gelirim” yanağımdan öperken kulağına fısıldadım, “Benim istediğim gibi yat” sıcacık gülümsedi. “Beyler, bende çıkıyorum üç bayan odalarımızın yolunu buluruz, siz hiç kalkmayın” İnci’de giden kadınlar gurubuna katılınca biz erkekler yalnız kaldık. Laf, lafı açtı, saatler peş peşe geçti bedenim masada, aklım odadaydı. Bırakıp kalkamıyordum en nihayet sabaha karşı dağıldık. “Yalçın seninle biraz konuşalım mı?” “Geç olmadı mı Nadir… Yarın konuşsak” “Çok vaktini almayacağım” “Hadi dostum ne söyleyeceksin” “Sen Irmak’la evlenme niyetinde ciddimisin?” “Evet, niye soruyorsun?” “Bak arkadaşım çok uzun senedir birbirimizi tanıyoruz, tüm olumlu olumsuz taraflarımızı biliriz” “Doğru da, bunun benim Irmak ile evlenmek istememle ne alakası var” “Yalçın açık konuşacağım, sen her kadından çok çabuk bıktın… Baskıya gelmezsin, değişikliği seversin. Hiçbir kadına bağlılık göstermedin… En uzun ilişkin Alinda ile olmuştu. Bu kıza yazık etme derim” “Yaşım gittikçe ilerliyor, durulma vaktim gelmiştir belki… Irmak, ailemin onaylayacağı gibi bir kadın. Çok hoşuma gidiyor. Beni güldürüyor, neşeli… İlk cadı bu demiştim şimdi tam istediğim gibi uysallaştı. Bir erkek başka ne ister. Onunla evleneceğim nereye kadar sürerse” “Senin kararına karışmaya hakkım yok… Tek diyeceğim bu kıza yazık etme” “Çok geç oldu… Ben gidiyorum” Utanmasam koşacaktım, sevgilim uyumuştu, sessizce soyunup koynuna girdim. Küçücük vücudunu kollarımın arasına aldım. **** Yalçın koşar adımlarla, küçük sevgilisinin yanına gidiyordu. Arkadaşımın tekrardan ciddi bir ilişki içine girmesi beni hem mutlu, hem de mutsuz ediyordu. Alinda’dan sonra erkeklik gururuna yediremeyip bizden gizlese de hepimiz onun çektiği acının farkındaydık. İçkinin içinde boğuyordu ıstırabını… Barlarda sızmış halde buluyorduk. Olur, olmaz kişilerle kavga ediyor çoğu zaman ağzı burnu dağılmış halde geliyordu.  Ona fark ettirmeden kontrol ediyor, belalardan uzak tutmaya çalışıyorduk. Ben hala Alinda’yı unuttuğunu sanmıyordum… Sonrasında önüne gelen kadınla birlikte olmaya başlamıştı. “ Nadir… Neredeyse sabah oldu, yatmıyor musun daha” “Of ne bileyim Reşat sıkıldım biraz” “Neye sıkıldığını anladım. Yalçın’ın evlenme niyetine değil mi?” “Hepimizin yaşı ilerledi. Ama evlilik ciddi bir karar… Sevgili olup iki gün sonra ayrılmaya benzemez. Yalçın’ı biliyorsun her konuda ona güvenirim ama kadın konusu denilince asla güvenmem. Alinda’dan sonra hiçbir kadına bağlanmadı” “Belki Irmak onu değiştirir. Neşesi, canlılığı Alinda’yı andırıyor” “Bende fark ettim, benzediği için tutuldu. Hevesi hemen geçerse kötü olacak…  Kıza yazık etmese bari.” “İkiside yetişkin insanlar, karışmak bize düşmez” “Haklısın… Mutlu olmalarını dilemekten başka yapacak bir şeyimiz olmaz” ***** Telefonun sesine uyandım, daha gün aydınlanmamıştı. Telaşla yataktan kalktım kesin babama bir şey olmuştu. Benim değil Yalçın’ın telefonu olunca rahatladım. “Yalçın uyan telefonun çalıyor” çok derin uyuyordu. Telefonun sesi kesildi, ısrarla yine çalmaya başladı. “Hadi kalk sevgilim, önemli bir şey olmasaydı, bu kadar ısrarla aramazlardı” “Hangi densiz bu saatte arıyor diyerek, homurdandı,” Telefonu eline tutuşturdum, “Ne var abla bu saate aranır mı?” ” Ne dedin sen? Ağlamadan konuş. Hemen geliyorum” Telefonu kapatır kapatmaz, yataktan fırladı, aceleyle giyinmeye başladı. “Ne oldu Yalçın, kötü haber mi?” “Babam kriz geçirmiş, benim acil gitmem gerek” “Tamam, umarım sağlığına kavuşur” hemen odadan çıktı, bir anda kendimi boşlukta hissettim. Beş dakika geçmedi telefonum çaldı, oydu “Irmak sakın bir yere kaybolma, beni bekle” “Zamanım doluyor” “En kısa sürede geri döneceğim, benim odama taşın, sakın gitme Irmak sakın” “Olur gitmem, sık ara merak ettirtme beni” “Ararım, şimdi kapatmam gerek” Bana kal demesine sevinmiştim. Giyinip aşağıya indim, sabah kahvaltıda olanları diğerlerine de anlattım, Mehmet aradı. “Geçmiş olsun kardeşim, baban nasıl oldu” Telefonu kapattı, merakla ne diyeceğini beklemeye başladık. “Küçük bir krizmiş, önemli bir şey olmadığını ama birkaç gün orada kalması gerektiğini söyledi ve sen Irmak kesinlikle bir yere gitmiyormuşsun, gerekirse bağlayın dedi, adam uçmuş” Hepsi gülüyordu ben kendimi çok mutlu hissediyordum. Gün içinde aralıklı olarak telefon etti. Şu an ne yapıyorsun. Denizde fazla açılma. Güneşte fazla kalma. Beni özledin mi. Güneş kremini sürmeyi unutma. Bizim guruptan ayrılma. Bara gitme. İçki içme.  İnci bu adam kafayı yedi, kızı bir an rahat bırakmıyor diye söyleniyordu. Son açtığında Mehmet telefonu elimden kaptı “ Yeter Mecnun, Bizi bile bunalttın bu ne ya, rahat bırak kızı. Merak etme biz yanındayız. Bebek gibi bakıyoruz, mamasını bile ellerimizle yediriyoruz. Yürürken düşmesin diye elinden tutuyoruz.” Gülerek telefonu kapattı “Delirmiş, Yalçın’ın bu hale geleceğine. Rüyamda görsem inanmazdım. Ne yaptın sen bu adama” Sadece gülümsedim ne diyeceğimi bilemiyordum, günü birlik ilişkilerinden sonra beni de ilk geceden bırakabileceğini bilerek bu ilişkiye girmiştim. Ben onu seviyordum, onunda beni sevmesini ilişkimizin devam etmesini istiyordum… ***** “Ne o Yalçın. Telefon elinden hiç düşmüyor”  Nasıl özlemiştim… Beni deli eder hale gelmişti. Alinda’dan sonra ilk kez bir kadından bu kadar çok etkilenmiştim.  Onlarca kadın tanımış, bir o kadarıyla da seviştim.  Ateş parçasıydı, alevdi, yangındı. Her seferinde beni tüketiyor. Her dokunduğunda tekrar arzulara boğulmama neden oluyordu. Tek amacım ona çok daha zevk vermek olmuştu. Geçmişimdeki kadınlar su buharı gibi uçup gitmişlerdi. Ondan başkasını düşünemiyordum. Bambaşka bir şeydi. Irmak değişikti… Reşat yanılıyordu onunla uzun süreli olabilirdim. Irmak bana deli gibi âşıktı. Onunla evlenebilir hayatımı düzene sokabilirdim. “ Ne bu dalgınlık? Duymuyorsun beni” “Yok, bir şey abla arkadaşlarla konuşuyorum” “ Bak kardeşim ailemizin tek erkeğisin. Babam iyice yaşlandı, senelerdir evlenmen için uğraş veriyoruz. Hala zamanı gelmedi mi, eniştenin kuzeni var tam senin istediğin gibi. Sarışın, okumuş, uzun boylu. Bir görüşsen diyorum” “Gerek yok abla, artık sarışınlardan hoşlanmadığıma karar verdim” “Sende bir şeyler var söyle de içim rahat etsin” “ Evet bir kadın var” “Nasıl anlatsana, ay çok mutlu oldum, nihayet. Anne gel çabuk müjdemi isterim” “Of abla, velveleye verdin” “Bizim bu haberi nasıl beklediğimizi bilmiyorsun. Gel annem gel oğlun nihayet âşık olmuş, sana gelin geliyor” “Sahi mi oğlum, şaka yapmıyorsun değil mi, bak yüreğime iner benim. İçeri odaya geçelim babanda duysun. Bu gün iyileşip yataktan kalkmasa benim adım Kevser değil” “Amma abarttınız, daha Irmak bile bilmiyor evlenmek istediğimi” “Irmak ismi de güzelmiş. Bak Hüseyin oğlun nihayet âşık olmuş, gözümüz aydın” “Çok sevindim oğlum, bir anlat bakayım kız güzel mi, kimlerden, tipi nasıl yine sarışın mı?” “ Kumral, yeşil ile ela arası çok güzel gözleri var, bana göre ufacık tefecik. Çok güzel gülüyor, o gülünce dünya aydınlanıyor gibi geliyor. Etrafına neşe saçıyor. Değişik bir kız onun yanında kendimi çok rahat ve mutlu hissediyorum. Birazda cadı hiç lafını esirgemiyor. Beni kızdırmaktan zevk alıyor ama ben ona kızamıyorum” “Hemen getir oğlum tanışalım, Bizim oğlan âşık olmuş hanım” “Doğru bey nasıl mutlu oldum oğlum, bir an önce getir de gelinimizi görelim” “İnsan bir resmini çeker kardeşim, elinde son model telefon var” “Hiç aklıma gelmedi, keşke çekseydim” “Ne kadardır tanıyorsun” “Çok olmadı, otelde karşılaştık, ilk görüşte ilgimi çekti. Yaşı küçük olduğundan vazgeçtim, sonra kavgalarımız yani atışmalarımız başladı. Ne olduğumu bilemedim, gözüm ondan başka kadın görmedi. Yirmi gündür tanıyorum, bir haftadır da beraberiz.” “Önemli olan zaman değil, hissettiklerin. Bende anneni bir düğünde görmüştüm, ertesi gün istettim vermediler. Bir sonraki gün yine istettim yine vermediler. Annenin de gönlü bana kaymış. Ben de kaçırdım. Bak kırk beş senedir evliyiz, hala aşığım Kevser’ime”  “Aman bey çocukların yanında utandırıyorsun beni, Kaç yaşında ki küçük diyorsun” “Yirmi dört yaşında, neredeyse dokuz yaş var aramızda, birkaç gün sonra otuz üç olacağım” “Genç kadın iyidir, sözünü dinler” “Hiç sanmıyorum, Irmak boyunduruk altına girecek kadınlardan değil, bende istemem zaten” “Hadi oğlum, ben iyiyim boşu boşuna telaş edip seni çağırdılar. Git Irmak gelinimizi alda gel, bir an önce tanışalım” “Yarın seni çıkartacaklarmış, eve götüreyim oradan giderim” İlk işim kadınıma telefon açmak oldu, sesini duymaya ihtiyacım vardı. Telefon uzun süreli çaldı. Saatime baktım on olmuştu. Kapatacakken açtı sesi uykulu geliyordu. “Bu saatte uyudun mu uykucu” “Sen olmayınca sıkıldım, vakit geçiremiyorum” “Bizim çocuklar eğlendiremiyorlar mı seni” “Ben senden başka kimseyle eğlenmek istemiyorum, seni özledim” “Bende seni özledim, üstünde ne var” “Senin istediğin gibiyim, yani hiçbir şey yok” “Sen beni delimi edeceksin. Çabuk kalk üzerine bir şeyler giyin. Senin çırılçıplak yattığını düşünmeye devam edersem, sabaha kadar gözüme uyku girmez” “Girmesin, hayallerinde bile ben olmak istiyorum” “Kız sen beni deli divanemi edeceksin, ufacık kızın oyuncağı oldum” “Seninle oynamam hoşuna gitmiyor mu?” “O kadar gidiyor ki anlatamam, sen hep benimle oyna. Böyle konuşmaya devam edersen. Şimdi yola çıkıp koynuna girmeye geleceğim” “Gece yola çıkma. Söz boynuma kadar kapalı pijamamı giyerim. Ama altıma bir şey giymem haberin olsun” “Sen insanı deli edersin.  Mahsustan yapıyorsun. Gözümün önüne gelen hayalin çok erotik. Altına da bir şey giy. Yarın erkenden geliyorum sekiz gibi otelde olurum, odadan sakın çıkma beni bekle. Seninle oyun oynayacağım” **** Telefonu kapattığımda gülüyordum. Üzerimde şortum ve onun gömleği vardı, biraz deli etmek için söylemiştim. Başarılıda olmuştum. Seksi daha değişik düşünmüştüm, bunu kendimde adlandıramıyordum içimde bir şeyler yarım kalıyor gibiydi. Tecrübeli olduğunu biliyordum zamanla her şey yoluna girerdi. Ondan çok hoşlanıyordum tek başına bile bu benim mutlu olmama yetiyordu. Sabah uyandığımda Yalçın daha gelmemişti biraz daha bekledim telefon açtım cevap vermiyordu. Zaman geçiyor ne geliyor ne de telefonuna cevap veriyordu. Dayanamadım İnci’nin odasına gittim boştu. Sahilde olabilecekleri aklıma geldi tahmin ettiğim gibiydi. Benim telaşlı halimi görünce onlarda şaşırdılar Nadir neden bu durumda olduğumu sordu. “Yalçın size telefon açtı mı?” “Bana açmadı, sizlere açtı mı?” Diğerleri de yok deyince iyice üzüldüm, Mehmet hemen telefon açtı onun telefonuna da cevap vermedi.“Belki benim vesvesem. Dün gece Yalçın bu sabah sekiz gibi geleceğini söylemişti. Bekledim gelmedi, telefon açtım cevap vermiyor. Bu saate kadar gelmeyince başına bir şey mi geldi diye endişelendim” Erdinç “Telaş etmeyin, bende evlerinin telefonu var oradan ne olduğunu öğreniriz” deyince biraz rahatladım. Telefon açtı. Karşıdan ne söyledilerse, Erdinç’in yüzü şok olmuş bir hale gelmişti. Bana kalem, kâğıt verin diye bağırdı, birden çok kötü oldum. Hızlıca telefon numarasını yazdı tekrar aradı. “Önder abi ben Erdinç, duyduklarım doğrumu. Yalçın göçük altında mahsur mu kaldı… Abi bizde hemen geliyoruz, hiç birimiz burada duramayız” Paniklemiştim “Ne olmuş bize de anlatsana, kiminle konuştun” “Önder abi Yalçın’ın eniştesi, madende göçük olmuş Yalçın’a da haber vermişler, kurtarma ekibiyle birlikte o da aşağıya inmiş. İkinci göçük olunca mahsur kalmışlar, ulaşmaya çalışıyorlarmış” Endişeyle sordum “Ölmemiştir değil mi?” “Bende bilmiyorum Irmak, iletişim sağlanamıyormuş. Hadi hemen hazırlanın gidelim. Zonguldak buradan 11-12 saat sürer, en kolayı helikopter kiralamak” Ağlayarak hazırlandım. Hepsinden evvel lobideydim, çok geçmeden onlarda geldiler. Reşat’ın arabasıyla yola çıktık. Helikopter pistine geldik, kaç kişi olacağımızı söylemiştik. Problem olmadı hepimiz bindik. Varana kadar gözyaşlarım dinmedi, İnci’de ağlıyordu. Erkeklerin ağzını bıçak açmıyordu. Hiç konuşmadan vardık. Daha önceden telefonla ayarlanan araba bizi bekliyordu. Maden ocağına doğru yola çıktık, ulaştığımızda ortalık ana baba günüydü. Göçükte kalanların aileleri, arkadaşları, kurtarma ekibindekiler, ambulanslar, polisler, çalışanlar. Polis fazla yaklaşılmasın diye barikat koymuştu. Mehmet polise Önder beyi sordu. Bizim kim olduğumuzu öğrenince beklendiğimizi, ileride gözüken ofise gidebileceğimizi söyledi. Ofise girdik, içeride iki üç kişi vardı. Bir kadın ağlıyordu bizi görünce ayağa kalktı. İnci kadının yanına gitti sarıldı.“Ruhsar ablacığım yeni bir haber var mı?” “Yok İnci, iletişim hala sağlanamadı” Kadın tek tek hepsine sarıldı, benim önüme gelince daha fazla ağlamaya başladı. “Sen Irmak’sın değil mi”  başımla onayladım, gözyaşlarım sicim gibi süzülüyordu, kendi gözyaşlarına aldırmadan benim gözlerimi elleriyle sildi. “Kardeşim seni bize anlattı, seni çok sevdiğini söyledi. Bizim için, senin için o göçükten sağ olarak çıkacak. Sakın umudunu kaybetme” Boğazımdaki yumrulardan konuşamıyordum. Başımı evet anlamında salladım, sıkıca sarıldı. İkimizde çok daha fazla ağlamaya başladık. Beklemekten başka çaremiz yoktu. Kurtarma ekibi son hız çalışıyordu. Reşat, Önder beye Yalçın’ın babasının nasıl olduğunu sordu “Durumu iyi, Yalçın’ın göçük altında kaldığını söylemedik doğrusu söyleyemedik, yeni bir kriz geçirir diye korktuk. Annemin haberi var. Babam şüphelenmesin diye yanından ayrılamıyor” Bir anda kapı açıldı adamın biri “Önder bey gaz sızıntısı olabilir diyorlar, çok seri hareket etmeliyiz, adamlar yoruldu” der demez Önder bey resmen kükredi “Bana ne soruyorsunuz, adamları devamlı değiştirin bir an bile durulmasın. Hava kararıyor aydınlatmaları sağlayın. Bekleyen insanlara yemek, içecek dağıtımı yaptırın. Beş dakikaya kalmaz diğer kurtarma ekipleri de burada olur. Ara vermeden çalışılsın” “Abi bizde yardım etsek” Nadir’in yardım teklifi yapmasıyla, Önder Bey derin bir nefes aldı… “Sağ olun çocuklar ben bile gidemiyorum, kurtarma işini tecrübeli insanların yapması gerek. Her an yeni bir göçük olma ihtimalini göz ardı edemeyiz. Daha fazla canı tehlikeye atamayız.  Aşağıda on kişi mahsur durumda zaten. Bekleyeceğiz başka çaremiz yok” Kimseyi duymuyor, kimseyi görmüyordum. Bildiğim tüm duaları peş peşe okuyordum. İlk önce babam şimdide sevdiğim adam. İlk haber üç saat sonra geldi üç kişi ağır yaralı olarak çıkartılmıştı. Çalışmalar gün ışıyana kadar devam etti, beş yaralı daha çıkarıldı. Yalçın’a ulaşılmamıştı. İki saat sonra en nihayet ulaştılar. Son iki kişide çıkarıldı. Ambulanslar hareket etti bizde peşinden gittik. Durumunu doktor muayenesinden sonra öğrenebilecektik. Beklemek çok zordu, nihayet doktor açıklama yapmaya geldi. Ağır yaralıların durumunun ölümcül olmadığını diğerlerinin de, ufak tefek kırıkları olduğunu söyledi. Yalçın’ın durumunun iyi olduğunu birkaç ezik dışında başka bir şey olmadığını söyleyince hepimiz sevinçten bir birimize sarılmaya başladık. Bir günlüğüne hastanede kontrol amaçlı kalması gerektiğini söyledi.  Hepimiz rahat bir nefes aldık. Dakikalar geçmiyor gibiydi en nihayet hemşire hazır olduğunu yine de hastanın fazla yorulmamasını tembih etti. Kalbim nasıl çarpıyordu, ablası kapıyı açtı. Yatakta yatıyordu ses duyunca başını çevirdi, ablasının yanında beni görünce gözlerindeki şaşkınlık ve sevinç açıkça okunuyordu. “Irmak” Elini bana doğru uzattı, yanına gittim sıkıca tuttum, “Dünyaya hoş geldin, yer altı canavarı” “Hoş buldum, sen ağladın mı?” “Yok niye ağlayayım, hep beraber toplandık parti yapıyorduk,” “Cadı” “ Bir şey olacak diye çok korktum” “Sana kavuşmak için dağları ellerimle yıkmaya çalışıyordum, bak ellerim ne hale geldi” “Ben onları öperek iyileştiririm” Bu sözü yavaşça söyledim “Hemen ölmeye niyetim yok, daha seninle evcilik oynayacağım” Reşat söylenmeye başladı, “Yeter artık, sevgilisi olan var, olmayan var çatlattınız bizi. Yaşlı adamın âşık olması da kötü oluyormuş. Adam aşkı için dağları delen Ferhat rolüne bile girdi. Ben âşık olmaktan korkmaya başladım arkadaşlar” Yalçın elimi daha çok sıktı “Bir gün sevdiğin olunca bende sana caz yapacağım” Ruhsar abla kardeşiyle hasretini giderdikten sonra hep birlikte eve gitmemizi söyledi. Diğerleri kabul etti, ben Yalçın’ın yanında kalmak istedim. Ablası gelmem için ısrar edince Yalçın itiraz etti. “Abla siz hep beraber gidin, yarın sabah biz Irmakla kahvaltıya yetişiriz” Gitmişlerdi, utandığımdan sevgilimi öpememiştim. Yanına gittim hemen kolları vücuduma sarıldı kucakladı. Gömleğimin düğmelerini açmaya başladı. “Ne yapıyorsun, gelen olur” Dediğimi duymadı bile, başını göğüslerime gömdü. “Beni ne hale getirdiğinin farkında değilsin” “Seni ne hale getiriyormuşum” “Buradan kaçsak mı, rutin olduğu için tutuyorlar zaten” “Evine mi gideceğiz?” “Eve sabah gideceğimizi söyledik. Ben seninle baş başa olacağım bir yere gitmek istiyorum, özledim” “Sana bir şey oldu diye çok korktum, yerin dibinde sen korkmadın mı?” “Korktum, hem de nasıl korktum. Bizden daha önce mahsur kalanlara ulaşmak için girdiğimde adamlarımızın olduğu galerinin çökmüş olduğunu gördüm. Bizi kurtarın diye bağırıyorlardı. Kayaların arasından ufakta olsa yol açtık. Yanımdakiler o aralıktan geçip, üzerlerine taş, kalas düşmüş olanları çıkartıp benim olduğum tarafa geçirmeye çalıştılar. Tam o anda tekrar çökme başladı. Çıkış yolumuzda kapandı. İletişim sağlayamıyorduk, beklemekten başka yapacak bir şeyimiz yoktu. Karanlıkta kaldığım saatler boyunca hep seni düşündüm, benim için ışık gibiydin. Nihayet kurtardılar, seni burada görünce çok sevindim” Odanın kapısı çaldı, ablası şoförleriyle Yalçın’a yeni kıyafet göndermişti. “Geçmiş olsun Yalçın Bey” “Çok sağ ol Muharrem abi,” “Yarın sabah sizi almaya gelirim” “Hiç gerek yok arabayı bana bırak, biz geliriz”  Doktorla konuştu, ısrar üzerine çıkışını imzaladı. Biraz şehir dışında olan çok güzel bir otele gittik Birbirimizi kaybedecek olmanın verdiği duyguyla bu seferki sevişmelerimiz çok daha yoğun oldu. Nefes nefese kalmıştık. “Niye doyamıyorum ben sana, ilk kez başıma böyle bir olay geldi, hep daha fazlasını istiyorum” “Bende” “Senden çok fazla hoşlanıyorum” “Ben seni çok seviyorum” ben bu adamı bir senedir seviyordum. Şimdi deli gibi âşık olmuştum ne yapacağımı, nasıl hareket etmem gerektiğini bilmiyordum. İçinde bulunduğum durumu Yalçın’a nasıl açıklayacaktım. Gerçekleri öğrenince beni affedecek miydi?  Nedenlerimi anlayacak mıydı? Daha sıkı sarıldım başımı boyun çukuruna gömdüm oda beni iyice kendine çekti. Benim için dünyadaki en rahat yatış şekliydi, kendimizi uykuya bıraktık. *****
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD