bc

ESİR

book_age12+
405
FOLLOW
1K
READ
dark
fated
badboy
kickass heroine
bxg
enimies to lovers
rebirth/reborn
cruel
passionate
vampire's pet
like
intro-logo
Blurb

Tutsak kitabının ikinci serisidir.

" Bir gün bu lanet olası yerden çıkacağım göreceksin! "

" Elbette çıkacaksın, cesedini burada tutacak değilim..."

Vampirler tarafından kaçırılan 99 melez ve bir insan... Kaderi değiştirebilir misin?

chap-preview
Free preview
-1-
Ben Kristen Stay. 8 yaşında bir çocuğum. Melez olan babamla birlikte küçük bir kulübede yaşıyoruz ve az önce bana bir kolye verdi. Bu kolyenin geleceği gösterdiğini ve geleceğimi izleyip yolunda gitmeyen bir şeyler varsa düzeltebileceğimizi söyledi. Bu okuduklarınız benim geleceğimdi. Fakat ben bunları babama anlatmayacağım..Kaçırılacağımı..işkence göreceğimi..Hiç birini anlatmayacağım.Çünkü biliyorum ki anlatırsam bir çaresini bulur..Bir yolunu bulur ve kaderime engel olur..Ancak gelecekte öyle birisiyle tanışıyorum ki ona öyle aşık oluyorum ki bunu gördüm..Onun için susacağım ve bile bile geleceğim de eziyet çekmeye boyun eğeceğim..Çünkü gelecekte tanışacağım adam buna değecek.O insanlarda..Ve benim sonunu değiştirebileceğim tek şey, düğün günümüz olacak..! Onun ölümüne engel olacağım hepsi bu..Şimdi 8 yaşındayım ve merakla onu bekleyeceğim..Geleceğimdeki adamı...Bruce'u... -SON- (2014) -KRİSTEN STAY Bugün içimde çok tuhaf bir his vardı. Her zamankinden daha sıkı sarılmıştım babama. Üstelik doyasıya öpmüş, kokusunu içime çekmiştim. Sanki yüzüne son kez bakıyormuşum gibi kahvaltı boyunca seyretmiştim. Kalbime girip çıkan o sinsi duygu beni bir hayli korkuttuğu içinde evde daha fazla durmak istemedim. Hiç bir şey yokmuş gibi üzerimi değiştirip, babamın istediği yaban çiçeklerini toplamak üzere evden ayrıldım. Derin derin nefesler alıyor, kurumuş yaprakların üstünde bir oraya bir buraya gidip duruyordum. Rüzgarda uçuşan saçlarımı kulağımın arkasına tıkıştırmaya çalışırken birazda şarkı mırıldanıyordum ki duyduğum bir sesle irkilip, kafamı sağ tarafa doğru çevirdim. Bembeyaz bir atın üstünde, uzun boylu olduğu bir hayli belli olan, yapılı, bembeyaz tenli... Simsiyah gözlü... Soluk teninde kendini hemen belli eden kırmızı dudaklı, çatık kaşlı... Hayli yakışıklı bir adam... Çalılıkların hemen ilerisinde. Elinde bir yay ve ok var. Keskin bakışlarıyla etrafı seyrediyor. Bu da kim böyle... Olduğum yere sabitlenip kaldığımda görmüş olduğum bu yüzün bir hayli güzel olduğu zihnime dolarken sanki daha önceden tanıyormuşum gibi bir his oluştu içimde. Onu görür görmez istemsizce hızlanan kalbime hiç bir anlam verememiştim. Sadece çalılıkların arasından ne yaptığını seyrediyordum o kadar. O benim bu zamana kadar gördüğüm en yakışıklı adam olabilirdi... Adam mı?Dur bir dakika... Ah Kristen... Bu bir vampir! Hemen buradan uzaklaşsan iyi edersin... Yoksa bu buzdolabına benzeyen vampirden kurtulman hiçte kolay olmayacakmış gibi... Şuna bak... Bakışları çok tanıdık değil mi? Her neyse... Artık gitmelisin... Vampire meraklı gözlerle bakmayı kesip usulca arkamı döndüğümde attığım adımla birlikte, yerdeki kurumuş dal, sessiz ormanın içinde bir hayli büyük bir çıtırtı çıkardı ve hemen ayağımı üstünden çektim. Gözlerimi devirip dişlerimi sıkmaya başladığımda ise beyaz atın bana doğru gelen ayak seslerini duydum. Zaten bana çok yakındı. Artık kaçış yoktu. Sakin olup bunu atlatmak zorundaydım. Kaçarsam eğer bir vampir ya da bir melez olmadığımı anlardı... Güçlü olmalıydım, güçlü ve cesur... Derin derin nefes almaya başladığımda tamda arkamdaydı. Kalbim hızla çarpıyordu fakat korktuğumdan değil. Babam bir melezdi ve bende bir insan... Beni çok güzel eğitmişti. Bir vampirle ve bir melezle nasıl başa çıkmam gerektiğini biliyordum... Her sabah üzerime sıktığım parfüm bir tür yanıltma büyüsüydü. Bir melez gibi kokmamı sağlıyordu. Gücümü ise cesaretimden alıyordum... Gözlerimi kapattım ve içimden ona kadar saymaya başladım. Bu her zaman bana iyi gelirdi. Kısa bir selamlaşma sonrası hemen ortadan kaybolacaktım hepsi bu...  " Bayan... " diye fısıldadı kalın sesiyle. Kulaklarıma çarpan bu tonlama tüm bedenime yayılırken, henüz ona dönmeden kelimesini tamamladım. " Kristen... Bayan Kristen. " dedim ve rüzgar saçlarımın arasından geçerken usulca ona doğru döndüm. Gözlerim gözleriyle birleşince yüzündeki ciddi ifade iki katına çıktı ve sanki donup kaldı... Bu bedende böyle bir yüzü hiç beklemiyormuş gibi bakıyordu bana. Bu ifade bir tür şaşkınlıktı. Yüzüme çarpan saçlarımı ellerimle durdurmaya çalışırken konuştum. " Ya siz? Beyaz atlı prens olmadığınıza göre? " diye sordum ve tebessüm ettim. Bakışları gülen dudaklarıma kaydı ve beni incelemeye başladı. Üstelik bir kaç dakika hiç konuşmadı. Göğsünün bir kez inip kalktığına şahit oldum o kadar. Elindeki ok ve yayı atının heybesine koymaya çalıştı ve atın huysuzlanması ile bu onu biraz zorladı. Daha sonra siyah pelerininin arkasını düzeltti ve kırmızı dudaklarını araladı. " Adım... Bruce... " dedi ve bir hızla attan indi. İrkildim o an. Bir elini atın boynuna uzattı ve onu okşamaya başladı. Böylelikle sakinleşmesini sağlıyordu. Boyu benden o kadar uzundu ki, gözlerine bakmak için başımı yukarıya kaldırmıştım. Ya ben çok kısaydım ya da o çok uzun... " Ormanda tek başınıza ne yapıyorsunuz? Yolunuzu kaybetmiş olmalısınız... " dedim ve uçuşan elbisemin tüllerini düzelttim. Hiç bozuntuya vermiyordum.  " Sizinle daha önceden karşılaşmış mıydık Bayan Stay? " diye sordu birden. Bu soruyu soracağını bakışlarından anlamıştım ki bir adım geri gittim. " Size soyadımın Stay olduğunu söylememiştim... " deyip yutkundum. Eğer düşünceleri okuyabiliyorsa şuan hayatım tehlikedeydi... Ne olursa olsun insan gibi düşünmemem gerekirdi. Hiç bir şekilde... Oldukça panik olmuştum. Nefes alışlarım hızlanmıştı fakat düzene sokmam gerekiyordu... Panik uyandırıcı hareketler yapmamalıydım. Sakin kalmalıydım ve cesur... " Hissettim o kadar... Bir melezsiniz öyle değil mi? " diye sorduğunda beyaz dişlerini gördüm. Oldukça keskin duruyorlardı. " Ee... evet... " diye kekeledim ve bakışlarımı ondan kaçırdım. " Bu bakışları daha önceden gördüğüme yemin bile edebilirim... " diye fısıldadı birden ve elini çeneme doğru uzattı. Yavaşça dokundu ve başımı hafif kaldırdı. Bütün bedenim buz gibi oldu o an. Eli çok fazla soğuktu ve bu beni ürkütmüştü... Hayretle bakıyordu gözlerime ama hala biraz ciddiydi. Bir kaç saniye sonra elini çenemden çektim ve geriye doğru gittim. " Üzgünüm benim artık gitmem gerek... Babam merak edecek. Tanıştığımıza memnun oldum... Mmmm şey... Buruk? Hayır Buruk değil... Bürüs? Ah... Her neyse dostum. Artık gitmem gerekli. Babam yaban çiçeği toplamam için beni görevlendirdi. Kendisi bir melez okulunda doktordur. Çok ünlü biri belki adını duymuşsundur... Peki, ben böyle bazen çok fazla ve boş konuşurum. Ah... Görüşmek üzere Bruce... " deyip gülümsedim ve hiç bir tepki vermedi. Sadece ciddi bir surat ifadesiyle bakıyordu. " Sen hep böyle misin? Kötü bir şaka kadar soğuk... " dedim ve arkamdan saçlarıma dokunan şeyle irkilip hızla döndüm... Siyah bir at... Üzerinde de sarışın bir vampir... Siyah deri bir kıyafetin içinde, uzun sarı saçları atın boynuna kadar uzanan bir kadın... Bu beni Bruce'tan daha fazla korkutmuştu. Kırmızı gözleri bedenimi süzerken bende onu süzüyordum. Oldukça kusursuz bir vücudu vardı. Benimse basenlerim... Hafif göbeğim... Biraz kilolarım...Oysa incecik, su gibiydi... Vay canına... " Elena, hava kararmak üzere. Bitir işini de gidelim... " dedi Bruce. Elena bir robot gibi duruyordu. Bruce'un lafını ikilemedi, hemen atının arkasındaki ok ve yayı çıkardı. Neden söz ettiklerini anlamıyordum... Meraklı gözlerle bir Bruce'a, birde Elena denen vampire bakıp duruyordum ki başım dönmeye başlamıştı. Etraf buzlanıyordu ve bir çok ses kulaklarımda çınlayıp duruyordu... Artık buradan gitmem gerekti. Hiç iyi şeyler olmayacaktı. Bu baş dönmesi iyiye işaret değildi. Biran önce babamı bulmalıydım. Sanki kalbim sıkışıyordu, boğazım düğüm düğüm oluyordu...  " Baba... " diye fısıldadım olduğum yerde ve Elena birden elindeki zehirli oku bana doğru uzattı... Ayaklarım yerden kesilmek üzereydi... Elena'yı çift görüyordum... Düşecek gibi olduğumda elimi istemsizce Bruce'a doğru attım ve o sırada Elena elindeki oku boynuma sapladı... Korku işte o an iliklerime kadar dolarken Bruce'un kollarının arasına düştüm... Bir hamlede kavradı beni ve sadece gözleri netleşti... Bense bilincimi kaybederken istemsizce şu sözleri fısıldadım...  " Ölümüne engel olacağım... " -BÖLÜM SONU-

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

KUM SAATİ

read
1K
bc

HANGİN KASABASI

read
1.2K
bc

LEYAL'İN BORDO HAREKATI

read
9.5K
bc

KADER KARTLARI | ÖLÜM

read
1K
bc

Acı İntikam

read
9.9K
bc

KAN KOKUSU

read
6.1K
bc

BUZ KASABI

read
2.5K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook