1. BÖLÜM
Adam boşlukta süzülür gibi yoğun hislerle kıvranıyordu. Az önce kolundan bedenine sevk ettiği ilacın etkisini damarlarındaki kanda hissedebiliyor oluşu bir mucizeydi. Şuan damarlarını vücudunun bir haritasını çıkarabilecek kadar hissediyordu. Bu zevki ilk kez tatmıyordu. Ama bu seferki malın kafası acayip iyiydi.
Nihayetinde damarlarındaki yolculuk beynine ulaştığında tüm vücudunun gevşediğini hissetti. Hatta gerektiğinden, beklediğinden fazla bir uyuşukluktu bu. Kafasının güzel olmasını severdi, ancak kontrolü kaybetmekten hoşlanmazdı. An itibari ile vücudunun kontrolünü kaybetmişe benziyordu. Kılını kıpırdatacak gücü bulamadığında son kalan mantık kırıntıları onu kuşkuya düşürdü. Acaba fazla doz mu aldık acaba? Dedirtti ona.
Geçen saniyelerin ardından kaygıları da bedeninin kontrolü gibi kaybolduğunda azıcık kestirir kalkarım sonucuna vardı. Ölüm korkusu bile kaybolmuştu. Ancak uyandığında onu bekleyen sürprizden haberi yoktu.
Geçen uzun dakikaların sonunda uyandı adam. Beklenmedik bir şekilde hala vücudunun kontrolünü ele alamadığını fark etti ilk olarak. Başının ağrısına rağmen gözlerini araladığında gözlerinin bulanık gördüğünü fark etti.
Oysa ki adam fena halde yanılıyordu. Bu kez bedenini kıpırdatamamasının ve bulanık görmesinin sebebi uyuşturucu değildi. Elleri ve hayvansı bedeni bir sandalyeye bağlanmıştı, başına geçirilmiş bir poşetin ardından kendi evindeki salona göz gezdiriyordu. Bunu fark etti ama yapabileceği hiçbir şey yoktu. Ölüm tepesine binmiş ve geri sayımı başlatmıştı. Tik tak tik tak…
Adamın son fark ettiği şey karşısındaki sehpada duran kağıttan yapılmış Turna Kuşuydu. Karşısında oturmuş onun ölümünü izleyen kişiyi ise görmeye solukları yetmedi.