3

549 Kelimeler
Aysel Halam salonda oturuyordu. Yanına yaklaşınca “Yeliz nasıl evladım?” diye sordu. “Hala hayatta… Sen şimdilik onunla ilgilen, ihtiyacı olan bir şey olursa bana söylersin.” “Tamam da, daha ne kadar hayatta kalacak? Başımıza kaldı. Ne için tutuyorsun onu da anlamadım.” Basit bir saplantı belki de… İlkim olduğu için onu öldürmeye kıyamıyordum ama vakti geldi. “Bir bildiğim var hala. Amcamın intikamını almadan Yeliz’i öldürmeyecektim ama Helin’le Cihangir evlenince plan değişti. Uygurların malına Helin ve Zelal sayesinde çökeceğim.“ “Beyzadeler ne olacak?” Vedat döndüğüne göre yeniden işlerin başına geçer. Serhat’ın üstüneydi her şey. Niyetim Sevda’ya karşılık tüm malını almaktı. Vedat eğer tüm mala ortak olursa işim daha da zorlaşacak. Hem Serhat’a hem de Vedat’a karşı kullanabileceğim tek koz Sevda… Cihangir iti engel olmasaydı şimdiye istediğimi almıştım. Böl, parçala yut… Onlar beş kuruşsuz kalınca zaten ölmekten beter hale getirirdim. Yeliz’i bu durumda kullanabilir miyim? Hiçbir işime yaramaz… Saplantımı bir tarafa bırakmalıydım belki de… “Uygurlar ile işim bitince Zelal’i defedip Sevda’yı kandıracağım. Sevda çok toy, ona aşık olduğuma inanırsa gerisi kolay…” Halam gülümseyerek “Kemal Abimin intikamını almadan bize huzurlu uyku yok Okan, aferin…Ama Yeliz’den kurtul artık. En sonunda başımıza iç açacak,” dedi. “Haklısın hala. Artık işler değişti. Acısını dindirmeye karar verdim. Bu gece Yeliz’in son gecesi. Bu gece ona deniz manzaralı bir mezar kazdıracağım. Sabaha da gömmüş olurum.” Halam biraz üzülürken “Kader,” dedi. “Zaten böyle felçli halde yaşamasındansa ölmesi belki daha iyidir. Hem Helin’de Cihangir’le evlendi artık. En doğrusunu düşündün evladım.” “Öyle Aysel hala, Yeliz’i eskiden beri severim ama haklısın, onunla işimiz kalmadı.” Saate baktım. Artık gitmem lazımdı. Kapıyı açtığım anda çiftlik evinin kapısının önünde polisler vardı. Kaçmaya çalışınca silah doğrulttular. “Okan Karaca, tutuklusunuz!” Ne olduğunu anlamadan polisler beni tutup kelepçeledi. “Ne yaptığınızı sanıyorsunuz!” O anda karşımda Ahmet Uygur’u gördüm. Bana zafer dolu parıltılarla bakarken “Manevi kızıma yaptığın her şey için çok pişman olacaksın Okan!” dedi. “Bırakın beni!” diye bağırsamda polis aracına bindirildim. “Ahmet Uygur! Ben yanarsam hepinizi yakarım! Zelal’in görüntüleri elimde! Yeliz’i öldürdüğünü ihbar ederim!” Alayla güldü. “Yeliz’i mi öldürdü? Yeliz şu anda bu evde, Zelal bu durumda nasıl katil olabilir?” “Cihangir, babamı öldürdü!” diye bağırdım. “Kanıtla,” dedi. Kanıtım yoktu. Zaten ona silahı doğrultan o olsa da kurşun Cemal’in silahından çıkmıştı. Cemal piçi de suçu üstlenecek kadar onlara kul köleydi. Halam arkamdan bağırıp “Bırakın! Okan’ımı bırakın! Onun suçu yok! Her şeyi ben yaptım!” diye bağırdı. Ahmet Uygur halama bakarak “Sen karışma bu işe, beni Yeliz’e götür!” dedi. O sırada bir araba daha hızla evin önünde fren yaptı. İçinden Cihangir çıkarak bize doğru koşmaya başladı. Polislere aldırmadan yakamdan tutup yüzüme kafayı gömdü. “Seni geberteceğim lan!” diye bağırdı. “Duydunuz! Beni öldürmekle tehdit etti! Şikayetçiyim!” Polisler bana umursamaz bakarken bir tuhaflık vardı. Komşular başımıza toplanırken herkes merakla olan biteni anlamaya çalışıyordu. “Seninle işim bitmedi Okan! Yeliz’i bulduktan sonra senin canına okuyacağım!” Polislere baktım. “Duymuyor musunuz, müdahale etsenize!” İri olan polis kafamdan tutup “Kapat çeneni,” diyerek beni polis aracına bindirdi. Bunların gerçekten polis olduğundan bile şüpheliydim. Halamı da yanıma attıklarında “Yeliz’i buldular mı?” diye sordum. “Her şey bitti… Bittik!” dedi ağlayarak. ***
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE