"Favori karakterin kim?" Oturmuş ciddi ciddi çizgi film izliyip birbirimizin favori karakterlerini anlamaya çalışıyorduk. Alkın, ciddi bir ifadeyle televizyonda olan karakterleri inceliyordu.
"Alya izlerken daha mantıklı geliyordu. İnsan sevdiğini nasıl tanımaz ya?" Evet, yazın Alya ile izlediğimiz çizgi filmi izliyorduk. Adının uğur böcekli bir şey olduğunu biliyordum.
"Belki tanınmama büyüsü falan vardır." Diye bir öneri sunup ona baktım. İki elini çenesine yerleştirmiş, dirseklerini de dizine sabitlemişti. Tam minik bir çocuk gibi görünüyordu.
"Yüzünde maske olsa da seni tanırdım, Yıldız Tozu. Birbirlerini öğrendiklerinde tepkilerini merak ediyorum."
Buruk bir şekilde bakışlarımı televizyona çevirdim. Onunla eğlenceli vakit geçirmek güzeldi ama bazı şeyleri anlayamıyordum bu yüzden ona sorular sormam gerekiyordu. Sonra zaten erkek tayfası gelecekti. Ayaz, zorla Deniz ve Simge'yi de getirmeyi planlıyordu. Umarım planı tutar ve buraya gelirlerdi.
"Alkın, sana birkaç soru sorabilir miyim hastalığınla alakalı?"
Duruşunu düzeltip başıyla onayladıktan sonra beyaz sehpanın üzerinde olan kumandayı alıp çizgi filmi durdurdu vr bana tam anlamıyla döndü.
"İlk merak ettiğim şey nasıl hangi karakterinin seni ele aldığını anlayabiliyorsun? Yani bana aşık olduğun karakteri nereden biliyorsun?"
Merakla maviliklerine bakarken burukça gülümsedi ve saçıma parmaklarını geçirerek karıştırdı. "Sana bir hikaye anlatayım mı? Dizime yat, anlatayım."
Tepki vermeden dizine yattım ve gözlerimi ona diktim. Saçlarıma odaklanmış, bir süre hikayeyi toparlamak için sessiz kalmıştı. Kişilik bozukluğu olduğu için bana o kadar iğrenç şeyler söyleyenin o olmadığını, diğer kişiliği yani Alp olduğunu bildiğim için rahattım. Yoksa... onu ne kadar sevsem de böyle olmazdı. Gözlerimi kapatıp sakin sesine odaklandım.
"Rivayete göre her ruh için bir beden yaratılmış ama bazı ruhlar isyan çıkarıp bedenleri beğenmemiş ve Tanrı'yı gerçekten kızdırmışlar. Tanrı, onlara neden sevmediklerini sormuş. Ruhlar da 'Neden bizim bedenlerimiz diğerlerinden daha çelimsiz, daha çirkin ya da daha eksik görünüyor?' diye Tanrı'nın sorusuna soruyla cevap vermişler. Tanrı, yine de hoşgörüyle karşılayıp onlara şöyle demiş. 'O zaman bana istediğiniz bedenleri söyleyin ama bir şartım var.' Hepsi bunu duyunca şartı bile duymadan kabul etmişler."
Duraksadığında hayalimden uyanmak istemediğim için gözlerimi kapalı tutuyordum. Öyle güzel anlatıyordu ki sesinden bu masal, hep bana bunları anlatsın istedim.
"Tanrı, çoğu ruhun neredeyse birbiriyle aynı bedenler istediğini görmüş. O da normalde bir ruha bir beden verirken isyan eden birkaç ruha bir beden vermiş. Ruhlar, pişman olarak o eksik bedenlere dönmek istemişler ama Tanrı net bir şekilde şöyle demiş. 'O eksik bedeni beğenmediniz. Bundan sonra tam bir bedende hep beraber yaşayacaksınız. Sizin dünyadaki sınavınız bu olacak.' İşte böylelikle benim gibi birkaç ruhu bedeninde taşıyan kişiler oluşmuş, Yıldız Tozu."
Tüylerim diken diken olurken gözlerimi aralayıp ona baktım. Saçlarımla oynarken ilerideki boş duvara bakıyordu. Anlattığı hikaye kesinlikle beni etkilemişti.
"Seni o kişiliğimle sevdiğimi nereden mi öğrendim? Her kişiliğin kendine özgü özellikleri var çünkü, Yıldız Tozu'm. Anonim, yani sana aşık olduğum kişilik senin için ölür bile. Alp, çok pisliktir. Alkın ise... o tam olarak ikimizin ortasıdır."
"Alkın, dengeniz." diye kendi kendime mırıldandım. Şimdi biraz daha bir şeyler oturmuştu.
"Bu bedenin her zaman sahibi o olacak biliyoruz. Belki anlattıklarım biraz korkunç geliyor olabilir ama böyle bahsedebiliyorum anca, Yıldız Tozu. Bir bedende üç kişilikle yaşamak zor. Ben de bazen hangisiyim anlayamıyordum ama bir anda kendimi alerjimin olmadığını bildiğim bir şeyi yedikten sonra alerji olmamla 'aaa bugün Alp'mişim' diye anlıyorum. Benim için de zor."
Dizinden kalkıp karşısına geçtim ve bütün içtenliğimle ellerini sıkıca tutup konuşmaya başladım. "Alkın, benimle lütfen Alkın olarak konuş. Bunu yapabilir misin? Kendi iradenle kişiliğini değiştirebilur misin?"
Alkın başını sallayıp ellerini çekti. "Bunu yapmayı bilmiyorum, Dila. Tek bildiğim şey sırf benim iyiliğim için beni tedavi ettirmek istediğin ama ben istemiyorum. Beni biraz olarak seviyorsan tedavi olmamı istemezsin."
"Alkın, anlamıyor musun? Ben seni o kadar seviyorum ki beni sevmemene bile katlanabilirim. Bu yüzden iyileşeceksin, Alkın. Tedavi olacaksın. Varsın kendi kişiliğinle beni sevme söz acı çekmeyeceğim."
Alkın belimden beni kendisine çekip sıkıca sarıldı. İkimiz için de zordu bu olanlar. O bedeninde üç kişilik taşıyordu. Onun yanında yaşadıklarım bir hiç kalırdı.
"Tedavi olursam sana Alkın olarak aşık olacağım Dila. Ama... ama tedavi olmazsam bu ihtimale hiç girmeyiz."
"Tedavi olup sadece Alkın olmanı istiyorum."
Alkın duraksayıp benden uzaklaştı ve ciddi ciddi bana baktı. "Eğer tedavi olursam ve... ve sözümü yerine getiremezsem beni unut Dila. Çevrene iyi bak ve sana tek kişiliğiyle aşık olan birini sevmeye çalış. Bak, bunu deli gibi kıskanan Anonim kişiliğim söylüyor."
Hızla başımı sallayıp kaşlarımı çattım. Başkasıyla olmamı mı bekliyordu cidden? Bu... bu ihtimal bile değildi.
"Hemen itiraz etme, Dila. Şöyle düşün, seni seven kişiliğim yok olup Alkın seni cidden sevmeyebilir. O zaman kiminle olursan ol, Alkın'ın canı yanmaz çünkü seni sevmiyor ama seni severse yanar."
Zil, kurtarıcı gibi imdatıma yetiştiğinde Alkın'a cevap vermekten kurtulup ayaklandım ve kapıya ilerledim. Onu unutup başkasına aşık olmamı nasıl bekleyebilirdi ki? Belki de acı çekmemem için istemişti bunu.
Kapıyı açtığımda bizimkileri görünce gülümseyip tek tek sarıldım hepsine. Ayaz, yanında Deniz ve Simge'yi de getirebilmişti çok şükür. Bana soğuk baksalar da onlara da sarıldım ve hepsini içeri aldım.
"Size gelmeyeli ev baya değişmiş. Mesela eskiden bu koltuk üç santimetre daha sağ taraftaydı. Olmamış böyle!" Bartu salona geçip koltuğunun konumuna gereksiz bir yorum yaptığında gözümü devirip Alkın'ın yanına oturdum.
"Çok değiştiğini düşünüyorsan bir de benim evimi gör. Tozdan yeni bir katman oluştu yemin ederim." Berke koltuğa yayıldığında Bartu hınzırca güldü.
"Sana gelip temizlik fantazisi yapmamızı mı istiyorsun Berke aşkım?"
"Lan sussana kızlar var burada." Gökdeniz bizi gösterdiğinde teşekkür bile edemeden Simge atladı.
"Yeni fark ettiğiniz için teşekkürler Gökdeniz bey. Bazen mantıklı davranabiliyorsunuz."
Son kavga bükücü Ayaz, kavga olmaması için boğazını temizledi ve konuştu. "Tamam, tamam kaos falan yok bugün. Şimdi, biz düşündük.... aslında biz değil, ben düşündüm neyse, gösteriye gelip en ön sırada sizi izlemeye karar verdik!"
İşte duymak istediğim en son cümlelerden birini duymuştum. Cidden, keşke gösteriye gelmeseler diye Tanrı'ya yalvarırken bir de en ön sırada oturacaklarını bilmek baygınlık geçirmeme neden olabilirdi.
"Ayaz doğru söylüyor. Kankalarımıza destek çıkmalıyız değil mi? Ben tezahürat yaparım." Bartu neşeyle ellerini ovuşturduğunda yüzümü buruşturdum. Kesin 'öp, öp' diye bağırır bizi rezil ederdi bu.
"Aman Bartu sen gelme gösteriye falan. Özellikle seni oraya aldırmayacağım." Berke gözünü devirdiğinde haklılıkla başımı salladım.
"Gösteriye gelip öpüşmelerini alkışlayacak mıyız cidden?" Deniz şok içinde konuştuğunda bakışlarımı halıya çevirdim. Bu halı da ne kadar beyazdı böyle. Aklıma başka bir şey gelince halıya da bakamadım. Bu evde nereye baksam sorun anasını satayım!
"Ben de Dila'yı öpmek için gün sayıyordum zaten. Sahnede öpüşmeyeceğiz." Berke artık bıkkınlıkla açıklama getirdi.
"Sahnede değil ama başka yerde öpeceksin yani?" Deniz'in garip sorusuna bu sefer ben cevap verdim.
"Farkında mısınız bilmiyorum ama bizi cidden kötü duruma sokuyorsunuz. Berke benim arkadaşım ve bunu isteyerek seçmedik. Lara abartıyor. Size başka ne dedi bilmiyorum ama."
Deniz bir şey demeden durdu. Simge sessizdi zaten.
"Tamam, bu olayı daha fazla konuşmayalım. Olan oldu zaten. Başka sır da yok aramızda. Ben de gösteriye gelmek istiyorum ama eğer tedavi olma gibi bir ihtimalim olursa gelemeyebilirim."
Alkın'ın dediğine gergince kıpırdandım. Başka sır vardı... o hattı ona geri verip her şeyi açıklamam gerekiyordu. Kızlar, neyse ki hiç ses çıkartmamıştı.
"Alkın, yarın sana bir şey anlatacağım." Diye mırıldandım kulağına doğru. Kaşları havalansa da başıyla beni onayladı. Belki... bu anlattıklarımdan sonra kendi isteğiyle bana aşık olduğu karakteri yok etmek isterdi.
"O zaman yarın karneleri aldıktan sonra hep beraber buluşup bir şeyler yapalım, sonra da ayrılırız."
Hepsi onaylar sesler çıkarırken Berke'ye baktım. Anlamıştı anlatacağımı. Beni onaylar bir şekilde tek gözünü kırptı ve minik bir tebessümle bana baktı.
Planını sokmuştu devreye. Nasıl olduysa Lara da hiç kuşkulanmışa benzemiyordu. Sanki... sanki her erkeği elde edebileceğini biliyormuş gibi rahattı. Plana uyduğumuz için kimse bilmiyormuş gibi davranıyordu ama ben Berke için üzülüyordum. Lara'nın nasıl biri olduğunu bilerek ona katlanmak zor olmalıydı.
Lara mutlu günlerini yaşıyordu. Bana normal davransa da onun nasıl biri olduğunu bir defa gördükten sonra gram inanmıyordum ona. Adenle beraber oturmaları da Aden'e karşı da kuşkulu olmamı sağlamıştı. Bartu, Aden'i seviyordu ama yine de birazcık güvenim kırılmıştı.
Umarım, her şey düzelince cidden iyi olurduk hepimiz.