24. Bölüm

1539 Kelimeler
Okulun son haftaları olsa da tiyatro için buluşmamız gerekiyordu. Bir şekilde mantıklı yalan bulmayı başarmıştım ve olabildiğince bu gösteriden kaçmaya çalışacaktım. Şimdi, Alkın'ın yanında oturup sıcak çikolatamı yudumlarken ona dalıp gitmiştim. Doğal bıraktığı kıvırcık saçları lüle lüle alnından düşüyordu. Gülümserken oluşan minik gamzesi hınzır gibi yetişmişti ve her mimik yaptığında yanağında belirerek beni buruk bir hale sokuyordu. Onu izlemeye doyamıyordum. Şimdi hiçbir sorun yokmuş gibi keyifli gözüküyordu ama hastalıklı ruhlarının varlığı aklıma geldikçe gözlerim doluyor, kırpıştırmamla zorlukla kendimi toparlıyordum. "Bence bugün beraber bir şeyler yapmalıyız." Sesimi olabildiğince dinç tutmaya çalıştım. Alkın, elindeki bardaktan son bir yudum alıp bana döndü. "Olur. Ne yapmak istersin Yıldız Tozu?" Parmağımı çeneme getirip birkaç defa vurdum. Bilmiyordum. Önemli olan onunla biraz olsun vakit geçirebilmemdi. Kendimi böyle kandırıyordum belki de. "Bilmem. Sanırım sinemaya falan gidebiliriz ya da sokaklarda gezinebiliriz. Bize gidip çizgi film bile izleyebiliriz." Alkın neşeyle gülerken gülümsedim bence. "Tamam o zaman. Size gidip çizgi film izleyelim." Ellerimi neşeyle çırpıp yanağını sıkarak ayaklandım. Alkın'ı orada bırakıp hızlı adımlarla Ayaz'ın sınıfına ilerledim. Bu durum beni o kadar yoruyordu ki bunu Ayaz'la konuşmam gerekiyordu. Ayaz, Gökdeniz ve Bartu üçlüsü beraber oturmuş kart oynarlarken hızla sınıfa dalıp onlara doğru ilerledim sulu gözlerimle. "Dila ne oldu? Yine mi kişiliği değişti?" Ayaz elindeki kartları bırakıp hızla ayaklandığında yanına gidip omuz silktim. "Hayır, çok iyi. Hem de çok." Gökdeniz'in sesi yükseldi. "Ee, o zaman sorun ne?" Onlara Alkın'la konuşmalarımı anlatmamıştım bu yüzden bilmiyorlardı sorunu. Keşke, keşke zamanı geriye alıp her şeyi düzeltebilme şansım olsaydı. "Sorun Alkın'ın bana aşık olan kişiliğinde." "Tüm kişilikleri ile mi sana aşık? Ne romantik yav." Bartu'nun komik sesi bile beni güldürmeye yetmedi. Başımı iki yana sallayıp gözlerimi yumdum. O sıra kapının açılma sesini işitsem de tepki vermemiştim. "Ne oluyor burada?" Berke'nin sesi ile ona dönüp dolmuş gözlerimle baktım. Beni izlerken gözlerinde yeşilden bir duvar vardı sanki. "Ağlama sakın Dila. Gel buraya." Beni kolunun altına alıp diğerlerine doğru ilerledi. Benim anlatamayacağımı düşünüyordu belki de ki doğru düşünüyordu. Bunu anlatmak o kadar zordu ki benim için. "Alkın, gerçek kişiliğiyle Dila'ya aşık olmadığını söylemiş. Dila da bir karar vermek zorundaydı. Ben ona Alkın'ın tekrar aşık olacağını biliyorum." Başımı kaldırıp ona baktım. Nereden bilebilirdi ki? Aşk bir anda olan bir şeydi. Nasıl Alkın bana aşık olacaktı, hem de kendi kişiliğiyle? "Nereden biliyorsun, Berke? Neden tekrar bana aşık olsun?" Berke kolunu omzumdan çekip beni kendisine çevirdi ve boylarımızı aynı hizaya aldı. "Neden mi? Çünkü bir bakışınla bile onu kendine aşık edebilirsin. Minik gülümsemen bile onun başını döndürebilir. Şair olan ben değilim, Alkın. Sana destanlar yazan Alkın. Sana aşık olan da Alkın." "Alkın'ın kişiliği, Alkın değil." Gözlerimi kaçırdığımda Berke çenemden tutup bana zorla baktı. "Alkın sana aşık olacak Dila. Gerekirse döve döve aşık ederim. Ben bile iyi düşünen biri değilken sana aşık olacağını söylüyorsam o minik aklın bunu alsın." Bir süre aramızda sessizlik oluşurken Gökdeniz lafa girdi. "Alkın'ın sana aşık olmaması da dünyanın sonu olmayacak Dila. Biliyorsun, bazen aşklar başlar sonra biter. Belki de Alkın'la olan ilişkin sadece bir tecrübeydi. Belki, Alkın'la bütün ilişkin bitince asıl aşkınla karşılaşırsın. Hayatın sonu değil." Gökdeniz'in mantıklı konuşmasıyla başımı onayladım. Doğru söylüyordu. Bir süre canım yansa da ayağa kalkabilirdim. Ben ölümden dönmüş bir insandım. İstersem her acıya alışabilirdim. "Gökdeniz çok haklı Dila. Alkın benim kardeşim olsa da eğer dediğin gibi sana aşık olmazsa bir şey yapamazsın. Zorla kimseyle olunmaz çünkü." Bakışlarım Ayaz ve Gökdeniz'in üzerinde gezindi. Ayaz minik bir tebessümle beni sakinleştirmeye çalışıyor gibiydi. Gökdeniz ise kesinlikle netti ve yüzünden bir sorun olduğu anlaşılıyordu. Kendimi boş verip ona ilerledim. "Sana ne oldu Gök? Benim kızlarla aram biraz bozuk neler oluyor?" Gökdeniz kartları kenara ittirip Bartu gibi masanın üzerine oturdu ve beni de yanına çağırdı. Merakla onu izleyerek karşısına yani Bartu'nun yanına oturdum. Berke'nin de öğretmen sandalyesini aldığını duyabiliyordum. Ayaz da Gökdeniz'in karşısına oturmuştu. "Simge ile son zamanlar kavga ediyorduk ya." Gökdeniz lafa başlarken onu susturdum. "Neden kavga ediyordunuz ki? Ben baya şey kaçırdım." Bartu karnımdan beni dürttüğünde ona çevirdim bakışlarımı. Hâlâ soğuk yapıyordum, umarım anlardı. "Normal kavgalar sandık bizde ama Simge baya kıskançmış." Başımla onayladım. Simge'nin kıskanç olduğunu yeni mi fark etmişti ki? Kesinlikle dişi sinekten bile kıskanabilirdi Gökdeniz'i. "Evet ama bazı sorunlar da oldu. Bunlar bize özel kalsın. Geçen gün ara verme kararı aldık." Şaşkınca Gökdeniz'e bakarken Berke ekleme yaptı. "Ara vermek ne amına koyayım?" "Sen bilmezsin Berke aşkım. Sevgililerin siniri bozulunca ara verelim diyorlar ve bir kenara atıyorlar birbirlerini. İyi birini bulurlarsa da ona yürüyorlar." Bartu'nun engin bilgileri karşısında kaşlarımı kaldırdım. Bütün yaz benden kız bulmamı isteyen o değildi sanki. "Vay amına koyayım. İyi ki ciddi ilişkilere kapalıyım." Berke kendi kendine mırıldanırken gözümü devirip Gökdeniz'e döndüm. "Sen mi istedin yoksa Simge mi? Bu önemli bir soru." Gökdeniz gözlüğünü düzeltip bakışlarını kaçırdı. "Simge istedi. Onu çok boğduğumu ve birazcık nefes almak istediğini söyledi." Bakışlarımı kaçırdım. Simge her zaman net bir insandı ama bu konuda o bile net olamamıştı. Gökdeniz'i sevdiğini biliyordum yani en son seviyordu ama bazı şeyler de onu boğmuş olmalıydı. Sınav senesi olduğu için pek Gökdeniz'le uğraşamayacağını düşünmüş olabilirdi. "Düzelir her şey ya. Biraz kafa dinlesin. Sınav da onu çok yoruyor zaten." "Ne sınavı?" Berke umursamazca sorduğunda Ayaz oflayarak cevapladı. "TYT, Temel Yıkıklık Testi ve bunun AYT versiyonu da var. O da Ayrıntılı Yıkıklık Testi. Duydun mu hiç?" İstemsizce kıkırdadım. Normalde bizimkilerle bu kadar samimi olmadığım için onların asıl kişiliklerini yeni yeni görüyordum. Aslında hepsinin içinde biraz olsun Bartu'luk vardı ama gerektiği zaman kullanıyorlardı. "Duydum ama girmeye ihtiyacım yok. Yıkıklar düşünsün." Kendimi gösterdim ve konuştum. "Yani ben. Yıkık Dila." Herkes gülerken Bartu omzuma birkaç kere vurdu. "Ben kazan diye arkandan su dökerim kanka." Kaşlarım havaya kalktı. "Neden su dökeceksin ki?" Bartu düşünceyle bana bakarken Gökdeniz lafa karıştı. "Kanka o suyu arabanın arkasına atıyorlar çabuk gidip gelsin diye ama sen bilirsin." Şaşkın ifademi bozup sinirle Bartu'nun omzuna geçirdim bir defa. Böyle olmayı öyle özlemiştim ki her an deli gibi kahkaha atabilirdim. "Sen bana beddua mı ettin ha?" Birkaç tane daha vurduğumda kayarak ayaklandı ve Berke'nin arkasına geçti. "Aaa haşa! Ben soruları su gibi çöz diye şey etmiştim." Yerimden kalkıp Berke'nin önünde durarak karşımda duran Bartu'nun saçını çekmeye çalıştım ama geri çekildi. "Ben de inandım! Resmen hemen sınavdan çıkayım da kazanamayım diye dua ettin." "Valla Bartu seni gram sevmem bu yüzden Dila haklı. Döv onu bücür ben arkandayım." Berke'nin desteğini aldığımda göğsümü kabarttım istemsizce. Berke beni hafifçe ittirip Bartu'yu tuttuğunda Bartu tiz çığlıklarıyla okulu inletiyordu. "Sus amına koyduğum çocuk." Ayaz kulağını kapatırken küfür edip psikolojimi bozuyordu ama şirindi ya. Tam bir abi gibi olsa da arada Bartu gibi şapşik de olabiliyordu. Berke, Bartu'yu bana getirdiğinde sinirle Bartu'nun yüzünü inceledim. Dudağını bükmüş, idama giden adamlar gibi de üzgün görünüyordu. Bir anda içimde oluşan bütün kin duygusunun eriyip bedenimden gittiğini hissettim. Onunla dost olmayı, salak salak şeyler yapmayı o kadar özlemiştim ki. Saçımı bozup beni delirtmesini, Berke ile yakın görünce aldatılmış gibi depresyona girmesini öyle özlemiştim ki benim hakkımda düşündüğü o kötü şeyleri sildim bir anda. Bir yanım silmek istemese de diğer yanım belki ben de öyle sahneler görsem ben de öyle düşünürdüm, affet onu diye bana emir veriyordu. "Sen hayatımda gördüğüm en salak çocuksun, Bartu. Nasıl bana ve Berke'ye inanmazsın? Nasıl bizden şüphelenirsin? Biz Alkın'a bunu yapabilecek kadar düştük mü ha? Tut ki ileride Berke'ye aşık oldum. Alkın beni sevmese bile Berke'yle olur muyum ha?" Berke, Bartu'yu bırakıp birkaç adım geriledi ve sözlerime ekleme yaptı. "Her kızla, kadınla olabilirim ama Alkın'ın ya da bizimkilerin sevgilileri ile hayatta böyle bir şey yapmam Bartu. Tut ki ileride birbirimize aşık olsak bile biz olmayız zaten. Alkın, Dila'yı sevmese bile yapamayız." İki yandan Bartu'ya saldırmamız ile Bartu'nun omuzları düştü ve kısık sesiyle konuştu. "Önce sizi çok yakın gördüm, sonra da birbirinize çok samimi görünce ve tabii o perukla Dila'nın Berke'nin yanına gitmesiyle de..." Bir anda duraksayıp Bartu'yu durdurdum. "Ne peruğu? Ben perukla bir şey yapmadım." Bartu bana baktı. "Aden seni elinde perukla görmüş. Sen de kılık değiştirip bir şeyler yapacağını söylemişsin. Berke ile buluşmadın mı?" Dudaklarım şaşkınca aralanırken Ayaz konuya daldı. "Ne? Ne buluşması, ne zamandan bahsediyorsunuz?" Berke, Bartu'nun arkasından çekilip yanıma geldi ve gözlerimin içine bakarak açıklamaya başladı. Bana baksa da açıklamanın herkese olduğu belliydi. "O kişi Dila değildi Bartu. Perukla yanıma gelen kişi Lara'ydı. Bir şekilde Dila diye kendisini yutturmuş olmalı Aden'e." Aklıma yılbaşı gecesi geldiğinde bir adım geriledim. "Ondan sen bana kötü şeyler söyledin! Lara bana peruğu verip işi olduğunu söyledi ve Aden de beni perukla görünce yalan söylemek zorunda kaldım! Ah, resmen kuyumu kazıyor." "Bir dakika. Neden senin kuyunu kazsın ki? Neler oluyor cidden?" Gökdeniz merakla sorarkan başımı iki yana salladım çünkü ben de bilmiyordum. Berke boğazını temizleyerek gülümesi ve ellerini cebine yerleştirip sınıfın içinde gezinmeye başladı. Bir planı olduğunu hissedebiliyordum. O zeki bir çocuktu çünkü. "Bilmiyoruz ama öğreneceğiz. Şu an ne için uğraşıyorsa ona istediğini vereceğiz." Berke bana doğru döndü ve sırıtmasını silip duruşunu dikleştirdi. "Alkın ile ayrılacaksın Dila. Bakalım Lara neden ayrılmanız için uğraşıyormuş? Ben de ona asıl istediğini vereceğim." "Asıl ne istiyor?" Diye sordum merakla. "Normal şeyler. Bir gecemi belki. Öğreneceğim." Ölüm sessizliği gelirken donup kalmıştım. Umarım... gerçeği öğrenmek için onunla yatmaya falan kalkmazdı çünkü kendimi suçlu hissederdim. "Berke beni aldatamazsın. Ben kendimi ezdirmem." Bartu beni istemsizce güldürürken hızla ona ilerleyip sarıldım. İyi kurulu bir oyunda gördükleri yüzünden arkadaşını korumak istemesini anlıyordum şimdi. Ama pişmandı. Artık her şey biliyordu. Bir anda daha fazla kol bizi sardığında istemsizce kıkırdadım. Gökdeniz'in Berke'yi çağırması ile Berke de zorlukla gelmiş küçük bir sarılma gerçekleştirmiştik. Aynı... eskisi gibi.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE