22. Bölüm

1117 Kelimeler
Okulun son haftalarına gelirken ani bir haberle annem ve babam babaannemlere gitmek zorunda kalmışlardı. Devamsızlığımı ikinci dönem sonunda kullanacağım için evde yalnız kalıp kendi kendime olanları düşünerek şema çıkartıyordum. Olaylar olalı sadece bir gün geçmişti ama ben o kadar yorulmuştum ki sanki aylardır bu konuyla uğraşıyordum. Alkın, hiçbir şekilde benim aramalarıma bakmıyordu. Okula da gelmemişti bugün. Ona nasıl ulaşacağımı bilmiyordum. Evine de gitmiştim ama kapıyı kimse açmamıştı. Ben de yazdığım yazıyı ev kapısına bantlayıp eve geri dönmüştüm. Bu olaylar yüzünden bugün olan provaya gitmemiştim. Gitmeye ne halim ne de isteğim vardı. Kendimi ölümcül bir hastalığa yakalanmış gibi uyuşuk ve halsiz hissediyordum. Titreyen telefonumu yatağımın ucundan aldım ve ekrana baktım. Drama hocasının aradığını görünce derin bir nefes alarak telefonu açtım. Bu kaçıncı aramasıydı belli değildi. "Dila neredesin sen? Bugün provanız vardı unuttun mu?" "Çok hastayım hocam. Bugün gelemeyeceğim. Belki de hiç gelemem bilmiyorum." "Bu da ne demek şimdi? Gösteriden ayrılmana izin veremem Dila. Lütfen en kısa sürede iyileşip provalara gel." Cevap vermeden telefonu kapattım ve yatağımın ucuna fırlattım. Kimsenin umrumda değildim. Tek dertleri beni kullanmaktı, nasıl hissettiğimi önemsemiyorlardı. Deniz ve Simge bütün gün benden kaçmışlardı. Hat olayı yüzünden benden nefret ediyorlardı. Lara, özür dileyip duruyor, hatasız olduğunu iddia ediyordu. Aden ise tavırlarımı anlamayarak bana sorular soruyordu ama onu da geçiştiriyordum. Yorganıma sarılıp gözlerimi kapadım. Umarım bütün belaları çözebilirdim. Derin bir nefes alıp önümdeki tabelaya baktım. Neden buradaydım bilmiyordum ama gelmiştim işte. Berke'nin doğum gününü kutladığımız bardaydım. Güvenlik kuşkuyla bana bakarken gizli bir şey söylermiş gibi mırıldandım. "Berke Akar'ın yanına geldim." Güvenlik bana üstten üstten baktı. Berke'yi tanıdığını biliyordum. Doğum gününde bu yüzden burayı kapattırmıştı zaten. "Geçebilirsin ama Berke bugün gelmedi." "Sorun değil, gelecek biraz sonra." İçeri birkaç adım atıp gülümsedim. Yalan söylemekte giderek dünya markası oluyordum. Berke'nin geleceği falan yoktu sadece düşüncelerimle boğuşmaktan yorulmuştum ve ben de onlar gibi kafamı uyuşturmak istiyordum. Düşünmek istemiyordum. Tek istediğim bir gece düşünmeden uyuyabilmekti. Kimsenin umrunda olmayacağımı düşündüğüm bir köşeye ilerledim ve bira taşıyan garsondan bir tane bira kaptım. Tadının ne kadar iğrenç olduğunu hatırlasam da sonuç olarak kafamı dağıtabilmek istiyordum. Telefonumu çıkarıp Berke'ye mesaj yazmaya koyuldum. Ne de olsa ayık olmazsam birinin beni toplaması gerekecekti. Alkın, telefonlarımı açmıyordu ama yine de ona da mesaj atacaktım. Siz: Senin doğum günün olduğu bardayım. Eğer salak saçma şeyler yazarsam beni alabilir misin? (22.56) Berke: Manyak mısın Dila? Sen daha bir yudumda gidersin. (22.57) Siz: Haha çok komik. Siz: SARHOŞ OLURSAM GEL YOKSA GELME. Berke'nin mesajlarından çıkıp Alkın'la olan konuşmamıza girdim. Siz: Alkın, biliyorum mesajlarıma bakmayacaksın ama cidden seninle konuşmak istiyorum. Sana özür dilemem gerek. Sana değer veriyorum ve bu halimiz canımı o kadar yakıyor ki... Siz: Eğer konuşmak istersen ben Berke'nin doğum gününde kapattığınız bardayım çünkü başka yer bilmiyorum. Seni bir saat kadar bekleyeceğim. Lütfen sana ulaşmama izin ver, Okyanus... Gözlerim dolarken telefonumu kapatıp gözlerimi kırpıştırdım. Böyle olmaktan nefret ediyordum. Berke dediklerinde haklıydı. Hiçbir erkek için ağlamamam gerekiyordu ama Ayaz'ın anlattığı şey... Kişilik bozukluğu olduğunu biliyordum ama bu kadar büyük bir şey olduğunu bilmiyordum. Dün, bütün gece bunu araştırmıştım. Kişiliğinin farklı bir adı, farklı bir tarzı hatta farklı alerjileri bile olabiliyormuş. Ayaz'a bunları sorduğumda onaylamıştı beni. Alp, Alkın'ın korkulu rüyasıydı. Nasıl kişiliği değişebiliyordu anlayamıyordum ama tranvatik bir olay sonucunda kişilik bunalımına girdiğini okumuştum. Alkın, bir olay yaşamıştı ve bunu sadece erkekler biliyordu. Bana hiç göstermemişti bu yönünü. Bardağı kafama diktim ve derin bir nefes aldım. Alkın'a kara günler yaşatmaktan başka bir işe yaramıyordum resmen. Berke'den; Motorumdan indiğim gibi barın önüne ilerledim. Dila, içmeyen bir kızdı ve bu mekan ona göre bir yer değildi. Tamam, filmlerdeki gibi yavşakların toplandığı bir yer değildi ama içince ne olacağı belli olmazdı. Güvenlik beni görünce duraksadı. "Bir kız geldi Berke. Seni bekliyor sanırım." "Ah bücür ah." Nereden de bilebilirdim ki adımı kullanıp buraya gireceğini. Bazen sandığımdan daha kurnaz olabiliyordu ama bazen. İçeri daldığımda merdivenlerinin önünde Alkın ile karşılaştım. Kaşlarım havalanırken yanına ilerleyip omzuna dokundum. "Ne işin var burada?" Alkın bana dönüp sinirli gözlerini gözlerime dikti. "Dila'yı almak için geldim. Yoksa benden önce sana mı mesaj attı?" Dila'nın mesaj attığını söylemeyecektim. Alkın, yeterince Alp gibi davranıyorken kızın başına daha fazla bela olmasını istemiyordum. Düzelince pişman olacaktı çünkü. Hem... onların ayrılması işime gelmezdi. "Hayır. İçmek için geldim. Dila mı buradaymış?" Özellikle umursamaz tavrımı ortaya çıkarmıştım ama Dila'yı deli gibi merak ediyordum. Buna hakkım olmadığını hissetsem de içimdeki o şeytan bana gidip onu bulmamı söylüyordu. Hatta şeytan o kadar saçmalıyordu ki kafayı yiyecektim. Ona hislerimi söylememi emrediyordu ama ben bile inanmazken taş olmuş kalbime, ona söylesem ne değişecekti ki? Sıra arkadaşı olarak yeterince iyiydik ve bu böyle kalacaktı. Okul kapanınca nasıl olsa bir daha görüşmeyecektik. "Evet burada." Alkın beni bırakıp merdivenlerden inerken ben de peşinden ilerledim ama adımlarım olduğunca yavaştı. Barın içerisinde Alkın'ı takip ediyordum. Yanına gitmeyecektim sadece uzaktan olanları izleyecek, ters bir hareketini görürsem olaya müdahale etmek için gidecektim. Alkın, Dila'yı bulduğunda dans eden insanların olduğu yerden onları izlemeye başladım. Alkın, normal görünüyordu. Davranışlarında herhangi bir sertlik gözükmüyordu ama bunu anca biraz zaman geçince anlayabilirdim. Alkın, Dila'nın elindeki bardağı alıp masaya bıraktığında Dila'nın bir şeyler dediğini görebiliyordum. Alkın, yavaşça onu kendisine çekti ve sıkıca sarıldı. Gözlerimi kaçırarak birkaç adım uzaklaştım. Sorun yok gibi gözüküyordu. Olsa da benim sorunum değildi. Kimi kandırıyorsun Berke? Canın acıdı değil mi? Bar masasına doğru ilerlerken kendi düşüncelerimden kurtulmaya çalışıyordum. Onlar için mutluydum, canım falan yanmıyordu. En doğrusu buydu zaten. Ben Dila'nın hayatına anca sıra arkadaşı olarak girebilirdim, daha fazlasını istemiyordum. Hem... beni ailem bile sevmezken bu sevgi dolu melek nasıl beni Alkın gibi birine tercih ederdi ki? Etmezdi, izin vermezdim. Barmen her zaman içtiğim viskiden önüme koyduğunda direkt kafama diktim ve tekrar bakışlarımı Alkın'la Dila'ya çevirdim. Bu sefer sarılmıyorlar öpüşüyorlardı. Bir saniye, sadece bir saniye huzursuzca kıpırdandım yerimde. Ardından boynumdaki kolyeye tutunup önüme koyulan yeni doldurumuş viskimi kafama diktim. O meleği bırak Berke. Meleğin şeytanlarla işi olmaz. Dila'dan; Alkın beni sıkıca sararken yapış yapış olan düşüncelerimle ona sarıldım. Her saniye kesik kesikti sanki ama o kişinin Alkın olduğunu anlayabiliyordum. Ondan ayrıldığımda sanki Berke'yi görür gibi oldum ama bu beynimin bana oynadığı bir oyundu sanırım. Alkın, çenemden tuttuğu gibi sertçe beni öperken ona tutundum ve karşılık vermeye çalıştım. Ya ben gariptim ya da Alkın'da bir gariplik vardı. Çok içtiğim için kafam da gitmiş olabilirdi. Beni iyice kendisine yasladı ve dudağımı son kez emip bana baktı. "Sen sadece benimsin, değil mi?" Ne dediğini tam olarak kavrayamasam da onu onayladım. Dudaklarını boynuma getirirken hala olayları kavramakta zorluk çekiyordum. Biz... en son kavga etmemiş miydik yoksa bunlar sadece bir rüya mıydı? Beynim yerine içinde sadece bira vardı sanki! Alkın'ın dudakları boynumda geziniroen dengemin yerinde olmadığını bir kez daha kavrayıp ona tutundum. Dudaklarını boynumdan çekip kulağıma fısıldadı. "Gidelim mi?" Biraz zor kavrasam da başımla onu onayladım. Beni kendisine çekip belimden sardığında tökezleyerek ilerlemeye başladım. Bundan sonrasında tek hatırladığım biraz üşüdüğüm ve yanımda sıcak bir beden olsa bile hala üşümeye devam ettiğimdi.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE