bc

Kara Bahtım

book_age18+
2.4K
TAKİP ET
32.9K
OKU
family
second chance
brave
bxg
kicking
soldier
campus
small town
war
like
intro-logo
Tanıtım Yazısı

"Bahtımın kara olduğunu daha on dokuz yaşımda anladım ben. Çok sevdiğim okulumu ikinci döneminde kırılan ayağım yüzünden bırakmak zorunda kaldım. Oysaki polis olacaktım ben.. Ama şimdi çokta hevesli olmasam da tekrardan üniversite okuyorum.. Ama kara bahtım bir türlü peşimi bırakmıyor" diyen Eylül Kara

İhanet her zaman can yakar ama bu ihanet en sevdiğiniz kişiden geliyorsa acısı daha da katlanır.. Bu öyle bir ihanet ki onurumu, gururumu, çok sevdiğim mesleğimi elimden aldı. İki sene mi yapmadığım şeyler yüzünden hapiste geçirdim.. Ama şimdi kaybettiğim her şeyimi geri almadan bu şehirden gitmeyeceğim.. Ben Alparslan Bahtiyar bu hayatta bahtiyar olmadan göçüp gitmeyeceğim..

chap-preview
Ücretsiz ön okuma
1. Bölüm
Ben Eylül Kara... Aylardır beklediğim o gün bugündü.. Sevdiğim adamla nişanlanıyordum. Okulum bitince de düğünümüz olacak.. Çok seviyorum.. Ailemin okul bitine kadar bekle sözlerini dinlemeyip, en azından nişanlanalım diye tutturdum. İnsan sevince böyle oluyor sanırım.. Sanki o yüzükler parmağımıza takılınca bir daha hiç ayrılmayacak mışız gibi geliyor. Bir aydır ailem bugün için uğraşıyor. Nişanı kız tarafı yaparmış ve annem her şeyin en güzeli olsun diye uğraşıyor. Ablam Bahar evlenirken nişan istemediği için sanırım annem tüm hevesini bende kullanıyor.. Aslın da bende istemezdim ama Arda ile rahat, rahat görüşebilmek için istiyorum. Babam kesinlikle karışmıyor gibi gözükse de her fırsatta bir bahane ile Arda'yı yanımdan uzaklaştırmayı başarıyor.. Sabah ev kalabalıktı. Mutfağın içinden kahkahalar geliyordu, ablam Bahar kuaförle telefonda konuşuyor, annem çiçekleri kontrol ediyordu. Nisan kuyruğum gibi peşimden ayrılmazken, Mert Ekin ortalıkta yoktu yine.. Ben odamda elbiseme bakıyordum. Heyecandan ellerim titriyordu. Bir yandan da Arda’dan mesaj bekliyordum. Nişan akşam yedi de başlayacak ama ben sabah onda heyecandan kalbim duracak gibi hissediyorum.. Telefonum titredi. Gülümseyerek açtım. “Hayatım, günaydın. Bu geceyi iple çekiyorum.” yazıyordu. İçim sıcacık oldu. Sevdiğinle aynı duyguları yaşamak, sanırım dünyanın en güzel hissiydi.. "Bende... Heyecandan yerimde duramıyorum" yazıp gönderdim. "Ahmet ile kahvaltıya geçiyoruz. Akşam görüşürüz. seni seviyorum.." cevabıyla azıcık moralim bozulmuş olabilir.. Ben burada heyecandan ölüyorum. O arkadaşları ile kahvaltıya gidiyor. Valla şu hayatta erkek olmak lazımmış. Biz kadınlar her şeyi dert ederken onlarda ki rahatlık kimsede yok.. "Hadi kızım kahvaltıya gelin.. Akşama kadar çok işimiz var. Önce güzelce kahvaltı yapın sonra her şeyi hallederiz." diyen annemin yanına koştum. "Hallederiz demi anne?" dememle gıçık kardeşim Mert Ekin "Hallederiz yavrum.. Hallederiz merak etme sen." diyerek yanağımdan makas aldı. "Anne yaa.. şu gıçık oğluna bir şey söyler misin?" "Mertt.. ablanla uğraşma hadi mutfağa.. Biraz daha beklerseniz babanız masada bir şey bırakmayacak." Annem yalandan uyarısını yapıp aşağı indi. Tabi kocasını özlemiştir. "Kadirim de Kadirim" Allahım fazla bir şey istemiyorum anne ve babam gibi bir evliliğim olsun yeter (Amin) diyerek içimden duamı ettikten sonra Ekin'le bir birimizle merdivenlerden düşürmeye çalışarak indik. İçimizde ki kardeş sevgisi kesinlikle çok başka 😄 Öldürmekle, sarılıp öpmek arasındayız hep.. Ailecek kahvaltımızı yaptıktan sonra babamın damat sevgisi gözümüzü yaşarttı. Ablam eniştemin görevi çıktığı için gelemeyeceğini söyleyince babam sevincini hiç gizlemedi valla. Zaten Arda'yı da sürekli sevmediğini söyleyip duruyor. Hayır alınıyorum artık. Ben ablam gibi değilim.. "Ayy baba ilk kez seninle aynı düşünüyorum iyi ki gelemiyor. Elbisemi görünce gece boyunca beni sinir krizine sokacaktı. İyi oldu iyi.." derken babamın ve Ekin'in gözleri büyüdü. Ablam böyle dediğine göre gece boyunca sinir krizine girecek kişiler kendini belli etmişti.. "Evden çıkmadan bir saat önce herkesin kıyafetini göreceğim.. Valla beğenmediğimi değiştiririm." dese de biliyoruz ki annem buna müsade vermezdi.. Zaten benim elbisemin hiç açık yeri yoktu. Babamdan önce Arda bu konuda uyarmıştı. Aslında çok açık giyinen biri değilim ama yine de bazen Arda uyarıyor.. Sevince sanırım kıskanılıyor.. Yatak odama geçip Arda'yı aradım kahvaltılarını yapmışlardır herhalde. Ama iki kez aramama rağmen açmadı. Kardeşi Gamze'yi aradığım da hemen açtı. "Gamze canım rahatsız ettim ama ben Arda'yı aradım açmadı. Eve geldimi?" "Abim eve gelmedi henüz Eylül abla. Zaten dün gece arkadaşında kalmıştı. Ama merak etme döner sana uyuya falan kalmıştır." dediğin de şaşkınlığımı gizleyip Gamze ile akşam için biraz daha konuşup kapattık. Arda bana dün gece evde olduğunu söylemişti. Arkadaşında kaldığını neden söylemedi ki? Arda'yı tekrar aradım ama yine açmadı. Bu kezde arkadaşı Ahmet'i aradım. Yani bir tek onun evi müsait kaldıysa onun evinde kalmıştır. Hem 'Ahmet ile kahvaltıya gidiyoruz' demişti. Ahmet'i aradığımda uykulu bir sesle açtı. "Ahmet nasılsın Arda yanında mı?" "İyi Eylül şehir dışandaydım. Akşama nişanınıza yetişmeye çalışıyorum. Arda'yı bilmiyorum ki uyuyordur belki o yüzden açmamıştır." deyince daha fazla bir şey sormadan kapattım. Ama içimi tuhaf bir his sardı. Korku değildi ama ne olduğunu anlamdıramadığım bir şey.. "Anne benim bit saatlik işim var gidip geliyorum" diyerek evden çıktım. Annemin "Kızım ne işi? Birazdan kuaför gelecek.. Ne yapacaksan söyle kardeşlerin yapsın, gitme." demesi duymamazlıktan geldim. Ahmet ile evlerimiz yakındı. Önce oraya bakacaktım. Hızlı adımlarla yürürken Melda anneyle karşılaştık. Arda'nın annesi.. "Kızım hayırdır nereye böyle?" "Anne biraz işim varda, onu halletmek için çıkmıştım. Sen bize mi gidiyordun?" "Evet kızım bir şeye ihtiyacın olursa yanında olayım demiştim." Melda anneyle ayak üstü konuşup onu eve gönderdim ben de yoluma devam ettim. Ahmet'in evinin önüne geldiğim de gördüğüm şeyle öylece donup kaldım. Arda arabanın içinde bir kızla öpüşüyordu.. Telefonlarımı neden açmadığını şimdi anlamış oldum. Gözlerimden yaşlar tek, tek akmaya başlarken duyduğum sesle bir kez daha şok oldum. "Eylül kızım.." "Melda anne.." diyerek sarıldım. Sanki ona sarılınca gördüğüm şeyler sadece bir yanılsamadan ibaret olacak gibi hissettim. "Anne sende gördün mü? Arda beni aldatıyor. Hemde nişan günümüzde? Bunu bana, bize nasıl yaptı anne?" diye ağlarken Melda anne kolumdan çekiştirerek beni oradan uzaklaştırdı. Evimizin yakınında ki parka oturduk. Ben hala gördüğüm şeyin şaşkınlığını yaşarken Meyra anne konuşmaya başladı. "Bak kızım tamam artık kendine gel, yeter bu kadar.. Sanki çok kötü bir şey görmüşsün gibi davranmayı bırak." "Anne çok kötü bir şey gördüm ben zaten." "Bir şey görmedin kızım.. Akşam nişanınız var unutma. Ne var canım erkek.. O kızı öptü diye seninle evlenmekten vazgeçmiş değil ya? Erkek milleti bunlar hepsi de aynı yaparlar. Sen kadın olup onu elin de tutacaksın. Erkeğini elde tutmak senin görevin." "Hayır anne.. Ben böyle bir şeyi kabul edemem.. Erkek yapar ne demek? Beni seviyorsa yapamaz, yapmamalı.." derken hala ağlıyordum.. Melda anne elimi tutup "Ne yapacaksın kızım? Gidip ailene ben nişandan vazmı geçtim diyeceksin? Annen kaç gündür sizin için uğraşıyor. O kadar emek, o kadar para verdi. Çöpmü olsun onlar.. Aklını başına al Eylül en ufacık bir şeyde Arda'yı mı bırakacaksın? Öptü koynuna alıp yatmadıya.. Hem Arda'nın ne suçu var kız nişanlanacak olduğunu bilmiyormu da oğlumun arabasına binmiş. Valla bu zamanın kızlarından korkacaksın. Güzel kızım benim sen merak etme ben Arda ile konuşurum.. Böyle küçük şeylerle aranızı bozmayın. Annene, babana da yazık.. Bak sizin için o kadar uğraşıyorlar." Melda anneyi dinlemeliyim bilmiyorum ama kalbim paramparça olmuş gibi hissediyorum.. Arda'nın böyle bir şey yapacağını hiç düşünmemiştim ben.. Beni gerçekten seviyor sanıyordum.. Melda anne yanımda öylece otururken telefonum sürekli çalmaya başladı. Annem, ablam Nisan, Mert hepsi de tek, tek aramaya başladı. Ama ben şuan kimseyle konuşmak dahi istemiyorum ki.. "Bak kızım böyle olmaz bak ailende merak etmeye başladı seni. Aç telefonunu geliyorum de.. Cahillik yapma nişan günü herkesi davet ettiler, gelenlere ailen ne diyecek? Bizim kız nişanlanmaktan vazmı geçti diyecekler? Dedikoduları bir düşün" Melda anne konuşuyordu ama söylediği bir çok şeyi duymuyordum. Ama bazı şeylerde haklıydı. Annem bugün için o kadar emek verdi. Her şey kusursuz olsun diye gece, gündüz demeyip uğraştı.. Şimdi nasıl derdim bu nişan olmayacak diye.. Bir süre öylece kendi içimde konuşup bir karar verdim. "Melda anne tamam sen haklısın kimseye bir şey söylemeyeceğim. Nişan olacak.. Ama senden de rica ediyorum Arda'ya hiç bir şey söyleme. Onu gördüğümü bilmesin." dediğim de memnuniyetle kabul etti.. Ah benim kara bahtım yine tüm hevesimi kursağımda bıraktı.. İki yıl öncede polis okulundan mezun olmama üç ay kala geçirdiğim kaza sonucu polislik yapamaz raporu almıştım. Ayağım kırılmış ve iki aydan fazla alçıda kalmıştı. Sonrasında da tek bir raporla o kadar emeğim boşa gitmişti. Şimdi yine aynısı oldu. Hangi işe başlasam sonu hüsran... Akşam salon ışıl ışıldı. Masalar özenle süslenmiş, herkes şık giyinmişti. Annem gururla misafirlere ikramlık dağıtıyor, babam her zamanki gibi mesafeli ama ciddi bakışlarıyla etrafı izliyordu. Ablam ve kardeşlerin ise kahkahalarla herkesle ilgilenmeye çalışıyordu. Ben mi? Ben elbisemin içinde nefes alamıyordum. Kalbim öyle hızlı çarpıyordu ki, herkes duyacak sandım. İçimde çığlıklar, yüzümde ise sahte bir gülümseme vardı. Arda yanıma geldi. Elimi tuttu. İçim yandı, ama elimi çekemedim. Herkesin gözü üzerimizdeydi. Gülümsemekten başka şansım yoktu. Önceden elimden tutsun diye dua ederdim… Şimdi ise bırakması için içimden haykırıyorum. Ama o bilmiyor… Ben gördüm Arda. Senin bana ait olmayan bir gülüşünü, bana ait olmayan bir dokunuşunu gördüm. Melda anne ne söylerse söylesin 'erkekdir yapar' sözüne asla katılmıyorum. Namus sadece kadına değildir. Nişan merasimi başladı. Yüzük kutusu getirildi. Annemle babam yan yana durdu. Her zamanki gibi yine el, eleydiler. Çokmu şey istemiştim, çok mu zordu babam gibi sevmek.. Herkes mutluydu. Benim gözlerim yüzüğe kaydı. Ama gözlerimin önünde sadece o gördüğüm an vardı… O kızın dudağına eğilişi, Arda’nın gülüşü, öpüşü vardı. “Allah tamamına erdirsin.” Alkışlar yükseldi. Yüzük parmağıma takıldı. İçimdeki ses bağırdı ama dudaklarım kıpırdamadı: “Tamamına erdirmek mi? Benim hayalim burada bitiyor işte. Bugün, sevdiğim adamın bana ait olmadığını öğrendiğim gün.” Arda yanağıma eğilip öptü. Herkes alkışladı. Benim gözlerim doldu. Ama herkes mutluluktan ağladığımı sandı. Bir tek babamın bakışlarını hissettim. Gözlerimin derinlerinde bir şeylerin yanlış olduğunu anlamış gibiydi. "Ahh deli Kadirim benim bir bilsen içimdekileri bu yanımdakini bir saniye yaşatmazsın.." Yüzüğüm parmağımda parlıyordu, ama bana diken gibi batıyordu. İnsan bir yüzüğe bakıp hem mutlu hem de paramparça hissedebilir mi? Ben işte tam da öyleydim. Arda elimi tutarken parmaklarımın arasında sanki buz gibi bir soğukluk vardı. Gözlerimi yere indirdim. İnsanların kahkahaları, fotoğraf makinesinin flaşları, müziğin yükselen sesi… Hepsi bir uğultu gibi kafamın içinde çınlıyordu. O sırada babamın bakışlarını bir kez daha hissettim. Kalabalığın içinde dimdik durmuş, gözlerini üzerime dikmişti. Kaşlarının arasındaki çizgiler derinleşmişti. Onun bakışıyla bir anlığına nefesim kesildi. Sanki “Kızım, bir şey mi oldu?” diye fısıldıyordu bana. Ama nasıl anlatacaktım? “Baba, ben bugün nişanlandığım adamı başka birini öperken gördüm.” mü diyecektim? Annemin gözlerindeki ışığı söndürmeye, ablamın kahkahalarını dindirmeye cesaretim var mıydı? Melda anne bana doğru yaklaştı, yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. Elimi sıkıca tuttu, sanki içimden geçenleri bastırmaya çalışır gibi. “Gördün mü kızım, her şey ne kadar güzel oldu? Şimdi herkes sizden bahsedecek, Eylül’le Arda’nın nişanı diye. Düğününü de hayırlısıyla yaparız inşallah.” dedi. Dudaklarımı kıpırdatıp zoraki bir gülümseme yerleştirdim yüzüme. Bir ara ablam Bahar yanıma eğildi. “Ne oldu sana? Rengin bembeyaz, iyisin değil mi?” dedi. “İyiyim abla, sadece heyecandan…” dedim. Sesim çatallandı. Ama ablam gözlerimin içine bakınca şüphelendiğini hissettim. Bahar, her zaman beni en iyi anlayan kişiydi. Ama yine de sustum. Çünkü bir kere konuşursam, gözyaşlarım sele dönerdi. Arda yanıma eğildi, kulağıma fısıldadı: “Çok güzelsin… İyi ki benim oldun.” O an içimdeki kırık parçalar biraz daha derinime battı. Senin mi oldum gerçekten Arda? Yoksa ben senin yedeğin mi oldum? Müzik yükseldi, dans etmemiz için ortaya çağırdılar. Herkes el çırparken ben donup kalmıştım. Arda elini uzattı, mecburen tuttum. Birlikte dans etmeye başladık. İnsanların alkışları arasında Arda’nın gözlerine bakmaya cesaret edemedim. Çünkü her baktığımda o kızın yüzü geliyordu gözümün önüne. Beni en çok yakan şey ise… Onu hâlâ deli gibi seviyor olmamdı. Kalbim beynime inat atıyordu. "Affet" diye haykırıyordu sanki. Ama gururum, kadınlığım, hayallerim… Hepsi birer birer yere dökülüyordu. Dans ederken başımı Arda’nın omzuna yasladım. Dışarıdan bakan herkes bunu romantiklik sanıyordu. Ama ben gözyaşlarımı saklamaya çalışıyordum. İçimden sessizce fısıldadım: “Arda… Seninle bugün nişanlandım ama aslında seni bugün kaybettim.” Oysaki ben bu nişanı Arda'ya daha çok yakın olmak için istemiştim. Herkese Arda benim nişanlım demek isterken. Şimdi onun benim olmadığını bir tek ben biliyordum. Bir süre sonra babam dansa kaldırdı. Onunla dans ederken mutlu olmam gerekirken ben ağladı, ağlayacak modundaydım. "Bu göz yaşlarının mutluluktan olduğunu düşünüyorum meleğim.. Yok öyle değilse şimdi söyle burayı yerle bir edeyim.." "Sakin ol deli Kadir.. Tabiki de mutluluktan.." derken kendimi zorladım. Annem ne zaman babamın sinirli olduğunu görse hep öyle derdi. Sanırım bizde alıştık ve babamın moralini bozuk gördüğümüz de hemen deli Kadir diye uğraşırız. Tabi bir de Feride babaannem hep babama "Deli oğlan" derdi. Küçükken çok hoşuma giderdi. Bir tane deli oğlan da ben bulacağım derdim. Ama bula, bula şerefsizini bulmuşum.. "Hep mutlu ol kızım.. Mutsuz olduğun yerde bir saniye bile kalma.. Ne olursa olsun baban, deli Kadir hep sizin arkanızda." Biliyorum babam sen hep bizim için en iyisini istedin ama bu salak kızın yine yanlış tercih yaptı. "Bilmem mi babacığım. Hep arkamızdasın. Hatta bazen arkamızdan iş çevirdiğin bile oluyor." derken gülmeye başladı. "Sus, sus ablan duymasın. Zaten eniştenin nasıl geldiğini sorup duruyor." Eniştem gelemeyecekti ama nasıl olduysa son anda gelebildi. Tabi babamın birilerini devreye soktuğunu söylememe gerek yok. Babam ablamın kıyafetini görünce ufak çaplı bir krize girdi. Sonrada ben dört tanesiyle uğraşamam onunla da kocası ilgilensin diyerek bir şekilde gelmesini sağladı. Gerçekten de deli bir babam var.. Ama iyiki de var çok seviyorum ailemi.. "Babacım bu suratsızla müsadenizle biraz da ben dans edeyim. Sonra üzülüp ağlayacak, salonun en yakışıklısı beni dansa kaldırmadı diye." "Hadi lan ordan.. Kızım zaten salonun en yakışıklısı ile dans ediyor şuan.. Senin gibi bir palyoçaya ihtiyacı yok" dediğin de Mert azıcık bozulsa da "Senden sonraki en yakışıklı demek istedim babacım." dediğin de bu kez babam elimi Mert'in eline bıraktı. Sanırım hayatımda ki en muhteşem iki erkek olarak kalacaklar..

editor-pick
Dreame-Editörün seçtikleri

bc

A D A M

read
4.7K
bc

CEHENNEM ÇUKURU

read
8.4K
bc

Genç Polisler

read
2.1K
bc

Patika

read
13.1K
bc

TUTKUYA TUTSAK (+18)

read
42.0K
bc

Kara Kutu

read
6.8K
bc

Ajan Akademisi 2 / Kara Liste

read
2.9K

Uygulamayı indirmek için tara

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook